Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Rakı muha Rakıda zaman, zemln Tadımlıklarla donanmış masalardaı Eski tezgâhların ve tadımlıklarla donanmış m ya da bılmeyen kimi tiryakiler, Amerikan barU taburelerine tünemekie yetiniyorlar. durup noktalıyor nezaket yarısını. Işte bu kurallar, zaman içınde kendiliğinden oluşmuş rakı masalarında. Bir tür, "masa adabı" geliştirmiş rakı tir>akileri. Rakının baş mezesinın beyazpeynir ıle kavun olduğu söylense de, asıl rakı mezesinın "sohbct" olduğunda, herkes hemfikır. Tiryakiler, bu kurallan uygulayıp rakı sohbetınde ustalaşanların masasına oturabilmeyı nımetten sayıyorlar. "Şerefe"... Bu söz, hemen arkasından rakının masada nasıl ıçıldığını çağrıştırıyor. Tabii ne ıle ıçıldiğini de. Ünlü akşamcılar rakının içılmesıni, sofranın hazırlanmasını bir sanat olarak tanımlıyor. Tecrübelı akşamcıların bu konuda yaptıkları uyarılar, hayli değişik. Kemal Sulker, "Osmanlıdan Gunumuze içki ve Toplum" adlı kıtabında, tanınmış akşamcıların ögütlerıne yer vermış. tşte ünlü bestekâr, yazar, öğretmen ve akşamcı Osman Nihal Akın'ın düşüncelerı: "Rakının ilk kadebinin bitimi ile yemek arasında, bir on beş dakika olmalıdır. Rakı1 yı mevsim salalaları ile, peynirle idare elme' sini bilmek la/ım. Rakının soguğu makbuldur. O zaman da, sindirilen yemeklerin emilip kana kariiması guçlugune, bir Ikincisi katılmış olur. Bazen ısı degişikliklerinden oturıi bagırsaklarda felç gorulebilir. Rakı kolay içilen bir içki degil." tirlerken, her şeyden önce, meyh uyan bir "masa donanımı"nı şarf lar. Bunun nedeni ise, günümüzde artîlTb eski "çilingir sofralarının" uygulanmamasından kaynaklanıyor. Aynca, eskinin "nezih masaları", insanların birbirleriyle, "nezaket ıçınde yarıştığı" masaların sayısında azal; duğu, bütün gerçekliğiyle karşımıza çı Tezgâhlardan barlara BugUnü inceledigimizde, eskiden "Kolt (gedikli), "Selatin", "Küplü" gibi adlarla a! lan meyhane türlerinin yerlerinı "Bar, Amerikan" adı verilen "tezgâh başlan"nın dıgını gorüyoruz. Bugünün en popüler muhabbetı" yerleri olan Amerikan barlarda, uzun ayaklı tabureler eski "tezgâh"ların yerini almış durumda. Eski içki masalarında, ufak tabaklarda yer alan ve 56 çeşit mezeden oluşan "tadımlıklar" ise, hemen hemen hiçbir yerde masaları donatmıyor artık. Günümüz barlarında rakı, "apentif içki" olarak kabul edilip ragbet görürken, mezeleri ise, hep aynı: Kuruyemiş, salatalık, havuç ve be!ki de biraz beyazpeynir. Aynca bir zamanlar her tabakadan farklı insanların gittiği meyhanelerde, rakı "baş ıçkı" kabul edilirken, bugünün barlarında kının yanı sıra kokteyller,fizJer,viskiler tonik gibi çeşitli içkiler içildiği göze ç Her $eye rağmen, yeni barlarda yapıla sohbetler, belki de bu mekânlarda eski mayacak tek avuntu... Gündüz Imşlr eyazpeynir ve kavun yan yana geldi mi, içki ıçsin içnıesin, hemen her kişi, anason kokusunu burnunda duyar. Gerçekten de mıs gibi anason kokusu, ilginç geçmişi ve ülkemizde yıllar boyu, "en çok tüketilen içki" olma özellijiyle, rakı Türkıye'de "içki" sözcüğüyle neredeyse eşanlamlıdır. "Ulusal içkimiz" rakının adı, ABD'de viski, Ingıltere'de cin, Danimarkada akvavit, Hindistan'da aksa, Hollanda'da advocaat, Çin'de hoang tsıeou, Sovyetler BirIıgi'nde votka, Yunanistan'da mastika ve Japonya'da da oisakenin yanında geçmektedir. Amaç ne ki, ülkemizde böylesine yaygın bir kitleye hitabeden rakının, zamanla, kendıne özgü kültürü de yok olmaya başladı. En azından eskiler böyle diyor. Bozulması, tam anlamıyla "yozlaşması" söz konusu "rakı adabı"nı koruyabilmenin tek yolu eskilere kulak vermek tabii ki... Abur cubur atıştırarak değii, ağır ağır "çöplenerck" yenen mezelerle, rakı masasında kadeh sayısı giderek azaldığından ve yerini bol sohbetli bir muhabbete bıraktığından, "eskiler"den meyhane adabını öğrenmek pek de zor değil aslında. Haydi gelin böyle bir masaya oturup sohbete kulak verelim... Tiryakiler, rakının yanında yenen mezelerin hayli degişiklik gösterdijini belir B Eskinin masalarında kadeh Eski masalarda yer almış tiryakiler rakı masalarını anlatırlarken kurallarını da dile getiriyorlar. Söz gelimi, kadeh tokustururken hep kadehi aşağı tutarak "çın çın" yapmak, biçimsel ama önemli bir kural. Kadehi aşağıdan tutarak "çın çın" yapan kisi, karşı tarafa nezaket göstermiş sayılıyor. Aynı hareketi karşı taraf da yaparsa, taraflardan biri son hareket olarak, kadehini masaya dokun 16