Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
istediğim oydu. Bana göre hatasıyla, sevabıyla onu gerçekleştirdik. Televizyon için model zaten kanunda çizilmiş. Yapacağımız bütün programlar ve yayın akışları o modelin içerisinde. Televizyon için ne yapılabilir? Orada verilen talimatlar çıkarılıp programcılık esasına uygun bir şekilde yayın akışı hazırlanır. Biz seyredilen bir televizyon yapalım dedik, televizyon seyrediliyor. FOTO ROMAN Bu tarafta Osman Hamdi Bey'in kızının OKURDAN Niçin yazıyorum? Dört şiirim yayımlandı. Sürekli izlediğim, "Şairler Şiirler" sayfasında son dönemlerde şiir üzerine az yazı yazıldığından yakınıldı. "Niçin yazıyorum?" sorusuna bu kısa yazıda kendi payıma açıklık getirmeye çalışacağım. Şiir, kabaca, kendine özgü estetik kuralları çerçevesinde, sözün güzel ve etkili söylenmesıni olası ve aynı zamanda gerek kılan bir yazın türü diye tanımlanabileceğine göre, şiire, gerçek şiire giden yolda, en az "niçin yazıyorum?" sorusu kadar, "nasıl yazmalıyım?" sorusunun da açıkça yanıtlanması gerekir. "Niçin yazıyorum?" sorusuna verilecek yanıt, "ne" yin yazılması gerektiği sorusunun da yanıtını içerir. "Neyi, niçin, nasıl yazıyorum?" sorusuna verilecek yanıtla belirlenen ilkelerin uygulamadaki başansı, yazılacak şiirin niteliğinı de belirler bir ölçüde. Sonuç olarak, şiirin, burada sayamayacağımız kadar çok olan gereklerini bilen şair, kendi öznelliğini başkalarının öznelliğiyle buluşabilecek düzeyde nesnellikle dile getirdiği oranda hedefine ulaşır bence. BOZAN YAUAN I Urta • Yayın modeii Kanunda belirtildiğine göre neden kamuoyu araştırmalan yapıyorsunuz? • TRT, kamuoyu beğensin diye program yapmaz, Sadece, kendi anlayışına uygun olarak yaptığı programları beğendirmek ister. Kamuoyunun istediği programlarla TRT'nin yaptığını beğendirme arzusu çok ayrıdır. Kamuoyu yoklamaları bizim için itibar edeceğimiz önemli faktörlerden birisidir. • N e derece önem veriyorsunuz? • Biz kanunda verilen esaslara göre, günün şartlannı da hesaba katarak politikalar oluşturuyoru/. Ama politikalar muhteva itibarıyla, kanunda verilen sınırlar dışında politikalardır. Bu anlayış içinde yapılan programların ıteticeleri kamuoyundan alındı. Neticeler olumlu. • Televizyonun eksikleri neler? • Programların geçişinde eksiklerimiz var. Yabancılar bir programdan diğerine geçerken o programlar arasında anons geçişler, özel efektler, özel bağlantılar yapıyorlar. Bir de yayın saatlerini bir turlü ayarlıyamıyoruz. Ayrıca halen senaryo sıkıntımız var. Dünya standartlarında bir senarist bulmak çok zor. Ama bu Türkiye'nin meselesi aslında. Keşke çözseler, çok iyi olur. Benim için esas olan şey, televizyonun seyredilebilir bir televizyon olması. İlk yapmak istediğim oydu. Bana göre hatasıyla, sevabıyla onu gerçekleştirdik. • Yüksek ücret ödeyerek senaryo yazımını destekleyemez misiniz? • TRT'nin şu anda telif olarak ödediği üc»•"tler Turkiye standartlarının altında değil. ı Hınya standartlarıyla kesinlikle konuşmak islemimiyorum. O çok yüksek. Biz bolum basına aşağı yukarı 750800 bin lira veriyoruz. Senaryo ücretlerimiz de, telif ücretlerimiz de belli bir seviyede ve iyi bir ekmek kapısıdır. Keşke on tane adam olsa, devamlı senaryo yazsalar bize. Devamlı alıp yaparız. Bir enteİektuel hiçbir yerden de o parayı kazanamaz. Kitap yazsa kaç lira verirler, bir buçuk iki milyon. • Ortak yapım konusunda sıkıntınız nedir? en büyük Bir soruya yanıt gibi... Ukalalık yapmak ya da kendimi kanıtlamak gibi bir amacım yok... "Şlirle Heaaplaşma" adlı yazıda geçen "Şalrtiğe soyunaniar kendilerine önce şu soruyu sormalılar: Niçin yazıyorum?" dıyen okurun sorduğu soruya takıldı kafam ve ben de düşüncemi belirtmek istedim bu konuda... Her şeyde olduğu gibi şiirde de nedensellik aramak mı gerek? Bence gerçek şairler zaten anadan doğma çıplaktırlar, gîyinme ihtiyacı duymazlar. Çünkü şairlık çıplaklığı gerektirir, içtenselliği ve dobra dobra yazmayı... Şiirin mutlaka bir toplumun feryadını yansıtması gerekmez; bir inancı, bir amacı, alınmış hakları, özgürlükleri... Sanat sanat içindir... Toplum sanata ve sanatçıya engeldir... Bir şair kendi duygularını kâğıda döküyorsa ve onun bu duygu ve düşünceleri toplumun belirli bir kesimi ile özdeşse, zaten o şairin şiiri de toplum içindir... Ama her şeyden öne şairin kendisi içindir... NACİ ELMALII Istanbul Burada da oğlunun fotoğrafları. Peki kardeşim bizim fotoğraflarımız bu sergiye uygun bulunmadı mı? ., . • Oyuncu. Bizde kaç tane oyuncu İngilizce veya Almanca biliyor. Kaç yönetmen dil biliyor. Bu konuda sıkıntımız var. Bir de, biz sinemayı sesli çekim halinde yapamıyoruz. En buyuk meselemiz sesli çekim. Uzun bir aradan sonra bu hafta "Şairler Şiirler" köşesini dikkatlice inceledim. Doğrusu ya oldukça ilginç bir yazı vardı. "Şıirle hesaplaşma" insana düşünme dürtüsü veren bir yazı. Bir insan yazıyorsa ciddi ve gerçek bir amaçla yazıyorsa, bu yazma isteği ilkin bir ihtiyaçtır. Yazmak içimizde birikmiş seli dışarı taşırmaktır. Yazmak yeşeren bir ağacın meyve vermesidir. Bu doğal olarak diğer sanat türleri için de geçerlidir. Yani duygulan yazarak çizerek, çalarak dışarı vurmak çok güzel bir olaydır. Bu biz amatörler için şu an belki sadece bir uğraş olabılır. Ama gelecek için daha güzel şeyler olabilır Biz gençlere bu soruyu sormak için daha erken değil mi acaba? Önce bırakın yazdıklarımızı lyıcene içimize sindirelim, okuyalım, yazalım, düşünüp yorumlayalım ve sizler bunlarda bize yardımcı olun. MESUT SOLAK I Bunm Erken bir soru... £ " • Televizyonda çok eski Türk filmlerinin gösterimi neden hâlâ sürüyor? • Türk filmlerini ben seçmiyorum; ama onların da ihtiyaç olduğuna inanıyorum. Bu topraklarda yapılan l'ilmler onlar, başka yerde yapılmadı. 9Evei ama çok eski filmler göstehliyor. Çoğu da izleyiciyi sadece ağlatıyor. D Bildiğim bir şey var. Televizyonda Türk filmi veya futbol maçı gösterildiği zaman elektrik idaresindeki tuketim grafiği 'tak' diye yükseliyor. fl Kültür ve Turizm Bakam Mesut Yılmaz, Gebze 'deki Osman Hamdi Bey Evi ve MüzesVnde. (Fotoğraflar: LALE FİLOĞLU)