Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sigaranın yaygınlaşmasından önce ortaya çıkmıştı nargile. Zamanla yaygınlığını yitirdi, ama hâlâ tiryakilerinin himmetiyle yaşıyor Türkiye'de. Çek dumanı deryada dalga olsun K İstanbul'un nargile kahvelerinde... Tarık Ersoy öprüaltı'nın sakin bir köşesinde oturmuş, sağ elinde tuttuğu marpuçtan kısa aralıklarla nefesler çekiyordu. önündekı masada açık duran kitaptan gözlerini ayırdığı anları ıse, nargilesinin küçuk maşasıyla, yanan kömurlerı hizaya sokmakla değerlendiriyordu. Şişenin içindeki su ıle şişenin ağzı arasında kalan boşluğun devamlı tömbekı dumanı ıle dolu olduğuna bakılırsa deneyimlı bır nargile içicisiydi. Zaten "tiryakiler" de "acemileri" bu şekilde kendilerınden ayırıyorlardı. Kısacası o, her hareketıyle örnek bır tiryakıydı. Bayan olmasının dışında erkek arkada^larını rahatsız eden başka bır kusuru yoktu. Nazan Ekinci, "Nargile beni diıtlendiriyor, keyif alıyorum" diyordu. Üç günde bir nargile içtiğinı, ama özellikle erkek arkadaşlarının "Lutfen bizim yanımı/da sigara iç, ama nargile içme, eline ynkışmıyor, nargileyi, pipoyu erkekler içer" dedıklerınden yakınıyordu. Nazan ıse "Bu bir seçim meselesidir, isteyen sigara, puro ya da pipoyu seçer. Ben de seçimimi yaplıni ve nargileyi seç»im" dıyecek ve nargileşım göstererek ekleyecektı; "kerata ile iyi bir dostluğumuz var." Nazan Ekinci genç kuşak nargile tiryakilerinden biriydi. Oysa "nargile" ve "tiryakilerinin" ö>küsu, daha tütunun henuz "sigaralaşmadığı" dönemlere dek uzanıyordu. O çok eski gunleri anlatması içın şimdı sözü Salâh Birsel'e bırakalım. Birsel, "Kahseler Kıtabı" adlı eserinde şunları anlatıyor' Boyunlar feda nargileye "Geceleri sokakları dolaşır, (utün kokusu gelen yerleri basar, ev sahiplerini oldurtur. Bu arada hiç suçu olmayanlar da gurultuye gider. 4. Murat, kendisi içkiden ba>kaldırmadığı halde kimi zaman evlerin damlarına bile çıkıp bacaları koklar. Bir defasında gizli bir yerde tutun içen 14 kişi yakalar. Bunlardan biri 'mukabele halifesi', biri de saray kapırıba>ısıdır. l(ipu da 'lelef edilir. Keha'da 14 kişi, Halep'te 20 kişi Haccegur'de 6 kişi aynı alınya/ısım paylaşır. Bunlardan kimisinin eli ve ayagı kırıhr, kiminin boynu vurulur, kimi de 4 parça edilir." Salâh Birsel'in anlattığı 4. Murat'ın tütün yasağı 5 yıl surmüştü. Zor işti o devirde tutün ıçmek. Damlarda bacaları koklayan, evlerı basan, kıyafet değıştirerek lstanbui sokaklarını arşınlayan padışah her an tütün tiryakilerinin karşısına çıkabilirdi. 1623 yılında 11 yaşında iken tahta çıkartılan 4. Murat, "Is(anbul'daki biiyıik yangının lütiın icilmesi yüzünden çıktıgı" ıddıasını duyacak ve S yıl boyunca tütun tıryakilerıne dünyayı dar edecekti. Içtikleri tütünün dumanının görülmesin