23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kuru yemişimiz, rakımız vardı. Söyleşi sırasında becerikli çevirmen arkadaşımız birkaç kez telefonla lokantaya masanın boşalıp boşalmadığını sorduysa da bir sonuç alamadık. Ertesi gün erkenden masamızı ayırtıp birlikte bir akşam yemeği yemek niyetiyle kuru yemişlere razı olduk. önceden bahşiş olarak verilen 10 rublenin de etkisiyle arkadaşımızın hatırı kırılmadı, ertesi gün masamız hazır oldu, yemeğimizi yedik. Lokantalarda masa bulunmamasının, yetneklerin hemen gelmemesinin nedeni bu hizmetin yeterli olmamasındandı. Koskoca Moskova'da öylesine az iyi lokanta vardı ki! lstanbul Şehir Tiyatrolarında "Vişne Bahçesi"ni sahneye koyan ünlü yönetmen Leonid Heifets'in çağrılısı olarak tiyatro sanatçıları kulübünde birlikte öğle yemeği yerken, arkamızda oturan öbür tiyatro adamları da sürekli aynı konuyu işlediler. Gorbaçov'un getirdiği yeniden yapılanma (Perestroyka) hareketine hız verilmesini, özel lokantalar açılmasını, böylelikle rekabet ortamı yaratılmasını dile getiriyorlardı. Sayısı arttırılan hizmet kesimi birimlerinde kazanç dürtüsüyle bir de yarış havası başlatılırsa işler kendiliğinden çözüme kavuşurdu. "Bireyscy Emek Faaliyeti Yasası" bu amaçla çıkartılmıştı. mücadele etmek için parti ve hUkümetin bir dizi önlemler aldığı, insanlarla konuşurken onların ağzından duyulmakta; basın ve yayın organlarında açıkça duyurulmaktadır. Ana caddelerde, alanlarda, kırmızı harflerle yazılmış kocaman levhalar asılı. Komünist Partisi'ni, Sovyet halkını, yönetimi yücelten özlü kısa sözler, parolalar, sloganlar hepsi de rejime kayıtsız olanları, rejim karşıtlarını doğru yola döndürmeye çalışan, dönmemekte direnenleri sindiren, herkese "tilkede devrim yaşıyor" diye haykıran sloganlardı. Açıklık (Glasnost) olayı Sovyetler Birliği Devleti'ni yönetmede asıl yönlendirici kararları alan SSCB Komünist Partisi genç ve dinamik partililerin, ülke aydınlarının, genelde halkın gereksinmelerini, gelişen düşüncelerini dış dünyadaki hızlı de ğişimi göz önüne alarak partinin yeni genel sekreteri Mihail Gorbaçov'un önderliğinde yeni arayışlann içine girmiştir. Dışardan hepimizin bildiği kadarıyja ülkenin içerisinde köklü değişikliklere gidilmektedir. Örneğin, bakanlıkların sayısı azaltılmış, bakanların, genel mUdürlerin Ust düzeydeki yöneticilerin bir bölümü değiştirilmiş tümüyle devletin denetiminde bulunan basın ve yayın organlarında ülkedeki her olay açıkça duyurulmaya başlanmıştır. Bu ülkedeki yeniden yapılanma ve açıklık politikasının biz çevirmenlere yansıyan tarafı nasıldı. Bir insan yabancı ülkede birkaç hafta, hatta ay boyunca çok duyarlı oluşu yanında biraz sağır, biraz kör, epeyce de şaşkındır. Çünkü kendi ülkesinde olduğu gibi gazeteleri hızla okuyamaz, televizyonu dikkatle izleyemez. İnsanlarla konuşmalarda her zaman derin konulara giremez. Genelde ben oradaki eski dostlardan, yeni ta nıştığım kişilerden edindiğim bilgilere göre Sovyetler Birliği'nin yeni politikasının bayağı derin olduğu, halk kitlelerinı etkilediği, basın organlarında televizyon ve radyoda sürekli işlendiğini anladım. Bu Ulkede her şey güçlü dalgalar halinde geliyor, sloganlaşıyor. Moda düşünce akımları gibi derin izler bırakarak yerini başka akımlara bırakıyor. Birçok karşıtlarının da bulunduğu söylenen bu yeni politika değişikliğinin Ulkede ne derece etkili olacağı zamanla anlaşılacaktır. Ulkemiz ile ticari alışverişin hayli hızlandığı, sanayi işbirliğinin arttırılma girişimlerinin başladığj bu Ulkede sanat ve kUltür alanında da daha yakın ilişkilere girilmesini gönül istiyor. Bu iki Ulkede yaşayan insanların birbirlerini daha yakından tanımaları hem kendi aralarında hem de bütün dünyada barış içinde bir arada yasamayı kolaylaştıracaktır. • S O Y L E ş i Ece Ayhan Ressam Komet'le daldan dala söyleşi Sovyet insanı Hep dUşünmüşUmdUr. insanoğlunun tarihin bilinmeyen, bilinen derinliklerinden gelen birçok erdemi yanında birçok eksiği, erdemsizliği de var. Bunlara iyi ve kötü nitelikler de diyoruz. İyi nitelikler bir insanda, bir başkasına göre daha fazla toplandığı gibi, "iyi" diyebileceğimiz bir insan hep aynı kalmayabiliyor; belki karşısındakinin davranışından etkilenerek, belki hep "iyi" olmaktan bıktığı için " k ö t ü " davranışlarda da bulunabiliyor. lşte düşüncelerim bundan sonra ileriye doğrtı gelişiyor; ruhsal yapısı bu olan insanoğlunun eğitimden geçirilerek, iyiyi, doğruyu, güzeli bulabileceğine, kendj^ine ve çevresine daha yararlı olabileceğine inanmak istiyorum, inanıyorum. Bunun gerçekleşmesi için birtakım zorluklar olduğunu da kabul ediyorum. Diyorum ki, insanları eğitimden geçirecek kurumların yöneticileri gene insanlar olduklanna göre, onların "erdemli" insanlar konusundaki ölçüleri de birbirinden ayrıdır. lktidara gelen her hükümetin kendi eğitim anlayışı vardır. Bazen birleşilmesi gereken asgari muştereklerde bile birleşilmiyor, birinin yaptığını öbürü bozuyor. En önemlisi ise, bilimsel araştırmaların yeterli olmayışı dolayısıyla eğitimde ne yapılacağı bilinmiyor. Bir de bende şöyle bir düşünce bulanıklığı süregelmiştir. Herkes olumlu bir eğitimden geçirilse, insanlar tümüyle erdemli kişilikler kazansalar bu dünyanın sonu neye varır, gezegenimiz nasıl yaşanılası bir yer olur? Dostoyevskl'nin "Yer Altından Notlar"da belirttiği gibi insanlar matematığin, bilimin logaritmik hesaplar sonunda kendılerine hazırladığı geleceğe razı olurlar mı, makinenin bir vidası olmayı kabul ederler mi, yoksa bir anlık kaprisleri uğruna "Yerin dibine batsın sizin önceden düzenlenmiş mutlulugunuı!" deyip isyan bayragı mı açarlar? Böyle bulanıklıkları, belirsizlikleri, tümüyle atmadan bir yana koyarsak, insanların yeniden eğitilıp geliştirilebileceğine, bunun gerçekleştirüebileceğine inanıyorum. Bu konuda Sovyetler Birliği ne yapmıştır? Doğal olarak iletişim kurduğum aydm çevresinin bireyleri bende bir Sovyet insanı karakteri oluştuğu izlenimi bıraktı. özu sözü doğru, çalışkan, sorumluluğunu bilen, çok okuyan, araştıran kişiler... Taksi sürücülerinin bile kitapla yakın ilgisı olduğunu öğrenince şaşırıp kalıyorsunuz. Bunun yanında aydın çevreden, gençler arasında gene öyle tiplere rastladım ki, ülkesinin insanlarının sorunlarına pek kafa yorrruyorlar. Hele sayıları azımsanmayacak öyleleri var ki, yurdunun değişimine, yönetimin tutumuna karşı tümüyle olumsuzlar; her şeyi kıyasıya eleştiriyorlar, gelecek için hiçbir umutları yok, niçin ya^adıklarını bilmiyorlar. Adamsendeciliğin, ayyaşlığın, ruşvetçiliğin, yankesiciliğin, kolay kazanç peşinde koşanların hayli yaygın olduğu; bu gibilerle "Eller yukarı Komet!.." konu boynuna geçirerek sol omuzda çalar, belediye zabıta memuru ise zil vurur v.s. Böyle ressamlar da var mı? KOMET Dinar Bandosu, gönlümdeki filmdir benim. Bandoları seviyorum. E. A. Biz Beyoğlu'nda otururken çocukluğumuzda Dolmabahçe'de derin yerde denize 'sivil' girerdik, evden girdiğimizi anlamasınlar diye. KOMET Ben yüzmeye ve dans etmeye güvenemem. Dalgınım çünkü.. Şimdi ben soru soracağım sana. Hayvanlar Uzerine ne düşünüyorsun? E. A. özellikle 'sıpa'ları ya da 'tay'ları çok severim? Ne benzersiz gözleri vardır. KOMET Hayır, ama Paris'te ressam Mübin Orhan'ın ölüsünü görmek, bence bir çeşit idam görmek gibi olmuştu. Az önce ayrılmıştık? E. A. Sinema? Küçük harfli ya da büyük harfli? KOMET Sinema sen benim onmaz çocuğumsun! Beni mahvettin zalim sinema! Herkes kendisinin kahraman olduğu filmi oynar. E. A. Sinema, şiire saldırdığı gibi, resme de saldırıyor mu? KOMET Hayır, sinema resme saldırmıyor. Sinema bir özettir. Resim ise özetin özeti. C "= sâ. essam Komet, yakınlarda, F.l.A.C. (Foire Inlemationale d'Arl Conlemporalne)'in Paris'le Grand Palais'de duzenledigl karma bir sergiye katılıyor. E. A. Her insan nedense 'tabancalı' olarak bilinir, hatta 1965'lerde 'çiff? KOMET Ndense ben de 'taban' 'ca* 'sız' 'bir' 'kahraman' (ım) 'mı'? E. A. Ben tsvıçre'deyken bileklerini keserek canına kıyan 'marjinal ressam' Aktedron Fikret'in resimlerine nasıl bakıyorsun? KOMET Aktedron Fikret, incelmiş bir 'kimya' idi. Yakın. Bana göre trfan Akkaya da 'marjinal'di, bir mermer yontucusu, 'Ters Horoz' adjı bir şiir kitabı da çıkarmıştı, sonra bir 'çirkin sesler korosu' da kurmuştu. AliŞenerhep 'marjinal'ler bunlar doktor Fikret Ürgüp'ün yardımcılığıru yapan Arhan. tşin gerçeğine bakarsak bir bakıma bütün sanatçılar 'marjinal' değil mi? 'Uç'ta olmaları gerekmez mi? E. A. Akademide öğrenciyken Beyoğlu1 nda gittiğiniz meyhaneler, yerler nereleriydi? Yani 'az resim, çok meyhane' dönemi! KOMET Balıkpazarı en çok! (Panayot hâlâ var, Lefter, Cumhuriyet, v.s.) Refik Tünel1 deydi, Narmanlı Yurdu'nun arkasında. E. A. Refik'e itfaiyeciler de gelirdi, ünifor, malarıyla. Bir gece aylıklarını almış olarak gelmişlerdi, haber geldi oradan bir acele yangına gittiler. Ertesi günü gazetelerde okuduk, o yangında ceplerindeki paralar da yanmış ve nasıl üzülmüştük. KOMET Bir gece Refik'ten çıktığımızda, ben leylek taklidi yapmıştım, itfaiyeciler değil, ama bekçiler beni kovalamıştı hiç unutmam. E. A. Bizim 'Ay4cırı Dal1 kuşağımızdan önce Dinar Bandosu gibi yazarlar vardı. (Ya da tek kisilik bando, Ingilizler 'Huckster' der). Açıklayayım: Dinar Bandosu deyişi Anadolu'da derleme bandolar için kullanılır. Sözgelimi, fırıncı bakır Ufleme çalgılardan Heli R Paris'te yaşayan Turk ressamı Komet, eserleriyle büyük ılgı görüyor. KOMET "llerlemecilik' üzerine ne düşünüyorsun? Hümanist ya da ilerlemeciler hani sanat ilerledi derler ya. Bir naiv hUmanizm. tyi denen şey hangisi? Kötü olan kişisel ve toplumsal faşizmdir. E. A. Faşizm deyince aklıma geldi: Camus'un Veba'sımn sonunda salgın geçer bilirsin. Bir gece 1973'te Çanakkale Boğazı'na vapurla geçerken, salgın bitmiştir, faşizm mikrobu nereye saklanır diye düşündUm, kışlaların nemli ve küflü bodrumlarında. Sen hiç idam edilmiş insan gördün mü? Ben Cankurtaran'da 19404l'de gördüm. O zamanlar insanları Ayasofya'nın önünde asarlardı. Hikâyesini bir Kent Kültürü dergisine yazdım. E. A. Ya klarnetçi* Orhan Veli? KOMET Orhan Veli'nin şiiri bana konuşmuyor. E. A. "Bir kadını al yont yont anne olstın" diyordu Sczai Karakoç, bir şiirinde. KOMET Güzel babamın öldüğünü bugün öğrendim. Oysa Paris'ten telefon ettiğimde kömür parasını yatırmak üzere evden gitmişti. E. A. Ben benim çıfıt çarşısı belleğimde tutağı sedef ve MUnih'ten armağan olarak alınmış bir 'tabanca'yla kaldın. KOMET öyleyse eller yukarı! E. A. Yok senin eller yukarı! • 27
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle