Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
gerçekleri kabul etmesi için, "Kadın öncü olmalı" fikri ortaya çıktı. Bu sevindirici bir husus. Ayrıca kadının üretici olarak da, mimar mühendisten teknisyen seviycsine kadar katılımı şart. Temizliğe getirilen kadın işçinin, pencere temizlememesi ya da televizyon reklamlarında evini boyayan kadının konut sektöründe pencereyi takarken ya da yapılan yeni inşaatlan boyarken gerçekleşmesi çok mu yadırganır bilemiyorum? Size bunun dünyanın bazı ülkelerinde uygulanmaya başladığını da söyleyebiürim. Orneğin Jamaika'da otuz kadın, inşaat işçisi olarak eğitildi. Şu anda ülkenin bir sağlık kuruluşunun inşaatı bu kadınlar grubunun elinde ve 2 milyon dolarlık bir iş. Diğer bir örnek Almanya. O ülkede de yaptığımız girişimler sonucu, "kadınların işleten ve çalışan" olduğu bir betonarme fabrikası kuruldu. Çeşitli ülkelerden kadınlar da bu kuruluşta eğitilecekler. FOTOROMAN OKU RDAN • Sayın Kudat, Türkiye'nin konut sektörüyle ilgili genel gözleminiz nedir? • Türkiye'de konut alanında oldukça büyük bir eğilim var. Fakat demin de belirttiğim gibi, yanlış eğitim ve görgü sonucu, gerçek konut sahibi olması gereken halkın böyle bir şansı yok denecek kadar az. Türkiye'de inşaat malzemesi şenellikle lüks ve pahalı. Bir an önce "ucuz inşaat malzemesi sektörünün" yaratılması gerek. Bir diğer i; içi ve çevresiyle sağlıklı bir konut sisteminin getirilmesi ve konut büyüklüğünün belli ölçülerde belirlenmesi. Toplu Konut Fonu'nda öngörülen 75 m' ile olumlu bir yaklaşım var belki; ama diğer unsurlar olmadığı sürece, yarın 75 m J 'lik konutun maliyeti, bugünkü 120 m ! 'lik maliyetten pek aşağı olamayacak sınırım!.. DUnyanın pek çok ülkesinde konut araştırma üniteleri var. Bu konuda da önce gerçek ve doğru bir politikayı ortaya koymak gerek. Türkiye'nin de bu konuda pek gecikecek zamanı yok. Şunu da eklemek isterim, ABD, lsviçre gibi ileri ülkelerde konut planlarında yalnızca "kullanan kadın" ilkesi de aşıJarak, tüm aile bireylerinin yaşamı ve sorumluluklan paylaştıkları olgusu göz önüne alınıyor. DERGİ'nin ayrı kişiliği j Bir tane alalım bakalım... • Sayın Ayşe Kudat, tüm bu çalışmalar içinde sizin doğrudan görev ve katkılarımz nelerdir? • Ben çalışmalanmı üç ana bölümde yürütüyorum. Birincisi, eğitim programı: Her kıtada üst düzey politikacı ve yöneticilerin katıldığı bir eğitim. Konut sektörü ile kadın ve kalkınma sektörü ileri gelenlerini bir araya getirerek ülkelerarası eğitim. lkincisi, kominikasyon programı: "Konut sorununun çözümü ve kadın" kominikasyonunu sağlamak. Basın, radyo, televizyon aracıhğıyla ve de insandan insana doğrudan bilgilerin aktarılması. Bu yöntemin en ucuz, fakat en etkili yöntem olduğuna inanıyorum. Şu anda sizinle yaptığjmız bu sohbet de bu inancımı kanıtlıyor sanırım. Üçüncü uğraşı alanım ise, Karaib Adaları'nda kadınların yapı malzemesi üretim ve işlemini sağlayacak bir örgütün kurulması üzerine... Cumhuriyet DERGl'yi sürekli alıp okumaktayım. özellikle son zamanlarda, daha çok ılgiyle takip ediyorum. Pazar gününün daha erken gelmesini bekliyorum. Ancak her yönuyle iyl olan Cumhuriyet DERGİ, 32 sayfa olmasına rağmen kısıtlı bilgilere yer veriyor. Bırkaç konu dışında, diğerlerine kısa olarak değinllip geçiliyor. 81. sayıdaki "Beyazperdenin kıyısındakiler" adlı yazınızı ilgıyle okudum. Fakat 'beyazperdenin kıyısındakiler'in durumu böyleyken içlndekiler ne yapıyorlar acaba? Buna hiç değinilmemiş. Slnemamızın son yıllardaki başarılı fllmleri, yönetmen ve oyunculan ne zorluklar içerisındeler, bu konulann mutlaka yansıtılması gerekli. iyi bir DERGİ olabilme yolunda, bir dost gözüyle, "Yemek", "Sağlık" ve "Test" köşelerinin, daha 'anlaşılır' ve 'gereksiz' konulara yer ayırmadan yapılması gerektiğl düşüncesini taşıyorum. Ayrıca, 83. sayınızdaki 'Serüven ve yazarlar'la ilgili Tuğrul Tanyol'un yazısı ilgi çekiciydi Bu tür yazıların devam etmesini ve aksaklıkların düzeltilmesiyle DERGİ'nin daha ayrı bir kişiliğe bürüneceğini umut ediyorum. Daha Iyiye, daha güzele doğru atılımlar yapılması dileğiyle, saygılar sevgiler. KEMAL TOLLU/Maraln "Sigara" yerlne... "Slgara" kelımesı yerıne "Kanser otu" kelimesi kullanılmalıdır. Böylece bu zararlı şeyin daha az zarar vermesı mümkün olabilir. Bu hususa kıymetli derginizde temas edilmesını rıca ederım. KİRAMİ AâAR/Ankara Hayır, vazgeçtım! Hepsi benim! "88'in otomobilleri" ve spor Cumhuriyet DERGİ'nin 84. sayısındaki Bedri Zenginkuzucu imzalı "88'in otomobilleri" yazısını ilgiyle okudum. Ayrıca, üçbeş aydır ara verdiğiniz ' Selahattin Usta uyarıyor" esprisindeki araba bakımı yazılarına yeniden başlamanıza da sevindim. Zenginkuzucu'nun yazısında, yeni modellere "yakıt tasarrufu" açısından yaklaşılması da ayrı bir espriydi. Salı günleri verilen Cumhuriyet SPOR dergisi iki haftadır verilmiyor. Eğer bundan sonra da yayımlanmayacaksa kı öğrendığım kadarıyla öyle imiş sporun değısik dallarına hiç olmazsa siz DERGl'de yer vermelisiniz. SABRİ KİRAZ/Utanbul Zaten bu, gelişen bir olguydu. Çabalar sonucu artık hemen her ülkede, her konuda kadın faktörü ön planda ele alınıyor. Bu bir gereksinmedir. Kadının toplum sorununa katılımı, keyfi bir katılım değildir. Bunun ilk koşulu da eğitim ve bu eğitim politikasının saptanmasıdır. Eğer aynı soruyu Türkiye'yi de katarak soruyorsanız bu konuda yalnızca, ümitliyim diyebileceğim. Yakın ve uzak çevremteden yükselen sesler bu ümidin en büyük desteği. Ne dersiniz? n • Sayın Kudat, bu sohbetimizi noktalamadan önce, biraz evvel sizin anımsattığınız bir konuya değinmek istiyorum. "Kadın Yılı"yla ilgili çalışma ve eylemleriniz başarılı oldu mu? • "Kadın Yılı" olumlu sonuçlar verdi. Muhalefet liderleri DYP Genel Başkanı Demirel, SHP Genel Başkanı Inönü ve DSP Genel Başkanı Ecevit bir arada. (Fotoğraflar: R1ZA EZER)