05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bir zamanlar güldürü doruktaydı Sinema sanatında, güldürü filmlerinin daha sessiz sinema çağında, sonradan hiç erişemeyeceği bir düzeye yani doruğa çıkması ilginç değil mi?. Atillâ Dorsay mberto Eco'nun "Güliin AdT'nda, gUlmenin din karşıtı niteliğini savunan ya$h rahip Jorge, şöyle der: "...giilme bedeni sarsar, yttz çizgilerinizi bozar, insanı maymuna benzetir..." Romanın başkişisi Fransisken, rahip Baskerville'li William ise şöyle yanıt verir: "Maymunlar gülmezler, giilmek insana özgüdür, insan ussallıgının belirtisidir..." Sonra da şöyle ekler: "...bazen giilme, akla aykın saçma bir görüşün yapay yetkcsini ortadan kaldınnak için uygun bir araç olabiliyor. Giilme, kötüleri şaşırtmaya, onlann aptallıklannı açıga çıkannaya da yarar." Ve sonra VVilliatn, bir Buster Keaton (veya bir Mel Brooks) filminde de pekâlâ kullanılahilecek şu anekdotu anlatır: Ermiş Maurus, "kâflrier" tarafından kaynar suya atıldığında, suyun çok soğuk olduğunu söyleyerek yakınır. Boş bulunan kâfir vali de, suyun ısısına baİcmak için elini suya batınr... Ve yakar!.. TV'deki 'Komedi Ustalarından' dizisinin ardından ^Wwf U "Şarlo, yer aldıflı maceraların üstüne çıkan efsanevı bir kışılılrtır Şarlo bir kahramandır Eskı uygariıkiarın gözunde Ulysseus ya da Korkusuz Hoiand ne ıdıyse, şario da yeryuzunöekı mıiyoniar HC ıçın odur Yaşayan Chaplin de şarlo nun yaratıcısıdır ve Şarlo ondan sorulur " ANORE BAZIN, "Sinema Nedır", Parıs, 1958 Birazcık giilme felsefesi. Evet, gülmek... Zckâmıza seslenen, aklımıa işleten, insanla doğa arasına belli bir mesafe koyan, insana kendi dışındaki her şeye karşı bir eleştiri boyutuyla bakma olanağını hediye eden... Kısaca insanı insan yapan şeylerin arasında belki de başında gelen gülme eylemi... Antik Çağ'da gülmenin, yani komedinin onca saygınlık taşıması, tragedyanın öteki yüzü sayılması boşuna mıydı? Uzun, karanlık yüzyıllar boyu insanoglu gülmeyi unuttu veya önemini boşladı... Ama yeni çağlarla birlikte gUlme belki de yeniden doğal yerini aldı insan yaşamında... 20. yüzyılın çocuğu sinema sanatında ise gülmenin, güldürü filmlerinin baştan beri en önemli yeri alması, güldürünün daha sessiz sinema çağında, sonradan bir daha erişemeyeceği bir düzeye, yani doruğa çıkması ilginç değil mi? Sinemada güldürünün önemine hep inanmış bir seyirci olarak, TV'nin yaz ayları boyunca belki en çok ilgi gören programı olan Komedi Ustalan dizisini keyifle izledik. (Bu diziyi TRT'nin gerçekten en dejerli elemanlanndan olan Film Dairesi Başkanı Faruk Bayhan dostumuza bizim önerdiğimizi de, onun iznine sığınarak ve çorbadaki bir tutam tuzumuzu beIirtmek için açıklayalım.) Şimdi isterseniz şöyle bir kuşbakışı bakalım, bu programdan kimler geldi, kimler geçti? Kuşkusuz görkemli birkaç eksik vardı dizide: Harry Langdon, Eddif Canlor, VV.C. Fields, Jack Benny, Jimmy Durante, Alec Guiness, Jacques Tati, Pierre Etaix, Danny Kaye, Red Skelion, Jerry Lewis, Louis de Funes, Woody Allen, Mel Brooks, vs. Ama yine de birçok önemli güldürü ustasını bazen en önemli filmleriyle ve uygun bir kronolojik sırayla ekrana getiren çok önemli bir programdı bu... TRT'ye teşekkürler. Chaplin'e karşı Keaton Dizi, çok yerinde olarak Charlie Chaplin'in ünlü "YumurcakThe KİÜ" filmiyle başladı. "Biitiin zamanlann en buyuk kotnigi" olan Chaplin'in tngiliz pantomim geleneğiyle ttalyan Commedia del'Arte ve Amerikan burleskini harman eden ve her zaman alabildiğine "hümanist" kalmış sanatının en tıpik bir örneğiydi bu... Her Chaplin filminde olduğu gibi, gülmece duygusu hep duygusallıkla atbaşı gidiyor, seyirci gülerken ağlamaya veya ağlarken gülmeye kolayca geçebiliyordu. Kuşkusuz, her alanda saflığı arayan "puriste"ler Chaplin'in güldürüsü yerine Buster Keaton'unkinı yeğliyebilirlerdi... Kraıon'ın "hiimanizm" filan gibi kaygılan yoktu. Hiç gülmeyen suratıyla hem kendi komiğine hem de çevresindeki tüm olası komikliklere karşı alabildiğine ilgisiz kalmayı başarıyor, bu da ona başka bir komik boyut kazandırıyordu. Sessiz film döneminden kalma "KolejliThe College" filmi, ünlü "General" filminden hemen sonra çevrilmişti (1927). Komedi Ustalanndan programında tümüyle sessiz olarak ekrana gelen tek filmdi bu.. Bu açıdan, izlenmesi günümüz seyircisi için kolay değildi. Ancak filrnin tadına varabilenlerin, önemsiz bir yönetmen (James W. Horoe) tarafından yönetilmiş olmasına karşın, bu Keaton filminde oyuncunun mekânı kullanışına, kişiliğini perçinleyişine hayran olmamaları mümkün değiîdi... Aynı Keaton, meslek hayatırun sonunda, uzun unutuluş yıllanndan sonra yeniden "keşfedildiginde" yaptığı filmlerin sondan bir öncesiyle de bir kez daha karşımıza geldi. Luigl Scatüni'nin "ttalyan Usulü Savas" filminde, 1970'lerin oldukça sevimsiz ltalyan komedycnleri "Yavnı Ue Kâtip" Francho Frmnchi ve Çiccio Ingrassia'dan çok daha fazla ilgi çeken bu filmde Malek'in (Keaton'un Fransa ve bizdeki adı) çizdiği, elbette hiç gülmeyen (ve de konuşmayan) Nazi gcneraü kompozisyonu oldu. Lui'nin farklı düzeyde ıki fılmı Sessiz fılmden sesliye (Chaplin'inkine yakın ve Keaton'unkinden çok daha fazla başanyla geçen bir güldurü ustası, Harold Lloyd, dizinin basında "Ayaklara DikkatFeet First", sonlarında ise "Lui SütçüThe Milky Way" filmlerıyle karşımıza geldi. Lloyd, bilindiği gibi akrobasi ustasıydı ve sessiz sinemadan gelen tüm komedyenler gibi, sayısız kısa veya orta metrajlı film çevirmekten gelen eşsiz bir zamanlama yeteneği vardı. Ancak kendi kişiliği o denli güçlü, parlak değildi. 10
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle