Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bu nedenle, saat gibi işleyen bir scnaryoya ve birinci sınıf "gag"lara dayalı "Ayaldara Dikkat" bcnce ncrdeyse bir başyapıttı. özellikle gemide "gazete avı" bölümlerindc ve sonda, Lui'nin o eşsiz "yttksek bina akrobasisi" marifetlerini sergilediği bölümde, doğrusu ya, tUm seride gülmediğim kadar güldUm. Ancak ashnda oldukça ifadesiz yüzü ve yaratıcılığı olmayan ("gag"lannı çokluk başkalan hazırlardı) kişiliğiyle, Lui, diğer fliminde tam anlamıyla düşkırıklığı yaratıyordu. Bu dönemin (sessiz sinemanın sonu/seslinin başı) " 4 btiyüklerT'nden sonuncusunun, Harry Langdon'un dizide yer almayışı ise dogrusu büyük bir eksiklikti. En büyük1 ikili: Laurel/Hardy LaarelHardy... ya da, ne pahasına olursa olsun, gUldürmenin gizi... Bu UnlU, "en ünlii" ikili, şişmanzayıf, safhesaplı, beceriklibeceriksiz çelişkilerinin tUmUnü kullanan "zıt" kişilikleri kadar, sessiz sinemada hareketle, seslide ise buna eklenen söz komiğiyle desteklenen, belki çok özgün ve saf olmayan, arna sonuç olarak gerçekten gUldürebilen bir komiğin temsilcisi olarak bir kez daha bize keyifli anlar yaşattılar... "LaurelHardy Lejyon'daFlying Deuces"de Hardy1nin filmin sonunda bir "at olarak" dünyaya geri dönmesi, belki pek ince olmayan, ama dayanılmaz bir espriydi sanıyorum. Gülmenin illa da "ince" bir eylem olduğunu, kibar partilerde zarif hanımların biraz utanarak, ağızlarını elleriyle örterek yapılması gerektiğini kim söylemiş? Benzersiz LaurelHardy'den yıllar sonra, ama açıkça onların etkisini taşıyarak sinemaya gelen Bud AboottLou Costello, diğer bir deyişle "tki Açıkgözler" de, elbette özgün ve yenilik getiren komikler değillerdi. Ama denenmiş reçeteleri bir kez daha denemeleri, sonuç açısından hiç de fena değildi.. lnanmıyorsanız, TVde gösterilen " 2 Acıkgözler Afrika'daAfrican Screams" fılminde Lou CosteUo'nun (şişmanı) timsahlann yuzdüğü suya LaurelHardy Bu unlü en ünlü' ıtalı karşısında gulmeden durabümek mumkun m u ' daldığı veya gerçek bir aslarun kafesine girdiği ve olanlara, yarüvefakâr'ı Abott'u bir türlü inandıramadığı sahneleri izleyin... Eminim ki, gfllmemeyi basaramayacakiuuz!.. lonescovu haberleven Üçlü: Marx Kardeşler... Ya " 3 Ahpap Çavnjlar", ya da "Marx Kardeşler"? 1970'lerde ABD'de yaygınlasan (ve 1972 Cannes Şenliğini "bizzal" ziyareti sırasında, Groucho, "nâmı diger" Arşak Palabıyıkyan'ın yüzilne de söylenen) sloganı anımsıyorum: "Mara'ın yolundayız... Groucho yonunde!..". Evet, Amerikan, giderek dünya gençliği, 196O701erde Marx Kardeşler'i sanki yeniden keşfedıyordu. Beckett ve tonesco'dan uzun yıllar önce, "absurd" gülmecenin, saçmanın içindeki anlamın, her türlü anlamsız gözüken şeyin gizlediği gülünçlüğün peşinde değil miydi, Groucho, Chico ve Harpo biraderler? Doğrusu ya, ta 1930'dan kalma " 3 Ahpap Çavuşlar Hırsız PeşindeAnimal Crackers" fılmi, biraz yetersiz kalan bir seslendirmenin de katkısıyla, beklendiği kadar güldürmedi. Söze dayanan güldürü, ne olsa harekete dayanan güldürüden daha çabuk eskiyor. Aynca Manı Kardeşkr'in Ingilizcenin türlüçeşitli inceliklerine, sözcük oyunlanna dayalı esprüerini çevirmek de kolay değil. Ancak "biraderler"in güldUrü anlayışının, önüne geçilmez yıkma tutkusunun, dünyayı kargaşaya ve anarşiyc doğma girişimlerinin (doğallıkla yalnızca bir gUldürü çevresinde kalan "zararsız" haliyle) bugün bile çok gunumuzden çok, çağdas olduğunu görmemek olanaksız... Fransız guiduru ustası Fernandel Biraz da çerezler'e bakalım. Bu "en büyttk'Merden sonra gelenler, biraz "çereı" gibiydi. Hiçbir zaman büyük bir güldürü ustası olmamış, daha çok sözlü bir geleneği sürdüren Bob Hope, üstelik en iyilerinden olmayan bir fılminin ("Gözde EsmerimMy Favorite Brunette"in) de gösterilmesiyle, doğrusu pek sönük kaldı.. tngiliz Peter Sellers, zaten en büyüklerden, yaratıcı güldürü ustalarından değildi, yalnızca çok iyi bir oyuncu, bir kompozisyon ustasıydı. Yine de hakkını yememeli: örneğin "Pembe Panter" dizisi, basansını kuşkusuz Blake Edwards'ın yaratıcılığı kadar, SeUers'in oyun gücünden de almış bir diziydi. ltal. yan Toto ve Fransız Fernardel, ülkelerinde inanılmaz biçimde popüler olan ve bu popülerlikleri dış ülkelere ancak kısmen yansıyan, bu iki muazzam oyuncu, komikliklerinı öncelikle olağandışı fiziklerine (diğer bir deyişle, çirkinliklerine) borçluydular... Biri tipik İtalyan, öbürü tipik Fransız olan bu 2 güldürü ustasının ortak bir yanları vardı. Fiziklerinin daha çok çirkine, hatta korkunca yakın olmasını güldürü kişiliklerini biçimlemede kullanmışlar, ikisi de, perdedeki çoğu komiğin tersine, ezik, beceriksiz, "halimselim", "enscsine vur, lokmasını al" kişilikler değil, tersine, kendınden emin, güçİU, küstah, meydan okuyan kişilikler oluşturmuşlardı. Çok özgün birer komedyen olmayan iki oyuncunun filmleri, ancak yer yer pınltılar içeriyor, yer yer güldürebilıyordu... Fernandel'in "MutfakU Aşk" (veya son dakikada değiştirilen adıyla "Kanmın KocasLa Cuisine au Bcurre") niminde oyun Bob Hope un 'ayak oyunları 'nı kım unutabılır^ 'Enayıler Krair Norman VVısdom (saOda). bir zamanlann Jerry Levvıs'ıydı arkadaşı olan bir diğer UnlU Fransız komiği, Bourvil hakkında yeteri kanıya ulaşabilecek önemde değildi bu film... lngiliz Norman VVisdom, bir zamanların "Enayiler Kralı", dizide gösterilen "Tallh KusuThe Early Bird" fılminde, habire dUşüp kalkarak, çevresindeki her şeyi kırıp dökerek, bir tUr altJerry Lewis olmayı başarıyordu. Gösterile» filmin en pahalı, en özenilmiş VVİsdom fılmlerinden biri olması, özellikle final bölUmlerinde kınpdökmeyi son haddine çıkanyor, VVisdom'u Lewis, Laurel/Hardy ve M a n Kardeşler kadar "tahripci" komedyenlerden biri yapıyordu... Nihayet, "Yavnı ile Kfttlp" F.Franchi/C. tngrassia ikilisi, doğrusu ya, bizi hiç güldürmedi. Ama aynı ıkılinin söz gelımı Tavianiler'ın "Kaos" filmindekı "Kup" hikâyesinde nasıl kullaruldığını anımsayanlar, perdede güldürmenin biraz da "tallh" ışı olduğunu, ıyı yönetmene düşme sorunu olduğunu hemen kavrayabılırler... Evet, Komedi Ustalanndan dizısı, bıze gerçekten gereksinme duyduğumuz bir şeyi getirdi: Gülmeyi. Umalım ki TRT, alabildiğine hız verilen yerli güldUrü dizilerinin yanı sıra, gülmenin bu evrensel ustalarını zaman zaman yıne anımsasıtı.G .11