08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

H AFTAN I N KON UĞU Eski Balafın en eski sâkinlerinden Simanto Sinop: 'Ne dolmalar yapılırdı pazar günlerif Bizans'tan beri İstanbul Yahudilerine yurt olmuş Balat semtinde, bugün belki bir avuç Yahudi var. Ama 1800'lerin sonunda yapılmış Balat Hastanesi'nde, yaşlılar pavyonunda, Balat kanıyla canıyla yaşıyor. Bekl Bardavld la mar Hoop a la mar"... İİUldört beş/yaşlannda, anneminBen kurayıkçı Balat'a / Pişkadikos de kcağında, bu tekerlemenin temposuyla uyurdum... Yıllar sonra, ben de çocuklannu aynı tekerlemenin ritmine uyarak böyle sarkıttım kaldırdım bacaklarımda. Ta ki koca kızlar olana değin, ta ki kucağıma sığmayana değin. Niçin "Yahudi Balat"? Bir ağız dalaşında, bana, 'Balat Yahudisi' demişlerdi bir gün. Oysa ki "Balat Yahudisi" sözü bir övgü sayılmalı bence... Çünkü tstanbul'un Balat semti en güzel evleri en güzel okulları en güzel şarkı ve öyküleri en güzel sinagogları çok güzel bir hastanesiyle bir zamanlann tstanbul'unun önemli bir semtiydi. 1492'de Izabel'den, Ferdinand'dan, Torkemada'dan kurtulabilen 90 bin Yahudi, Balat'a yerleşti önce. Balat'ta soluklandılar, ilk evlerini kurdular, bebelerini doğurdular, bayramlarını kutladılar, ölülerini gömdüler. II. Bayezit'in koruyucu kolları arasında, son Bizans ve ilk Osmanlı Hahambaşısı Moşe Kapsali'nin yardımı ile bu semte varlıklı duzgün bir yaşam biçimi getirdiler. O zamanın Bebek ya da Yeniköy'ü yaptılar Balat'ı... "Fener Ue Ayvansaray anısı bıiyük bir semt. Türkler Istanbul'u alınca koleleri, daha önce de Bizanslüar kendi Arap kölelerini, buralara yerkştinnişler. Bazı Arap şairleriniıı dlzelerinde, bir hayli geçer Balat," diyor Şadan Karadeniz bazı çevirilerinde. 18. yüzyılda, 60 bin Yahudi barındınyor Balat. Ancak 1908'de, yangın ve kolera sonrası, 10 bin Yahudiden söz edilir. Bugün Balat'tan geriye ne kaldı? Bizans'tan beri Yahudilere yurt olan bu semtte, bugün belki bir avuç Yahudi ya var ya yok. Çarşıda birkaç Yahudi dükkânı bulmak olası. Eski semtler yok gibi: Kasturiya, Lanca, Dubek, lştıpol... Bunlar, Yahudilerin tıklım tıklım doldurdukları yerlerdi. Bugün "eski Balattan geriye kalan" insanların en eskilerı de, "OrAhayim" (Yaşam Işığı) ya da Balat Hastanesi diye adlandınlan hastanenin yaşlılar pavyonunda yasıyorlar. Bunlardan biri, Simanto Sinop, 79 yaşında ve "aklı başında". Geçmişi en iyi o anımsıyor: • Aslında benım soyadım, "Slsa". Ancak soyadı kanununa göre, aynı soyadı iki ailede birden kullanılmıyor; "Sisa" soyadım "Galata Bonmarşesi"nin kurucusu amcam almıştı. Ben de kendime, "Sinop" soyadım verdim. Çünkü ben Sinop'ta bulundum. 19291931 yılları arasında, Sinop'ta Sürmenelı Temel Sabanogullan ile, balık konservesi için fıçı yapımında bir ortaklık kurduk. 1932'de Haliç Köprübaşı'nda bu dalda çalıştım. önce bir Rum'un işyerinde çalıştım, sonra da 1934'te askere gittim. Döndüm ve 1937'de evlendim. Eşim Ester Taragano, çok güzel bir kızdı. Benden Uç yaş küçük. O da çalışan gençlere katıldı ve Eminönü'nde bir dokuma işinde bulundum. O da esas Balatlıydı benim gibi. Zamanla birbirimizi sevdik ve evlenmeye karar verdik. Evimiz üç katlıydı. O zamanın en güzel evlerinin biri, bütün ev onlanndı ve hep birlikte oturduk: Kayınvalide, kayınpeder, baldız, kocası, üç çocuk, kayınbirader ve hiç eksik olmayan misanrler. Aşagıda, büyük bir oturma odası ve bir mutfak, öbür iki katta da yatak odaları. Her yer ortaktı; ama herkesin bir güzel, ferah yatak odası vardı, bize de güzel bir yatak odası verdiler. • Nerede evlendiniz? • Ahrida Sinagogu'nda. Karım çok zengin bir çeyiz getirdi, işlemeli yataklar, masa örtüleri, gündüz ve gece giymek için ev elbiseleri, iç çamaşırlan!.. Şimdiki gibi hazır değildi; hepsi elde, evde yıllarca işlenip yapılırdı. Anneler, kızlar küçükken başlardı. Şimdi herkes Avrupa'ya gidiyor, düğünden S dakika önce. • O kadar kalabalık yaşarken, evin içinde kavga yok muydu? • Kavga? Ne diyorsun, kavga hiç olur mu! Ne ayıp şey. Çok sevişırdik, çok! Herkes herkesi çok severdi evin içinde... • Bu arada, evlendikten sonra ne yaptınız? • Fıçı işinde patron olmuştum. Balat'ta Köprübaşı'nda bir dükkân açtım. Ortağım Panayot ile, günde 10 fıçı yapardık. Ama yine de siparişlere yetişemezdik. 40 x 35 santimetre boyunda idi fıçılar ve herbirini S liraya satardık. 100 tane fıçı oldu mu, malı teslim ederdik. Hep Karadenizliler veya tuzlu balık, balık konservesi satanlar alırdı fıçılanmızı. Zor iştir ha, fıçıcılık! Çok güzel yan yana gelecek tahtalar, hiç sızmayacak, patlamayacak, zor yani. • Başka ne işler yapılırdı Balat'ta? • Her ış. Limon satıcılığından, tenekeciliğe kadar, eskiciliğe kadar, aklına ne gelirse, her Balat Hastanesi'nin sâkinlerinden 79 yaşındaki Simanto Sinop'un babası, "Çanakkale Harbi şehıdı." 6
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle