Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
nından hareket ettik. Benim yelken tecrübem, Marmara kıyılannda öğrendiğim kadardı. Alışıncaya kadar bir hayli sıkıntılı günler geçirdim. Hele Biscay'a çıkınca yediğimiz fırtınayı hiçbir zaman unutamam. Korkmuş ve ümitsizliğe kapılmıştım. O anda beni bu fırtınanın içinden çekip kurtarsalardı, eminim ki, bir daha denize adımımı atmazdım. Ama, değil mi ki o fırtınanın bütün meşakkatini çektikten sonra selamete eriştik, o korku hissi, yerini denize karşı sonsuz bir sevgi ve hürmete bıraktı." enizle iç içe yaşayan, onunla mutlu olanlann en büyük tutkusu da yelkendir. Bir küçük sandala basılan yorgan çarşafından, kocaman armalı büyük yatlara kadar, bu tutkuda bir degişiklik yoktur. Yelken, deniz sevgisinin ayrılmaz bir parçasıdır. Tatlı tatlı esen bir havada yelkenlerin rüzgârla dolup teknerün bir tarafa yatıp denizleri yarması, tellerde işitilen rüzgârın sesi ve ardında beyaz köpükler bırakarak bir kuğu gibi mavilikler Uzerinde süzülmesi, her amatör denizcinin büyük mutluluk duyduğu andır. neyi en iyi şekilde kullanıp birinci gelmek denizciliğin yarışçılıkla bütünleştiği noktadır. Birden fazla teknenin, şartlar ne olursa olsun gece veya gündüz kıyasıya doğa ile mücadele edip rakibiyle çekişmesi, çok değişik ve anlatılması güç bir olaydır. Türkiye'de yelken sporu elken çağlar boyu kişinin gerek savaşta gerekse barışta başvurduğu bir araç olmuştur. Dünyada ilk yelken kulübü olarak bilinen Seamark Clup'ün 1939 yılında kurulmasından sonra bu spor dalı yayılmıştır. Bütün dünyaya yayılan yelkenin yurdumuza glrişi hayli gecikmiştir. Başta istanbul, Izmit, Izmir glbi kıyı kentlerlnde kiralanan yelkenli sandallarla yapılmış gezintiler bir müsabaka görünüşüne 1912 yılından sonra kavuşmuştur. 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra Deniz Harp Okulunun "Nüvidi Fütuh" yelkenli gemisi ile "Belkis", "Yunus", "Martı" kotraları öğrencilerln bu sporu sevmelerine ve yapmalarına yardımcı olmuştur. Genç subay adaylarının bir araya gelip müsabaka yapmasına siyasi ortam müsaade etmemiş ve belki de bir büyük aşama önlenmiştir. Bu dönemde Moda ve Adalar'da gayri müslim ve yabancıların kurduğu yelken kulüplerine giremeyen yelkenseverler ancak 1915 yılında az da olsa isteklerine ulaşabilmiştir. Bu tarihte Ingilizlerden savaş ganimeti olarak alınan tekneler Türk kulüplerine dağıtılmış, fakat Türkiye'de ilk resmi yelken yarışı 12 Ağustos 1932 yılında yapılmıştır. istanbul Susporları Kulübü, Galatasaray, Anadolu, Fenerbahçe'nin öncülüğü ile Dr. Demir Turgut, Tarık Halim Angun, Üsküdarlı Celal Remzi Kayıkçı, Hayri Kunter, Şeref Karaoğlu, Sefer Göksel, Semih Arıcan, Selim Bey, Behzat Baydar, Burhan Kunt, Şeref Birgen Harun Ülman gibi ünlü isimler yelkenciliğimizin sesini duyurmuşlardır. Daha sonraki yıllarda ise Erzin Demir, Samim ve Vecdi Arduman, Mahmut Bir, Oktay Ereş, Vural Suveren, Zekai, Haluk ve Hilmi Tükel, Sümer Demir, Izmir bölgesinden de Haluk Kalkış, Hayri Kerabilgin, Nesrul Kalkış, Raşit Yılmaz, Bilhan Merzeci, David Franko, Ali Değerli, Kamil Kayın, ibrahim Selamioğlu gibi isimler dikkati çekmiştir. ÜNLÜ YELKENCİLERİMİZ BEHZAT BAYDAR: 1901 yılında istanbul'da doğan Baydar 1936 Berlin Olimpiyatlarf nda (Kiel) ilk kez bindiği star boat sınıfında 14 tekne ile 7. gelmiştir (Harun Ülman'la beraber). 1937'de yine aynı sınıfta Ülman'la birlikte Rumenlerle yapılan yarışta ikincilik kazanmıştır. HARUN ÜLMAN: 1900 yılında Istanbul'da doğmuştur. Behzat Baydar'la yukarıda belirtilen dereceleri elde etmiştlr. ŞEREF BİRGEN: Baydar, Burhan Kunt ve Ülman ile yelkenciliğimizin gelişmesine yardımcı olan istanbul Yelken kulübünü kurmuştur. (1952) Kürek ve boks dahil sayısız şampiyonluklar kazanmış, Berlin Olimpiyatlarına katılmış ve Rumenlerle yapılan müsabaka olimpik yolede birinci olmuştur. SADUN BORO: Eşi Oda ile 10.5 m. boyunda, 3.30 m. enindeki Kısmet'le ağustos 1965 günü yola çıkmış, Akdeniz, Atlantik ve Hint Okyanusunu aşmış ve 7 denizde 30 bin mil aşarak 2 yıl 9 ay 3 hafta sonra Istanbul'a dönmüş ve spor dalının tanınmasında büyük bir başarı sağlamıştır. Ergun Hlçyılmtz'ın "TİIRK SPOR TABİHİ" ad» Wtabmdan. 8ır kuçük sandaia basdan yorgan çarşafından, kocaman armafo büyük'yatlara kadar, yelken îutkusu, hep aynı güce sahiptir. Denizciliğin tüm dünya denizlerinde geçen prensipleri vardır. Bunların en başında temizlik gelir. Temizlik, denizciliğin bilinmesi gereken en belli başlı prensibidir ve tartışmasız olarak uygulanır. özellikle amatör denizcilikte bu prensip oldukça titizdir ve örnekleri de yerli ve yabancı yatlann barındığı limanlarda rahatlıkla gözlenebilir. Ikinci temel prensip nezakettir. Bu kural, sancağın uluslararası denizcilik kurallarına uygun olarak basılmasından başlayıp, bir limanda müşterek yaşantıya kadar olan her şeyi kapsar. Nezaket kurallarına uyulup uyulmaması o tekne hakkında insanlara yeterli bilgi verir. ç yanı denizle çevrili olan üikemizde, insanlar denizin nimetlerinden yararlanmayı yalnızca guzel kıyılarda ve adalarda serinlemek olarak kabul etmektedir. Bu deniz sevgisinden öte, bir yerde insanın gereksinimine verdiği yamttır. Tabii şunu hemen belirtmek gerekir ki, deniz sevgisi ekonomik bir takım olanaklar ister. Maddi şartlan hiç elverişli olmayan bir kimsenin deniz sevgisi birkaç kulaç atmaktan öteye geçmeyecektir. Ama yine de deniz sevgisi ile yanan bir kişi tüm olanaklarını zorlayarak bir küçük sandal ve minik bir bez yelkenle bu tutkusunu tatmin cdebilir. Üikemizde, yelken sporunun yetmjş yılı aşkın bir geçmişi vaf. Yanşlann resmiieşmesi de yarım yüzyillık bir oiay... Ancak, bu mutluluğun yaşanabilmesi için belli bir tecrübe ve yelken bilgisi olması gerekmektedir. Deniz sevgisini içine yerleştirmiş, ancak denizle yakından veya uzaktan uğraşmamış bir kişi için bu den koparmak yerine aksine onları deni bir heyecandır ve bir anda kaybolup gize daha çok bağlar. Başarmanın, denızı der. Bunun için de yelken bilgisine gerek bir yerde yenmenin oluşturduğu mutlu vardır. Yelken bilgisi edirimenin de yaşı luk, denizciyi denize eskisinden çok da yoktur. Yeter ki insan içindeki tutkuyu, denizle ve bilgiyle bütünleştirebilsin. Yelha fazla yakınlaştırır. ken, bir bilenin yanında, uzun tecrübelerBurada yine Sadun Boro'nun anılarıden sonra öğrenilmeye başlanır. Denize na dönüyoruz: her yeni çıkış bir tecrübcdir. Ancak bu "Ingiltere'de yüksek öğrenimim sıratecrübelerin birikimi ile insan iyi bir yelsında gazetede bir küçük ilan dikkatimi kenci olur ve o zaman yelkenin keyfini çekti. Ingiltere'den Yeni Zelanda'ya gidetam anlamıyla çıkartabilir. cek bir yelkenli tekne için mürettebat aranıyordu. Ben de müracaat ettim. lşte bu Deniz ve yelkenciliğin heyecanla bütünhayatımm değişmesinde büyük rol oyna leştiği bir yer de yarışçılıktır. Yarışçılık, dı. Bir temmuz günü Portsmouth lima işin sportif yanı; ama bir sert havada, tek Yelken bilgisi edinmenin yaşı yoktur. Yeter ki insan, içindeki tutkuyu denîz sevgisiyîe ve deneyleriyle birieştirsin. fc Maddi olanakların dışında, " k o r k u " , denizciliğe heveslenen kişileri olumsuz yönde etkileyen en büyük etkendir. Ekonomik şartlan çok iyi olan bir kimse denizle kucaklaşmak istediğinde hep işe, imkânları oranında, en büyük tekneden başlamaktadır. Çünkü, büyük tekne ile deniz korkusunu yenebileceğini ve denize güvenebileceğini sanmaktadır. Oysa kişinin yaşı nc olursa olsun, denize, denizcilik serüvenine ilk adımını atarken küçük bir tekneyi tercih etmesi, denizi tanıyabilmesi ve sevmesi yönünden çok önemlidir. Denize korku ile açılan bir kişi denizi hiçbir zaman sevemez. Korku ile deniz sevgisi birarada yürümez. Ama her zaman denizin o gemlenmesi zor gücünü bilip, hiçbir zaman da bu gücü küçümsemeden hareket etmek gerekir. lşte o zaman denizle iç içe, sevgi ve heyecanla yaşanabilir... D Vatussayatt,buyüda Cumhurbafkanhtı Kupası'nı kaıantti. 17