Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
"Şalrler... Şllrler" köşesıne şıır gönderen, özellıkle genç şaır adayları şıırlerının yayımlanmasından çok, eleştırılerek yol gösterılmesını ıstıyorlar Her hafta gelen yuzlerce mektuba tek tek yanıt vermenın olanaksızlığı ortada Yalnızca şıır gönderenlerın ısımlennı sıralasak hıv ürün yayınlamamamız gerekıyor Bu yüzden bu küçük koşede şurın genel doğruları üzerınde durmayı yeğlıyoruz Şurı kendılerıne uğraş seçenlere öğut ne gerek' Onlar zaten kendı yollarını kendılerı bulacaklardır Bır de şu var Yazılan şurler hep bırbırlerının benzerıyse yapılan eleştırı de "şablon" bır eleştırı olmayatak mıdır"' Eleştırı de önemlı elbet, ama "asıl" şure ulaşan yol, eleştırıden çok, şıır üzerıne duşünmekten, doğrusu da "çok ve çeşitli okumalar"dan geçmıyor m u ' Bır de soruna bu açıdan bakmakta yarar yok m u ' Sözü bu kez Yorgo Seferis'ın bır saptamasıyla bağlayalım "Dunyanın butun şairlerine tek bir sozcugu, aynı sozcügu kullanma Iznl verilseydi, iyi şairler birbirlerine benzememek ve bu tek sozcukle şiirlerını yazmak olanagım bulurlardı." O BAŞAKLAR GEBE KIRIK KANATLI KUŞ Ipı elıme dolanmış Üzak anıların uçurtması Salınır durur karşımda zehır zıkkım Salınır oltamın ucunda bır belalı balık Sıldıkçe yayılan bır leke gıbı O en gönülden unutmak ıstedıklerım Acıların şamdanında panldar ıslak gözlerım Parıldar ardından gızlı gecem kı uflesem yangına döntişur Bır kuş en aydınlık sabahlanmda sımsıyah ötüşıir AYHAN KIRDAR Sarı buğday değırmenı döndüren Inan, sarı buğday ıter o taşı Esen rüzgâra, akan suya karşı Ölüm yok bu ovada görduğün Gün gelecek bır nöbet değıştıreceğız Yassız başlayacak ölü evınde düğUn Inan, ölümü böyle doğru bılmek daha ıyı ötürsem'' Ben ölür müyüm'» Ben Çok nefret, çok öfke, çok sevgı, Tüm öleceğıme ınanır mısın k ı 7 öfkelerım sevgılerım vardı benden önce Ben arttırdım sürdürmedım mı kı 9 Güvercınım benım, sen doyamadığım sevgılı Bıl, sıcak kalır dudaklarım aşktı, dudak değıldı' Kım bencıleyın tutkun öper dudaklarımla O tükürür nefretle yüzüne kötünün Sarılır yakasına ölsem de öfkemın eli! Bak, önumüzde ovaların yeşılı, Nasıl çok nasıl alabıldığıne' Ostümüzde tükenmez mavı kubbe, Ektığımız bütün başaklar gebe! NECATİ CVMAIf & o Carsı için'de salata satardı I 9 TÜRKÜSÜN SEN sen barışsın, kuş kanadında ışık yureğımtzde yandıkça sevgılere gömülen yUzümüze çızgın düşer yakamıza gıllun sııak bır somun gıbı böltişıilen nakış nakış özlemsın sen yeryüzU kıhmınde sınır boylarında kardeş kardeş yaşamaksın hurrıyetsın sen, alnımızda terleyen guneş sevdalanılan yarsın uğruna öltimler okşanan ömrümüze adın yazılır ellerımıze ınancın kınalı bır keklık gıbı kaydası yaşanan ıçımıze duşen gökyuzusun sen tel Orgulerde kolkola yurunulen sevgılıyle hasret yaşamaksın kerernsın sen, yanarsın kendı sesınle ey ozan kUlündür gönlümüzUn rüzgârında savrulan sevınçsın guzlenmızde damla damla acısın sevdalarda bır çtngı gıbı guğsumUze sokulan turküsün sen sazımıza yıireğının ezgısı duşen bır kaval gıbı ne/esle avuç avuca yaşamaksın KEMAL BAYRAKÇI Necati Cumalı, 1921 yılında Flonna'da doğdu Şnr kıtapları Kızılçullu Yolu, Ilarbe Gidenin Şarkıları, Mayıs Ayı Nolları, Gu/el Aydınlık, Denizin tlk Yukselişi, İmbatla Gelen, Guneş Çizgisi, Yagmurlu Deniz, Başaklar Gebe, Ceylan Agıdı, Aç Guneş, Bozkırda Bir Atlı, Yarasın Beyler, Tufandan Once. Toplu şıırlerının bırıncı cıldını Aşklar Yalnızlıklar başlığı altında top ladı Yagmurlu Deniz ıle Türk Dıl Kurumu 1969 Şnr ödülu'nü Tufandan Once ıle de 1984 Yedıtepe Şıır Armağanı'nı kazandı TAKSİM Gökyüzüne ız bırakan bır kuş busesı gıbısın ey yılreğıme yerleşen kalabalık Ne varlığın be/lı ne yokluğun yalnızlık HA1İM YAZIC1 KORKU GÜNLÜĞÜNE DÜŞTÜĞÜ ölumunu tasarlıyor kımı gece çınko yeşılı bakınıyor kemırılmış bır aya, durgun soğuk duvar, kül tablası, acısı kaçmış duman sankı eskıtıyor yalnızlığı ona yerküreyı gUlümsuyor yalancıktan, bellı <:öz olsun dıye camları açıyor •sevınçlerını soluk soluğa çarpıyor güneş kıreç gıbı yüzu ve sorular kalıyor gunluğune duştuğu "yureğımde ın an top ovnuyor neden kan kokulu yaşam böyle sevdasız AKGÜN AKOVA Gıtme dur Gece basar uyur kenl Uzar zaman Uyuyamam Sesler kesılır yağmur başlar Sılınır adın Yazamam Korkanm yalnızlıktan ÜşUrüm Karanhk açar penceremı Kapatamam Gılme dur Dışarda delı ruzgâr ORHAN tZGÖREN Genç yaşta olen şaır Ruştu Onur, Beşıktaş'ta çarşııçınde salata ıçın kıvırcık, taze soğan, taze sarmısak satarmış Avukat Erdal (Egemen) anlattı Ruştu'yıı koşebaşında yaz kış her zaman gorurmus Zaten bır şıırınde kendısı de, "Ben salata satayım/Şair Leysokağında" demez mı 9 Sanat alanına Zonguldak'tan uç kışı bırden çıkmışlardı Muzaffer Tayıp Uslu, Kemal Uluser Ruştu Onur Muzaffer Soysal genclık arkadaşıydı, onları çok ıyı tanırdı Bır gazetede çalıştığımız yıllarda bana laf kıtlığında hep onları anlatırdı Neler anlatırdı, şımdı unuttum Ruştu Onur'u hıç gormedım Kardeşı Saffet Onur'u tanırdım Devlet Tıyatrosu'nda çalışırdı, Cuneyt Gokçer'ın özel kalemınde gorurdum Sonra bızım ıçtığımız kuçuk meyhanelere çıkardı, orada ahbap olduk Kımbılır şımdı nerelerdedır, bır gorduğumde emeklı olduğunu soylemıştı Salâh Bırsel, Ruştu'yu ıyı tanır Onun ıçın bır de kıtap yazmıştı Gunluk'u okuyordum, Ruştu'nun olumunu anlatıyor Bır kış gunu, 2 arahkta olmuş Balıkçı olan kaynatası Salâh'a haber salmış, oldu dıye Haberı alınca cenazeye zor yetışmış Ikındı uzerı kalkıyormuş Cenazeye katılanlar arasında Sabahattın Batur ve Kemal Uluser de var Uç yıl sonra da Uluser olmuş, gencecık Salâh Bey tarıhınden ozetler alıyoruz Karısı Ruştu'den once olmuş 'Ona karısının ölümunden bir süre sonra Beyoğlu'nda Alkazar Sineması'nda rastladım. Yanında baldızı vardı. Bir ara yalnız kaldığımızda kaynatasının kendisinı baldızıyla evlendirmek istediğini söyledi. Daha doğrusu sızlandı." Karısının gomme torenınde kaynatası Salâh'ı göruyor, tanıyor, bır punduna getırıp Ruştu'nun obur kızıyla evlenmek ıstedığını soyluyor "Bunlar," dıyor Salâh, "geçmişte kalan oykuler. Belki açıklanması da gereksiz." Nerden geldı aklıma bunlar? Erdal (Egemen) Ruştu'den bır şıır okudu Hemen haftada bırkaç gun çarşııçınden geçerım Belkı de bundan Çarşııçınde eskıden Rumlar, Ermenıler doluymuş Şımdı bır tane bulamazsın Balıkçıların arasında bır kuçuk meyhane var Bellı belırsız saatlerde hep çan sesı duyulur Eskı evlerın arasına sığışmış bır kılıse var ordan gelır O meyhaneye her gıttığımde çan sesını beklerım "Benden zarar gelmez kovanındaki arıya, yuvasındaki kuşa; ben kendi halimde yaşarım, şapkamın altında" dıyor Ruştu Onur Yaşadı, oldu, şıırlerı kaldı D 23