Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
i 1 o Ç TAM BIR KOY Ö DÜĞÜNÜ İSTİYORUM FİKRİ S A Ğ L A R 1953'ün ilk gününde 1 •ı Mersin'de doğdu. îlkokulu burada bitirdikten sonra Galatasaray Lisesi'ne yatılı olarak girdi. Ankara'da Hacettepe Üniversitesi lşletme Fakültesi'nden mezun oldu. 1983 seçimlerinde 30 yaşındayken HP'den tçel milletvekili olarak parlamentoya girdi. Sağlar, halen parlamentonun tek bekârı (dullar hariç). Aynı zamanda TBMM Başkanhk Divanı ve Kültür Sanat Yaym Kurulu üyesi. Meclisin genç ve tek bekâr milletvekiliyle yaptığımız söyleşide, sözün "meclisten dışarı"olmasına özen gösterdiysek de, konuğumuzun özelliği nedeniyle Meclis de girdi konuşmaya zamanzaman. Genç yaşta milletvekilligi nasıl bir şey Sayın Saglar? ~ "Güzel bir şey. Ben bunun birçok avantajını görüyorum. Bu arada, ilginç olaylar da başıma geliyor sık sık." Bunlardan birkaç örnek verir misiniz? "Henüz milletvekili aday adayıyken, gençliğim, bir sorun olarak ortaya çıktı. Bir avukatın yardıınıyla, adaylığımın yasalara uygun olup olmadığı araştırıldı. Konu çok önemliydi, çunkü veto da söz konusu olduğundan, yaşı tutmayan bir kişi olarak, bölgemden, partimin hak kazanıp da bir sandalyeyi elde edememesi, başta beni yıkardı. Neyse, sonunda olunması gcreken yaştan 10 ay 6 gün de büyük olduğum anlaşıldı ve aday oldum... Milletvekilliğim sırasında, Muğla'da ilginç bir olay yaşadım... Daha doğrusu, Cüneyt'le (Canver) birlikte yaşadık. Kurultaydan önce bir Türkiye turuna çıkmıştık. tl yöneticileriyle, delegelerle görüşmek amacıyla. Yaz da olduğu için, daha çok blucin, işte bir kazakla, bir tişörtle falan dolaşıyoruz. Bu arada Cüneyt'in de sakalları iyice uzamış bir vaziyette. Yani klasik milletvekili kılığında değiliz. Muğla ll Başkanı, emekli öğretmen, elektrikçilik yapıyor. DUkkânında bulduk. Elimizi uzattık, işte ben lçel, ben de Adana milletvekili diye. Adam suratımıza baktı, buyurun oturun dedi. Konuşuyoruz, parti şöyle şöyle durumda, siz burada neler yapıyorsunuz diye. Başkan hiç cevap vermiyor. Aradan on dakika falan geçti. Enteresan, cevap vermediği gibi, bir çay bile ikram etmiyor. En sonunda dayanamadı, 'Yahu gençler, şu kiınliklerinizi bir göreyim' dedi. Bİ7 dc gülmeye başladık. Şimdi ne zaman karşılaşsak, kimliklerimizi ister." Bir de havaalanı hikâyesi olacaktı. "Var tabii, daha çok yeni bir olay. Geçen sabah erkcnsaatte birdostumuzu uğurlamaya gidiyoruz. Blucin vc mont bir vaziyette. Terminal kapısında polis nereye gittiğimi sordu. Ben de milletvekiliyim, arkadaşımı yolcu cdcccğiın dedim. Kimlijiıni istedi. Şöyle uzaktan gösterdim. Genellikle kravathyken, bu yeterli ölur. Ama memur tatmin olmadı. 'Bakabilir miyim?' dedi. Bir kimliğe baktı, bir bana baktı. Şöyle bir dudağını btiktü, kimliği geri vcı • di. Içeri girdikten sonra dönüp baktım, o da bana bakıyor. Polis güldü, ben de güldüm." Yani "mebus gibi adam" anlayışı o kadar kolay yıkılmıyor demek ki... "Kesinlikle öylc. Buna benzer bir olay da trafik polisiyle oldu. Karlı bir havada, Ankara'da ters yönden gitınek zorunda kaldım. O sırada geçen bir ekip, beni kenara çekilmem konusunda uyardı. Polis yanına gitmemi bekliyor. Aynı anda iki araba daha ters yönden gidiyor. Polis onlara hiçbir şey demedi. Ben de koşarak gittim. 'Onlara neden bir şey demiyorsunuz' diye çıkıştım. Itiraz etmem hoşuna gitmedi herhalde, yüksek sesle, "Kardcşim, onlann dukunulmadı^ı var' dedi. 'Benim de dokunulmazlıgım var...' dedim. İyice kız 6