07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

s 1? U o X çaktayım, bıılutların içinde tek başıma. Arada bır, göğun mavısi açıldıkça, guneş giriyor gö/lerimden ıçeri Akdeni/ uygarlığının nöbetçisi eski guneş. Coğrafyayla aranıda tcnscl bir ılıski olnıalı diyc duşunuyorum. Aşağıda, on bin ıııctre dcrındc Akdenız. Uzun sürc kıyısında yaşadığım mavı su. Yakın, sevecen. Bir ai ağ/ı gibi de köpuklü. Geçen yıl okyanusu geçerken duyduğum kurkudan İ7 yok. Akdcnı/ ne de olsa ana karnı sayılır. Hep çevresinde yaşadığını için, okyanusu aşarken duyduğum korkuyu ana karnından dısart itilmenin, biı anda dunyaya düşmenın o buyük sarsıntısını şimdi duymuyorum. Atjasın mavi, yeşil ya da kahverengi köşelerinde yasadım bugüne dek. Kentleri, ırmakları, dağ vc koyakları biliyorum. Bıı uçak Cezayir adında bir Ulkeden çok atlasın sarı alanına, yıllar önce ormanda boğdıığum çöle göturuyor beni. Çöl bir beyazlıktı önce. Dağlar, ırmaklar, okyanus ve ormanlar da beyazdı. Sünnet hediyesı "Boyama Atlası"nın boşluğuna serpiştirilmiş sözcükleri okumakta güçluk çekmedım. llkokul üçüncü sınıftaydım nc dc olsa. OKYANUS (lacivert) DENİZ (mavi) DAĞ (kahverengi) IRMAK (açık mavi) ORMAN (yesil) ÇÖL (sarı). Boya kalcınlcrım yatağımın baş ucunda duruyordu. Öfkeden sünneı takkemi kırmızıya boyamış, çarşaflara kara sUrmclcr çckmiştım. Sıcak dayanılır gibi değildi ve yaram kabuk tutmamıştı henüz. Oyııncak kum saati o da sunnet hediyesiydi akşama doğru akıyordu. Okyanusian başladım. Bir anda lacivertle doldu sayta Beş kıtanın çevresinı derin, uğultulu bir okyanus sarıvcrdı. Kimi yerde Asya'nın, kimi yerde öleki kıtalarm iıstüne yürüdü lacivert. Avustralya ve Ku/.ay Afnka diyc adlandırıldıklarını çok sonradan öğrendiğim kıvrımh, beyaz biçimlerin içlerine dek yayıldı. Kalem terli parınaklarımııı aıasmdan kayıyor, boyalaı birbiriııc karışıyordu. Akdenız, Karadeniz, Asya'nın ortasında beyaz bır leke gibi duran Hazer boş kaldılar. İclerine kuçuk harflcrlc yazılmış "deniz" sozcuğünu güç bela seçebildım. Maviye boyadım onlan da. Üstünde "dağ" yazan beyazlıklara okyanus kıyısı boyunca kahverengi çizgiler çektim. Afrika'nın oria yeriniyse balta girmemiş, sık yapraklı bir ormanla kapladını. Sıra ırmaklara gelincc duraksadım biraz. öğretmenimiz akarsuların dağlardan çıkıp denizlcre karıştığını söylemistı. Oysa tam tersini duşunüyordum ben. Denizlerden kaynaklanan ırnıaklar karalara doğru akarak güneşin kı/dırdığı çıplak dağ yamaçlarında yitiyor olmalıydılar. Elıme açık maviyi alıp, Nil'i inatla Akdeniz'den Afrika'ya doğru çizmeye başladığımda "çöl" sözcüğunun yeşile boyanmış olduğunu gördum. Ormanı ilerletmiş, çöle yer bırakmamıştım atlasta. Oysa sarı en sevdiğım renktı. Yakınımda, tenimde duyduğum heı şeyi an nemin saçlarının rengine benzetiyor, boyama kitaplanndaki kusları, çıçekleri, gökyuzü vc tarlaları sarıya boyuyordum. Geceleri kucağımda uyuyan tekir kedimin tüyleri de sarıydı. Benekli, beya/a çalan biı sarı. Annemse başaklan ru/gârda savrulan bir buğday larlasıydı dupeduz. Aydınlığı dunyama vuruyor.sıcaklığı her yanınıı kuşaüyordu. Elimde sarı kalem, umarsı/ca ağlamaya başlamıştım. Pansumana gccikcn sünnetçiye telclbn etmek içın annem komşuya gitmis, leyvelerimse namaza durmııslaıdı. Yatakla yapayalm/dım. Dışaıdaakoluyordu. irkaç seytan tuyunun açık pencereden ıçcri girip sünnct lakkcmin üstünde uçuştuklarını, "Boyama Atlası"ndakı çöle bir yer araıken yaramın gideıek da lıa fa/la acıdığını, kasıklaıımdan karnınıu doğru yavaşça yayıJan bir litremcylc tum govdcmin saısılmaya basladığım anımsıyorıını. Çöl bır beyazlıktı oncc. Sonra kitapların, okuduğum seruven romanlarının içınden çıkıp bılineime yerleşen bir imgeye donuştu Yanık yuzlıı bedevileı, deve kervanları. ATLAS f 9. rını kum tıkayacak. Uçaktayım, bulutların içinde tek başıma. Çöl ince bir beya/lıktı benım ıçin. Sonra bir imgeye, kitaplaıın, Arap larihinın içınden çıkıp gclen renklı resinılere dönüştü. 12 Mart gunlerindeyse Se lim'ın karalama defterine, oradan da "Akarsu" adlı ftykume girdi. Bir sımge, çağdaş bir umutsu/luk olarak. (,öl, baskı gunlerindc sevdiğim bır kadının yokluğıı. ıslak gövdcsinın alışamadığım uzaklığıydı biraz da. Ve hep kabuk bağlamamış, ıçten içe işleyen bir arayıyaktıdurdu. ücdım ya, sunncl yatağında yapayalnı/dım. lillcrim ter ıçındeydı, birbirine katmıştım boyaları. Ormanın yeşili, Afrika'nın tum yuzeyini kaplamış, anneınin sarışınlığına yer kalnıamıştı dunyada. Şimdiyse benı atlasııı sarı kösesıne götüren uçakta canım yanmıyor, iıngelemim bomboş. "Boyama Alla.sı"nın içinde ormana boğdurduğum çölu yıllar sonra yentden, kendı gcrçeğı, kendı sıfaılarıyla bulacağımı düşünüyorum. C'ezayir kentindc birkaç gün kaldıktan .sonra guneye, Sahra'ya gideceğim çunku. Ve o zaman, gerçek çole varınca, inıgeleme dayalı koskoca bir dünya yıkılacak. Eriyip gıdecek ımge yığını, anılar dağılacak. Işte bu yıl/den "Uçaklayım, bulutların içinde lek ba>ıına" diye yukarda okuduğunu/ satırları yazmaya başlıyorum aceleyle. Ne kurtarsam kârdır dıyerek ilk anıya, belleğim dc bir rcnk karmaşası olarak biçimlenen ilk imgeye dönuyorum. e/ayir'le çölu özdeşlemem doğru dcğil belki. Çünkü Cezayir dağlık, yağmurlu bir ülke. Nereden mi biliyorum? Kitaplardan. Görmediğı, ancak kıtaplardan, radyo ve gazete haberlerindcn tanıdığı bır ülke için nelcr duşunur insan? BİI gı yaşamanın, düşlem gö/ıin yerini alabilir mi? Çok şey okudum Ce/ayir ustunc. Tarih, toplumbilim, hatta lslama değgin kitaplar. Edebiyat yapıtları da vardı aralarında. Mulııd Muammeri'nin, Katcb Yasın'in, Râsit Bucera'nın romanları, siırler. Taos Amrus'un Berber turkulcrını dc dınlcdım. Sorbonnc üniversıtesindc C'ezayirli arkadaşlarım oldu. Ama Cezayir şu anda, uçak koltuğunda otururken, ne bir dostluk anısı, nc dc turkulerden, kitaplardan kalan bir imge. Ortaokul coğrafya kitabındaki o kötu resim de değil. Cezayir biı ses benim ıçin. Beşiktaş'taki Barbaros anıtı da olabılirdı, ama şimdilik yalnızca bir ses. Evde balık olduğu aksam annem mutfağın kapısını kapatır, gaz ocağını balkona taşırdı. Ben dc oturgacı göturürdüm arkasından. Tavada kızaran uskumruların cızırtısını birlikte dinler, yağ ve duman içinde inen akşamı balkonda karşılardık. Okula gitmiyordum henuz. C harfi bir kâğıdın beyazında bükülıneden, o her zamanki yay biçiminı almadan önce, balık tavasında duyduğum biı sesti benim için. Z de öyle. Z kendinı durmadan çoğaltır, uskumru kokan bir yağ cızırtısı içinde uzayıp giderdı. Şimdi, beni Ce/ayir'e götüren uçakta ne taşra evimizin küçuk balkonu, ne de tavada kızaran iri usktımrulaı var. Ama C ve Z harflerinin çağrısımıyla birlikte gelen o güzelim balık kokusunu duyar gibi oluyorum. C Sünntt: 17. ytiıyü Türk mlnyatürii. boşluğu bir anda dolduran yıldızlı gece an arda dizildiler. Küçük Prens, güzel yuzlu Muhammed, Mekke Medine vc ebabıl kuşları da vardı aralarında. Kureyş'ı, kum fırtınalarını, şiirden ameliyat olduktan sonra köhne Avrupa'nın dolambaçlı sokaklarını bırakıp Harar'a kaçan Rimbaud'nun gölgesinı, hurma şarabıyla Kuran'ı, kanlı kılıçları ve elif harfini, suyla serabı, Leyla ilc Mecnun'u, Hasan ile Huseyın'i, Hazreti Ali'nın cenklerini üst üste koyup bır kurgu yaptım. Arada kalan bosluklan, ya da günesc karşı çekildikleri ıçin yanmıs negalifleriyse yeni edindiğim goıuntulerle doldurdum. örneğin yusyuvaı'ak, kırmızı bıı ay. Ul'kuıı tam ucundan çıplak kayalann ustunc doğuyor. Boşluk, gö/ alabıldığine u/anan bir boşluk. Ve uzakta, bo/ tepele rin yamacına kurulmus göçcbc çadırları. Gece soğumaya bırakılan testi, karnı şiş bir çocuk ve ağıı, yorgun develer. Belki bırkaç kadın, bakır kaplar, ay ışığında atcşın yanına oturmus yalııı? bir ihtiyar. Dılnya kıırıılduğundan beri hep orada sanki. öylesi nedevinimsiz, dusuncelı. Alevlerin gölgesi sakallarında dolaşıyor. Uzak bir kent var belleğindc. Geıçekten u/ak bır kcnt mı var bellcğinde, bilmıyorıım. Bağdas kıırup atesin kaısısıııa öylece çökmuş. Yorgun bakıslarında çöl ortasındaki biı valıa kcnlının gı/lı tarihi asılı. Sağ eli kcsılcıı bıı hattatın, bileğiııe kamış bağlattırıp ccylan derısine yazdığı bu gı/lı larihin yangından kurtanlmib B U birkaç satırı şöyle: (...) Güneşi içen kör, beya/ duvarlar. Penceresiz kentin loprak rengi sıırları. Ve kıvnlun dar sokaklann birdrn uvılıverdigi serin avlular. Palmiye gölgesinden daha kuytu bu ajjaçsız avlularda suyu çoktan çekilmiş bir kııyıı olınalı. Çunkii sinekler ucusup duruyor havada ve nar çiçekleri kıırumus. İçerde, ışıgın ulaşamadıgı odalarda kadınlar suskun. Sabun ve yag kokuyor ortalık. Öyle ya, kız çocukları sunnet edilecek. Kent kendi içine, dar bir alana kapanıyorgiderek. F.lyazması kilaplardan susliı harfler dökiilüyor. Flif, lâm, râ ile başla>an Yıınus suresi degil, yeni bir gece. Arlık ne pazar yerine (uz gotüren deve kervanları ne de savaşlar var. Bir ihtiyar ter ve giilvagı kokan porsuınus bedeniyle gerdege giriyor, o kudur. Aksam olu>or dısarda. Maviye boyanmış vatıların, Hı harfini çatlatarak haykıran pa/arcıların iıslüne karanlık iniyor. Tozlıı, bungun bir karanlık (...) çaktayım, bulutların içinde tek başıma. Aşağıda, on bin metre derınde köpııren dalgalara bakıyorum. Akdcnız bitecek birazdan. Cezayir kıyıları başlayacak. Sonra Atlas dağları, doruklarında hâlâ kar fırtınaları kopan C'urcura tcpesi. Ve Sahra. Kumdan tepeleri, hayvan ıskelctleriyledurmadan yeı değiştiriyor çöl. 20 ostes, "Cezayir'e yaklaşıyoruz, kemerlerini/i baglayın!" derken dikkat ettim. Unlu harfleri iyice yuiııp, bizim Türkçede söylediğımizden daha ta/la vurguladı C ile Z'yı. Sesi yumuşak, gıysileri kırmızıydı. Üçgen biçiminde bir sapka vardı başmda. Arapça bilmeyenler için aynı tumceyi Fransızca tekrarlarken hartler boyalı, kocaman ağ/ında eriyip gitti Aynı anda ön dişindeki altın kaplamayı gordum. Sözuıı sımyası işte! Ağız boşluğuna açılan karanlık, derin suyun kıyısında bır yanıp bir sönen deniz feneri. Sözun gizli tarihi bir an kendini ele verdi, sonra ilk yalnızlığına kapandı yenideıı. Uçak Cezayir'e inerken, "Boyama Allası"ndakı beya/ alanla birlikte çöl imgeletimm tıımunu bırKu/eye doğru yuruyor. Sahra'nın ilerleyi den yitırdim. Unsu/ harflcrden oluşan beşini durdurmak için orman dikiyormus nim güzel Cezayır'ımsc, ctı yenınıs bır usgcnçlcı, az önce hostesın verdiği "Kl kumrunun kılçığı olarak tabakta yalnız kalMucahit" gazetesınde okudutn. Bu ilerle dı. f i H
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle