22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hikmet Şimşek ve Yalçın Tura müziğimizin sorunlarını tartıştılar Günümüz Türkiye'sinde müzik pek çok başlık altında toplamyor. Tbksesli geleneğine bağlı kalanlar, Türk sanat müziği ve halk müziğini sürdürürken, hafif müzik türleri, uygulamalar, arabesk ve bazen de tümünün birleştiği, otantik bir melodiden arabesk kıvraklığma ve elektro org çoksesliliğine dayanan bir tür çıkıyor ortaya. öte yandan Cumhuriyet ile başlayan çoksesli müzik çalışmaları, artık ilk uygulama evresini aşmış, yer yer dünyanın ciddi sanat merkezlerinde bile sesini duyurmaya başlamış durumda. Yalçın TUra^ araştırmacılığı ve besteciliği ile, Hikmet Şimşek ise Türk bestecilerinin yapıtlarını dünyanın her köşesinde orkestralara çaldırmayı amaç edinmiş bir şef olarak bugün müzik dünyamızın iki aydını. Ancak, bugüne kadar nice toplantı ve sempozyumda bir araya geldikleri zaman ülkemizdeki müzik ortamını ayrı açılardan değerlendirmişlerdir. 1 nisan tarihli Milliyet Sanat dergisinde TUra ile yaptığımız söyleşiden yola çıkarak, bu iki müzik adamımızla konferans ya da sempozyum geriliminden uzak bir ortamda, üçlü bir konuşma gerçekleştirdik. Bu söyleşinin ilginç bölümlerini aktarıyoruz. HtKMETŞİMŞEK: 'OTOMOBİL BULUNDU DtYE ATLARI ÖLDÜRÜYOR MUYUZ?' ŞtMŞEK Sayın Yalçın Tura, sizinle bugüne kadar çok çeşitli toplantı ve sempozyumlarda beraber olduk. Bazan da iki suni kampın askeri gibi, olmaması gereken tartışmalar içinde bulduk kendimizi. Bugün sizinle dostluk içinde konuşacağımız için mutluyum. Evin llyasoglu ile Milliyet Sanat'ıa yaptığınız söyleşide her Türk aydınını ilgilendirecek ipuçları buldum. Ben burada bir orkestra şefi değil de çağdaş Tilrk yapıtlarına gönül vermiş, Atatürk müzik devrimini içinden duyan ve bunu çağdaş uygarlığın bölünmez bir parçası olarak gören bir müzik aydıru niteliğinde karşınızda bulunmak istiyorum. "Turk müzik tarihindeki ustalann eserlerini yenileştirmeye ya da bir şey ilave etmeye hiç gerek yoktur. Onlar teksesleıiyle birer anıl" demışsiniz. Size yerden göğe hak veriyorum. Çünkü buradan bugün Tiırkiye'nin en büyük küitür sorununa açılıyoruz: Her geçen gün, eski milli varlıklarımızı yok eden erozyon artıyor. Bu ustalann en iyi yorunıu, plağı yapılmalı, analiz edilmeli ve yarınki kuşağa doğru şckli ile saklanıp aktarılmalı. ILYASOGLU Ancak, bu birdenbire yapılacak şey değil. Kim yapacak bu işi? Konservatuarlar mı, muzikbilimcileri mi, araştırmacılar mı? ŞİMŞEK Bu iş üç aşamada olur: Derleme, bilimsel dcğerlendirme ve onlardan sonuç çıkarma. Benim elimdc büyük bir güç olsa, iki yıl orkestıaları, operaları, konservatuarları, baleyi, tiyatroları tatil ederim. Anadolu'yu parsellerim ve bu insanları derleme yapmak u/eıe, eski yıkıntıdan ne kalmışsa arşıvlemek uzeıe oralara gönderirim. Ytfntem, larafsız olatak kayıt yapmak. İLYASOGLU Belkı şu sırada gitseni/, en U7ak köşede bile radyo ve TV etkisiyle değişikiiğe uğranıış bulabilirsiniz yerel türkülerı. ŞİMŞEK Tabii, I V ag^ından söylüyorlar otantik türküleri şimdi. TURA Tski Türk teganni tarzı yok oldu. Dunyadaki birtakım tarzlar arasında bizıınkı çok ilginçtir. Ne yazık ki zamana uydu herkes. Halk müziği çok zengin bir kaynak. Ancak bence, halk müziği ve sanat müziği dcdiğimiz şey temelde birleşik. Bu konuda ilmi çaîışmalar yapıyorum. öte yandan hafif mü Radyo ve televizyon programları hazırlayan EVİN İLYASOĞLU çeşitli yayın organlarına müzik yazıları da yazıyor. zik ve eğlence müziğine de ihtiyaç var. Dikkat ederseniz, son zamanlarda halk müziği saatinde söylenen şarkıların en az yüzde ellisi yeni beste. ŞtMŞEK Nevzad Atlıg korusu hariç, TV ve radyoda söylenenler, gece kulübü ve piyasa ağzından söylüyorlar. Aslında bugün teksesli müzik yapanlar, teksesli müziğin en büyük düşmanı. Buradan sizin bir başka saptamanıza geçmek istiyorum sayın Yalçın. TURA Çokses veya teksesin bir araç oluşu konusuna. Daima eserden. kural çıkmıştır. önce kural yapılmaz. Yaratıcı esprisi, daha sonra ismi ortaya çıkarır. Her çağın bir dili vardır. O çağın içinde yaşarken o dili konuşmak normal, ama çağ geçtikten sonra taklitçilik olur. "Çoksesliligi biz dışardan aldık" diyorsunuz. lnsan sezgisi, sanatçının dehası keşfetmiş doğadaki çoksesi. Müziğin tabiatında var bu. Hangi ülke kullanırsa onun müziğinde var olur. ŞİMŞEK Söyleşinin son sorusu ve cevabınız çok ilginç. Bence Türkiye'nin içinde bulunduğu müzik dramı bu satırlarda yatıyor. Evin Hamm'ın sorusu. "Uluslararası diizeyde sesini yıikseltebilecek bir Turk bestesi ne gibi nitelikleri içermelidir?" Ve sizin yanıtınız: "Artık Ilri gibi, Bekir Aga gibi bir gecmişle aynı uslup içinde konuşamayız. Ama bu kalıtımı özümleyerek, bugunun insanı olarak yansıtabileceginıiz, ozgiın hir ulusal muzik yaralabilmeliyiz." Ben biraz daha değıştırerek size soruyorum aynı soruyu, yirminci yuzyılın son çcyreğinde. Turk müziği teriminden ne anlıyorsunuz? TURA Cevaplaması çok zor bir soru. Birtakım sıfatlar son derece geniş, hatia zaman zaman birbirine zıt, farklı yorumlara elverişli. İLYASOCiLU Sayın Hikme» Şimşek ben aynı soruyu size sorsam, nasıl yanıtlardınız? ŞİMŞEK Çok tarihi bir konuşma oluyor bu. Dikkatli olmalıyız. Bugün Turkiye'de geleneksel müzığımi/ yaşıyor. Çoksesli akım ise her yerde olduğu gibi ciddi müzik, hafif müzik ve arabesk şeklinde var. Her şeyden önce bir Türk eserinin çağdaş olması, zamana dayalı evrensel olmasını gerektir. Bunun tersi milli değil, mahalli kalıyor. Millilik kelimesi acayip görünümler aldı. Bir grup milliliği eskiye sarılıp o mirasla varlığını ispat etmek isteyen, bu çağdan hiçbir şey almayan şeklinde tanımlanıyor. Milli sanat diye böyle baştan sona giden bir şey yok. Her kültürün belli çağlarda milli görünümleri vardır. Türk toplumunun da çeşitli evrelerde milli sanatlan var. lnanın ki, köylümüz Bcethoven'i ne kadar az dinliyorsa, Nevzad Atlıg'ı da o kadar dinliyor. Güney, kuzeyi dinlemez. Ama her yörede, her yerde içimize kansergibi sızan başka bir şey var: Arabesk. İLYASOĞLU Ben buradan yola çıkarak şunu hatırlatmak istiyorum. Yalçın Tura "Arabesk boşluk kapatıyor. Müzik bir arayış içinde bugun ulkemizde. önlem almaya, yönlendirmeye ya da belli kalıplarla sınırlandırmaya karşıyım," derken, Hikmet Şimşek son konferansında arabeske karşı önlem almaya ve herkesi el ele vererek bir savaş açmaya çağırdı. TURA Katiyen önlem alınması gerekmez dersek, yanlış anlaşılır. önlem deyince yasaklama akla gelir. Bunun bir örneğini TRT'de gördük. TRT, bırakın arabeski Türk üslubuna yakın hiçbir şeye yıllarca müsaade etmedi. Ne oldu sonunda "Petrol" gibi bir arabeski, kendi açtığı yarışmada ödüllendirdi. Ben liberaliın. Bırakın herkes dilediğini yapsın. önlem başka noktalarda alınsın. Ortaya çıkan şeyin seçimi ve sunulmasında desteklemeler ya da tersı olabilir. Tabii seleksiyona bıraksaydık belkı daha ileri giderdik. Belli bir tarza, belli bir türe karşı tahditlere, engellemclere karşıyım ben. Bugüne gelisın sebepleı1! altında tahditler yatıyor. Atatiirk'ün Sarayburnu nutkundaki "Yiız agartıcı müzik" sözünü yanlış yorumlayanlar, Türk müziğıni radyodan bir döııem yasakladılar. Bu neye yol açtı? Halk kendi mu/iğine yakın bulduğu için, daha doğrusu kendi müziğinin o tarza dönmuş şekli olduğu için, Arap radyolarını dinlemeye başladı. Yasaklama durumunda iştahı arttınrsınız, bu her sahada böyledir. Yasaklayıcı önlem alınmaması göruşündeyim. YALÇTJVTURA: 'ARABALARI KALDlRDlk. ATLARI BAŞKA YERDE KULLAMYORUZ' 22 larla artıyor dinleyicisi arabeskin. Izin verirseniz tabiattaki bir kanundan söz edecreğim. Tabiatta gelişmeyen her şey, dumura uğramaya başlar. Liberal bir toplumda şu yasak diyemeyiz. Ancak devletin bir tercihi vardır. Bir sanat politikası, ona bağlı bir müzik politikası oluşmalıdır. Dumura uğramış hali girmesin içimize. Radyo ve TV büyük etken. Şimdi ilkokullarda da öğretilmeye başlamış. Çocukların ağzında arabesk ya da hafif müzik türü şarkılar. İLYASOCLU Geçen yıl Hüsnü Mübarek'i karşılamak üzere Dolmabahçe yoluna dizilen öğrenciler hep bir ağızdan Dalin reklamının müziğini söylüyorlardı. Bunun yerini tutacak başka şarkı yok muydu? TURA Yerini tutmak meselesi... Artık arabesk değil tek sorun bence. Her yerde var hafif müzik dejenerasyonu. ŞİMŞEK Metin içeriği bakımından da nemelazımcılığa götüren, karamsarlığa sürükleyen, kanser gibi yayılan bir olay arabesk. TURA Yerine daha iyisini getirmedikçe bu böyle sürecek. ŞtMŞEK Turkiye'de artık teksesli müzik yazılama7 düşüncesi oturduğu zaman, bütün enerji öteki yöne verilirse... Yirminci yüzyılın şu son günlerinde insan her türlü çağdaş şeyden yararlanıyor, uçak, buzdolabı, televizyon, uygar giyim v.s. Ama müzik deyince Türk müziği ancak teksesli, başka müzik yok diyen akıl almaz bir bağnazlık da yürüyor. Şiirde artık kaside yazmıyorsak, resimde minyatürü bırakmışsak, tiyatroda ortaoyununu aşmışsak, niye müzik alanında çağdaşlaşmamız kabul edilmiyor? Bu felsefeyle bir Turk Muziğı Devlet Konservatuarı kuruldu. Ben bunu hakaret kabul ediyorum. Devletin tek konservatuarı vardır Bir bölünıunde otantik müzik işlenir, diğerinde çağdaş. Kendi sistemleri içinde, aynı çatı allında öğretım yapılabilir. Si/ de o kon.servatuarda öğretim üyesi olduğunuza göre sorumu cevaplayabilirsinız. Yedi yıldır ne yaptı bu konservatuar? Piyasaya şarkıcı yetiştirmekten başka? Ankara Devlet Konservatuarı kuruluşundan yedi yıl sonra, opera da ,sahŞİMŞKK Arabesk için yurt dışında mil nelemişti, oratoryo da seslendirmişti, solist de, yarlar harcanıyor. Bir milyon işçi tatile gelir korist de yetiştirmişti. Çünkü çağın belirli bir ken Uçer tane kaset alıp gelse, her yaz milyon akışı içindeydi. öğrencileriniz hâlâ teksesli
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle