Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bu tek odalı evlere, giderek mutfaklar ve bazen birer oda daha eklenmiş. Mutfaklann tümü ocaklı ve odayla birlikte önünde boydan boya üstü çatıyla kapanmış, önu açık sofa (veranda) bulunuyor. Bu oluşum, giderek Ula'daki bahçeye dönük evlere tamamen egemen oluyor ve odalarla mutfağın yan yana sıralanarak sofaya açıldığı, oradan da avluya inilen, tek katlı yıiksek subasmanlı, geniş saçaklı karakter yaygınlaşıyor. Ikinci katlar ise son 80100 sene içersinde kendini gösteriyor. Rauf Bey cvi, Yiizbaşılar evi bunların en korunmuş örnekleri... Girdiğimiz hemen her bahçede kapının arkamızdan "kendi kendine" kapanması dikkatimizi çekiyor. Bugünku hidrolik kapı kapatıcılarının görevini yapan basit ve ilginç bir detayla karşılaşıyoruz. Ağır bir ahşap tokmak, kapı üstündeki makaradan geçen zincırle kasanın üzerine asılmış, kapının arkasında sallanıyor. Kapıyı açınca zincir tokmağı yukarı çekiyor. Kapıyı bırakınca tokmak kendi agırlığı ile aşağı sarkıp, zıncirin sıkı$tırmasıyla kapıyı kendiliğinden kapatıyor. Onceleri, zincirin geçtiğı ahşap makaralar, Rodos'tan gelirmiş. Sağlam, sert, yıpranmayan türden olması gerekiyor. Bu detaya Muğla'da da birkaç evde rastlamak mümkün, ancak, Ula'nın tum bahçe kapılarında bugün de kullanılıyor. (< lirgin bir artış var. Bu tür yapı sisteminde yeni malzemeler, eski tip demir elemanların yerini tutamıyor. Öner Usta'ya çok iş düşmeye başlamış. "Babamdan bunların nasıl yapıldığını yeniden ögrendim", "aynı eskisi gibi, demiri döverek yapıyoruz, şu an üç aylık siparişim var..." diyor. Marangozlukta da eski tür işler için "müşteriler" çoğalmış. Özellikle süslü tavanlar, kafesli kepenklcr, "serpenç"ler (odayı kapı ve pencerelenn Ust hizasından dolaşan ahşap raflar) "kitabeli" kapılar, dolap kapaklan, oymalı direkler, "dirbazan"lar (ahşap parmaklık) Ula vc Gökova atelyelerindc yeniden yapılmaya başlannuş. Akyakalı İsmet Barut da ahşapta eski çizgileri yaşatan yeni ustalardan. "Barut Usta" olarak tanınıyor. Ahşaba olduğu kadar içkiye de çok düşkün. "Eski işlerde kafa gerekiyor, içince kafam daha çok çalışıyor" diyor. Bu tezine katılmak elbette olanaksız, ama Barut Usta'nın Gökova'da pek çok evi bezeyen ahşap işleri hep O'nun içkili saatlerinin Urünü. Ahşabı tek başına süsleme aracı olarak değil, "yapı sisteminin gereği" olarak kullanan Ulalı Çakıcı Efe'ye karşı" cihannüma Ula evleri arasında, sayıları çok az olan "cihannümalı" tipler özel bir yer tutuyor. Alt katı taş örgü, iki katlı evlerin çatılarının üzerinde, orta kesimde ayrıca bir yükselme yapılmış. Altıgen ya da sckizgen formda, çevresi pencerelı, üstü yine kiremitkırma çatılı yükseltiler. Evin içinden merdivenle buraya çıkılarak Ula ovasının en uzak yerlerine kadar egemen bir seyir olanağı clde ediliyor. Cihannüma da eski dilde "cihana bakış" demek. Bir tür gözetleme kulesı gibi... Bu evlerin ilk örneğı, Belediye Başkanı Sadi Dündar'ın dedesi Şiikriı Bey'e ait. Ne var ki, şimdi cihannüması yok, yıkılmış. Bugüne kalan tek örnek ise "Hasançavuşlar'dan" Hamza Bey'in cvi. Hemen yamndaki, kardeşi Bekir Aga evı ile guzel bir ikili olarak Köprubaşı Caddesi'ni süslüyor. Hamza Bey, ilk TBMM'nin "Menteşe Eli" mebuslarından. Bolgenin nam salmış efelerinden Yörük Ali'nin çok yakın dostu. Buna karşılık, evıne cihannüma yaptırmasına ünlü Çakıcı Efe'nın neden olduğu söyleniyor. Cihannümadan uzakları gözetleyerck Çakıcı'nın gelıp gelmediğinı kontrol edermiş. Anlatılanlara gore Çakıcı Efe, 1915'lerde, Ula ve çevresindeki zenginlerın korkulu rüyasıymış. Sık sık konakları basar, para, altın toplar, sonra da bunları yoksul gençlerin evlennıelerı ıçın harcarmış Vıne böyle bir gün Hamza Bey'in evine gelir, cihannümadan Çakıcı'nın geldiğıni gören Hamza Bey, biı miktar altını kızı Metek Hanıın'a verir, gerisini saklar. Çakıcı geldiğinde kızını çağırarak, "Bende artık kalmadı, sen kesendekilerin hepsini Efe'ye ver" der. Çakıcı Melek Hanım'dakı altınları az bulur. Hamza Bey, bu kez, kızından bileziklerıni de çıkarmasıru ister. Melek Hanım karşı çıkarak onlarla "çeyiz düzeceğini" söyler. Çakıcı yaşını sorar. "On dört" yanıtını alınca, allınları da geri vererek bileziklcrı çıkarmamasını soyler. "Ben bunlarla yoksul bir kızı evlendirecektim. Gördiim ki bu kez sen evlenemeyeceksin. Kalsın, sana dugun armaganım olsun..." dcr. Melek Hanım yakın yıllarda ölmuş. Son günlerirıe kadar "cihannümalı evde" yaşamış. Bıtişıkteki Bekir Ağa evi de Ula'daki çift katlı, sundurmalı evlerin en görkemlilerinden biri. Torunları bizi eve sokmadılar. Yıkıp apartman dikmeyi planlarlarken, "eski eser" tescili yetışmış. Çok kızgınlar. Caddeye bakan duvara kırmı/,1 boyayla şunu yazmışlar: "Bu eve artık KültUr Bakanlıgı bakacaktır." Bir tur tehdit. "Korumayacağız" diyorlar... Ula evlerinin özellikle kapı ve pencerelerinde kullanılan dovmc demir elemanları bugün bir tek usta yapıyor. Baba mesleğını sürduren, genç demirci öner Usta. Dükkânı belediyenin arkasında. Kepenkleri pencere kasalarına bağlayan "piştuvan"lar, kapatıp kıtleyen "gergi demiri" ve "kanca"lar, bunlann dövme çivilerı.kamaları.kapılan sadece "başparmak gucüyle" açıp kapayan ".şık şık'Mar... öner Usta'nın çabalarıyla yaşıyor. Son yıllarda, evlerıni geleneksel tarzda yaptıranlarda be ,J on yıllarda, evlerini geleneksel tarzda yaptırmak isteyenler çoğalınca, marangozlukta ve demircilikte, "eski tür işin müşterisi" artmış... eski ustaların sayısı ise artık uçü dördü geçmiyor. En ünlüleri Ali (Duru) Usta. "Ağa Han ö d ü l ü " alan Akyaka'daki Çakırhan evini yapanlardan. Cafer (Karaca) Usta ile birlikte bu evin yapımındaki emeklerinden ötürü ayrıca beşer bin dolar özel ödül almışlar. Ne var ki bu para Ali Usta'nın ayaklarındaki felci yenmesine yetmcrriış. İki bastonla yüruyot, uzak yerlere tekerlekli tandalyesiyle gıdiyor. Eski marangozluk aletlerıne gözu gibi bakıyor, saklıyor. Kendi yaptığı, tek katlı, her çızgisiyle Ula'ya özgu sevimli evinde yaşıyor. Pcncerelerindeki zarif ahşap parmaklık dikkatimizi çekiyor. "Ahşabı işe yarayan şekilde kullanmak lazım" diyor. Gelenek&el mi marımızdeki guzel ahşap detayların, hep belli bir işlevı yüklenmelcriyle ortaya çıktığını, "İşe yaramayan siisiın bulunmadıgını" tek sözle özetltyor. Ali Duru Usta, akşamın alacakaranlığında, tekerlekli sandalyesini taş kaplamalı Ula sokaklarında surerek, evine doğru uzaklaşıp gözden kayboluyor. Arkasından bakakalıyoruz... D Ula 'da Dtşçi Rauf Bey evi (Desen: Oktay Ektnci). Bir avlu kapısı: Arkadaki ağır tokmak, kapıyı kendi ağırlığıyla kapattyor. Yıllardır bozulmadan... Milas Mandalva <Kr\ Güllult Yatağan Korf V * MUC.LA Ali Usta'nın evindeki ahşap pencere parmaklıklannı artık yapan yok... A li Usta, eski marangozluk aletlerlne gözü gibi bakıyor... Ali Duru, ' 'Ağa Han ödülu' 'nü alan Akkaya 'daki Çaktrhan evini yapanlardan biri. 11