05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

7 ENERJİ Kafkaslar’da ABD politikalarının uydu alanından giderek uzaklaşmak zorunda kalacaktır. En azından bölgede taraf olmaktan çıkıp nötr konum alacaktır. Kafkaslar’da ABD’den uzak bir Türkiye her zaman Rusya’ya avantaj sağlayacaktır. Ortadoğu’da ise ABD’nin daha uzun bir süre Irak’ta varlığı kısmen asker çekse de kaçınılmazdır. Petrol ve doğalgazdan giderek daha fazla pay alacak olan Kürt Özerk Yönetimi, bölgede Araplar’a göre İsrail ile daha kolay ilişki oluşturma potansiyeline sahiptir. ABD ile sıcak ilişkilere sahip Kürtler’in İsrail’e gaz temini zaman alacaktır. Türkiye üzerinden İsrail’e gaz temin edecek olan Rusya, bölgeye daha erken girmenin avantajını kullanmak isteyecektir. Kendisi için boyu aşan sularda küçükte olsa ayağını yere basacak bir zemin bulabilmesi Rusya için büyük avantaj olacaktır. Boğazlarda nükleer atık tehlikesi Nükleer enerjiye gelince; Türkiye ile sözleşme imzalanması (ihale Ruslar’a verilirse) Rus nükleer enerji pazarının genişlemesi açısından çevre ülkelere önemli bir referans teşkil edecektir. Zaten daralmış olan dünya nükleer pazarında bu çıkış noktası Rusya için oldukça önemlidir. Her ne kadar Türkiye bir İran değilse de caydırıcılık kavramını sıklıkla yineleyen nükleer silahlanma heveslileri hiç de az değildir. Bu hevesleri beslemek ve bir çatlak yaratmak Rusya için ileri bir hamle olacaktır. Yine çevre bilinci gelişmiş ülkelerde büyük sorun olan atıkların Karadeniz’deki zehirli variller, İskenderun Limanı’nda batırılan gemi deneyimleri anımsanırsa Türkiye ve buradan da Rusya’ya nakli olasıdır. Samsun Ceyhan Boru Hattı ile riski petrol açısından hafifleyen boğazlar bu kez nükleer atık geçiş yolu konumuna gelebilir. Pahalı elektriğe devam Rusya açısından pek çok avantaj barındıran bu ikili protokol, Türkiye açısından dezavantajlı bir durum yaratmaktadır. Protokoller sonucu Türkiye’nin Rusya’ya bağımlılığı daha da artacaktır. Yüksek olan doğalgaz fiyatları tedarik açısından anlaşma süresi uzatılarak süreğen hale getirilmiştir. Aslında AKP’nin her daim eleştirdiği hatta vatan hainliği ile suçladığı bir önceki iktidar ile aynı koşullarda anlaşmayı uzatması çelişkiden öteye iki yüzlülükten başka bir şey olmasa gerek. Türkiye doğalgaz ihtiyacının önemli bir kısmını Rusya’dan sağlamaktadır. Rusya ile 1986 yılında yapılan ve hem fiyatı hem de “al ya da öde” uygulaması nedeniyle çok eleştirilen alım anlaşmasının 25 yıllık süresi 2011 yılında bitecektir. Yenilenmesi öngörülen anlaşmanın şartlarında herhangi bir değişiklik yapılmadığı anlaşılmaktadır. Anlaşmanın yenilenmesi sırasında 1997 ve 1998 yılında yapılan diğer anlaşmalarda daha düşük fiyat verilmesine rağmen, Türkiye Batı Hattı’ndan aldığı doğalgazın bin metreküpüne yaklaşık 500 dolar seviyesinde yaptığı ödemeye ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ devam etmesi öngörülmüştür. Üstelik eski anlaşma olduğu gibi “al ya da öde” uygulaması da devam ettirilmektedir. Henüz doğalgaz depolama tesisi olmayan Türkiye, kullanmadığı gazın parasını da ödemeye devem edecektir, fazla gazın Türkiye tarafından ithal edilebilmesine de olanak sağlanmamıştır. Geçmiş iktidarların doğalgaz bağımlısı haline gelmemize sebep olan politikalarının yanlış olduğu, bugün her kesim tarafından kabul edilmesine rağmen, AKP iktidarı önündeki pazarlık fırsatını kullanmayarak, bu politikalara ortak olmuştur. Tedarik yoluyla Türkiye’nin ana damarlarına nüfuz eden Rusya’yı bir de dağıtım ve LNG terminali tesis etmesine olanak tanıyarak kılcal damarlara da sokmak son derece sakıncalıdır. Elektrik enerjisinde doğalgaz payının yüzde 50’lerin altına inmeyeceği ve bu payı aşağı çekme niyetinin AKP iktidarında olmadığı bu protokol ile bir kez daha kanıtlanmıştır. Bu durum sanayi ve konutlar için daha pahalı enerji temininin, gelecekte de süreceği ve yaşam koşullarının vatandaş için daha da ağırlaşacağının göstergesidir. iktidarın beklentilerini karşılamayınca, Yarışma Komisyonu’ndan ikinci kez rapor alınmıştır. Bu sırada da Yarışma Komisyonu’nun fiyat değerlendirme konusunda yetkisiz olduğu iddia edilerek, Bakanlar Kurulu tarafından pazarlık yapılacağı belirtilmiştir. Putin ziyareti sırasında bu pazarlığın yapıldığı açıktır. Hatta görüşme sonrasında Putin, ihaleyi kazandıklarını vurgulayarak, fiyatı aşağı çekmek için çalışma yapacaklarını açıklamıştır. Tüm bu gelişmeler TETAŞ’ın açtığı ihalenin göstermelik olduğunu, her durumda santral ihalesinin Rusya’ya verileceğini göstermektedir. Yine AKP tarafından çıkarılan nükleer santral kurulmasına ilişkin kanuna aykırı olarak, fiyatın makul düzeye çekilmesi halinde Türkiye’nin projeye belli bir kamu payı ile girmesinin mümkün olduğu Enerji Bakanı tarafından açıklanmıştır. İhale şartlarını bütünüyle değiştirecek böylesine bir uygulamanın altına imza atılabilmesi mümkün değildir. Sorumluların yargı önünde hesap verme konumunda olacakları aşikardır. Nükleer ihalesinde yaratılan karmaşa Nükleer enerjide eğer Enerji Bakanı’nın söylediği gibi kamu payı ve pazarlık sonucu fiyat tespiti yapılırsa ihalenin şartları sonradan değiştirilmiş olacaktır ki hukuka uygun bir durum değildir. Tek bir ortaklık grubu teklif vermesine rağmen, ihale bugüne kadar iptal edilmemiştir. Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt A.Ş (TETAŞ) Yarışma Komisyonu tarafından verilen olumsuz rapor henüz ihalenin iptal edilmesini sağlayamamıştır. Komisyon raporunun ardından mevzuata aykırı olmasına rağmen, TETAŞ Enerji Alış Dairesi’ni yeni bir rapor yazmak üzere sipariş verilmiş, ancak bu raporda ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ Diplomasi ENI ve Çalık ortaklığının hizmetinde Diğer yandan, söylendiğinin aksine Ceyhan pek çok yatırıma muhtaç olup hiçbir zaman bir Rotterdam konumunda değildir. Hollanda’nın dev petrol şirketlerindeki ortaklılığı ve terminaldeki hakim konumu ortadadır. Dolayısıyla ne Samsun Ceyhan petrol boru hattı ne de Ceyhan’ın Türkiye ekonomisine dişe dokunur bir katkısı olmayacaktır. Projenin siyaseten önemi ise bir başka dış politika ve başlı başına bir dosya konusudur. Bu protokolde Silvio Berlusconi’nin ENİ’ye sağladığı kolaylık, AKP hükümeti tarafından Çalık Grubu’na sağlanmıştır. Ankara’da buluşan Rusya, İtalya ve ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ Türkiye liderleri, yurttaşlarına çok önemli bir enerji projesinde ortaklık kurduklarının müjdesini verdi. Çalık Grubu’na ait olan Samsun Ceyhan Petrol Boru Hattı’na, Rusya’nın petrol vermesine ilişkin protokolün imzalanması ile Rusya Başbakanı Putin’in ülkesinin yeni pazar olanakları elde etmesinden memnun olduğu söylenebilir. Silvio Berlusconi’nin ise söz konusu projeye Çalık Grubu’nun yanında katılacak olan İtalyan devletinin de ortak olduğu ENİ’nin karlı bir projeye dahil olmasını, tüm İtalya yurttaşları için müjde olarak sunması makul karşılanabilir. Oysa Türkiye açısından durum bir hayli farklıdır. Çalık Grubu’nun menfaatine sonuçlanan görüşmeleri yurttaşların “müjde” olarak değerlendirmesi mümkün değildir. Şu ana kadar Rusya petrol vermediği için proje hayata geçemiyordu. Bu boru hattı, yalnızca boğazlardaki tankerlerle petrol geçiş trafiğini hafifleteceği için önemli olarak değerlendirilebilir. Çalık Holding Genel Müdürü Berat Albayrak’ın Başbakan Tayyip Erdoğan’ın damadı olduğu hatırlanacak olursa, AKP iktidarının, sermaye çevreleri ile ilişkilerinin Özal dönemindeki “hanedan” dedikodularını aratmadığı söylenebilir. Eş, dost, akraba çıkarlarını kamu çıkarlarının önüne koymak, Türkiye’de bir iktidar geleneği haline getirilmiştir. Son dönemde imzalanan uluslararası protokoller bunu bir kez daha görünür kılmıştır. Sonuç olarak; Rusya Türkiye arasındaki ikili protokoller Türkiye ve Türkiye’nin orta sınıfyoksul insanlarına yeni yükler getirmekte, yaşamı daha zor kılmaktadır. İşin en acı tarafı hakim medya aracılığıyla, AKP’nin yandaş ve paydaşları dışında vatandaşın yaşamına zerrece olumlu katkı koymayacağı açık olan bu protokollerin ne yazık ki “yüzyılın imzaları” şeklinde sunulmasıdır. ? ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle