Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ENERJİ 6 Kemal ULUSALER EMO Enerji Çalışma Grubu Üyesi letişim, bilişim ve ulaşım araçlarındaki gelişmeler ve kapitalizmin küreselleşme adını verdiği yeni dünya düzeni uygulamaları küresel ilişkileri yoğunlaştırdı. Bu ilişkiler çerçevesinde yerkürede pek çok ülke ikili anlaşmalar yapıyor. Kapitalist ilişkiler içerisinde yapılan bu anlaşmalar da büyük ölçüde dünya nüfusunun çok küçük bir kesiminin çıkarları doğrultusunda gerçekleşiyor. Ağustos ayı içerisinde Rusya Başbakanı Vladimir Putin’in Türkiye ziyareti ile gerçekleştirilen görüşmelerde Türkiye ile Rusya arasında 12 protokol imzalandı. Bunlara paralel olarak bir dizi şirket arasında yapılan anlaşmalar da bir üstteki satırda sözünü ettiğimiz saptamaları doğrular niteliktedir. Ülkeler düzeyinde yapılan bu anlaşmalar büyük oranda ülke orijinli şirketlerin çıkarlarını sağlar niteliktedir. Öyle ki değindiğimiz olayda İtalyan Başbakanı Silvio Berlusconi’nin ziyareti İtalya’dan çok ENİ’nin çıkarları doğrultusundadır. Elbette yönetim erkinin şirketlere sağladığı bu tür kolaylıklar o ülke içinde mevcut iktidar partisi ve yöneticileri nezdinde karşılığını bulmaktadır. Halk adına yönetim mekanizmasını işgal edenlerin sıklıkla sermaye adına uluslararası ilişkilerde bağlantı kurmaları, şirketler adına iş görmeleri küresel kapitalizmin sıradan uygulamaları haline gelmiştir. Nitekim, TürkiyeRusya ikili protokollerinde de bu durum bariz bir biçimde kendini göstermiştir. TürkiyeRusya enerji protokollerinde kim kazandı? İ Rusya enerji hegemonyasını perçinledi AB ülkelerinin doğalgaz alanındaki Rusya’ya olan bağımlılığını kırmak ve farklı kaynaklardan gaz akışını sağlamak üzere gündeme getirdiği Nabucco projesine imza koyan Türkiye’nin bir yandan da rakip proje olarak nitelendirilen Güney Akım’a destek vermesi, uluslararası yeni sorunlara sebep olabilir. Rusya Türkiye arasındaki ikili protokoller Türkiye ve Türkiye’nin orta sınıfyoksul insanlarına yeni yükler getirmekte, yaşamı daha zor kılmaktadır. İşin en acı tarafı hakim medya aracılığıyla, AKP’nin yandaş ve paydaşları dışında vatandaşın yaşamına zerrece olumlu katkı koymayacağı açık olan bu protokollerin ne yazık ki “yüzyılın imzaları” şeklinde sunulmasıdır. giren fosil yakıtlar ve bu kaynakların geçiş yollarının güvenliği son derece önem kazanmıştır. Dağılma süreci sıkıntılarını oldukça kısa bir zamanda aşan Rusya, çıkış trendinde olan enerji kaynağı, doğalgaz rezervleri bakımından sahip olduğu avantajlı durumu ve yükselen petrol fiyatlarını da değerlendirerek, yeniden önemli aktörlerden biri konumuna gelmiştir. Küresel krizden bu avantajlı durumu sayesinde Rusya, diğer önemli aktörlere göre daha az etkilenmiştir. Küresel krizden yakın gelecekte çıkılacağı ve petroldoğalgaz fiyatlarının tekrar tırmanışa geçeceği öngörülmektedir. Rusya öngörülen yakın gelecekteki rüzgarı da arkasına alıp, mevcut hegemonik durumunu korumak için ayağını sağlam basmanın koşullarını yaratma çabasındadır. Enerji kaynaklarını Avrupa’ya sorunsuz bir biçimde ulaştırmak için iletim hatlarını çeşitlendirmek ve kendi kaynaklarına alternatif hatların da önünü tıkamak ya da en azından tesisini geciktirmek amacındadır. Hakim olduğu pazara girmek isteyen aktör sayısını sınırlı tutmak, dolayısıyla tekel konumunu sürdürmek eğilimindedir. Diğer yandan da enerjide kendine bağımlı ülkelerin gerek artan fiyatlar, gerekse siyasi nedenlerle tıkandığını gördüğü ana damarları bir operasyonla değiştirme yoluna gidecek olursa kılcal damarlarda yer tutmak, dolayısıyla bünyede her koşulda kalmak istemektedir. Doğalgazda Gazprom tekeli Bunun için de gaz dağıtım alanında oldukça geniş bir yer tutmanın koşullarını yaratmak üzere çabalamaktadır. Putin ziyareti sırasında daha önce kimi şirketlerle Gazprom arasında gerçekleştirilen anlaşmalara bir yenisi daha eklenmiştir. Türkiye için bu handikaptır. Gazda hem tedarikçi, hem de dağıtıcının hakim konum oluşturması son derece sakıncalıdır. Zira biliyoruz ki kapitalist dünya “çakallar” dünyasıdır. Söz konusu av olunca sürü daima bir aradadır. Yaz başında iki Avrupa enerji devine tekel uygulamalarından dolayı kesilen 1 milyar Avro düzeyindeki cezanın dumanının hala tütüyor olması da en yakın örnektir. Rusya, yapılan protokol ile Güney Akım’ın önündeki son pürüzü de aşmış olup, projeyi ete kemiğe büründürmek üzeredir. Dolayısıyla henüz proje aşamasına bile gelemeyen Nabucco’yu daha da yavaşlatarak zaman kazanmıştır. Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin doğalgaz alanındaki Rusya’ya olan bağımlılığını kırmak ve farklı kaynaklardan gaz akışını sağlamak üzere gündeme getirdiği Nabucco projesine imza koyan Türkiye’nin bir yandan da rakip proje olarak nitelendirilen Güney Akım’a destek vermesi, uluslararası yeni sorunlara sebep olabilir. AB’nin ve ABD’nin, Rusya’nın Güney Akım projesi ile “enerji hegemonyasını” genişletmek isteğine Türkiye’nin destek olmasını anlayışla karşılamasını beklemek gerçekçi olmayacaktır. Rusya ikinci kutup olma iddiasında ABD’nin tek kutuplu dünya hevesi ancak yirmi yıl sürmüş, çok kutuplu dünya oluşumunda devreye AB, Japonya, Kanada, Çin, Rusya ve diğerleri girmiş bulunmaktadır. Bu döngü küresel dengelerde yeni stratejiler, bloklaşma eğilimleri, askeri konuşlanmalar, kontrol noktalarının hakimiyeti vb. çabaları peşinde getirmektedir. Özellikle dünyanın 21. yüzyılda enerji geçiş sürecine girmiş olması enerjinin önemini giderek arttırmaktadır. Tükenme eğilimine Kafkaslar ve Ortadoğu’da dengeler değişecek Diğer yandan Rusya siyasi olarak başka kazanımlarda elde etmektedir. Zira doğalgazda tedarikçi ve dağıtıcı olarak Rusya’ya bağımlı bir Türkiye, ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ