01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ENERJİ 22 Sovyet cumhuriyetlerine girişi ve bu bölgedeki enerji kaynaklarının ihracatının arttırılması yoluyla Batı’nın enerji güvenliğini geliştirmek amacına hizmet etmek üzere tasarlanmıştır. Enerji kaynakları açısından zengin ve/veya DoğuBatı geçiş yollarında bulunan ülkelerde yapılacak yabancı sermaye yatırımlarını güvence altına almak amacıyla formüle edilmiş bu işbirliği, temelde yatırımların korunması, enerji malzeme ve ürünlerinin ticareti ve taşınmasında GATT (Dünya Ticaret Örgütü DTÖ/WTO Ticaret ve Gümrük Tarifeleri Genel Anlaşması) kurallarına uyulması, anlaşmazlıkların çözümünde izlenecek yöntemler gibi alanları kapsamaktadır. İlk girişimler sonrasında Enerji Şartı Anlaşması olarak 1994 yılında imzalanan ve 1998’de yürürlüğe giren; çevre, enerji verimliliği gibi konuları da kapsayan bu düzenlemeyi 51 Avrupa ve Asya ülkesi imzalamıştır. Ayrıca ABD, Pakistan, Çin, Kore, İran, ASEAN (Güneydoğu Asya Uluslar Birliği), OECD, DTÖ’nün aralarında bulunduğu 20 devlet ve 10 uluslararası örgüt de anlaşmada gözlemci statüsünde yer almaktadır. Anlaşma, üye ülkelerin enerji sektörlerinde, her ülkeyi izlenecek yöntemlerde ve geçiş hızlarında serbest bırakmakla birlikte, açık ve rekabetçi piyasa oluşturmalarını amaçlamaktadır. İlk ortaya çıkışında Batı şirketlerinin Doğu’daki varlıklarını ve genişlemelerini güvence altına almak üzere gündeme getirilen anlaşma, günümüzde kısmen tersine bir işleyişle, Doğu şirketlerinin Batı pazarlarındaki yayılma stratejilerine de hizmet etmektedir. Aralarında Rusya’nın da olduğu 5 ülke anlaşmayı imzalamakla birlikte, onaylamamışlardır. Gazprom Avrupa pazarına doğru genişlemekte, yatırımlar yapmakta, Batı şirketleri ile iş ilişkileri bulunmaktadır. Örneğin, Güney Osetya çatışması sonrasında Merkel ve Medvedev’in 2 Ekim 2008’de Sen Petersburg’ta yaptıkları yıllık toplantıda enerji konusu gündemde olmuş, Alman enerji şirketi E.ON ile Gazprom arasında bir sözleşme de imzalanmıştır. Her iki güç de liberal reformlar ile yatırımları sermaye açısından güvenceye alacak piyasa ekonomisine dayalı düzenlemeleri, söz konusu ülkelere kabul ettirmek istemektedirler. Enerji kaynaklarına sahip ülkelerden Azerbaycan ve Kazakistan yabancı sermayeye ve özelleştirmelere açık bir politika izlerken; Orta Asya ülkeleri tarafında liberalizasyon uygulamaları yavaş ilerlemektedir. Eylül ayının sonunda basında Türkmenistan’da kabul edilen Anayasa ile piyasaya ekonomisi yolunda yeni adımlar atıldığı haberleri yer almıştır. Diğer yandan “Bölgede önce AB mi yoksa NATO liderliğinde mi etkinlik sağlanacaktır” konusu da bir farklılaşma ortaya çıkarmaktadır. Bir yanda, Rusya’nın bölgedeki NATO varlığına kesinlikle karşı çıkmasını gerekçe göstererek, Rusya ile doğrudan karşı karşıya kalmamak için bölgeye öncelikle AB ile yaklaşılmasını savunan bir görüş vardır. Buna karşılık, konuyla ilgili bir değerlendirmede; AB’ye öncelik verilmesi halinde ABD’nin bu genişleme projelerinde yerinin olmayacağına dikkat çekilerek, Rusya’nın bölgedeki siyasi, ekonomik, askeri gücüne karşı ABD’nin eksikliğinin önemli bir engel olacağı, ayrıca biraz da alaylı bir şekilde, ABD’nin stratejik çıkarlarının korunmasını yaklaşık 80 bin adet düzenlemeden oluşan bir müktesebatın uyumuna dayanan AB üyeliği sürecine bırakacak bir durumda olmadığı ifade edilmektedir.(2) Emperyalist güçlerin dikkatlerini ve programlarını yoğunlaştırdığı Karadeniz’de, boru hatlarının geçiş yolları üzerinde dağılım merkezi olarak öne çıkmaya çalışan Türkiye ile AB arasındaki ilişkiler de bu konuyla yakından ilişkili bir durumdadır. AB içinde, NABUCCO projesi gibi Rusya’nın dışarıda bırakıldığı bir koridorun oluşturulmasında ya da benzeri boru hatları bağlantılarında stratejik açılardan Türkiye’ye verilen önemin artması yönündeki eğilimler öne çıkmaktadır. İnisiyatifi’nde de piyasa liberalizasyonu doğrultusunda yasal, kurumsal çerçevenin oluşturulması, bu kapsamda petrol/gaz ve elektrik piyasalarının uyumlaştırılması hedefi yer almaktadır. TRACECA, Yeni İpekyolu Projesi olarak görülmektedir. İlk kez 1993 yılında formüle edilen TRACECA; Karadeniz, Kafkasya ve Orta Asya’da uluslararası taşımacılık yoluyla siyasi ve ekonomik gelişmeyi amaçlayan devletlerarası bir programdır. Taraf olan ülkeler ise Ermenistan, Azerbaycan, Bulgaristan, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Moldova, Romanya, Tacikistan, Türkmenistan, Türkiye, Ukrayna ve Özbekistan’dır. TRACECA; uluslararası taşımacılığın geliştirilmesi yoluyla Karadeniz, Kafkasya ve Orta Asya bölgesinde politik ve ekonomik kalkınmanın desteklenmesini amaçlayan devletlerarası bir programdır. INOGATE programı ise 1995’te başlamış olmasına karşılık özellikle Bakü İnisiyatifi sonrasında bir dönüşüme uğramış ve kapsamı genişletilmiştir. INOGATE Şemsiye Anlaşması’nı imzalayan ve katılan toplam 21 ülke bulunmakta olup, bunlardan 13’ünde anlaşma yürürlüğe girmiştir. Söz konusu programa taraf olan ülkeler Bakü İnisiyatifi’ne taraf olanların yanı sıra Arnavutluk, Bulgaristan, Hırvatistan, Makedonya, Romanya, Yunanistan, Litvanya, SırbistanKaradağ, Slovak Cumhuriyeti’dir. AB’nin bölgeye yönelik programları Bakü İnisiyatifi 13 Kasım 2004 tarihinde Bakü’de toplanan Enerji Bakanları Konferansı’nda varılan mutabakatla başlatılmış bir girişimdir. Genel amacı da Karadeniz ve Hazar Havzası enerji piyasalarının AB enerji piyasası ile entegrasyonunu sağlamaktır. Ermenistan, Azerbaycan, Beyaz Rusya, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Moldova, Ukrayna, Özbekistan, Tacikistan, Türkiye ve Türkmenistan’ın içinde yer aldığı girişimde Rusya gözlemci statüsündedir. İran’ın da politik koşullar elverdiği ölçüde taraf olması söz konusudur. Batı’nın, her girişiminde olduğu gibi, Bakü Türkiye’nin Konumu Emperyalist güçlerin dikkatlerini ve programlarını yoğunlaştırdığı bölgede, boru hatlarının geçiş yolları üzerinde dağılım merkezi olarak öne çıkmaya çalışan Türkiye ile AB arasındaki ilişkiler de bu konuyla yakından ilişkili bir durumdadır. AB içinde, NABUCCO projesi gibi Rusya’nın dışarıda bırakıldığı bir koridorun oluşturulmasında ya da benzeri boru hatları bağlantılarında stratejik açılardan Türkiye’ye verilen önemin artması yönündeki eğilimler öne çıkmaktadır. Ancak bunun tek boyutlu düşünülemeyeceği, elektrik ve gaz piyasalarında, özellikle boru taşımacılığında yabancı sermayenin varlığı önünde bir engel kalmaması gerektiği hatırlatılarak bu yöndeki baskılar sürdürülmektedir. AB ile ilişkilerde enerji alanında en fazla önem verilen konu, piyasa uygulamalarının ilerlemesine ilişkin olanlardır. Örneğin bir düşünce kuruluşu olan Avrupa Reform Merkezi’nin (Center for European ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ABD ve AB politikaları ABD ve AB’nin söz konusu bölgelere ve ülkelere yaklaşımında temelde ortaklıklar bulunmakla birlikte farklılaşmalar da ortaya çıkabilmektedir. Gerek ABD gerekse AB açısından, bir zamanlar SSCB yönetimi altında bulunan bu ülkeleri Rusya’nın kontrolünden ve etkisinden uzaklaştırmak, yine ortak ve temel bir amaçtır. Ancak Rusya ile doğrudan temas halinde olan AB’nin Rusya’ya karşı alınacak tavrın ne olacağı konusundaki yaklaşımı ABD’den farklılaşmaktadır. AB içindeki ülkelerin Rusya ile enerji konusunda ikili ilişkileri söz konusudur. ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle