22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

19 ENERJİ TMMOB ve Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi’nin rapor ve yayınlarını incelemesi yeterli olacaktır. Taslaktaki Arz Güvenliği raporunun ancak gerek duyulması halinde çözüm önerilerini kapsayacağının belirtilmesi ise çok manidardır. Bu ifade, yoksa çözüm önerilerine gerek duyulmayacağının ve yanlış uygulamaların sürdürüleceğinin itirafı mıdır? kaplumbağa hızında sürdüğü göz önüne alındığında, kamu yatırımcılığı olmaksızın, 2018 ve 2023 hedeflerinin gerçekleşmesi olanaksızdır. hedefinin üzerindedir. Tüm ekonomik hidroelektrik potansiyelin kullanılabilmesi için 48 bin MW’yi aşan bir kurulu güç tesisi gerekmektedir. olabilecektir. Taslakta elektrik enerjisi üretimi için uygun olduğu belirlenen 600 MW’lik jeotermal potansiyelinin tümünün 2020 yılına kadar işletmeye alınması hedefi yer almaktadır. Öte yanda uzmanlar saha geliştirmesi çalışmalarıyla kapasitenin 2 bin MW’ye yükseltilebileceğini ifade etmektedir. TEİAŞ Raporu’nda ise 600 MW rakamı yer dahi almamaktadır. Nükleer rüyası Taslakta, “Elektrik enerjisi üretimi içerisinde nükleer santralların payının 2020 yılına kadar asgari yüzde 8, 2030 yılına kadar yüzde 20 olması hedeflenecektir” denilmektedir. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından 23 Eylül 2008 tarihinde onaylanan TEİAŞ’ın “Türkiye Elektrik Enerjisi 10 Yıllık Üretim kapasite Projeksiyonu (20082017)” çalışmasında, taslakta yer alan nükleer santral hedefleri, herhalde ciddi bulunmadığından yer almamıştır. 2020 yılında kurulu güç hedefinin 110 bin megavat (MW) düzeyinde olacağını kabul edersek, 8 bin 800 MW’ye tekabül eden yüzde 8’lik hedefin gerçekleşmesi olası gözükmemektedir. Rüzgarda hedef karmaşası Taslakta rüzgarla ilgili kurulu gücün 2013 yılında 11 bin, 2015 yılında 15 bin, 2020 yılında 20 bin MW hedefleri, bugüne değin TEİAŞ raporlarında yer alan rakamların ötesinde olmakla birlikte, Elektrik İşleri Etüt İdaresi’nin (EİEİ) öngördüğü 48 bin MW’nin çok gerisinde kalan ve nasıl gerçekleşeceği belli olmayan hedeflerdir. EPDK’nın şebekede getirdiği yüzde 5 kısıt ile bu hedeflere nasıl varılacaktır? TEİAŞ raporunda 2017 için rüzgar ve diğer yenilenebilirler için kurulu güç öngörüsü ise yalnızca 2 bin 377 MW’dir. TETAŞ’ın enerji alım ihaleleri sürecek Taslakta, TETAŞ’ın 31 Aralık 2012’ye kadar geçerli olacak enerji alım sözleşmeleri yapmak üzere sözleşme taslağı hazırlayacağından ve 31 Aralık 2008’e kadar ihaleye çıkacağından söz edilmektedir. Her ne kadar, daha önce çıkılan elektrik alım ihalesinde verilen fiyatlar yüksek olduğu için ihale iptal edilmiş, aynı gerekçeyle AfşinElbistan C ve D santral ihaleleri iptal edilmiş de olsa, DUY’dan 19 Ykr’den alım yapan TETAŞ’ın yüksek fiyatlı yeni alım ihaleleri, sözleşmeleri yapması planlanmaktadır. Taslakta inşa halindeki kamu enerji yatırımlarının hızlandırılmasından söz edilmektedir. Her şeyin piyasaya bırakıldığı, kamuyu savunmanın suç sayılmaya çalışıldığı bir ortamda, kamuya verilen son derecede sınırlı ödeneklerle bu amacın nasıl gerçekleştirilebileceği merak konusudur. Doğalgazın payı yüzde 30’un altına düşer mi? Taslakta, “Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı için alınacak tedbirler sonucunda, elektrik üretiminde doğalgaz payının 2020 yılına kadar yüzde 30’un altına düşürülmesi hedeflenecektir” denilmektedir. 2007 yılına kadar EPDK’ya yapılan doğalgaz yakıtlı santral başvuruları lisans verilen 2 bin 476.62 MW, uygun bulunan 1755.90 MW, inceleme ve değerlendirmesi süren 1695.47 MW ve başvuru aşamasında bulunan 3 bin 61 MW olmak üzere toplam 8 bin 989. 26 MW’dir. 2007 yılında kurulu doğalgaz yakıtlı santralların kurulu gücü ise 14 bin 562 MW’dir. Bu rakamlar, elektrik üretiminde doğalgazın başat bir rol oynamaya devam edeceğini göstermektedir. Doğalgazın elektrik üretimi içindeki payının kademeli olarak yüzde 30’un altına düşürülmesi, MMO olarak savunduğumuz bir görüştür. Taslakta yer alan bu hedefin boş laf olarak kalmaması için, ETKB’nin bu konuda ciddi bir programı ve eylem planı olması gerekir. Güneş için yasal düzenleme beklentisi Taslakta, “Güneş enerjisinden elektrik enerjisi elde edilmesini özendirmek üzere uygulanacak usul ve esaslar 2008 yılı Kasım ayına kadar ETKB koordinasyonunda, ETKB, DPT ve EPDK tarafından belirlenerek gerekli yasal düzenlemeler yapılacaktır” denilmektedir. Bu da lafzen güzel bir ifadedir. Ancak güneş enerjisinden yararlanılarak sıcak su elde edilmesini amaçlayan, binaların güneş mimarisine göre tasarlanmasını öngören yasal düzenlemeler bugüne değin hazırlanmamışken, yukarıda söylenenlerin gerçekleşeceğine inanmak güçtür. Yine de, bu tür bir hazırlık çalışması yapılacak olur ise, bu konuda yayınları olan, sempozyumlar düzenleyen MMO’nun ve uzmanlık derneklerinin, kuşkusuz katkıları Hidroelektrikte gerçekler ve hayaller Taslakta, hidroelektrikle ilgili olarak, “Teknik ve ekonomik değerlendirilebilecek tüm hidroelektrik potansiyel 2023 yılına kadar kullanılacaktır. Planlamalarda hidroelektrik enerji kurulu gücü en az 30 bin MW olarak belirlenecektir” denilmektedir. Bu ifade kendi içinde çelişkilidir. Türkiye’nin teknik kapasitesi 216 milyar kWh/yıl, ekonomik kapasitesi ise 170 milyar kWh/yıl olarak hesaplanmaktadır. Öngörülen hedef 30 bin MW, yaklaşık 100 milyar kWh/yıl üretime denktir. TEİAŞ raporunda 2107 için öngörülen kapasite 35 bin 472 MW olup, bu değer bile taslağın 2023 Bir tepsi kaymaklı kadayıf daha Taslakta, özel sektör tarafından tesis edilmiş olup üretim yapmayan santralların belirlenmesi ve EÜAŞ’ın santral sahibiyle yapacağı 5 yıllık kiralama sözleşmesiyle, “kiralayarak işletmesi” hedefi de yer almaktadır. Böylece, karlı olmadığı için sahipleri tarafından çalıştırılmayan özel sektör üretim tesisleri, kamu eliyle kurtarılacak ve sahiplerinin çıkarları korunarak faal hale getirilecektir. Hedefler güzel, yol belirsiz Taslakta “AfşinElbistan yöresinde bulunan linyit kaynaklarının 2023 yılına kadar, diğer linyit kaynaklarının 2018 yılına kadar elektrik enerjisi üretim amacıyla kullanımının öngörüldüğü, bu hedefe ulaşmak üzere alınacak tedbirler ve uygulanacak mekanizmaların 2009 yılı sonuna kadar belirlenerek yayımlanacağı” belirtilmektedir. AfşinElbistan B Santralı’na kömür sağlayacak Çöllolar yatırımının daha başlangıç aşamasında olduğu, A Santralı’nın rehabilitasyon çalışmalarının sonuçlanmadığı, C ve D santral ihalelerinin iptal edildiği ve 2009 yılında yeniden ihaleye çıkılacağı, E ve F santrallarına yönelik planlama çalışmalarının netleşmediği bir ortamda, bu sahalardaki tüm yatakların kamusal çıkarları gözeten bir anlayışla değerlendirilmesini öngören planlama ve uygulamalar zorunludur. Diğer linyit yataklarının 2018 yılına kadar tam kapasitede değerlendirilmesinin öngörülmesi doğru bir hedeftir. Ancak bu hedefe nasıl varılacağı önemlidir. TKİ’nin elektrik santralı kurulmasına yönelik rödovans ihalelerine konu olan yatırımlarının da ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ Ülkemizde enerjide dışa bağımlılığı azaltmak, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık verilmek isteniyorsa; izlenecek yöntemleri, kullanılacak araçları ve kaynakları kapsayacak bir şekilde, piyasayı değil, kamusal planlama, üretim, denetim ve yönlendirmeyi esas alan bir anlayışla enerji stratejisi oluşturulmalıdır. İthal kömür santrallarına devam Taslakta, ithal kömür santralları ile ilgili olarak yer alan ifadeler soyut ifadelerdir. EPDK’ye 2007 yıl sonu itibariyle yapılan ithal kömür santral başvuruları; lisans verilen 4 bin 812 MW, inceleme ve başvuru aşamasında olan 10 bin 798 MW olmak üzere, toplam 15 bin 610.91 MW’dir. Bu ciddi bir rakamdır. Bu yatırımların gerçekleşmesi halinde, ithal taş kömürü Türkiye elektrik enerjisi üretiminde doğalgazdan sonra ikinci sıraya yerleşecektir. Yeni bir strateji lazım Enerji Stratejisi Taslağı, piyasalar çökerken, en gelişmiş kapitalist ülkelerde kamu müdahalesi, denetiminin kaçınılmazlığı kabul edilirken, piyasayı temel alan ve her konuda piyasadan medet uman bir anlayışa sahiptir. Bunun da ötesinde, kendi içinde soyut, çelişkili, hayalci unsurlar içermektedir. Ülkemizde enerjide dışa bağımlılığı azaltmak, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık verilmek isteniyorsa; izlenecek yöntemleri, kullanılacak araçları ve kaynakları kapsayacak bir şekilde, piyasayı değil, kamusal planlama, üretim, denetim ve yönlendirmeyi esas alan bir anlayışla enerji stratejisi oluşturulmalıdır. Böylesi bir çabanın gösterilmesi halinde, TMMOB ve Odaların ciddi katkıları olacaktır. ? ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle