Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5. Ne değişti? Kürtçe parça yapacağını söylediğinde, ülkesini bırakmak zorunda kalacağını düşünmemişti Ahmet Kaya. Şimdi Kültür Bakanı mezarının Türkiye’ye taşınmasını istiyor, Gülten Kaya’ysa... Esra Açıkgöz 2. Serbest Bölge “Bölge”, serbest bölgelerde çalışan işçi kadınların sorunlarını dile getiriyor. Evde ve işyerinde yıkmak zorunda oldukları duvarları, yine bu sınırlarda yaşayanlar, işçi kadınlar anlatıyor. 8. Yaşam Atölyesi Hiçbir yere, hiç kimseye yetişemiyoruz, çabuk sıkılıyoruz. Yaşam Bilim Atölyesi bu sorunlardan yola çıkarak bireysel farkındalık çalışmaları başlatıyor. Zuhal Aytolun I LOVE MAHALLEM Bir mahalle. İçinde acısı da var, neşesi de, kavgası da, dansı da. Kısacası koca bir hayat var içinde. Ancak yoksulluğu, yoksunluğu fazla olan zor bir hayat. I Love Mahallem, Dolapdere ve Tarlabaşılı çocukların yazdığı bir oyun. Bu mahalleyi bize kendi gözlerinden anlatıyorlar. Kimi su satıyor, kimi düğünlerde çalgıcılık yapıyor kimi sokaklarda göbek atıyor tıpkı oyunda olduğu gibi. Gülmemek mümkün değil, üzülmemek de. Ama onlar herkesten çok seviyor hayatlarını... 3. Bayana Yeter! Kadın demek varken “bayan” sözcüğü nereden çıktı? Bu kelimeyi kullananların gerekçesi kadınlara kibar bir şekilde hitap etme isteği! Peki kadına kadın demek ayıp mı? Elif Tokbay SİNEM DÖNMEZ “Ben su satıyorum. Mardinliyim. Kürtüz biz. 7 kardeşiz. Mardin’den ben iki yaşındayken geldik. Tarlabaşı’nda oturuyoruz. Bu tiyatroda ablamla kardeşim de var. Ben orta ikiye gidiyorum. Büyüyünce ana sınıfı öğretmeni ya da hemşire olacağım” diyor Medine Örnek. O ve ablası Ayşe ile kardeşi İbrahim Örnek, birlikte Talimhane Tiyatrosu Dolapdere Gençlik Kulübü’nün oyunu I Love Mahallem’de oynuyor. Hem de dört rolde birden. Oyunda su satarken zabıtalara yakalanan çocukların hikâyesini yazmış. I Love Mahallem, Talimhane Tiyatrosu Dolapdere Gençlik Tiyatrosu projesi kapsamında sahneleniyor. Dolapdere ve Tarlabaşılı çocukların yazdığı, kendilerinin oynadığı bir oyun. Oyunda bir mahalle hayatı koyuluyor ortaya. Kurtlar Vadisi müziği eşliğinde “Heeyt var mı lan bana yan bakan?” sorusuyla beliriveren kabadayıları da, su satan çocukları da görebiliyorsunuz o mahallede. Çocukların hayatlarının bir sokak yüzünü, bir de evdeki hallerini anlatıyorlar. Bir yandan yukarıdaki mahalleye rezil olmamak, bu maçı almak lazım, bir yandan da anneye yardım etmek, su satıp ayakkabı parasını biriktirmek lazım. Arkadaşlarını polis ifade vermeye götürdü diye ağlarken, ayağa kalkıp maçı ka zanmak lazım. Aynı sokaktaki gibi birden gülüyor, birden kavga ediveriyorlar. Anlatmak yetmiyor, gidip mutlaka izlemek, yaşamlarına tanıklık etmek gerek. Çok gülüyorsunuz izlerken. Komik oldukları için mi? Aksine, değiller çünkü. Ne 90 liralık ayakkabı parasını su satarak biriktirmeye çalışan çocuğun zabıtalardan kaçması, ne de kapının önünde oturuyor diye ifade vermeye götürülen çocuklar. Ancak öyle barışıklar ki yaşamlarıyla. Medine’yle oyunu izlediğim günün ertesinde, yolda karşılaştık. Ben Taksim’de otobüs bekliyordum, o da durakta su satıyordu. Çekingen, belli belirsiz selam verdi. Çekindi yaklaşmaya. Devamı 6. sayfada C M Y B C MY B