22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Edebiyat erotizmle birleşince İrfan Sancı, SEL Yayıncılık’ta Cinsel Kitaplar dizisi başlattığında yıl 2009, ay Ocak’tı. Bastığı yedi kitabın dördüne dava açıldı. Biri ilk soruşturmada edebi bulundu. Diğerlerinin edebi olduğunun anlaşılması için iki yıl geçmesi gerekti. Kitaplar şimdi beraat etti, ama... ESRA AÇIKGÖZ el Yayıncılık Cinsel Kitaplar dizisini basmaya başladığında yıl 2009’du. Bugüne kadar toplam yedi kitap bastı. Dördü halkın “ar” ve “haya” duygusunu incitmekten yargılandı. Biri edebi bulunarak beraat etti, ancak üç kitap için açılan dava iki yıl sürdü. Sonunda onlar da beraat etti. Yayınevinin sahibi İrfan Sancı yaşanılanları anlatıyor... Neden “Cinsel Kitaplar” dizisine ihtiyaç duydunuz? Erotik edebiyat kişisel olarak ilgi duyduğum bir alan. Pek çok türde kitap yayımlayan bir yayıneviyiz; çeviri bilim, deneme, politika, roman, öykü... Erotik edebiyatın biraz da uç örneklerini, kelimelerin gücünü kullanarak pornoyu edebiyata dönüştürebilen eserleri yayınlamak istedim. Adından formatına sunuş biçimine kadar her şeyi buna göre tasarladık ve okura bu dizide yayınlayacağımız kitapların alışılageldik erotik kitapların biraz daha ilerisinde olacağını söyledik. Hatta bu konuda internet sitemizde duyuru yaparak elinde erotizmin sınırlarını zorlayan, pornoyu edebiyata dönüştüren eseri olanların kitaplarını yayınlayacağımızı söyledik. Çok başvuru oldu mu? Oldu, ancak çoğu sıradan aşk romanıydı. Biri hariç. Dizinin ilk kitabı “Perinin Sarkacı” internetten geldi. Yazarı kimliğini gizli tutmak istedi, mahlas kullandı: Ben Mila. Genç ehil olmadığını, illa birine sorulacaksa edebiyatla ilgili insanlara sorulmasını söyleyerek, itiraz ettik. Kabul edildi, Galatasaray Üniversitesi'ne edebi, Yeditepe Üniversitesi'ne de hukuki değerlendirme için gönderildi. Onlar, kitapların edebi eser olduğu, yargılanmanın dışında tutulması yönünde rapor verdi. Ancak mahkeme bununla yetinmedi. Kitapları bir de Başbakanlık’a bağlı Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’na gönderdi. Kapak tasarımından sunumuna, reklam metinlerine kadar hepsi yetişkinlere yönelik kitapların, çocuklara yönelik bir kurula sormanın manası yok dedik, ancak mahkeme dinlemedi tabii ki. Orası kitaplar Türk örf ve adetleri, Atatürk ilke ve inkılaplarını, ar ve haya duygusunu incitir niteliktedir diye görüş verdi. Bu sırada başka bir gelişme oldu; 34 yıl önce Apollinaire’in başka bir kitabını yayımladığı için bir yayıncı mahkum olmuş ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmuş. Apollinaire’in yazdıkları dünya kültür mirasıdır, bunu basan yayıncıyı cezalandırdınız, diye Türkiye mahkum ediliyor. Mahkemeye bu kararı sunduk. Dava yurtdışında da basın tarafından ilgiyle takip edildi zaten... Evet, çok yazıldı, çizildi. Avrupa Parlamentosu gözlemci oldu. Bu sırada Türkiye’deki Yayıncılar Birliği 2009 Düşünce ve İfade Özgürlüğü ödülü verdi bana. 2010’da da Uluslararası Yayıncılar Birliği ödül verdi. Bütün bunlar olurken yeni kitaplar basmaya da devam ediyordunuz. Bu bir otokontrole neden olmadı mı? Olsaydı yapmazdım. Sonuçta içinde yer almayı düşündüğümüz dünyanın ülkeleri bunları okuyor, yayınlıyor. Biz niye okuyamayalım? Kitapların yayın haklarını almak için birbirimizle yarışıyoruz, bunları niye yayımlamayalım? Yine de dava süreci bizi olumsuz etkiledi. Toplumda sanırım 12 Mart, 12 Eylül süreçlerinden kalma bir refleks var, soruşturulan kitaplar alınmıyor. Satışlar düştü o yüzden. Sel Yayıncılık beş yüze yakın kitap yayımladı ama üç kitapla gündeme geldik, bu istediğimiz bir şey değildi. Yani aslında bizim “ar” ve “haya” duygumuz incindi. Neyse ki dava 7 Aralık’ta sonuçlandı. Beraat ettiniz, yine de bu tamamen bittiğini göstermez. Şimdi sırada hangi kitap var? Şubatta Aragon’un bir metnini yayımlayacağız. Ancak kitabın tam çevirisi “İrem’in A.ı”. Nasıl olacak bakalım. Aragon’da yayınlayamayacaksam hiç yapmayayım bu işi daha iyi. Osmanlı’da bile yayınlanmış öyle metinler var ki, bugün bassak taşlarlar bizi. Türkiye’deki baskıcı devlet refleksini kırmak lazım. G S BERAAT ETTİ bir kadın. Tarif ettiğim tanıma çok uyduğundan onu ilk kitap yaptım. Yanına da Guillaume Apollinaire’ın “Genç Bir Don Juan’ın Maceraları” kitabını koyup, Ocak 2009’da iki kitapla başlattık diziyi. Cinsellik bizim ikiyüzlü olduğumuz bir konu. Sürekli her imajla bize hatırlatılsa da, pek de konuşabildiğimiz bir konu değil. Siz onu yazıya dökmek, bir de edebiyatla birleştirmek istediniz... Pornografi, cinsellik konuşulmuyor ancak diğer yandan da kör göze sokulan bir şey. Ben erotizmin de bayağılaşmadan iyi örneklerinin olabileceğini göstermek istedim. Dünya edebiyatında da erotik edebiyatın önemli bir yeri var. Kitaplar çıkar çıkmaz, davalar da başladı... İrfan Sancı. Fotoğraf: VEDAT ARIK Evet. Ben Mila’nın “Perinin Sarkacı”, Apollinaire’in “Genç Bir Don Juan’ın Maceraları”, “Görgülü ve Bilgili Bir Burjuva Kadınının Mektupları” ve Juan Manuel de Prada'nın “Kukular Kitabı” hakkında dava açıldı. İlk savcılık soruşturmasında İspanyolcadan çevirdiğimiz “Kukular Kitabı” edebi, diğer üçü müstehcen bulundu, dava açıldı. Bilirkişi olarak da İstanbul Ticaret Üniversitesi’nden kişilere yollandı! Edebiyatla ilgisi olmayan kişilere yani... Evet, biz de kabul etmedik. Zaten bir kitabın edebi olup olmadığını birilerine sorarak karar vermek başlı başına yanlış. Neyse... Bilirkişiler, halkın ar ve haya duysunu inciten, ailecek okunacak kitaplar değildir tarzında rapor verdi. Kitaplardan bir paragraf alıp, burada ters ilişki var, burada lezbiyen ilişki var, diye kategorize etmişler. Bu bilirkişilerin C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle