Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 OCAK 2010 / SAYI 1243 7 Kader varmış ya da yokmuş “Kaptan Feza”, Ümit Ünal'ın son filmi. Hakan Karahan'ın başrolünde oynadığı film, mafyadan kaçan bir adamın kendiyle yüzleşme hikâyesini ve bu kaçışta karşılaştığı hayatları anlatıyor. Biraz neşe, biraz hüzün ve bir film... Gerisini, Ümit Ünal ve Hakan Karahan anlatıyor. ul kurar, kader gülermiş... Ümit Ünal’ın son filminin afişinde yer alan bu söz, bir anlamıyla filmin, Kaptan Feza’nın özeti. Mafyadan ayrılmaya çalışan Ömer’in babaannesiyle yaşayan küçük bir kız çocuğu ve kendini onlara adamış bir hemşireyle yolunun kesişme hikâyesini, sonraki 24 saatlik süreci anlatıyor film. Kaderlerini değiştirmeye çalışmalarını, çarpışmalarını, fedakârlıkları... İşte vizyona yeni giren filmin senarist ve yönetmeni Ümit Ünal ile yapımcısı ve başrol oyuncusu Hakan Karahan’ın anlattıkları... Kaptan Feza’nın çıkış hikâyesi nedir? Ümit Ünal: Aslında bu on yıldır düşündüğüm bir hikâye. Çok daha küçük bütçeli, sadece bir evde geçen bir hikâye düşünüyordum. Hakan’la bir proje geliştirelim diye konuşurken, ona bu hikâyeyi anlattım. Hoşuna gidince, biraz onun da yeteneklerine göre yeniden şekillendirdik, daha aksiyon kattık. Bu projeyi on yıldır sizde tutan neydi? Ü. Ünal: Ayrı dünyaların insanlarının birbirine neredeyse muhtaç olması ve çarpışması fikri hoşuma gidiyor... Bir babaanne, küçük bir kız ve eski solcu bir hemşirenin yaşamına, evlerine san K ESRA AÇIKGÖZ Mafyadan ayrılmak isteyen Ömer’in yolu küçük bir kızla kesişir ve... ki uzaydan gelmiş bir adam, Ömer düşüyor. Bu adam evdekilerin arasındaki çelişkileri deşiyor, o zamana kadar çok konuşmadıkları şeyleri ortaya çıkarıyor. O da onların hayatında, daha önce hiç görmediği bir şefkat, bağlılık, adanmışlık görüyor. Ölüm orucunda annebabasını kaybetmiş bir küçük kız, yaşlı bir kadının kaygıları, hayatını küçük kıza ve yaşlı kadına adamış solcu bir kadın, duygusal bir tetikçi Ömer... Ömer’in kendisine benzeyen Yeşilçam aktörü babası ve onun oynadığı galaksinin hâkimi bir karakter Kaptan Feza, mafya... Bunca konu bir film için fazla değil mi? Ü. Ünal: Ben hikâyenin hepsini taşıdığını düşünüyorum. Zaten başta söylediğim gibi yapmak istediğim çok farklı hayatları çarpıştırmaktı. “Hayata Dönüş” operasyonunda arkadaşlarını kaybetmiş bir kadın onları hatırlıyor. Karşısında da mafya tetikçisi olmasına rağmen hayatın bir şekilde sillesini yemiş, olgunlaşmış bir adam var ve kadını anlıyor. yolunda gidiyordur. Ümit setin en büyük yöneticisidir ve yürütücü yapımcı arkadaşlarımız başta Candan Erçetin olmak üzere Ümit işini iyi yapsın diye sette pervane olur. Ü. Ünal: Senaryo aşamasında yapımcı olarak konuşuyoruz tabi, ancak yapımcı şapkasını sette çıkarıyor. Gölgesizler, Kaptan Feza fantastik yönü olan filmler. Masalsı anlatımları var. Masallarla aranız iyi anlaşılan. Ü. Ünal: İlk yazdığım senaryodan, Teyzem’den, beri bir fantastik unsur mutlaka vardır filmlerimde. Hayal dünyasıyla uğraşmak hoşuma gidiyor. Sadece gündüz ışığında gördüğümüz şeyden ibaret değil hayat. Filmin içine rüyalar koymak, insanı biraz da onlarla anlatmak, yerine göre komik, acıklı oluyor. OLUR DA BATMAZSAK... İkinizi birlikte göreceğimiz yeni bir proje var mı? H. Karahan: Ümit’in her zaman malzemeleri var. Ancak yanıt benim yapımcı olarak ayakta kalıp kalmayacağımla alakalı. Kaptan Feza için sinemalarda ancak iki hafta vakit bulabildik. Oysa filme yatırdığım paranın geriye dönmesi için beş hafta sinemalarda kalmalı. Salonların çoğunu 56 haftalığına Yahşi Batı kapatmış, yakında 250 kopya ile Ejder Kapanı ve 750 kopyayla Recep İvedik 3 gelecek. Salon sahipleri bunlar nasılsa iş yapar dediği için dört yapımcı bütün salonları tutmuş. Ü. Ünal: İnsanlar filmi görmek istiyorlarsa ertelemesinler, çünkü sadece iki hafta oynayacak. Ses filminiz de yakında vizyona girecek, değil mi? Ü. Ünal: 5 Mart’ta sinemalarda olacak. Ses’de de Hakan’la oyuncu olarak çalıştık, küçük ama önemli bir rolü var. H. Karahan: Yusuf Kurçenli’nin yönettiği Yüreğine Sor filminde de oynadım. G esraacikgoz@cumhuriyet.com.tr Ümit Ünal ve Hakan Karahan. KUL KURAR, KADER GÜLER O adamı da siz canlandırıyorsunuz. Peki sizi ne çekti bu filmde? Hakan Karahan: Ümit’in hikâyesindeki meladroma da kaçan dram yüreğime sindi. Ümit’le bir müddet çalıştık, filmdeki aksiyon, biraz onun aksiyon çekme isteği, biraz da benim katkımla gelişti. 19 yıllık aikidocuyum, bunu kullanabileceğim bir macera filminde oynamak istiyordum... Ayrıca filmde benim de 30’larımdan beri düşünüp içinden çıkamadığım bir soru var; kaderimizi değiştirebilir miyiz yoksa kader bizi alıp istediği yere götürür mü? O yüzden neredeyse kader kurbanı diyebileceğim Ömer’i oynamak çok cazip geldi. Filmin afişinde de, “Kul kurar, kader gülermiş” yazıyor. Kaderle ilgili sorunuza yanıt alabildiniz mi? Ü. Ünal: Yunan trajedisinden itibaren edebiyat, sanat kader ve ona karşı savaşan insan üzerine kurulu ancak kişisel inancımda kaderin yeri yok. Ben iradeye ve seçimlere inanıyorum. H. Karahan: Ben kaderciyim ama kaderi değiştirebilecek her türlü yolu deneme gücünün insanda olduğuna inanıyorum. Diğer yandan yeni yolumuzda da bizden daha kuvvetli bir planın parçası olduğumuza, aslında belki o yeni yola çıkmanın da yine bizim kaderimiz olduğunu ve koca hayat içerisinde bir kum tanesi olduğumuz, bir yerden sonra hiçbir şeyin bizim kudretimizde ve irademizde olmadığını düşünüyorum. Filmin hem yapımcısı, hem oyuncususunuz. Yani bir taraftan yönetmenin idaresinde olmanız gerekirken, bir taraftan da ondan talepleriniz oluyordur. Bunları nasıl dengelediniz? H. Karahan: Ben sette yapımcı olmaktan çıkar, sadece oynarım. Gözümün ucuyla Ümit’e bakarım, o bana bakmıyorsa anlarım ki her şey Ölmeden her şeyi yaşayacağım Finans dünyasında başarılı bir kariyeriniz vardı, onu bırakıp şiir, roman yazmaya başladınız. Sonra senaristlik, yapımcılık, oyunculuk... Aikido ve profesyonel voleybol da oynuyorsunuz. Bütün bunlar nedir? Bir hayatla yetinememe hali mi, ne istediğini bilememe durumu mu, imkânım var ne istersem yaparım iddiası mı? Hakan Karahan: Muhtemelen burada bir psikolog olsaydı, ben kapıdan çıktıktan sonra nedeni, ölüm korkusu derdi. Doğru da, ölene kadar ne yaparsam yapayım yanıma kar kalsın... Spor hayatımı bankacılıkla beraber sürdürdüm, 19 yıl aikido çalıştım, işten çıktığımda eve gidip yine iş düşünmek yerine bir şeyler yapmam gerekiyordu. İş hayatımı bırakma kararı, 40’larda başlamış orta yaş sıkıntılarıyla geldi. Acaba hayat bundan mı ibaret, ömür boyu bir ofiste gece yarılarına kadar çalışacak, yatacak, sabah yine aynı ofise mi geleceğim, diye düşünüyordum. 43’te işi bıraktığımda en azından elimde olduğunu düşündüğüm bir cevher vardı, yazabilirdim. O kadar çok zamanım vardı ki her istediğimi yapabilirdim. Yazmaya başladım. Buraya kadar ben uğraştım, ancak gerisini kader getirdi... Kitaplarım çıkınca bir diziden senaristlik teklifi geldi. Senaryo yazarken fiziğime bakıp oynar mısın, dediler. Set ve senaryo birlikteliğini görünce prodüksiyonu merak etmeye başladım. Onu da öğrenince, bir prodüksiyon şirketi kursam bazı filmleri yapsam ne kadar iyi olur diye düşündüm. Ümit’le tanıştım. Sadece prodüksiyonda kalacakken, Gölgesiz’lerde deneme çekimi yapıp, başrollerden birini teklif etti... Hem her şey sabun gibi elimden kaçıyor, hem de her şey tekrar önüme çıkıyor. Bu nereye gidecek bilmiyorum. Ancak bir ya da on yıl ya da on gün, ne yaşayacaksam yaşayım, başka hayatlar da görmek istiyorum. Onun için bu fırsatlara dört elle sarılıyorum. İyi bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Bir röportajınızda “Ben oyuncu değilim, yazarım” diyordunuz. Şimdi ne diyorsunuz? H. Karahan: Sekiz kitabım var ancak henüz iki filmde oynadım. Hepsi birbirinden harika bunca oyuncu varken ortada oyuncuyum diye dolaşamam. G C M Y B C MY B