17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

17 OCAK 2010 / SAYI 1243 5 Aile için zorlu dönem: Ergenlik Ailelerin, ergenlik dönemindeki çocuklarıyla ilişkilerinde “baskıcı”, “tavizkâr” ya da “ilgisiz” tutumlardan kesinlikle kaçınmaları öneriliyor. İyi bir iletişim için etkin dinleyin G Dikkatli dinleyin, dinlediğinizi belli edin. Bu şekilde kendisini önemli hissedip kabul edildiği duygusunu yaşayacaktır. G Empati kurmaya çalışın. Açık ve net cümlelerle sorunu dile getirin ne yapması gerektiğini söylemeyin. G Uzun nutuklar yerine kısa konuşmaları tercih edin. G Dinlerken başka şeylerle ilgilenmeyin göz teması kurun. Zihinsel gelişim özellikleri G Çocukluk döneminin düşünce özelliği olan somut düşünme dönemini geride bırakarak yetişkinler gibi soyut düşünebilirler (ortalama 1115 yaş arası). G Hayatta farklı seçeneklerin olduğunun farkına varırlar. G Sosyal düşünce biçimi gelişir, düşünceyi sorgulama ve yönlendirmede artış gösterir. G Davranışlarının ve hayatı düzenlemesinin kendisi için önemini bilir. Tercihlerinin sonuçlarını tahmin edebilir ve tasarlayabilir. G Hayatını belli idealler uğruna yeniden düzenler, bu ideallerle beraber kendine büyük hedefler koyar ve büyük hayaller kurarlar. G Eleştiriye açık değillerdir. Eleştiriye katlanamazlar. G Kendi doğrularını bulmaya çalışır ve bu konuda etrafındakilerle ters düşmeye razı olurlar. G Toplumsal sistemlerin çeşitliliği konusunda fikir sahibi olduğu için ilgileri de değişmiş ve farkındalıkları artmıştır. A nnelik çok güzel. 11 yıldır kızımın her “anne” deyişi beni mutlu etmeye yetiyor. Ama zorluk hiç bitmiyor! “Kırkı çıksın düzene girer”, “3 aydan sonra gaz sancısı biter”, “hele bir konuşmaya başlasın sakinleşir” derken yıllar geçiyor ve ergenlik dönemi gelip çatıyor! Ergenliğe “çatışma ve çelişkiler dönemi” de deniliyor. Kızınız/oğlunuz kime çatacak? Tabii ki size! Biz de onlara mı çatalım? Duymazlıktan mı gelelim? Sabırla dinleyip hoş mu görelim? Ergen anababası olmak çok zor. Bu dönemi olabildiğince kolay atlatabilmenin sırrı ise iletişimi asla koparmamak. Eyüboğlu Eğitim Kurumları Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Birimi Koordinatörü Didem Tangil, bu zorlu dönemin en sağlıklı şekilde geçirilmesi için önerilerde bulunuyor. Ergenliğin, 1121 yaşları arasında, dalgalanmaların yoğun görüldüğü zor bir dönem olduğunu belirten Tangil’e göre, aile ergeni anlamakta güçlük çekerken, ergen anlaşılma duygusunu tam olarak yaşayamadığını düşünür. Annebabaların bu dönemde, çocuğunu iyi tanıması ve bu dönem özelliklerini iyi bilmesi halinde çatışmalar en aza indirilebilir. FİGEN ATALAY Ergenliğin, hem annebabalar hem de ergenler için duygu, düşünce ve davranışlar açısından inişçıkışlı geçen bir dönem olduğunu belirten Didem Tangil, yaşanan sıkıntıların normal olduğunun altını çiziyor. Bu sürecin sonunda gencin kendi ayakları üzerinde durabilen sağlıklı bir yetişkin olmasında anne babanın tutumu önem taşıyor. Ailelere, çocuklarıyla ilişkilerinde “baskıcı”, “tavizkâr” ya da “ilgisiz” tutumlardan kesinlikle kaçınmalarını öneren Tangil, çocuğun bir birey olarak kabul edilmesinin ve sorumluluk alabileceğine güvenilmesinin önemine dikkat çekiyor. G İletişimde etkin dinlemenin önemi G Ergenin olumsuz duygularının kabulünü sağlar. G Ergenin duygularını ifade etmesine yardımcı olur. G Yetişkin ile ergen arasında sıcak bir ilişki kurulmasını sağlar. G Sorunların çözümlenmesini sağlar. G Ergenlerin, annebabaların düşüncelerine değer vermelerine yardımcı olur. G Ergenin bireysel farkındalık sağlamasına yardımcı olur. Duygusal ve sosyal özellikleri G Bağımsızlaşma, özerklik kurma. Topluma, özellikle yetişkinlere baş kaldırma isteği, G Statü sahibi olmak, G Risk alma, gizlilik, uçları yaşama, yasak olana özenme, G Rest çekme, G Aşırı hassasiyet ve alınganlık, G Asabi davranışlar, çabuk sinirlenme, inatçılık, sabırsızlık, G Aldırmazlık, boş vermişlik, dağınıklık, unutkanlık, G Güvensizlik ve yetersizlik duyguları, kararsızlık, huzursuzluk, G Hayal kurma, gündüz rüyaları, G Argo konuşmalar, Ergene yapılabilecek en etkin yardım G Onun sevildiğini, anlaşıldığını, kabul edildiğini, fark edildiğini, gerekli olduğunu, önemli olduğunu, ona bağımsızlık ve sorumluluk verildiğini fark ettirebilmektir. Çocuklar tiyatro ile buluşuyor ŞİRİN GÜVEN E ti krize ve durgun giden ekonomiye rağmen Eti Çekül Kültür Elçileri, Eti Çocuk Vapuru ve Konya Havzası Modern Sulama Projesi gibi omuzladığı sosyal sorumluluk projelerini devam ettiriyor. Bunlardan biri de bu yıl dokuzuncu yaşını kutlayan Eti Çocuk Tiyatrosu projesi. Esas yatırım yapılması, kaynakların aktarılması gereken alanın çocuklar olduğunun farkında olan Eti, Çocuk Tiyatrosu ile 9 yılda Türkiye’nin dört bir yanını tam 6 kez dolaştı. Tabiri caizse gidilmedik şehir bırakmadı. Üstelik de Bisküvi Adam, Kakaolu Olsun, Aladdin’in Sihirli Lambası, Alice Harikalar Diyarında gibi çocuklar için çok eğlenceli ve öğretici oyunlarla... Sırf çocuklar tiyatro izleyebilsin, tiyatro sevgisi kazansınlar ve küçük yaşlarda sanatla iç içe olmaya başlasınlar diye... Eti Çocuk Tiyatrosu şimdi yeni oyunu Pinokyo ile Türkiye’yi dolaşmaya başladı bile. Biz de Eti Çocuk Tiyatrosu’nun Hatay’daki gösterimini yüzlerce çocukla birlikte seyrettik. Çisenti ekibinin büyük bir özveriyle hazırladığı Pinokyo oyunu, çocukların gözlerini parlattı, yüzlerini gülümsetti. Oyun süresince Pinokyo’nun duygu dolu serüvenine eşlik eden çocukların aldığı keyif bizim de yüzlerimizi güldürdü. Oyun için bestelenen şarkılar eşliğinde salondan ayrılan çocuklar belki de, büyüleyici buldukları tiyatroyu bir daha hiç bırakmayacaklar. Hatta ileride tiyatrocu olacaklar... Pinokyo, 2010 yılının ilk oyunlarını İstanbul ve Hatay’da oynadıktan sonra sırasıyla tüm illeri dolaşacak. Bu yıl 45 farklı ilde yaklaşık 120 bin çocuğu ücretsiz olarak tiyatroya götürmeyi hedefleyen Eti Çocuk Tiyatrosu, şimdiye kadar 1 milyonu aşkın çocuğa ulaşmayı başardı. Eti Yönetim Kurulu Üyesi Gülden Kanatlı Derbil’den aldığımız bilgiye göre 5 ile 14 yaşları arasındaki her 12 çocuktan biri tiyatro ile buluşmuş. Kısaca Eti çok büyük bir iş yapıyor aslında. Geleceğe yön verecek çocuklara tiyatro kültürü ve sanat sevgisi aşılayarak... Onları daha donanımlı hale getirerek... Sadece belli büyük şehirlere değil, tüm Türkiye’nin çocuklarına tiyatro götürerek... Kim bilir, belki de tiyatro salonları daha dolu olacak ileride. Oyunlar olması gerektiği gibi tüm Türkiye’de sergilenebilecek ve tiyatro salonları oyunsuz ve izleyicisiz kalmayacak. Tiyatrocular tiyatrolara gidenlerin azlığından şikâyet etmeyecek. Çünkü bugünün çocukları, yarının tiyatro izleyicileri, sanat sevdalıları olacak... G C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle