26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 SUNAY AKIN 16 AĞUSTOS 2009 / SAYI 1221 Mağara Adamı / TAYYAR ÖZKAN (www.tayyarozkan.com) Anadolu’dan Ay’a giden yol... nis Batur, NTV Tarih dergisinin, Temmuz 2009 sayısındaki “Aya’a ilk ayak basan insan” başlıklı yazısında Samsatlı Lukianos’u anlatır. Yazar, sözü çok haklı olduğu bir konuya getirir. Der ki: “Sinoplular Diogenes’le, Egeliler Herodotos’la, Hataylılar Dönek Julianos’la ne kadar övünüyorlardır, bilemiyorum. Bizde ‘zaman’ bir noktadan sonra anlamını yitiriyor galiba, ‘hemşerilik’ kavramını 19. yüzyıldan başlatarak işletiyoruz Anadolu’da.” Bu doğru tespitten sonra Batur, şunları yazar: “Malatyalı olsaydım Samsatlı Lukianos’un hemşerisi olmakla övünecektim; bunu söyleyebilirim. Samsatlıların, Malatyalıların derdi tasası olduğunu sanmıyorum.” Yazar haklı, Malatyalılar’ın Lukianos’un hemşerisi olmakla övünmelerini bekleyemeyiz. Çünkü, ilk bilimkurgu romanının yazarı olarak kabul edilen Lukianos’un yaşadığı antik kent Samusata Malatya’nın değil, Adıyaman’ın sınırları içindedir! Günümüzdeki adı da Samsat’tır!.. Bu konuda yanılan sadece Enis Batur değildir. Sunay Akın da, “Ayçöreği ve Denizyıldızı” adlı kitabında aynı konuda topu boş kale yerine auta atmıştır. Ama, Akın’ın şutu Batur’unkine göre kale direğine çok daha yakın mesafeden dışarı çıkmıştır. Sunay Akın, Lukianos’un yaşadığı antik kentin Urfa yakınlarında olduğunu yazmıştır ki, haksız da sayılmaz. Samsat ilçesi, günümüz haritalarında bağlı olduğu Adıyaman kentinin Urfa sınırındadır. Malatya ise, Adıyaman’ın Kuzey’inde yer almaktadır. Lukianos da öyküsünde, denizlerin ve okyanusun sınırlarını zorlayan bir yolculuk yapar. Olimpiyatlara katılmış elli atletin görev yaptığı gemi büyük bir fırtınaya yakalanır ve bir hortum tarafından kaldırılarak Ay’a atılır. Lukianos, Ay’da kanatları lahanadan dev tavuklar, fasulyeden yapılma zırhlar, on iki fil büyüklüğünde pireler ve sivrisinekler gördüğünü yazar. Daha da önemlisi, Ay Kralı’nın yanında Güneş’in askerleriyle yapılan savaşa katıldığını anlatır ki, bu da ilk “yıldız savaşları” öyküsünün Anadolu kökenli olduğunun belgesidir. E Cumhuriyetimizin ilk yıllarında bankalara “Sümerbank”, “Etibank” adı konulmuştur. Bu kültürlerin bankalara ad olmasının rastlantı olduğunu düşünemeyiz. Cumhuriyet vatandaşlarının yüzyıllar öncesinde bu topraklarda yaşayanları “hemşeri” olarak benimsemelerinin doğru yol olacağını gösterir, söz konusu tabelalar. Nazi etkisi altında şekillenen “Türkİslam” sentezi zaman içerisinde öylesine güçlenir ki, Kurtuluş Savaşı sonrasında Atatürk’ün Truvalı komutandan yana olduğunu belirttiği şu sözü unutulur, gider: “Hektor’un öcünü aldım.” Anadolu, 1071 yılında girilen bir yurt değildir... Ya da, İstanbul 1453... Bu tarihlerden öncesi de bizimdir. Çünkü bizler, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bu topraklarda kiracı değil, ev sahibiyiz. 1071’i, ya da 1453’ü kira kontrat tarihleri gibi gösterirsek, ev sahibi bize “oğlum evleniyor, çıkın” diyecektir! Defne, Anadolu’nun kırlarında, bayırlarında dolaşan ve evlenmemeye kararlı çok güzel bir kızdır. Bir gün, Güneş Tanrısı onun güzelliğini görür ve gökten yere iner. Defne, kendisine yaklaşan delikanlıdan tedirgin olur ve onun aşk sözcüklerine kulak asmayarak kaçmaya başlar. Güneş Tanrısı’nın kovaladığı genç kız kurtulamayacağını anlayınca Zeus’a kendisini bir ağaca çevirmesi için yalvarır. Tanrılar tanrısı da, bir erkekle birlikte olmamaya kararlı genç kızın dileğini kabul ederek kollarını dallara, bedenini de bir ağacın gövdesine dönüştürür. Âşık olduğu kızın bir anda ağaç olduğunu gören Güneş Tanrısı, ona şöyle seslenir: “Ey güzeller güzeli Defne! Benden kurtulmak uğruna ağaç oldun. Ben ki Güneş ve güzel sanatlar tanrısıyım. Kendim gibi ölümsüz bir aşkla bağlanmıştım sana. Ağaç oldun, benden kurtuldun ama yine de bırakmayacağım seni. Sen benim simgem olacaksın. Dünya durdukça insanlar seni benim kutsal ağacım olarak bilecekler. Büyük zafer kazanan komutanlar, önemli başarı elde eden sporcular, sanat eserleri ortaya koyan sanatçılar başlarını senin dal ve yapraklarından yapılan çelenklerle süsleyecekler.” Kökleri Anadolu olan defne ağacının öyküsü, Güneş Tanrısı’ndan kurtulmaya çalışan bir genç kızın hüzünlü sonudur. Defne’ye âşık olan Güneş ve sanat tanrısının adı da Apollo’dur... Apollo, Von Braun’un Ay’ a gönderdiği roketlerin de adıdır!.. Uzaya gönderilen Apollo roketlerinin sonuncusu olan Apollo 17’nin ambleminde Güneş ve sanat tanrısının resmi vardır. NASA’nın kayıtlarında Apollo Yunan tanrısı olarak geçse de, aslında Anadolulu, Likyalıdır. Yani, bizim hemşerimizdir!.. Ay’a giden Apollo 11’in astronotları, Dünya’ya geri döndükten sonra ziyaret ettikleri pek çok ülkede defne dallarıyla karşılanırlar. Ne dersiniz, astronotlar ya da yanlarındaki NASA görevlileri, Apollo ve Defne’nin aşkını, ağaca dönüştükten sonra Apollo’nun Defne’ye söylediği sözleri biliyorlar mıydı? G TARİHTE BU HAFTA 16 Ağustos 1925: Charlie Chaplin’in ünlü “Altına Hücum” filmi gösterime girdi. 1934: Amerikalı zoolog Charles Beebe ve mühendis Otis Barton batisferle ilk defa okyanusun 923 metre dibine dalarak bir ilki başardı. 1997: İlköğretimin sekiz yıl zorunlu ve kesintisiz olmasını öngören yasa tasarısı kabul edildi. 1920: Amerikalı yazar Charles Bukowski doğdu. 1977: Rock’n Roll’un kralı Elvis Presley hayata gözlerini yumdu. 2000: Picasso’nun, “Bir Genç Kadının Portresi” adlı kayıp tablosu Şanlıurfa’da ele geçirildi. 20 Ağustos 1952: Türkiye Güzeli Günseli Başar (solda) Avrupa güzellik yarışmasında birinci oldu. 1979: Ünlü yazar ve ozan Ömer Faruk Toprak hayata gözlerini yumdu. 1988: Irakİran Savaşı sekiz yıl sonra BM İranIrak Askeri Gözlem Grubu (UNIIMOG) denetiminde ateşkesle sona erdi. 1991: Cumhuriyet gazetesinin başyazarı Nadir Nadi (Abalıoğlu) hayata gözlerini yumdu. 18 Ağustos 1937: Ünlü Amerikalı oyuncu Robert Redford (üstte) doğdu. 1958: Rus yazar Vladimir Nabokov’un romanı “Lolita” ABD’de yayımlandı. da, iki sene sonra satmaya çalışırken yakalandı. 1940: Sovyet Devrimi liderlerinden Lev Troçki Meksika’da öldürüldü. 1944: Son Osmanlı Halifesi Abdülmecid Fransa’da hayata veda eti. 1979: İtalyan futbolunun efsanevi isimlerinden Giuseppe Meazza hayata gözlerini yumdu. 19481949 sezonunda Beşiktaş’ın da teknik direktörlüğünü yapan Meazza’nın ismi bugünkü İnter ve AC Milan’ın maçlarını oynadığı stada verildi. 17 Ağustos 1943: Amerikalı ünlü oyuncu Robert De Niro doğdu. 1987: Alman tenisçi Steffi Graf (solda) 18 yaşında olmasına rağmen Dünya Tenis Birliği’nin “Kadınlar Sıralaması”nda, Martina Navratilova’yı geride bırakarak birinci oldu. 22 Ağustos 1942: Gazeteci Uğur Mumcu (altta) Kırşehir’de doğdu. 1985: Ünlü şair Turgut Uyar hayata gözlerini yumdu. Hazırlayan: ALİ SELİM EMEÇ 19 Ağustos 1915: Ünlü yazar Tevfik Fikret hayata gözlerini yumdu. 1960: Sovyetler Birliği, Sputnik5 uzay mekiğiyle Ay’a iki köpek, 40 fare, iki sıçan ve çeşitli bitkiler yolladı. 1966: Muş’un Varto ilçesinde meydana gelen depremde 2394 kişi can verdi. 21 Ağustos 1911: Leonardo Da Vinci’nin Mona Lisa (üstte sağda) tablosu Paris’teki Louvre Müzesi’nden çalındı. Müzede tamir işleri yapan Vincenzo Peruggia, bekçiler yokken resmi çalsa C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle