22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 25 OCAK 2009 / SAYI 1192 Türk Yahudileri Selçuk Erez azze dramına tepki insanlık gereğidir ama bu bahaneyle Yahudi vatandaşlarımıza saldırmak insanlıkla bağdaşmayan bir davranıştır! Köktendincilerin bu konuda işi, nasıl saptırıp Türk Yahudilerine hakarete vardırdıklarını görüyoruz. Bugün Türk Yahudileri çok tedirgindirler. Tehditler nedeniyle kapı zillerindeki isimlerini silenler var. Bu ülkeyi yönetenler, bu saldırıları yapanları yüreklendirmemek için Gazze dramı konusunda söyleyeceklerinin nasıl algılanabileceğini düşünerek konuşmalıdırlar. İsrail’in ilkokullarda protesto edilmesini istemeden önce bu davranışın nelere yol açacağını düşünmek gerekirdi. Açıklayalım: S. Winchester, “The Fracture Zone” kitabında, Kosovalı Arnavutları kafalarını keserek öldüren Sırpların gerekçelerini nakleder: 1389’da, Kosova Meydan Savaşı’nda Türklerin öldürdükleri atalarının intikamını almaktaymışlar! R. SetonWatson’un “Serbia, yesterdaytodaytomorrow” eserinde Sırp’ın tarih yorumunu anlatır: “Türkler Kosova Ovasında Sırp Kralı Lazar ile savaştılar; Lazar ve birçok asil bu savaşta öldüler, Türkler kazandı ama Miloş Obiliç adlı bir Sırp kahramanı da Osmanlı sultanını öldürdü... G Katliam yapmayı reddedenler Ateşkes ilan edildi. Ortalık duruldu. Ancak Gazze’de her şey yeni başlıyor. Savaşın yıkıntıları arasından çıkmak, yaraları sarmak gerekiyor. Üstelik ateşkese karşın kimse “artık yeni saldırı olmayacak” diyemiyor. Ülkesinin yarattığı vahşete ortak olmak istemeyenler de var. İsrailli Mia Tamarin de onlardan biri. Askere katılmayı reddettiği için farklı bir zulüm yaşıyor. Deniz Ülkütekin ia Tamarin 19 yaşında İsrailli bir genç. Kendisini yaşıtlarından ayıran özelliği, askere gitmeyi reddediyor olması. Bu yüzden belli aralıklarla hapse girmeyi bile göze alıyor. Ödediği bedel sırf hapse girmekle de sınırlı değil. Birçokları tarafından vatan haini olarak görülüyor. Tamarin ilk hapis cezasını 28 Eylül’de yatmaya başladı. 12 gün sonra serbest bırakıldı. İki günlük özgürlükten sonra tekrar hapse girdi ve yine 12 gününü demir parmaklıklar ardında geçirdi. Salıverildikten iki hafta sonra kendisini bu kez 18 günlük bir mahkumiyet bekliyordu. Mia aynı zamanda “Şiministler” olarak adlandıran grubun da üyesi. Onlar ne orduya hizmet etmek ne de Gazze’de yaşanan vahşetin bir parçası olmak istiyor... Sizin ve diğer İsrailli gençlerin orduya katılmaktansa hapse girmeyi tercih etmesine ne sebep oluyor? İsrailli vicdani retçiler olarak insanların bizi dinlemesinin sesimizi olabildiğince çok duyurmakla mümkün olacağını biliyoruz. Orduya katılmayı reddediyoruz çünkü anlaşmazlıkların gerçekten askeri yöntemlerle çözülemeyeceğini biliyoruz. Reddediyoruz çünkü ordunun yaptıklarına karşıyız ve bunun bir parçası olmayacağız. Sadece orduya kaydımızı yaptırmayarak değil, aynı zamanda diğerlerinin de kaydolurken iki defa düşünmesini ve neyin içine girdiklerini fark etmelerini sağlayarak bir şeyleri değiştireceğiz. Hapse girmeyi kabul ediyoruz çünkü hayatta mahkum olmaktan çok daha büyük tehlikelerin olduğunu biliyoruz. Askere gitmeme kararınıza çevrenizin ve genel olarak kamuoyunun tepkisi nasıl? İsrail vatandaşlarının çoğu bu eylemi desteklemiyor. İsrail’de askerlik hizmeti hem zorunlu hem de kültürün bir parçası. Seküler gençlerin çoğu askere kaydoluyor ve ordunun yöntemlerini destekliyor. Ayrıca orduya hizmeti reddetmek, “askeri korumaya ihtiyacı olan ülkeye ihanet” olarak algılanıyor. BENİM SEÇTİĞİM YOL BU! Mia Tamarin, kendisine Vicdani İtirazcı statüsü verilmesi için Askeri Vicdan Komitesi’ne başvurmuştu. Ancak başvurusu kabul edilmedi. Tamarin’in başvuru dilekçesinde şu ifadeler yer alıyordu: “Ülkeme hizmet etmem gerektiği konusunda hiç şüphem yok. Zaten bunu birçok şekilde küçük yaşlardan beri yapıyorum ve ileride de devam ettirmek istiyorum. Ancak amacı şiddet yaratmak olan bir organizasyonun hiçbir şekilde parçası olamam. Çünkü bunu yapmak inandığım her şeye ve tüm hayatıma ters düşüyor. Her zaman başka ‘şiddet içermeyen’ bir yol vardır ve benim seçtiğim de bu yol.” G M SALDIRI İSRAİL İÇİN GEREKLİ DEĞİLDİ... İsrail’in Gazze saldırısı hakkında düşünceleriniz nedir? Her ne kadar hükümet ve medya tersini empoze etmeye çalışsa da, Gazze saldırılarının İsrail’in güvenliği için gerekli olmadığını biliyoruz İsrail hükümeti uzlaşma yolları aramaya mecbur. İnsan haklarına saygılı olduğu için kendisiyle gurur duyan ama her gün masum insanları katleden bir orduya hizmet etmeyi reddediyoruz. Bununla da gurur duyuyoruz. İsrail’de birçok sivil organizasyon Gazze’ye saldırıyı protesto etti. Bu çabalar halkın sizin hakkınızda fikir değiştirmesine yardımcı oldu mu? İrtibat tel: (0212) 244 67 25 C M Y B C MY B Balkan Yarımadası’nın Asyalı barbar bir kavim tarafından fethinin yolu açıldı... Sırbistan, bu tarihten 1804’e kadar bağımsızlığını kazanamadı. Bu ülke, bunca yıl sonra nasıl dirilmiştir? Beşyüz yıl boyunca her Sırp, her sene bu savaşın yıldönümlerini anmayı sürdürmüştür. Bu yıldönümü, kaybedilen bir savaşın yası olarak değil, alınmış intikamın, Sırplara, ölümü, yeniden doğuşun izleyeceğini gösterdiği için anılır...” Böylece “Türklerden intikam” düşüncesi yüzyıllardır canlı tutulmaktadır: Sırp’ın ulusal kimliğinde “Türk düşmanlığı” vardır! Peki ama “Türk” nerededir? Çok uzaklardadır. Buna rağmen Türk’e nefret aşılanan Sırp genci, “Türk” sandığı özkardeşleriyle karşı karşıya geldiğinde insanlıkla bağdaşmaz vahşet örnekleri sergileyebilmektedir. Sırp, dini Türk’ün dinine, adları Türk’ünkilerine benzeyen Bosnalı ve Kosovalı yurttaşlarına karşı inanılması güç boyutta gaddarca davranmıştır. R. S. Robins ve J. M. Post, “Politik Paranoya” kitabında bazen “ulusal kimliklerin oluşması için bir düşman bulmanın gerekli olduğunu” söylerler. Felaketlere yol açar ama doğrudur; mesela Arap’ın ulusal kimliğinde de Yahudi düşmanlığı vardır. Ama benim ulusal kimliğinde hiçbir ülkeye ya da etnik kimliğe yönelik nefret bulunmamaktadır! Bu nedenle, Gazze dramını insani açıdan protesto etmek yerine Yahudi vatandaşlarımı bu boyutta tedirgin edecek şekilde davrananlar, hem protesto ettiklerinin düşünce tarzlarından farksız bir zihin sergilemekte hem de Türk’ün ulusal kimliğini törpülemeğe, yok etmeye, yerine Arap’ınkini monte etmeye çalışmaktadırlar! Farkında mısınız? G erezs@superonline.com Maalesef Gazze’deki savaş İsrail halkı tarafından büyük ölçüde destekleniyor gibi görünüyor. Bu konuda barış örgütlerinin gösterdiği çaba da pek yeterli olmadı. Yine de toplum içinde birtakım değişiklikler yarattığını düşünüyorum. İsrailli vicdani retçiler uluslararası alanda her gün biraz daha barış sembolü haline geliyor. İsrail hükümeti, size konuşmamanız yönünde herhangi bir tehdit veya baskı uyguladı mı? Hükümet savaşa karşı ve barış için konuşmamızı birçok defa engelledi. Yüzlerce Yahudi ve Arap göstericiyi tutukladı ve protesto gösterilerine kısıtlama getirdi. G EĞİTİM Felsefeden tarihe Marksist eğitim... âzım Hikmet Marksist Bilimler Akademisi, Taksim’de 31 Ocak’ta açılıyor. Sosyalist bir aydınlanma merkezi olmayı hedefleyen akademide, “burjuva gericişoven eğitim sisteminin dışında, alternatif bir eğitim” sunulacak. Herkesin katılımına açık yapılacak açılışta, “Açılış Dersleri” başlıklı bir etkinlikle bu eğitim döneminin konuk hocaları ders verecek. Saat 14’te başlayacak derslerin hocalarına ve konularına gelince; Hacı Orman: Nâzım Hikmet Marksist Bilimler Akademisi’nin Kuruluş İlkeleri, Korkut Boratav: Ekonomik Kriz ve Emperyalist Küreselleşme, Arif Damar: Marksizm ve Edebiyat, Afşar Timuçin: Marksizm ve Felsefe, Akın Birdal: Türk İslam Sentezi ve Resmi İdeoloji, Şebnem Korur Fincancı: İnsan Hak ve Özgürlükleri Açısından Adli Bilimler, Sevim Belli: Marksist Klasiklerin Türkçeye Çevrilme Süreci, Varlık Özmenek: Türkiye’de Medya Terorizm ve Eğitim. Derslerin başlama tarihi, 9 Şubat. Akademide, felsefeden ekonomi politiğe, kadın sorunundan tarihe, siyasal ve sosyal bilimler alanından dil öğretimine kadar geniş bir eğitim programı sunuluyor. İsteyen Bayram Kaya eşliğinde ilkçağ Doğu felsefi düşüncelerinden başlayıp ortaçağ, İslam, Rönesans felsefesine, Alman idealizmi ve Hegel’den Marx’ın felsefesi diyalektik ve tarihsel materyalizmine, günümüz felsefe akımlarına kadar pek çok konuda eğitim alabilecek. İsteyen N İbrahim Okçuoğlu’yla politik ekonomi biliminin anıtsal eseri Kapital’i okuyarak, meta, sermaye, artı değeri, ekonomik ve mali krizleri inceleyebilecek. Ya da günümüzün küresel dünyasına akıl erdirmekte zorlanıyor ama merak da ediyorsanız, Alp Altınörs’ün “Emperyalist küreselleşme” dersini alabilirsiniz. Küreselleşmeden önce, ben Türkiye’deki ekonomiyi anlamak istiyorum diyenler için de bir alternatif var; İbrahim Okçuoğlu’nun “Türkiye’de kapitalizmin gelişmesi” dersi tam size göre. Merak konunuz tarihse, Alaeddin Şenel’den; maddenin, canlının ve insanın evrimini, ilkel toplulukları, eski uygarlıkları dinleyebilirsiniz. Türk tarihi üzerine çalışmak da isteyebilirsiniz; o halde Bayram Kaya ile “Türk toplumlarında düşünce tarihi” dersine katılın; Türkçe konuşan toplumlarda düşüncenin evrimini, materyalist perspektiften inceleyin; düşünce ve sosyal gerçekliğin karşılıklı incelenmesi, Türk mitolojileri, Orhun yazıtları, Kaşgarlı Mahmut, halk isyanları ve halk düşünürleri, Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre, Şeyh Bedrettin, Türk milliyetçiliğinin doğuşu, Ziya Paşa, Şinasi, Namık Kemal, Yusuf Akçura, Prens Sabahattin, Ziya Gökalp… Tarihle ilgili diğer dersler ise, Mukaddes Erdoğdu Çelik’in “Sosyalizm ve devrimler tarihi”, Taner Timur’un “Osmanlı tarihi” ve Ragıp Zarakolu’nun “Milliyetler ve halklar” konulu dersi. Akademide, siyasal ve sosyal bilimlerle ilgili geniş bir eğitim programı da sunuluyor. Haluk Gerger’in “ABD, Ortadoğu, Türkiye” dersinde; emperyalizmin Ortadoğu’ya saldırıları, hedefleri, kullandığı yöntemler ve işbirlikçileri ile bölgede gelişen direnişlerin analizini yapabilirsiniz. Ayrıca, bölge ülkeleri, rejimler ve toplumsal hareketler de ele alınacak. Ya da Selim Sezer’den “Türkiye’de siyasi akımlarsiyasi partiler 19081980” tarihini öğrenin; İttihat ve Terakki; esin kaynakları ve temel siyasi tezleri, solun doğuşu: Osmanlı sosyalistlerinden Türkiye Komünist Partisi’ne, CHP’nin doğuşu ve gelişimi, Kürt isyanları ve ulusal hareketin doğuşu, Demokrat PartiAdalet Partisi çizgisi, 70’lerde sol: TİPTSİPTKP, 1971 devrimci çıkışı: THKOTHKP/CTKP/ML… Metin Yeğin’den Latin Amerika’daki toplumsal mücadeleleri de dinleyebilirsiniz. Kadın konusunda çalışanlara da sıkı başlıklar sunuluyor akademide; Mukaddes Erdoğdu Çelik’in “Kadın sorunu ve sosyalizm” dersi, kadın mücadele deneyimleri seminerleri. Akademide ayrıca İngilizce ve Arapça dil atölyeleri de düzenleniyor. Akademinin Kürt tarihinin inceleneceği, Kürt dili seminerlerinin verileceği Kürdoloji bölümü de bulunuyor. G
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle