17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

YIL 22 SAYI 1185 / 7 ARALIK 2008 Televizyon dizilerinin yıldızları Adanalılar. Peki, dilleri, bedenlerini kullanışları, hayata bakışlarıyla çizdikleri karakterler ne kadar Adanalı? Diziler kenti de, değişen kentliyi de anlatmıyor çünkü... Çetin Yiğenoğlu Sayfa 3 İnsan Hakları Bildirgesi herkese yaşam, okul, iş hakkı tanır. Herkes yaşayacağı semti, hatta ülkeyi seçme hakkına sahiptir. Bildirge 60. yılını geride bırakırken esasları bir kez daha çiğneniyor. Ayazma’da kentsel dönüşüm projesi kapsamında evler yıkılıyor. Ayazmalıların bir kısmı çadırlarda yaşıyor, çocuklar okula gidemiyor, erkekler işsiz. Ne vaat edilen evleri alabilecek olanakları var, ne o evlerde yaşamı sürdürebilecek gelecekleri… Tek bir Fotoğraf: Vedat Arık birikimleri var: Öfke… Bu görüntü bir hak gaspıdır... Esra Açıkgöz erkes dilediği yerde yaşama hakkına sahiptir... Herkes herhangi bir devletin sınırları dahilinde serbestçe dolaşma ve yerleşme hakkına haizdir... Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez... Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır... Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olmak hakkına haizdir... Hiç kimse işkenceye, zalimane, gayriinsani, haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere tabi tutulamaz... Her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, H sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır... Her şahsın öğrenim hakkı vardır... Tüm bunların altında, 170 ülkenin imzası var, Türkiye de dahil. 10 Aralık’ta Dünya İnsan Hakları Günü ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi imzalanalı 60 yıl oldu. Bu 60 yılda Türkiye’de ne, ne kadar değişti? Görünene bakılırsa, o sadece bir kâğıt parçası; daha doğrusu hayat öyle gösteriyor... Özellikle de Ayazma’ya, çadırlarda yaşayanlara bakılınca. Peki onların hangi hakları, nasıl ihlal edildi? Yanıt, yaşananlarda… Ayazma’ya nasıl gidileceğini tarif etmenin en kolay yolu, yakınındakileri saymaktan geçiyor. İkitelli’deki Mobilyacılar Kenti’ni geçip, Atatürk Olimpiyat Stadı’nın, Atakent ve Başakşehir’in görünüş mesafesinde, beş dakikalık çamurlu bir yolun sonunda karşılaştığımız yıkıntıların adı eski, iki büyük çadır ise yeni Ayazma. Ayazmalı kadın ve erkekleri çadırlarında, tahtalardan yaptıkları zeminin üzerindeki yataklarını toplarken buluyoruz. Yeni bir umudun peşine düşmeye hazırlanıyorlar, biri Küçükçekmece Belediyesi’yle anlaşma ihtimalleri, diğeri evi olan komşularının evlerini kendilerine açması. Biz bu haberi yaparken belediyenin Ayazmalılara kira yardımında bulunup bulunmayacağı henüz belli değildi. Ancak yardım edilse de çocukları okulundan, büyükleri çalışma haklarından, 18 ailenin üyelerini insanca yaşama hakkından eden bu yıkım bir travma olarak hepsinin belleğinde saklı kalacak… Yıkımın gerekçesi, Küçükçekmece Belediyesi’nin “Küçükçekmece AyazmaTepeüstü Mevkileri Kentsel Dönüşüm Projesi”ni uygulamaya başlatması. Semtin proje için seçilmesine neden olansa, yoksul ve yoksun insanların yaşadığı yerlerin “sosyal çöküntü” alanları görülmesi! Daha çok Doğu ve Güneydoğu kökenli olmalarının yüklediği “sakıncalı” hali de göz önünde tutan belediyenin çöküntüyü düzleştirmek için bulduğu yöntem, yıkım ve sürgün… Bu işlem öyle bir hızla yapıldı ki, onlarca kentsel dönüşüm projesi arasında hiçbiri Ayazma’nın hızına yetişemedi. 35 yıllık gecekonduların sahiplerine Bezirganbahçe’deki apartmanlar gösterildi, hem de 15 yıl taksitle. Oysa Ayazmalıların çoğu inşaatlarda çalışıyor, gelirleri asgari ücretten de düşük ve hepsi kalabalık aile. Aylık ev ödemelerine ek, su, elektrik, doğalgaz faturaları her biri için altına girilmemesi gereken bir yük. Alışverişin veresiye satış yapan bakkaldan alışveriş merkezine kayacağını da unutmamalı… Devamı 6. sayfada Artık İstanbul daha yakın... Metrobüs şehir içi ulaşımda bir devrim gibi algılandı. İstanbul artık daha küçük, daha yakın. Bu, kentin kültürünü de değiştirecek; kıyılar merkeze, merkezdekiler kıyılara yaklaşacak ama iyimser olmanın bir anlamı yok. Trafik biraz daha karışacak, kriminal vakalar artacak, yoksulluk daha görünür göre daha yapılacak çok iş var… C MY B olacak… Kent plancısı Güven Erten’e Deniz Ülkütekin Sayfa 5 C M Y B “Canım Ailem”de Uğur Yücel Adanalıyı oynuyor. Adanalı mı, vur abalıya!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle