Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 KASIM 2008 / SAYI 1180 9 Güzel bir eve gitmek, bir showroom’u gezmekten daha keyifli. Hem daha “hayattan”, hem daha ilgi çekici. Regine Temel’in Tarabya’daki evini, mimar Serap Chautchat’yla gezdik. Temel evini ve dekorasyonunu anlattı, Chautchat ise mimari ayrıntıları... DEKORASYON Gelenekselden moderne... Deniz Yavaşoğulları R egine Temel’in Tarabya Konakları’ndaki evine, evin mimarı Serap Chauchat’yla birlikte gittik. Ev sahibi Temel daha önce Gümüşsuyu’nda oturuyor, evi de Osmanlı saraylarını andırıyormuş. Birçok antika obje, vazo, biblo, halı vb eşya ile dolu olan evden ayrıldıktan sonra, dekorasyon anlayışı da büyük ölçüde değişmiş. “Artık, rahat, ferah, boş ve modern bir ev istiyorum” diyerek Serap Chautchat’ı aramış. Chautchat modern bir ev yaratmanın bilinenin aksine çok zor olduğunu ve aslında pek çok ayrıntıyı gözetmek gerektirdiğini anlatıyor. Dışarıdan bakınca sade ve standart görünen bu evin tasarımı ise Faruk Molhan’a ait. Şöminenin metal çerçevesi de heykeltraş Fatih Semiz tarafından yapılmış... Salon iki bölmeden oluşuyor. İkinci, yani arka bölmede yemek masası bulunuyor. Geniş yemek masasının bir özelliği daha var, aynı zamanda bilordo masasına da dönüşebiliyor! Bunu, eşinin istediğini anlatan Temel, şu ana kadar bu özelliğinden pek yararlanmadıklarını söylerken gülüyor. Masanın hemen arkasında geniş bir kapı var. Bu kapı da mutfağa açılıyor. Mutfak ve yemek masasının konumu, yine servisi kolaylaştıracak şekilde düşünülmüş... Koridordan ilerleyince ilk sağda ceviz, antika bir kapı ilgimizi çekti, sorduk, anlattılar... Kapı, portmantoyu kapatıyor, çok değerli bir antika. Regine Temel, bu kapıya Çukurcuma’dan bulmuş. Antika kapının biraz ilerisinde de banyo bulunuyor. Mor ve eflatun ağırlıklı taşların kullanıldığı banyo çok şık. Koyu mor puf ve tüylü küçük halı da şıklığı tamamlıyor. Koridorun sonunda ise tasarımı Serap Chautchat’ya ait üç bölmeli bir kütüphane karşılıyor bizi. Chautchat kütüphanenin üç eşit bölmeden oluştuğunu, her üç bölmede yer alan rafların birbirinden ayrı ölçülerde ve şekillerde olduğu halde simetrik olduklarını, bunu da özel olarak bu şekilde tasarladığı anlatıyor. Kütüphanenin, tek kapağı var. Bu raylı Sağda Regine Temel ve Serap Chautchat. Fotoğraflar: Hıdır Durman Gümüşsuyu’ndaki evinde buluyoruz bir anda! Karşımızda adeta bir Osmanlı odası duruyor. Temel yaşadığımız şaşkınlığı fark ettiği anda “Gümüşsuyu’ndaki evimin tarzını bir tek buraya taşıdım!” açıklamasını yapıyor. Odaya ait geniş bir banyo da var. O da oldukça ferah, modern bir hamam havasına sahip. Evden çıkarken, üst kattaki boş koridor da bize ayrı bir güzel geliyor. Özellikle de ortaya yerleştirilmiş eski ahşap bank. Evden çıkmadan önce bu iki kadının fotoğrafını o ahşap bankta çekiyoruz... G deenizy@gmail.com aslında birçok detay barındırdığını söylüyor. Buna örnek olarak, girişten ilerlediğimizde solumuzda kalan cam tuğlalı duvarın yapım aşamasındaki ayrıntılarını sıralıyor. Duvar tavanla birleşmiyor, aynı zamanda dört kenarı eşit, yani bir kare biçiminde. Chautchat bunun aslında salonda ferahlık hissi yaratmakta büyük ölçüde etkili olduğunu söylüyor... Biz de mimarideki ayrıntıların evler için ne kadar önemli olduğunu onu dinledikçe daha çok fark ediyoruz... Evin girişinden başlayıp, koridor boyunca uzanan koyu gri taşların bahçe taşı olduğunu anlamamız pek zamanımızı almadı. Regine Temel, tüm karşı çıkmalara rağmen evin bu bölümüne koyu renk bahçe taşı koymakta ısrar ettiğini ve istediği yapıldıktan sonra karşı çıkanların dahi beğendiğini anlattı. Evinin en sevdiği özelliklerinden biriymiş... Serap Chautchat ise bu taş zeminin ve salona ait parke zeminin birbirinden belirgin bir şekilde kesildiğini vurgularken, bunun da taşlara bir çeşit halı izlenimi verdiğini söylüyor. Gerçekten de öyle... Salonun dekorasyonuna da taşlar gibi koyu renkler hâkim. Kanepeler koyu gri, koltuklar ve puf ise siyah deriden. Deri parçalar, Barcelona, L Mies Van Der Rohe tasarımı. İki deri koltuk arasında yer alan ilginç kütüphanenin kapak, hangi bölüm kapatılmak istenirse o kısma çekilebiliyor. Ne açıdan bakarsanız bakın görülen, hatta bir resim misali koridorun sonundaki manzarayı oluşturan bu kitaplık gerçekten eve çok güzel bir hava katıyor. Evdeki ferahlık en çok da üst kattaki salonvari alanda hissediliyor. Merdivenlerden çıkıp sola döndüğünüzde, yere kadar uzanan camlar ve beyaz bir oturma grubuyla karşılaşıyorsunuz. Chautchat bu bölmenin daha önce odalardan oluştuğunu, duvarları kırdıklarını anlatıyor. Regine Temel’in yatak odası da bu katta bahsettiğimiz alanın çaprazında yer alıyor. Ancak yatak odası hiç de evin genel havasına uygun değil. Odayı görünce, kendimizi Regine Temel anlatırken hayal etttiğimiz Karayalçın’ın adaylığı... zamanı değil, onları destekleme zamanıdır. Keşke alternatiflerimiz çok olsaydı da bizler onları eleştirme lüksüne sahip olabilseydik. Ancak ne yazık ki durum böyle değil, belki de bizler artık arayalçın’ın Baykal ile buluşmasının son kez ciddi anlamda birlik olma sınavından ardından, eleştirilerini ve negatifliklerini geçeceğiz. Ne boş oy atma, ne de yüzde beşi yazanlar yine sol eğilimli yazarlar oldu. geçemeyen partilere oy verme lüksüne sahip Öncelikle Karayalçın ve Baykal her şeyi arkalarında değiliz. Diyelim ki adayları beğenmedik, ama bıraktığı için her ikisini de tebrik etmek gerekirdi. unutmamamız gereken bir şey var ki Tabii bu arada Zeki Sezer’in tavrı, CHP bir kurumdur. Kişilerle DSP’nin artık hiçbirimizi şaşırtmayan sınırlandırılamaz. Aynı durum Baykal hareketlerinden sadece bir tanesiydi. için de geçerlidir. Baykal varken Ülke bu kadar karanlığa CHP’ye oy vermem diyenler gerçek gömülmüşken, 80’lerden sonra artık anlamda CHP düşüncesine sahip bir daha olmaz dediğimiz davalar kişiler değildir. Kaldı ki Karayalçın’ın tüm umursamazlığıyla gündemimize eleştirilecek yanı yoktur. Ankara’da oturmuşken, kişilik haklarımız yaptığı işler ortadadır. Her zaman alabildiğine kısıtlanmışken, hangi gitmesi gereken zamanda gitmesini vicdan Karayalçın’ın adaylığı bilmiştir. Hırsız, hiç değildir. hakkında olumsuz davranış sergiler, Aydındır. İyi bir aile hayatı vardır ve bunu anlamış değilim. Murat Karayalçın. yıllardır her türlü eleştiriye rağmen Bugün Deniz Feneri’ne neredeyse inandığı değerlerin mücadelesini açıkça sahip çıkan bir iktidar vermiştir. tarafından yönetilirken, hangi mantıkla Karayalçın’a Sorarım size Karayalçın’ı eleştirenler, onu burun kıvırılır bilemiyorum. Aydın olan herkesin eleştirirken kimin ekmeğine yağ sürdüğünüz CHP’nin adaylarını desteklemesinden başka gözünüzün önüne geliyor mu? Hâlâ özgür iradeniz alternatifi yoktur. En kötü CHP adayı bile bugün sizinken iyi pazarlar... G yaşadığımız demokrasi mücadelesinin hiçbirini bize Aylin@kotil.web.tr yaşatmazdı. Zaman CHP’nin adaylarını eleştirme Aylin Kotil K C M Y B C MY B