Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
YIL 22 SAYI 1180 / 2 KASIM 2008 Sıra çocuklukta, yani Bal’da... Semih Kaplanoğlu “Yumurta”, “Süt”, “Bal” üçlemesinin sonuncusunu yani “Bal”ı çekmeye hazırlanıyor. “Süt” ise önümüzdeki aylarda gösterime girecek. Yusuf’un yaşamını erişkinlikten çocukluğa doğru anlatan üçlemede, modernle gelenek arasındaki gerilimler ve değişim anlatılıyor... Gönül DönmezColin Sayfa 4 Yandaki fotoğraf Moda’da inşaatı süren Corner Otel’in nasıl bir kent suçu işlediğini anlatmaya yetiyor. Yalnız da değil; Gökkafes, Kızkulesi restorasyonu, kentsel dönüşüm projeleri, Four Seasons Oteli... İstanbul’un siluetini bozan, kamusal alanları işgal eden yapılaşmaların sayısı sürekli artıyor. Sanık sandalyesinde, ulusal ve uluslararası büyük sermaye grupları var. Sessiz kaldığımız sürece hepimiz bu suçun ortaklarıyız... Suçlu bina, mağdur İstanbul Esra Açıkgöz dımımızı attığımız her yerde bir suça tanıklık ediyoruz. Mağduru İstanbul, sanıkları ise uluslararası ve ulusal sermaye grupları, siyasiler, yerel ve merkezi yönetimler... İstanbul’un siluetine, dokusuna aykırı yapıların sayısı her geçen gün artıyor. Gasp edilen kamu ve yeşil alanlarda alışveriş merkezleri, oteller yükseliyor. Sulukule gibi köklü mahallelerin sakinleri şehir çeperlerine atılıyor. Yüzyıllık geçmişine rağmen Haydarpaşa Garı’nın yerinde gökdelenler yükseltmek için uğraşılıyor. Liste uzun. Şimdilerde ise Moda sahilinde yükselen otel daha dokunulmamış izlenimi veren Kadıköy’ün tarihsel dokuyla bağını çözüyor... Neyse ki bu A kent suçlarına karşı İstanbullular da boş durmuyor, örgütleniyor, eylemler yapıyor, davalar açıyor. Bu karşı duruşa son örnek, Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillendirme Kurumu (TÜRÇEK) bünyesinde kurulan “Moda Sahili’ne Hançer, İmar Yağması Dev Corner Otel’e Hayır Platformu”. Moda’da Taşyapı’nın yaptığı Corner Otel inşaatının durdurulması için 4 ve 6 Kasım akşamlarında mumlu ve fenerli eylem yapılacak, 5 ve 7 Kasım’da ise saat 20.00’da ışıkları söndürme eylemi yapacaklar. Mimarlar Odası İstanbul Şubesi de 2005’ten beri inşaatı engellemek için uğraşıyor. Otelle ilgili açılan dava ise hâlâ sürüyor. Kent suçu, eski bir tanım, ancak Türkiye’de yağmalamanın, talanın, tarihi dokuyu bozmanın adı olarak yeni yeni kullanılıyor. Biz de Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Eyüp Muhcu’yla İstanbul’a karşı işlenen ve bir hayli kabarık olan suçları konuştuk... “Moda Sahili’ne Hançer, İmar Yağması Dev Corner Otel’e Hayır Platformu” sözcüsü Kerem Ateş mücadelelerini anlatırken konunun hukuksal boyutunu, İstanbul Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı avukat Ömer Aykul’dan dinledik. İlgilenenleri Yıldız Sarayı’nda “Kent Suçları” adında bir de sergi bekliyor. Söz önce Mimar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Eyüp Muhcu’da. İstanbul son yıllarda büyük bir şantiye alanı gibi. Üstelik bunlar öyle basit yapılaşmalar da değil, rezidanslar, alışveriş merkezleri, yalıtılmış siteler, gökdelenler... Bunca uygulamadan hangisinin kent suçu olduğuna nasıl karar veriyorsunuz? Bu kavram, imar hukukuna, şehirciliğe, bilime, tarihi ve doğal çevrenin korunmasına aykırı; kente ve kentli haklarına karşı işlenmiş suç niteliğindeki bazı uygulamaları ifade ediyor. Bu uygulamalar, çevreyi, doğayı yok ediyor, tarihsel değere ya da İstanbul’un siluetine zarar veriyor. Kamusal ve toplumsal hakların gasp edilmesi de kent suçuna giriyor. Aslında İstanbul’a karşı bu hoyratça yaklaşım yeni değil, ancak yıllara ve uygulayıcılarına göre şekil değiştiriyor ve kente karşı giderek daha da acımasızlaşılıyor. Evet, 80 öncesinde de kenti tahrip eden uygulamalar söz konusu, ancak bunlar sistemleşmemiş, daha ziyade kimi sorunların ve plansızlığın sonucu ortaya çıkmıştı. Özellikle yoğun göç, hatalı yatırım planları, karayoluna indirgenmiş ulaşım anlayışından kaynaklılardı. Devamı 67. sayfalarda Şüphe varsa, çözüm de var! Artık herkes herkesten şüpheleniyor. Meraklarını gidermek isteyenlerin yardımına ise teknoloji koşuyor. Kullanmayı bilmeseniz de sorun değil, hacker’lar yanınızda! Ali Deniz Uslu Sayfa 2 Fadista MARİZA... Fado’da geçmişle gelecek arasında bir köprü kuran Mariza’nın dördüncü albümü yayımlandı. “Terra”da caz sınırlarına daha da sokulan sanatçıya pek çok ülkeden müzisyen eşlik ediyor. O, aşkı, özlemi, mutluluğu ve Sonuçta, artık Mariza da bir Fadista… Zekeriya S. Şen Sayfa 5 C M Y B C MY B hüznü, sesiyle müziğe işliyor.