02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 16 KASIM 2008 / SAYI 1182 İlk dalga salladı, ikincisi yıkacak Esra Açıkgöz atma tehdidiyle ücretleri düşürüyor, kıdem tazminatlarının düşürülmesini talep ediyor, İşsizlik Fonu’na göz dikiyor. Yani krizden en çok etkilenenler çalışanlar, bir de işsizler. Yoksullar ve işsizler ordusu giderek büyüyedursun, 1. Sayfanın devamı toplumsal dengelerin değiştiği de aşikâr. 29 Kasım’da KESK ve DİSK’in çağrısıyla Türkiye’nin dört bir yanından yola Özer, bu ağır sıkıntılardan dolayı Denizli’deki çıkan on binlerce emekçi Ankara’da toplanacak. “Krize, işletmelerini tasfiye edip, yurtdışında üretime başlayan işsizliğe, yoksulluğa ve zamlara karşı emek, barış ve firmalar olduğunu söylüyor. Özer’e göre, alınacak ilk demokrasi mitingi”nin amacı, hükümeti krize karşı önlem, kapanan ya da kapanmak üzere olan işletmelerin emekten yana bir çözüm ortaya koyması konusunda yeniden ekonomiye kazandırılması, ihracata yönelik üretim uyarmak. yapan firmaların Eximbank kredileriyle desteklenmesi... Dr. Ulaş Başar Gezgin’e göre, kriz ABD dışındaki hemen Önlem alınmazsa mı? “Şu bir gerçek ki ABD’deki finansal hemen tüm ülkelerde, ABD’li tüketiciye yönelik üretim kriz başta AB ülkeleri olmak üzere reel kesime yansıyor. yapan kesimleri vurdu. “En çok etkilenecekler” diyor, Gelişmeleri takip ediyoruz. Eskiden düşük kur nedeniyle “öncelikle, Türkiyeli tüketiciye değil, ABD’li tüketicilere yönelik üretim yapanlar olacak. Bunalımın ikincil dalgasında, fiyatlar üzerinde pek de denetimi olmayan ve kazançları da sınırda olan yerel üreticilerin battığını göreceğiz. Ayrıca, birçok eğlence işletmesinin ve lokantaların kapanmasına da tanık olacağız”. Çünkü tüketim düşüyor. İlk gözden çıkarılanlar mı? Sinemaya, tiyatroya gidenlerin, kitap alıcılarının sayısı azalıyor; dışarıda yemek, bir tek atmak için artık iki kere düşünülüyor. Sinema Eseri Yapımcıları Pazarlar hâlâ kalabalık ancak alıcılardan ziyade, “bakıcı”lar çoğunlukta... Meslek Birliği genel sekreteri Nilüfer Sapancılar da, krizin hissedildiği dönemden başlayarak seyirci sayısının şikâyet edilirken kurun belli düzeye gelmesine rağmen azaldığını söylüyor. Rakamlar da onu doğruluyor: firmalar sevinemiyorlar. Bu defa da talepteki düşme “2007’de birçok yeni sinema salonu açılmasına ve vizyona nedeniyle mal satacak müşteri bulmak bir sorun. Talep giren film sayısında da yüzde 20’lik artış olmasına rağmen daralması nedeniyle pazar kayıpları yaşanıyor. Bu 2008 Eylül’ünde seyirci sayısında Eylül 2007’ye göre yüzde bakımdan 2009’un daha zorlu geçeceğini ve krizin asıl 17’lik düşüş yaşandı. Bunun daha da yükselmesinden etkisinin 2009 boyunca hissedileceğini söylemek mümkün”. endişe duyuyoruz”. Sapancılar, bu durumun yapımcıları Yani işsizlik rakamları artarak büyüyecek. Şimdiye kadar geri çekeceğini, yeni ve kaliteli filmler yapılamayacağını, 20 bin DİSK üyesi işten çıkarıldı, ücretsiz izne yollananlar yani sektörde daralma yaşanacağını anlatıyor. Tam da Türk da cabası. İşinde kalmak isteyenlerin ise, hakları tehlike sinema sektörü büyürken. altında, çünkü kimi işverenler krizi bahane ederek işten Var, yok. Türkiye’yi de sarsacak, Türkiye’yi az vuracak… Aylardır iyimserlerle kötümserler arasında dillenen ekonomik kriz yorumlarında kötümserler kazandı. Fabrikalar kapanmaya, şirketler batmaya başladı, işsizlerin sayısı iki üç katına çıktı. Üstelik bu sadece başlangıç… İşçisi, işadamı, esnafı, yayıncısı, öğrencisi, sinemacısı... Herkes krizin mağduru... Bu mağduriyet zamlarla daha da artıyor. 2009 Kitaplar, krizde gözden çıkarılan ilk harcama kaleminde yer alıyor. şimdiden korkutuyor… Ulaş Başar Gezgin. Nilüfer Sapancılar. Necdet Özer. Krizin yayın dünyasında iki yansıması var. Krizi anlamak isteyenler, Marks’ın kitaplarına yöneldi, Kapital, Komünist Manifesto yok satıyor. Sol Yayınları kurucusu Muzaffer İlhan Erdost’a göre, darbeden sonra ilk kez böyle bir hareketlilik yaşanıyor. Krizden önce ayda 23 Marks biyografisi satan Sorun Yayınları, iki ayda 113 sattı. Agora Yayınları sahibi Osman Akınhay da Kapital’i anlatan, krize dönük kitaplara ilginin arttığını doğruluyor. Ancak bütün kitaplar kriz karşısında bu kadar şanslı değil. Akınhay, insanların elini cebine atarken daha çok düşünmeye başladıklarını, kitap gibi ihtiyaçların karşısında bu düşünme sürecinin daha da uzadığını anlatıyor. Krizin, piyasayı sıkıştırmasındaki asıl neden, Avro’nun artması, çünkü kâğıt almak için kullanılan para cinsi Avro. Buna kâğıtçıların fiyatları hemen arttırmaları, vadenin sıkıştırılması, vade oranlarının arttırılması da eklenince kâğıt fiyatlarındaki artış yüzde 40’a çıkıyor. Akınhay, garanti görmedikleri kitapları basmaktan kaçındıklarını gizlemiyor. Bu tablonun karanlık olduğunu düşünenlerin içine su serpmek gibi bir niyeti de yok, çünkü ona göre bu krizin birinci üfleyişi, yani sadece bir uyarı, “İhale yeni Amerikan başkanının eline verildi. Otomotivden başlayarak, bütün sektörlerde sıkışma olacak”. Baysal Deniz, krizle köyden gelen erzakla baş ediyor. çalıştırmak. Bunu bir örnekle doğruluyor: “Uç bir örnek olabilir; ancak günümüzdeki bunalımdan bağımsız olarak, Tayland ve Vietnam’da inşaat işçisi olarak kadınların da çalıştıklarını görüyoruz. Ayrıca sözleşmesiz ve geçici sözleşmeyle çalışanların oranı artacak. Tüm bir Doğu Asya kalkınmasının kısa süreli sözleşmelerle ya da sözleşmesiz çalıştırılan kadın işçilere dayandığını da belirteyim”. Kriz, daha çok konuşulacak. Zamlar, pahalılaşan hayat, işsizlik, düşen ücretler... Tablo karanlık, giderek daha da kararıyor... G ABDULLAH SEVGİL (İşsiz işçi) Sekiz senedir tekstilte çalışıyorum. Iki buçuk aydır da, büyük bir firmaya iş yapan, Ceren Nakış adlı bir taşerondaydım, ancak krizin şirketi vurduğu iddiasıyla beş kişi işten çıkarıldık. Ana firmada işten çıkarmalar 60’ı buldu. İş olmadığı söyleniyor, bunun şu an için doğru olmadığını düşünmüyorum. En azından bizim firma için, çünkü ellerinde iş var, gelen irsaliyeler var. Krizi kayıt dışı eleman çalıştırmak, diğerlerini işten çıkarmak için bahane TÜKETİM, YATIRIM, KRİZ Madalyonun bir de diğer yüzü var, yatırımcıların kriz algısı. Dr. Ulaş Başar Gezgin, batma korkusuyla piyasaya girmeyen yatırımcıların taşınmaz mülklere yöneleceğini söylüyor. Tüketim, yatırım ve dışsatımlar Osman Akınhay. düşünce, tutumyapıyı canlandırmak için başvurulacak tek yol var: Keynesgil çözümler. “Diğer bir deyişle” diyor “devlet yatırımlarının artması; özelleştirmelerden ve özelleştirme önerilerinden geriye doğru bir adım; devletin, korkuları nedeniyle yatırım yapmayan özel kesim yerine patronluğa soyunması”... Sadece Türkiye’de değil, ABD’de ve pek çok ülkede de konuşulan çözüm bu... Bir yanda kriz nedeniyle alışverişten uzak duran insanlar, diğer yanda insanlar tüketmediği için krizin şiddetlendiğini söyleyen ekonomistler; bu kısır bir döngü. Gezgin tüketmekten kaçınanlara hak veriyor. Ona göre çözüm tüketim değil, kısa erimde devlet yatırımlarının arttırılması ve finans sermayeye yönelik çeşitli düzenlemeler getirilmesi; uzun erimdeyse, yoksul dostu ya da varsıl dostu olmak değil; toplumu varsıl ve yoksul diye bölen düzenin tepe taklak edilmesi! Krizin getirdiği en büyük sorun işsizlik.“Geçmişte, örneğin, 1997’de yaşanan Asya’daki bunalıma bakarsak, işsizliğin artışıyla kırsal kökenli emekçilerin köylerine döndüğünü görüyoruz” diyor Gezgin “Bunalım durulana dek, köylerinde kaldıklarından kimi ülkelerde örneğin Tayland beklendiği denli büyük toplumsal olaylar yaşanmadı. Türkiye’de, kırsal kökenli kentlilerin köyleriyle bağlarının çok da güçlü olmadığını; bağları güçlü olanlarınsa köylerine dönüp birkaç yıl orada idare etmek gibi bir şansları kalmadığını görüyoruz. Yine de Türkiye’de ve dünyanın birçok ülkesinde, geniş aile bağları nedeniyle, bunalımın etkileri, bir Avrupa ülkesindeki olası sonuçlara göre daha hafif olacak”. Kriz yeni zenginler yaratmayacak da değil, kesin bir şey söylemek zor, ancak taşınmaz mülk piyasasının yeni milyonerler yaratması şaşırtıcı olmayacak gibi. Krizi kendi lehine kullanan patronları da unutmamalı... Gezgin, bunalımın kadınların işgücüne katılımını arttıracağını söylüyor, bunun nedeni kadınları teşvik etmek değil, düşük ücretle işçi C M Y B C MY B olarak kullanıyorlar. Şimdi ihbar tazminatımı almak için bekliyorum, vermezlerse kapıda direniş yapacağız, TekstilSen’le iletişimdeyiz. Bursa’da sendikaya rağmen 1250 işçi hiçbir sosyal hakları verilmeden atıldı. Malatya Organize Sanayi’de Çalık’a bağlı, İpaş, Anateks, Mert İplik’te çalışan üç bin kişi işten çıkarıldı. On kişilik bir aileyiz, zorunlu göçe tabi tutulup İstanbul’a geldik. Ailede üç kişi çalışıyordu, babamı da işten çıkardılar. Şu an sadece kardeşim çalışıyor. Zaten kıt kanaat geçiniyorduk, işsizlik, gıda ve enerjiye gelen zamlarla onu da başaramayacağız. Kriz, ekonomik düzeyi düşük olan aileleri daha da zora sokuyor. Henüz krizin sert dalgalarının atlatıldığını düşünmüyorum, daha yeni başladı. Ciddi işten çıkarılmalar olacak. 29 Kasım’daki eylemde sesimi duyuracağım.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle