22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

YIL 22 SAYI 1182 / 16 KASIM 2008 Sevgi Özdamar Sayfa 7 Yetmişli yıllarda Timur Selçuk’un “Kriz var, bunalım var” şarkısı ironiyle sahte bir krizin topluma yutturulmasını anlatıyordu. Şimdi gerçek bir kriz dipten vuruyor, yani ironiye yer yok. Borsalar sallanıyor, fabrikalar kapanıyor, işsizlik artıyor… Başbakan’dan başka iyimser de yok. Üstelik herkes ağız birliği etmişcesine “bu daha başlangıç” diyor. Eller kitaptan, sinemadan, tiyatrodan çekiliyor, hayat krize göre düzenleniyor. Şimdi, yeniden sokak zamanı. Emekçiler 29 Kasım’da “Krize, işsizliğe, yoksulluğa ve zamlara karşı emek, barış ve demokrasi mitingi”nde buluşuyor. Fotoğraf: Vedat Arık Türkiye’den kriz manzaraları Esra Açıkgöz Çoğunluğu erkek, başları ellerinde, gözleri ekranlardaki ekonomik çizelgelere göre parlayan ya da sönenlerin fotoğrafları bir aydır gazetelerden eksik olmuyor. “Dolar, 1.700’e çıktı”, “Borsalarda gergin bekleyiş”, “İngiltere’de piyasalar çok ciddi stres altında”, “ABD’de de 16 banka daha yardım alacak”... Giderek daha da kararan bu tablonun çıkışı, Ağustos 2007’de, 10 trilyonluk büyüklüğüyle dünyanın en büyük piyasası olan ABD mortgage piyasasındaki sorunla başlayan kredi krizine dayanıyor. Kredi krizinin finansal krize dönüşmesi uzun sürmedi ve dünyaya yayıldı. Bankalar iflas etti, şirketler kapandı, işsiz sayısı birdenbire birkaç kat arttı... Bu, 1929 Amerikan Buhranı‘ndan sonraki en büyük kriz ve Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Dominique StraussKahn’ın dediği gibi en kötü dönemini henüz atlatmadık bile. Kahn, ekonomik toparlanmanın tarihi olarak 2009’u gösteriyor. Verilerden çıkıp, hayata bakınca... Kuveyt’te çalışarak biriktirdiği parayla Mısır’da yatırım yapan 56 yaşında bir Mısırlının, borsada büyük düşüşler yaşanınca kendini asması bu sonuçların en ağırı. Bu tek intihar da değil. Dünya Sağlık Örgütü de, krizin fakirlikle ve işsizlikle mücadele eden insanlar arasında akıl sağlığı ve intihar vakalarını arttıracağı uyarısında bulunuyor. Bir Avustralya üniversitesinin Vietnam yerleşkesinde iktisat dersleri veren, psikolog, antropolog, bilişsel bilimci Dr. Ulaş Başar Gezgin’e göre, ekonomik krizle ya da onun demeyi tercih ettiği adıyla tutumyapısal bunalımla intiharlar arasında anlamlı bir ilişki var. İntiharların en yüksek oranda, Doğu Avrupa ülkeleri ve Rusya’da olması da bir tesadüf değil. “Bu ülkeler” diyor Gezgin “serbest piyasacılığın buldozer gibi geçtiği; sosyalist düzende iş ve yaşam güvencesi olan on milyonların umudunun serbest piyasa adı altında para babalarına peşkeş çekildiği ülkeler. Onları Japonya ve Güney Kore izliyor. Bu iki Asya ülkesi, ‘karoşi’ denilen aşırı çalıştırılmaktan ölümlerin de yaygın olduğu ülkeler. Japonya’da, özkıyımların çoğu, borç nedeniyle ve yaşlı kesimde görülüyor, çünkü emeklilik ve sağlık gibi toplumsal güvenceler, Sovyetler’in çöküşünden sonra zaferini ilan eden yeniserbestçilerce (neoliberal) gasp edildi. Japon yaşlısı, hastalandığında temel sağlığa erişemiyor; borç içinde yüzüyor ve canına kıyıyor”. Krizin böylesi ağır sonuçları Türkiye’de yaşanmıyor, en azından şimdilik... Gezgin, din nedeniyle Türkiye’de intiharların artmayabileceğini söylüyor, onu korkutan “cinnet getiren”lerin çoğalacak olması. Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, son yüzyılın en ciddi krizinin yaşandığını, Türkiye’nin de bu krizden zarar göreceğini ve büyümenin yavaşlayacağını söylese de, Başbakan Erdoğan’a göre bunlar fazla karamsar söylemler ve evet, Türkiye bu dalgalanmadan etkilenecek, ama en asgari düzeyde, çünkü krizlerden ders alındı! Erdoğan’ın kanıtı, Autoshow. “İşte ‘otomobil sektörü, battı, bitti’. Buyurun, Autoshow yapıldı. Ne oldu?” diye soruyor ve yanıtlıyor: “Şimdi kendileri söylüyor, ‘Kapan kapana’ diyor”. Kapanlar mı? Nüfusun yüzde 80’inin gelirin yüzde 20’sini paylaştığı düşünülürse, geriye kalan yüzde... Ancak bu yüzde de giderek küçülüyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, eylülde sanayi üretimi yüzde 5.5 geriledi. Bu, 2001 krizinden bu yana yaşanan en yüksek gerileme. Krizin kendini en çok gösterdiği şehirlerden biri de, Denizli. Kendi imkânlarıyla gelişmiş, Devlet Planlama Teşkilatı’nca olağandışı gelişme gösteren bir örnek olarak sunulan Denizli’de altı ayda 56 tekstil firması kapandı, 4 bin kişi işini kaybetti, işten çıkarılan ve işsizlik aylığı almaya başlayanların sayısı yüzde yüz arttı. Denizli Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Özer, krizin Denizli’yi daha çok etkilemesinin nedenini, ihracata dönük üretime bağlıyor. Tek neden bu değil, uzun süredir sanayiciyi zorlayan pahalı enerji, istihdam üzerindeki yükler, düşük kuryüksek faiz gibi sorunlarla boğuşuluyor, Çin, Hindistan, Pakistan gibi Uzakdoğu Asya ülkelerinin rekabetine dayanmakta zorlanıyordu. Kriz de bunlara tuz biber ekti. Devamı 2.3. sayfalarda ÇOCUK HAKKI MI, O NE? 20 Kasım “Dünya Çocuk Hakları Günü”. Ancak bu günü iyi anmak mümkün değil. Türkiye’nin çocuk hakları ihlalleri ve istismarı dosyası kabarık. Çalışan ve koruma kurumlarına bırakılan çocuklar ile çocuk intiharlarının sayısı giderek artıyor... Deniz Yavaşoğulları Sayfa 6 İstanbul: Bir Deniz Masalı İlker Maga, “İstanbul: Bir Deniz Masalı” adlı fotoğraf sergisiyle Avrupalılara İstanbul’u anlatıyor. İzleyicileri görmekle kalmasın, hissetsin istiyor. Fotoğrafın odağında yine insan var. C MY B C M Y B Berat Günçıkan Sayfa 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle