Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 AĞUSTOS 2006 / SAYI 1064 7 BAYHAN Hak ettiğim yerdeyim opstar’ın arabesk Bayhan’ı geri döndü. Çok değil, iki buçuk yıl önce Bayhan’ı tanımayan yoktu. Türkiye´’nin gündemine oturmuştu adeta. Kendine has duruşu, bakışlarıyla insanların gözdesi oldu. Bir süre televizyon ve sanat dünyasından uzak duran Bayhan suskunluğunu bizler için bozdu. P Yazı ve fotoğraf: Burçin Kıymaz Popstar yarışmasından ne umuyordunuz? Umduğunuzu buldunuz mu? Popstar’a katıldığımızda şöhret olacağımızı ve şöhretin sadece kaset yapmak ve konserler vermekten ibaret olduğunu zannediyorduk. Sanat camiasında gözler önünde olmayan kapalı perdeler olduğuna şahit olduk. Her şey aniden oldu. Bu kadar erken şöhret olmayı da beklemiyordum ve şöhret olmak uğruna da hiçbir zaman kişiliğimden ödün vermedim. Şöhret olmayı düşünen gençlerin bunu dikkate almasını istiyorum. Jüri üyelerinin değerlendirmeleri yarışmacılara yol göstermekten çok programın reytingini arttırmaya mı yönelikti? Bana daha ilk günden, “Siz şimdiden bir süper starsınız.” diyorlardı jüriler. Bu fikirlerini ikiüç hafta sonra değiştirdiler. Her şey şova dönüştü! Türkiye´’de çok farklı bir bakış açısı meydana geldi. Bence halkla televizyon arasındaki bağ bu yarışmayla daha öne çıktı. Jüriler kendilerine olan saygılarını kaybettiler. Önceleri yarışmacılara yol gösterme, örnek olma ve star arama adına yola çıktılar, ama hepimize ihanet ettiler. Belki de kendilerine ihanet ettiler. Tam da Andy Warhol’un dediği gibi oldu, Bayhan şöhreti yakaladı ve unutuldu... Televizyon programı “Popstar”ın yarattığı Bayhan, sesiyle, bedenini kullanımıyla, üstüne üstlük, poptan çok arabesk tarzıyla şöhret oldu. İki buçuk yıl sonra merak edip peşine düştük, bir albüm hazırlığındaydı. Büyük cümleler kurdu, büyük vaatlerde bulundu... Anlaşılan, şöhretin arkasını şöyle bir de olsa, görmüştü! ulaşmaya çalıştım. Gecikme pahasına da olsa adımlarımı sağlam attım ve verdiğim kararlardan asla vazgeçmedim. Ercan Saatçi’nin teklifini neleri göz önünde bulundurarak kabul etmediniz? Ercan Saatçi’nin teklifi 12 yıllık bir sözleşmeydi. Sözleşmeden çok içindeki maddeler beni rahatsız etti. Tek taraflı, bencilce maddelerdi. Denge yoktu. Herhangi bir olayda yapımcının kendini savunma hakkı var, ama sanatçının yok. Sanatçının karar verme hakkı da yok. Öyleyse nerde kaldı müzik! Batı’da müzik sözleşmeleri hep çift taraflıdır. Çünkü her iki tarafın da maddi ve manevi kazanması gerekiyor. Bu sözleşmeyi her şeyi göze alarak kabul etmedim. Doğru olduğunu düşündüğüm şeyleri yaptım. Kendi kararlarımı kendim verdim ve zoru tercih ettim. Yarışma sırasında sizi destekleyenler sizce hangi özelliklerinizden etkilendiler? Yarışmada dört jüriden de tam oy alan tek kişiyim. Bunun sebebi de diğer yarışmacılardan farklı olmamdı. Hiçbir zaman sahneye bir şeyleri gösteriş yapmak için çıkmadım. Hep hissettiklerimi yansıtmaya çalıştım. İnsanları çeken gerçekçiliğimdi. Popstar’da gördüğünüz ilgi yarışma sonrasında nasıl bir şekle büründü? Derler ki, “Gözden ırak olan gönülden de ırak olur.” Bu doğru bir söz. Artık her şey Bayhan’dan ibaret değil. Biliyorsunuz ki bir dönem Türkiye sadece Bayhan’ı konuşuyordu. O zamanlar ben çok şaşkındım. Zirveye kademe kademe çıkmamız gerekirken, tüm yarışmacılar zirvede bulduk kendimizi. culuğuma güveniyorum. Bazen çok komik bir adam oluyorum. İyi bir müzik adamı olmakla beraber iyi bir aktör olacağıma da inanıyorum ve olacağım. Peki en çok kimi oynamak isterdiniz? Kimi oynamayı istememden çok oyunculuğumun kimseye benzememesini ve ben gibi olmasını isterim. Müzikte nasıl kendi tarzımda okuyorsam, sinemada da kendi tarzımda oynamam gerek, ama her şeyden önce yapmam gereken albümüm. Ona odaklandım şu sıralar. Albümünüzde bizi neler bekliyor? Bu tamamen sürpriz! Şu an olmanız gereken yerde misiniz, sizce? Her ne kadar kabul etmesek de herkes bir şekilde hak ettiği konumdadır. Eğer umduğumuz konumda değilsek, zamanında yanlışlar yapmışız demektir. Ama eğer haksızlığa uğranılmışsa bunu dert etmekte haklıyız. Benim durumum da böyle bir şey. Hak ettiğim yerde değilim, fakat istediğim yerdeyim. BEN VE DİĞERLERİ... Jürinin popstar yarışması için yetkin olduğunu düşünüyor muydunuz? Jüri üyesinin star araması için bu konuda bilgisi olması gerekir. Kendi menfaatı ve şovu için hareket eden jüriden ne beklersiniz ki! İlk günler jürinin değerlendirmeleri daha gerçekçiydi, ama üç hafta sonra bu değişti. Popstar’da zaten iki yarışmacı vardı. Birisi bendim diğeri de geriye kalanlar! Jüriler de benim rakibimdi. İki buçuk yıl içerisinde kendinize neler kattınız? Sizce? Evet, bir süre ortalarda yoktum. Bunun sebebi de bana yapılan albümün yanlış olmasıydı. Benim düşüncem, bir popstar yarışması yapılıyorsa yapımcıların star adaylarına hak ettiklerini vermeleridir. Aslında iki taraf da istediklerini alamadı. Benim istediklerim sadece gerçek müzik ve gerçek duygulardı, ama alamadım. İki buçuk sene içerisinde müziği geliştirmek adına ne varsa hepsini yapmaya çalıştım. Hedefime KENDİNE BENZEYEN BİRİ... Yarışma sayesinde ünlenen diğer yarışmacılar gibi sizi hiç dizi ya da sinema filmlerinde görmedik. Neden? Birkaç sinema teklifi geldi fakat senaryoların hiçbiri bana göre değildi. Belki de bu görüşüm tecrübesizliğimden kaynaklanıyor. İçime bir şey sinmemişse de yapmam. Aslında oyun 3. KARABURUN ŞENLİĞİ Karaburun şenlik yeri Özlem Altunok G itmesi de, dönmesi de zor bir yer Karaburun. İzmir’den batıya doğru, iki saat boyunca kıvrıla kıvrıla uzanan yol, sizi kendi halinde, saklı gizli bir yerle buluşturuyor. Belki de sakinleri bu yüzden değerini daha iyi biliyor. “Biz Karaburunlular havayı, denizi, toprağı okur, doğayla iç içe yaşarız. Bu yüzden uzun ve mutlu bir ömür süreriz” diyor Karaburun’un yaşlılarından biri. 21 yaşında, her yazını Karaburun’da geçiren bir genç kız, arkadaşına hava atıyor yolu tarif ederken: “21 yıldır Karaburunluyum ben, bana mı öğreteceksin buraları?”... Uzun yıllardır Anadolu’nun giyim kültürünü, folklorunu araştıran Sabiha Tansuğ, ilk kadın bilimkurgu yazarlarından Selma Mine, öğretmen emeklisi, ressam Ayşe Aysel Güntürkün, yazar Gökhan Akçura Karaburun’suz yapamayanlardan bazıları... Özellikle 46 Ağustos tarihleri arasında orada olmalarının sebebi ise “Karaburun Şenliği”. Şenlik, Karaburun’un nimetlerini konuşmak için bahane sanki. En başta isyanı bu topraklarda da yeşerten Şeyh Bedreddin, Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal’i, sonra bin bir çiçek türünü, o çiçeklerden yapılan reçelleri, koyları, üzümü, dağları, zeytini... KARABURUN FANZİNİ: TORLAK! Bu yıl üçüncüsü düzenlenen şenliğin hikâyesi biraz da fikir babası Gökhan Akçura’nın geçmişinde gizli. Karaburun’la ilişkisi babasının maden mühendisi olarak Ege’deki madenleri dolaşırken 70’lerin sonunda Karaburun’a yerleşmesine dayanıyor. Böylece gençliği her yaz burada geçiyor. “O zamanlar denizde elimize ayağımıza ahtapotlar dolanırdı, yığınla balık yakalardık” diyor. Belediye başkanı Serdar Yasa da o günlerden arkadaşı. Üç yıl önce CHP’den belediye başkanı seçilince, Akçura’yla birlikte Karaburun için ortak bir şeyler yapmaya karar vermişler ve ortaya Karaburun’a özgü bu kültür şenliği Sabiha Tansuğ, Karaburun başlığını tanıtıyor... çıkmış. “Karaburun Şenliği’nin iki temel ilkesi var” diyor Akçura, “Şeyh Bedreddin gibi önemli bir simgeyi şenliğin içine katmak ve deniz kenarı etkinliği yapmak yerine, herkese hitap etmek.” Önümüzdeki yıllarda Ege’nin doğasına, kültürüne uygun bu şenlik için Sakız’dan, Midilli’den topluluklar da davet etmek istiyor. Gelelim son şenliğe... Üç gün süren şenliğin konukla Selim Sesler ve Baba Zula’dan Murat Ertel Dostlar Kahvesi’nde... rı arasında yazar, çizer, müzisyen ve araştırmacıların yanı sıra, Karaburunlular da vardı. İlk gün resim sergileri gezildi. Konserlerin mekânı ise Dostlar Kahvesi’ydi. Kordonboyu Topluluğu zeybek ve sirtoları yorumladı, Görkem ve Yannis Saoulis Rebetika müziğinden örnekler sundu. “Müzikli Söyleşiler”de ise Gökhan Akçura, Murat Ertel, Murat Meriç, Necip Sarıca ve Murat Beşer vardı. Kimi Yeşilçam şarkılarını, kimi pop müzik tarihini, kimi de film müziklerini anlattı. Söyleşilere Ceren Oykut’un “Müzikli Desenler”i eşlik ediyordu. İkinci gün “Dünden Bugüne Karaburun” başlıklı panelde Mustafa Akan, Sabiha Tansuğ, Alpaslan Bilen, H. Serdar Yasa ve Prof. Dr. Necmi Ülker, Karaburun’un tarihi, kültürü hakkında bilgi verdiler. Gece, Dostlar Kahvesi’nin konukları Selim Sesler ve arkadaşlarıydı. Baba Zula’dan Murat Ertel’in de eşliğiyle konserde belediye başkanı Serdar Yasa da dahil herkes dans ediyordu. Son gün, önce yöre halkının yetiştirdiği üzümler yarıştı, ardından “Şeyh Bedreddin’in İzinde Global Dünya, Anti Global Hareket” paneli yapıldı. Kapanış gecesinde Karaburun tarihinin en kalabalık konserinde Moğollar sahnedeydi. Şenlik bitti. Karaburun biter mi? Bitmez... İşin daha da enteresanı, şenlik davetlileri ve konukları bile Karaburun’un etkisine kapılarak üç günde, bir Karaburun fanzini çıkardılar: Torlak! Böylece sponsorluğunu belediyenin yaptığı Karaburun’un ilk ve belki de tek fanzininde Karaburun’a özel izlenimler, anılar, yemek tarifleri, yöre giysileri, çizimler bir araya geldi. CUMHURİYET 07 CMYK