Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 13 AĞUSTOS 2006 / SAYI 1064 Ekolojik pazar F eriköy’deyim. Sabah saatleri olmasına rağmen “Yüzde 100 Ekolojik Halk Pazarı”nda alışveriş başlamış. Domatesin domates, biberin biber, şeftalinin şeftali gibi koktuğu, koku cümbüşünün ortasındayım. Gözüm hemen sıra sıra dizilmeye başlayan Bursa şeftalilerine takılıyor. Şeftalilere baktığımı gören Şaban Burhan göz koyduğum şeftaliyi bana uzatıyor. Tezgâhında neler yok ki... Salkım salkım üzümler, kasa kasa şeftaliler, kara kara erikler, bir de dağdan topladığı taze kekik. Ben sormadan anlatmaya başlıyor: “Bursa Karacabey’de beş yıldır ekolojik tarım yapıyorum. Ekolojik tarım, el ve iş gücüne dayandığı için zor, ama sağlıklı nesil, sağlıklı topraktan geçiyor”. rı sorduğumda iktisatçı yanını ortaya koyuyor, “Ekolojik tarım yapmak zor. Bir yerden ürün alabilmek için üç beş yıl beklemek gerekiyor. Yani konvansiyonel tarıma göre üretim oranı düşük. Bu nedenle fiyatlar el yakıyor, ama bu pazarda fiyatlar kontrollü olarak değişiyor” diyor. Bu tezgâhtakiler üretici değil, onlar malları üretenlerin yerine temsilcilik yapıyorlar. Sanılanın aksine ekolojik ürünlerin fiyatları pahalı değil. Ekolojik ürünler bir lüks olmaktan çıkmış. Bunun nedenini Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği Genel Müdürü Cem Birder anlatıyor: “Narh sistemine göre fiyatları belirliyoruz. Her hafta Şişli Belediyesi’nin sınırları içindeki manav, market, pazar fiyatları dikkate alınarak ortalama bir fiyat belirleyip üreticiye bu fiyatları öneriyoruz”. Yazı ve fotoğraf: Candeğer Muradoğlu BİR BUÇUK OLUR Şimdi başka bir tezgâhtayım. Tezgâhın önünde “Bir alan bir daha alıyor” diye bağırıyorlar. Aslında alışık olduğum bir cümle. Tezgâhın arkasına geçiyorum. Upuzun bir tezgâh. Tezgâhtarlardan biri Mehmet Gökmen, sosyolog; diğeri Adnan Işık, iktisatçı... Sorularımı sormaya başlıyorum. Tam bu sırada bir kadın tezgâha bakıp gidiyor. Gökmen “Bir buçuk olur” diye arkasından bağırıyor. “Tam pazarcı gibi...” diyorum. “Yavaş yavaş öğreniyoruz” diyor. Çeşitli doğa derneklerinde gönüllü çalışmış. Tezgâhın diğer başında Adnan Işık var. Onu pazara, “doğru ürünü bulma arayışı ve yerele olan özlem” getirmiş. Kuzguncuk’ta ekolojik ürünler satılan bir dükkânı var. Sadece cumartesi günleri kurulan pazardaki fiyatla Sosyolog Mehmet Gökmen pazarda nektarin satıyor... Pazarda yürürken ambalajlı ürünlerin üstündeki Tarım Bakanlığı logosu dikkatimi çekiyor. Cem Birder’e logonun ne anlama geldiğini soruyorum, “Ürünlerin ekolojik olduğunu kanıtlayabilmek için ambalajların üstünde bu logo olmak zorunda. Yaş meyve ve sebze için de sertifika gerekli” diyor. Tezgâhlara şöyle bir göz gezdiriyorum. Hepsinin üzerinde yıldızlı pekiyili sertifikaları var. Pazara üreticiler Türkiye’nin dört bir yanından gelmiş. Yani sınır yok, ama üreticiler mevsime göre değişecek. Bu pazarın Türkiye’de tek olduğunu, ancak başka illerde ve ilçelerde bu pazarları kontrollü olarak çoğaltmayı amaçladıklarını söylüyor Birder. Sözlerine devam ederken kurulması planlanan pazarlarda ürün kalitesinin ve azami ürün çeşitliliğinin aynı olması gerektiğine dikkat çekiyor. Birder’e göre, ekolojik tarım, Türk çiftçisinin kurtuluşu, “Aslında ekolojik tarım Türkiye’de Avrupa ile aynı anda başladı. Uzun vadede strateji geliştirilemediği için ekolojik tarımda geri kaldık. Türk çiftçisinin kurtuluşu organik tarımla mümkün. Bu da çiftçilerin eğitilmesine bağlı” diyor. Birder, hedefleri için yapılması gerekenleri de belirlemiş: “Organik ürünleri kullanıma geçişte hastanelerin, lokantaların, yemek fabrikalarının organik ürün alımını sağlamak gerekiyor. Yerel pazar ve marketlerin toptan alımcılara ekolojik ürünlerle ilgili görüş ve değerlendirme yapması, onlar ve bizim açımızdan olumlu sonuçlar çıkaracak“. ÜRETİCİDEN TÜKETİCİYE... Projenin iki de sponsoru var: Pınar Organik Süt ve Milupa Organik. Pazarın yeri ise Şişli Belediyesi tarafından tahsis edilmiş. Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül de pazarın müdavimlerinden. Biber alırken konuşuyoruz... “Üreticilerin aracı olmadan doğrudan tüketiciyle buluşması güzel. Üretici de tüketici de bundan memnun. Tüketici memnuniyeti üreticiyi teşvik ediyor. Her cumartesi yirmi tondan fazla ürün satılıyor. Hem de konvansiyonel tarımla üretilenlerle aynı fiyata”. “Yüzde 100 Ekolojik Halk Pazarı” Feriköy’de kırk hafta daha kalacak, fakat üreticilerin amacı bu pazarın sürekliliğini sağlayabilmek. Türkiye’nin ilk ve tek “Yüzde 100 Ekolojik Halk Pazarı” her cumartesi Şişli Feriköy’de kuruluyor. Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin yaptığı bu projenin amacı, organik ürünleri bir lüks olmaktan çıkarmak ve yaygınlaşmalarını sağlamak. O yüzden de organik ürünler, konvansiyonel tarımla üretilenlerle aynı fiyata satılıyor. CUMHURİYET 10 CMYK