22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 30 TEMMUZ 2006 / SAYI 1062 Hep yetişecek bir yerleri, bitirilecek işleri var... Çalışıyor ya da kendi işlerini kurmanın peşine düşüyorlar, ama nüfusun sadece yüzde 24.3’ünü oluşturuyorlar. Oysa AB’ye girmeye hazırlanan bir ülkede bu oranın yüzde 60 olması gerekiyor. Çözümlerden biri, kadının istihdama katılması için proje yapmak. Ancak esas çözüm ekonomik ve toplumsal değişimde! Haydi kadınlar üretime... 20 ilde dört bin kadın... AGİDER, kadın girişimcileri güçlendirmeyi, sayısını arttırmayı ve Türkiye’nin sosyal ve ekonomik gelişimine katkıda bulunmayı amaçlıyor. Aday kadın girişimcilerin işletme kurmalarını desteklemek Meltem Kurtsan. amacıyla eğitim, danışmanlık ve mentörlük çalışmaları yürütüyor. Girişimci adayı beş kadına ofis desteği sağlanan KAGİMER, Mardin’deki kadın kooperatifleri ile pazarlanabilir ürünler geliştirilen “Kadından Kadına Köprü”, insan kaynakları ve yönetim danışmanı yetiştiren “Su Damlası” projesi, çalışmalardan birkaçı. KAGİDER Başkanı Meltem Kurtsan’a göre, kadının ekonomik hayata katılması ülkelerin gelişmesi için çok önemli, “Bu, ekonomik kalkınma ile birlikte kadının toplumsal statüsünü güçlendirecek, daha eşitlikçi, duyarlı ve dengeli değerler yaratacak” diyor. KAGİDER, üyelerinin çoğu İstanbul’da olsa da, projelerini bu şehirle sınırlamamış, Ankara, Adana, İzmir, Kayseri, Van, Mardin, Samsun, Adıyaman, Batman, Siirt, Şanlıurfa başta olmak üzere 20 ilde dört bin kadına ulaşılmış. “Şu anda” diyor, “kadın girişimci derneklerini birleştirecek Kadın Girişimciler Federasyonunu (KAGİFED) kurmaya çalışıyoruz”. T K ürkiye’de kadın nüfusunun 35 milyon 929 bin olduğunu ve bunun ancak beş milyon 926 bininin istihdam edildiğini biliyor musunuz? Üstelik bu rakam her yıl düşüyor. Çünkü ekonomik krizlerin faturası önce kadınlara kesiliyor. 1990’larda yüzde 36’larda olan kadınların iş gücüne katılım oranı bugün 24.3. Yani çalışabilir yaştaki her dört kadından sadece biri çalışıyor. Oysa Danimarka’da her 100 kadından 71.6’sı, İsveç’te 70.5’i istihdam ediliyor. Türkiye AB ülkeleri listesinde en son sırada. Bu, ilerleme raporlarında da sıkça eleştiriliyor, Türkiye’den istihdam politikalarının içine kadın istihdamı politikalarını eklemesi isteniyor. Zira AB Lizbon Stratejisi’nde belirlenen hedef, kadın istihdamının 2010’da yüzde 60’a çıkarılması. Yani, 4.5 yıl içinde 2.5 katı bir gelişim sağlanmalı. Bu, kadınlarla ilgili kuruluşların çalışmalarının daha çok görünür olması, kadınlara yönelik meslek edindirme kurslarının çoğalması, kadın vakıflarının söz hakkının artması anlamına geliyor. Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDV), bu kuruluşların ilk örneklerinden. 20 yıldır kadınlara yönelik hizmetler veriyor. Bunlardan en önemlisi de mikro krediler. Bu, Türkiye için yeni olsa da, dünyada 35 yıldır uygulanıyor. Çıkış noktası Latin Amerika, ama eşzamanlı olarak Bangladeş’te de başlatılmış. Şu an hemen hemen tüm gelişmekte olan ülkelerde, hatta ABD ve Avrupa ülkelerinde uygulanıyor. İşte KEDV Maya Mikro Ekonomik Destek İşletmesi Direktörü Belgin Güzaltan’ın yanıtları... Esra Açıkgöz için bilinçlendirme çalışmalarında bulundu. Sivil toplum kuruluşlarını, DPT, BDDK, Hazine, ilgili bakanlıklar, Avrupa Komisyonu, özel sektör ve uluslararası kalkınma örgütlerini temsil eden çeşitli üyelerden ve akademisyenlerden oluşan bir ulusal komite kuruldu. Bankacılık sektörüne yönelik toplantılar düzenlendi. Yine de 2005’te biz ve Türkiye İsrafı Önleme Vakfı dışında yeni bir girişim olmadı. Mikro kredi yasamız da hâlâ Meclis’te bekliyor. KADININ ARTI DEĞERİ FAZLA... Siz, mikro kredi vermeye nasıl başladınız? 1995’te İstanbul’un göç alan yerlerinde yaşayan 100 kadına kredi verdik. İyi sonuç alınca, bu yönde kurumsal bir yapıya dönüştük. Kocaeli, Adapazarı ve İstanbul’da 4500 kredi verdik. İki bin borçlumuz var. Başvuranların yüzde 30’unu geri çevirdik. Daha çok ne tür işler için kredi istiyorlar? Yüzde 66’sı ticaretle uğraşıyor, yüzde 26.3’ü üretim, 7.1’i hizmet, 0.2’si hayvancılıkla. Yüzde 0.4’ü ise ihtiyaç dolayısıyla aldı. Başvuranların çoğu ilkokul mezunu, yüzde 10.1’i hiç okumamış. Kredi alanlar daha çok evlerinden çalışıyorlar. Kredi ile boncuk alıp takı yapıyor; ip alıp, oya örüyor ve satıyorlar. Geçen hafta, Tepebaşı’ndaki çingenelere 50 kredi verdik. Ödemelerde sorun çıkıyor mu? Geçen yıl yüzde birlik bir zararla kapattık, ama onları bu yıl topladık. Bu yıl, yüzde 5’lik bir gecikme var, ancak onları da alırız. Kadınların yarattıkları artı değer daha fazla. Sizce etkinlikleriniz neleri değiştirdi? Her şeyden önce kadınları sokağa çıkardı, duruşları değişti ve kendilerini sevmeye başladılar. Çoğu başvurduğunda kocaları, “Sen beceremezsin, bırak” demiş, ama başardıklarını görünce, kocalarının da yaklaşımı değişti. Yine de mikro kredi mucize değil. Her semtte köşeyi dönen biri yaratılacakmış izlenimi veriliyor. Tek katkısı kaynak yetersizliği nedeniyle üretemeyen, bankaya gidemeyen ya da gitse de kredi alamayacak insanlara imkân yaratması, ancak bunlar yeterli değil. Dünya Bankası geçen yılı “Mikro Kredi Yılı” ilan etti. Oysa bu uygulama Türkiye için yeni sayılır. İlk uygulayıcısı da KEDV... Evet, Mikro Kredi Yılı ile hedef, 100 milyon aileye ulaşmakBelgin Güzeltan tı ve Dünya Mikro Kredi Zirvesi’ne üye 3164 mikro finans kuruluşu 92.3 milyon kredi verdi. Bunun yüzde 84’ü kadınlaraydı. Dünyada 500 milyon kişi mikro kredi talep ediyor. Talep ve arz arasındaki bu dengesizliğin giderilmemesinin en büyük nedeni yoksul insanların ödeme kapasitelerinin, gerçeğin aksine, çok düşük olacağı varsayımı, mikro finans kuruluşlarının büyüme hızlarının düşük olması ve çoğunluğunun sürdürülebilirlik kriterlerinden uzak, bağış nitelikli krediler vermesi. Anlayacağınız, dünyanın en yoksul 100 milyon ailesi için 21.6 milyar dolarlık bir kaynağın yeterli olacağı hesaplanırken, dünyanın en zengin yedi kişisi küresel yoksulluğu ortadan kaldırabilecek ekonomik gücü elinde bulunduruyor. Bu uygulamanın Türkiye’deki durumu ne? Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (BMKP) Türkiye’de mikro finans sektörünün gelişimini teşvik etmek Önce GAP Bölgesi desek de... NURCAN BAYSAL Diyarbakır GİDEM Girişimci Destekleme Merkezleri Ofis Koordinatörü GİDEM’in Kadın Girişimciliğinin Gelişmesi projesine, 2003’te başladık. Amacımız sadece GAP Bölgesi’nde kadın girişimci sayısını arttırmak değil, aynı zamanda kadın girişimciler için Türkiye’de daha iyi bir ortamın yaratılması. Bu nedenle proje GİDEM illerinin bulunduğu Diyarbakır, Adıyaman, Şanlıurfa ve Mardin’de uygulansa da ulusal bir kadın girişimciliği merkezi kurulması için de çabalıyoruz. Kadınlara, eğitim ve iş kurma danışmanlığı veriyoruz. 150 kadına hizmet verdik, 19'u kendi işini kurdu, 42’sine istihdam sağlandı. Doğu’da kadın girişimci sayısı çok düşük, diğer yandan yoksulluk arttıkça kadının dışarıda çalışmasına daha sıcak bakılabiliyor. Kadınların aile ve toplum içinde güçlenmesinin sadece krediyle sağlanabileceğini varsaymak yanlış. Sorun ekonomik, toplumsal, politik, kültürel ve yasal boyutlarıyla ele alınmalı. CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle