Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 28 MAYIS 2006 / SAYI 1053 SİHİRLİ OTOBÜS Bilal Taşlı, illüzyonu şoförlükle birleştirmiş ve asık suratla binenin güler yüzle indiği sihirli bir otobüs yaratmış. HalkalıAksaray hattında çalışan otobüsün müdavimleri yaşlı kadınlar. Gençler ise illüzyonun sırlarını öğrenebilmek için Taşlı’nın peşinde... Gülşah İnce tobüs beklemek, gün içerisinde yapılan en sıkıcı işlerden birisidir. İnsanı bütün gün çalışmaktan daha çok yorar, ama HalkalıAksaray hattı üstünde öyle bir otobüs var ki, insanlar sadece yorgunluklarını atmak için bile beklemeyi göze alıyorlar. Bu sihirli bir otobüs. Çünkü şoförü Bilal Taşlı illüzyon gösterileriyle yolcuları eğlendiriyor. Otobüse dalgın olarak binen yolcuları gözüne kestirerek cep telefonlarını veya pasolarını kaybediyor. Yolcu, daha ne olduğunu anlamadan kaybolan eşyasını şoförün elinde görünce kendine geliyor. Şaşkınlıktan donakalan yüz yerini gülümseyen yüze bırakıyor. Bilal Taşlı bir otelin danışmasında çalıştığı zamanlarda ilgilenmeye başlamış. “O zamanlar çok fazla uyarılar olmasına rağmen devamlı turistlerin ceplerindeki eşya ve üstlerindeki takılar çalınıyordu” diyor: “Ortamın çok kalabalık olmasına rağmen hiç kimse nasıl fark etmez merak ediyordum, illüzyona bu merakla başladım.” Derdi para kazanmak değil, eğlenmek, eğlendirmek. “Eğer para kazanmak için yapmış olsaydım bir mecburiyet söz konusu olacaktı” diye düşünüyor: “İnsanlar beni izlemeye bir şeyler bekleyerek gelecekti. Hiç beklemedikleri bir yerde sürprizlerle karşılaşınca daha çok seviniyorlar. Gerçek gülmek bu işte, beklenilmeyen bir anda gülmek”... İllüzyon yapan bir şoföre siz nasıl tepki verirsiniz? Bir yolcusunu anımsıyor Taşlı, ikinci kez otobüse bindiğinde kendisine teşekkür eden. İlk binişi kötü bir gününe denk gelmiş bu yolcunun. Daha ilk adımında şakayla karşılaşınca gülmüş ve gününün geri kalanı güzel geçmiş. Bir kadın yolcu da şakayla karşılanınca şaşırmış, yolculuk boyunca şakalar birbirini izleyince, inerken, “Ben” demiş, “Böyle bir şey görmedim, sizi tebrik etmek istiyorum”. Yolcu bununla da kalmamış Taşlı’yı öpmüş... O Evli ve iki çocuk babası Taşlı’ya eşinin bu durumu nasıl değerlendirdiğini sorduk. Gülerek; “Benim eşim çok kıskanç ve bu yeteneğime çok da iyi bakmıyor. Kadınlar, numara yaptığım zaman bana daha yakın davranıyorlar. Onları güldürdüğüm zaman hoşlarına gidiyor ve gülmeye devam etmek için muhabbete giriyorlar. Karım da kıskanıyor” diyor. Yine de Taşlı’nın otobüsünün müdavimleri yaşlı kadınlar. Gençlerden de meraklılar var elbette. “Yaptığım numarayı anlayabilmek için bir genç benimle ardı ardına üç sefere çıkmıştı” diyor: “Bir çocuk da, otobüse bindiğinde bana bir gazete parçası verdi. Benimle ilgili çıkan bir haberi görmüş ve ‘Bana sihirbazlık yapan adam’ diye saklamış.” ŞOFÖR SOHBETLERİ... İş diğer şoförlerle arkadaşlığa geldi mi, bu yolcularla olduğu kadar kolay değil. “Sohbetleri çok negatif ve dünyaya çok karamsar bakıyorlar” diye yakınıyor: “Konuştukları çoğu şey yolda yaşanan olumsuz olaylar. Onlara, farklı insanların bir aradayken tartışmasının doğal olduğunu söylüyorum ama değişen bir şey olmuyor. Arabada yaşanan gerginlikler şoföre de yansıyor ve yolcular benim sürekli güler yüzlü olmama da şaşırıyor.” Bilal Taşlı yolcularıyla çok farklı ilişkiler kurmuş. Yolcular da onu, canlarını emanet ettikleri bir şoför kadar bir dost olarak da görüyorlar. Kendilerini eğlenceye yakın tutmak ve daha iyi hissetmek için şoförün hemen yanındaki yerlerini alıyorlar. O andan itibaren illüzyonlar ve sohbetler başlıyor. İhtiyaç duydukları zaman, AksarayToplukonut hattında bir dostun kendilerini beklediğini biliyorlar. gülsahmiha@mynet.com Bilal Taşlı, hem illüzyon yapıyor, hem otobüs kullanıyor... (Fotoğraf: Gülşah İnce) EDİTÖR’DEN “Hayatta normal diye bir şey yok”! Morrissey böyle sesleniyor şarkısında. Zekeriya Şen’in yazdığına göre uzunca bir süre hem kendini hem de herkesi “normal” olduğuna inandırmış, bir adamın orta yaş çığlığı bu. Hayatlarımızı normalleştirmekte üzerimize yok! Çünkü “normal” hem koruyucu, hem sağaltıcı. “Normal”i oynarken insanın başı kolay kolay belaya girmez, uyumlu görünür, uyumlu algılar, uyumlu düşünür... Bazen “deli”yi oynamak da koruyucu bir zırh sağlar, ama “normal” her zaman daha besleyicidir! Normalin işsiz kalma tehlikesi düşüktür, evliliği uzun ömürlü, evi derli toplu, çocukları “sağlıklı” olur. Dostlukları da normaldir, sınırları ve ihlal dereceleri nettir. “Normal” dış dünyaya mesafesinde de temkinlidir. Elbette olup bitenlere dair bir düşüncesi vardır, ABD’nin Irak’ı işgalini o da onaylamaz, Bush ve Blair’i o da sevmez, dünyanın petrol üzerine kurulu olduğuna inanır, o da dünyanın büyük ve tek bir pazara doğru ilerlediğini düşünür. O da sessizlikten, tepkisizlikten şikâyetçidir, sorunun Batı’nın isyancı, Doğu’nun itaatçı ruhundan kaynaklandığından emindir. Yine de Batı’nın eylemcilerine sempatiyle, içinde yaşadığı Doğu’nun muhaliflerine burun kıvırarak bakmakta bir sakınca görmez. Örneğin Arjantin’in Plaza de Mayo Anneleri ellerinden öpülesi, Türkiye’nin Cumartesi Anneleri ise gözler önünden çekilesidir. IRA göz kamaştırıcı, soylu bir örgüt, yaşadığı coğrafyadaki solcular vandaldır. Çok şikâyet, az hareket yorgunudur “normal”, ama sükunetin “erdem”ine bayılır. Homofobiktir, tek kimliklidir “normal”, her türlü apolet ve unvan karşısında kendinden geçer. Kendisinin ve ülkesinin ne kadar çok düşmanı olduğuna inanırsa, o kadar rahat eder, çünkü bu kendi sorumluluğunu eksiltir. Aksi takdirde asıl sorunun yanıbaşında başlayıp bittiğini görecek, dahası suç ortaklığının farkına varıp delirecektir! Normal görünmekten vazgeçen Morrissey, belli ki farkındalığın etkisiyle, bir başka şarkısında şöyle sesleniyor: “Dünyayı görüyorum... Kusturuyor beni...” Görmek ille de kusturmaz insanı elbette, ama gerçeklerle aradaki perde kalkar... Bu hafta bir arkadaşımıza veda ediyoruz. Özgür Erbaş, eğitimini aldığı alanı seçip gazeteciliğe veda ediyor. O artık bir avukat. Başarılar ve yol açıklığı diliyoruz. İyi haftalar... Berat Günçıkan bguncikan@yahoo.com Cumhuriyet DERGİ* İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Editör: Berat Günçıkan Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Yazı İşleri Müdürleri: Mehmet Sucu, Güray Öz (Sorumlu) Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Baskı: İhlas Gazetecilik AŞ 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna/ İstanbul (0212) 454 30 00 İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Cumhuriyet Reklam (0212) 251 98 7475 / 343 72 74 *Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. cumdergi@cumhuriyet. com.tr CUMHURİYET 02 CMYK