02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

5 ŞUBAT 2006 / SAYI 1037 7 EVSİZLER ANLATIYOR Filistin’de Hamas’ın iktidarı beklenmedik bir durum değildi, ancak Hamas’la El Fetih arasındaki gerilim kaygı uyandırıyor... REMZİ SEYİS Evsizler Evi’nin en “genci”, en yüzü güleni belki de o. 92 yaşında. Atatürk’ün Nutuk’u okumasını bilirim, çünkü onu okurken izledim diyor. Pek çok iş yapmış, inşaat işini Rum ustalardan öğrenmiş. Ne sigortası, ne emekli maaşı var. Son üç ayını Evsizler Evi’nde geçirmiş. Daha önce camide yatıp kalkmış. Kimsesi yok, “Akraba akreptir” diyor. Remzi Seyis’e birkaç soru daha sormak istiyoruz, ama “Namaza yetişmem lazım” deyip gidiyor. HALUK UYMAZ 35 yaşında. Bükreş’te tıp eğitimi almış, psikiyatri uzmanlığı eğitiminden sonra Türkiye’ye dönmüş. Ataması yapılmadan bir gün önce beyin kanaması geçirmiş. O zamanlar ekonomik durumu iyiymiş, ameliyatını da Ebru Gündeş’in doktoru yapmış, ama yine de felç olmuş. Para bir süre sonra bitmiş, eşi ve çocuğu bir başka merkeze, kendisi de Evsizler Evi’ne yatırılmış. Kaymakamlığın yaptığı yardımı alan eşi, çocukla birlikte kaybolmuş. Uymaz tüm umudunu yitirmiş, gelecekten beklentisi yok, “İzin varsa ötanazi yaptıracağım” diyor. Paranın güç, gücün de ilişki getirdiğini anlatan Uymaz, “Param varken, hiç aklıma gelmezdi insanlar sokakta mı, aç mı diye düşünmek. Nüfusuna kayıtlı olduğum yerde, şimdi ben evsizim. İnsan düşünce hiç kimsesi kalmıyor. Her gün kapımı çalanlar, artık yoklar” diyor. Dünya Hamas’a bakıyor Alper Turgut ünyanın gözü Ortadoğu’nun en kanlı ve en radikal İslami örgütü Hamas’ın üzerinde. Her dört kişiden birinin işsiz, her iki kişiden birinin yoksulluk sınırı altında yaşadığı enkaz görünümündeki Filistin’de şimdi neler olacak, El Fetih’le Hamas arasındaki gerilim nasıl çözülecek? Peki ya barış? Müslüman Kardeşler’in (Ihvan) Filistin’deki askeri kolu olarak 14 Aralık 1987’de, birinci intifadayı (ayaklanma) yaratan koşullarda kurulan İslami Direniş Hareketi’nin (Hamas) önceliği cihattı. Bağımsız ve şeriata dayalı bir Filistin devleti kurulana dek de bu önceliğinden vazgeçmeyecekti. Onu yaratan biraz da 1970’lerin Filistin’inde erk sahibi olan sol örgütlerin, 1980’lerde gittikçe artan İslami eğilim karşısında silinmeleri, yurtsever, ilerici ve laik söylemleriyle tanınan Yaser Arafat’ın şeriatçı örgütlenmelere ödün vermesi oldu. Kafa karıştırıcı bir soru da hemen hemen aynı tarihlerde ortaya atıldı: Acaba Hamas’ın gerçek kurucusu, D ze’yi kale, İsrail toprakları ile “kutsal kent” Kudüs’ü savaş alanı olarak seçti. İlk ayaklanma sırasında Filistinlilerin barışçıl gösterileri ve taşlı saldırıları, İsrail’in insanlığı dehşete düşüren ve sıkça vahşete dönüşen şiddet uygulamalarıyla karşılaşmıştı. 2000’deki ikinci ayaklanma, şiddette ölçünün ne kadar aşılabileceğine örnekti. Artık, İsrail’in karşısındaki baş aktör Hamas, militanları ise Arafat’ın “Küçük Generalleri”ydi. 1993 yılında ilk “canlı bomba” eylemiyle dünya da Hamas’ı tanıdı. 2004’deki ateşkese dek 400’ün üzerinde intihar komandosunu çoğu sivil İsrail hedeflerine gönderdi. İsrail de meşhur suikast politikasını, Hamas için de uygulamaya koymakta gecikmedi. Yine 2004’te örgütün ruhani lideri felçli Şeyh Ahmet Yasin, bir ay sonra da halefi Dr. Abdülaziz El Rantisi öldürüldü. Halid Meşal, Muhammed Sayyam, Muhammed Nezzal, Musa Abu Merzuk, İbrahim Goşe, Müşir El Masri, Imad El İlmi, İsmail Haniya, Mahmud Zahar gibi liderlerle ön plana çıkan Hamas’ın başında bugün kim var bilinmiyor. Bu örgütün İsrail’in nokta operasyonlarına karşı aldığı bir önlem, ancak Meşal, Zahar ve Haniya etkin bir konumda bulunuyor. nimseyen bir örgüt olmadıklarını kanıtlamaktı. Sonunda Hamas, yaklaşık 650 bin Filistinli seçmenin oyunu alarak, yüzde 60 gibi ezici bir çoğunlukla 132 sandalyeli Filistin Meclisi’nde tek başına iktidar olmasına yetecek 74 sandalyeyi kazandı. Evet, Hamas bir zafer kazandı, ancak Arap dünyası, bu zaferin, çok kolay bir şekilde mağlubiyete dönüşebileceği uyarısında bulunuyor. Görülen o ki İsrail’i reddederek kazandığı iktidarını, bu kez İsrail’in masasına oturarak sürdürecek. Çünkü şu bir gerçek ki, tüm Filistinliler siyasi ve ekonomik zincirlerle İsrail’e bağlı, elektriğinden suyuna her şey İsrail’den geliyor ve Filistin’in tüm ticareti, 2. utanç duvarının inşasını hızla sürdüren “düşman ülke” üzerinden yapılıyor. İsrail’in koyduğu 17 ayrı vergiyle yaşam alanını adamakıllı daraltması, bütçenin yarısını oluşturan dış yardımın yüzde 40’lık bölümüne “koşul” konulması, çalışacağı devlet kadrolarının büyük bir kısmının El Fetih üyesi olması, çöken ekonomi, işsizlik, yolsuzluk, bozuk sağlık sistemi, sürgündeki Filistinliler, mülteci kamplarının durumu da Hamas’ın altına gireceği yükler. Tüm dünya, Hamas’a BÜLENT AKVERDİ İÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni yarıda bırakıp, turizm alanında çalışmaya başlamış, bir dönem İzmir’de mankenlik ajansı kurmuş. Hatta bir ara kendisi de mankenlik ve fotomodellik yapmış. “Bir hata yaptım” diyor, “Eşimi aldattım. O tıp doktoruydu, aldattığımı öğrenince 22 yıllık evliliğimiz bir günde bitti. Tüm malvarlığım onun üzerineydi. Polis zoruyla evimden atıldım”. Bir anda hayatı değişen Akverdi, sinir krizi geçirmiş, geçici hafıza kaybı yaşamış, Darülaceze’de tedavi görmüş. “Sonrası malum” diyor, “Burada herkesin öyküsü birbirine benzer. Ailemiz var, ama kimsemiz yok”. MEHMET ASLAN Varlıklı bir ailenin oğlu olmasına karşın, kendi ayakları üzerinde durmak istemiş ve ilkokuldan itibaren çalışmış. Tekstil işinde çıraklıktan başlayıp büyük rakamlarla oynamaya başladığı dönemde, Rus mafyasıyla yolları kesişmiş. Böylece, bütün malvarlığını kaybetmiş; villasını, apartman dairesini, arabasını, atölyesini... Tekrar çalışmaya başlamış, ama bu kez eşi eski günlerini özlemiş, araya bir de kıskançlıklar girmiş. Bir gün eşini Bakırköy’de bir erkekle yakalamış, sekiz el ateş etmiş, son kurşunu kendisine saklamış, ama hesabı yanlış çıkmış. Malatya Cezaevi’nden yılbaşından iki gün önce çıkmış, iş bulmak için İstanbul’a dönmüş. Araya yılbaşı ve bayram girince iş bulması da uzamış. Hatta iş bulmasını kolaylaştırmak için son parası 80 YTL’yi takım elbiseye yatırmış. Tam da bu sırada kar yağmaya başlamış, Fatih’te yolda yürürken zabıtalar tarafından alınarak diğer evsizlerle birlikte Alibeyköy Spor Salonu’na götürülmüş. Saçını kestirmeye yanaşmamış, çünkü kısa saçın iş ararken sorun yaratacağını düşünmüş, elbiselerini de çalınır ya da kirlenir korkusuyla teslim etmemiş. “Ben” diyor, “Eğer bu hayata alışırsam, biterim. Yeniden başlamak istiyorum. Ya olacak, ya da bu hayattan gideceğim”. Sloganları “Değişim ve Reform”du. Hamas daha iktidara taşınmadan uygulamaları, vaatlerini yerine getirecekleri konusunda Filistinlilere güven verdi. Eğitim, sağlık, sosyal yardım konularında büyük adımlar atıldı. Hamas, şimdi İsrail’le masaya oturabilir... Sonuç, ya Bir Filistinli ve bir İsrail askeri... Tahammül ve öfke... Filistin’in asli gücü Filistin Kurtuluş Örgütü’nü (FKÖ) bölmek isteyen İsrail mi? Coşku, cesaret ve yiğitlik anlamına da gelen Hamas işe Gazze’de bildiri dağıtarak başladı. Eğitim, sosyal hizmet, hukuki yardım gibi legal faaliyetlerle güçlendi, Siyonizmi hedef alan etkin boykot ve kampanyalarla da kısa sürede yetkinleşti. El Halil, Beir Zeit, Necâh, Beyt Laham ve Gazze İslam üniversitelerinde hızla yayıldı. Başlangıçta Mısır orijinli bir örgütken, Ürdün ve Mısır arasında bir süre bocaladıktan sonra Müslüman Kardeşler ile köprülerini attı ve önce Suudi Arabistan’a sonra da İran’a yanaştı. Suudi Arabistan, Kuveyt, Ürdün, İran ve Mısır gelen yardımlarla cami, okul, hastane, kreş ve aşevleri kuran, muhtaç ailelere maddi destekte bulunan Hamas, silahlı dar bir grubu da sabırla kitle örgütüne dönüştürdü. Ortadoğu, Avrupa hatta ABD’de irtibat büroları ve temsilcilikler kurdu. Yandaş örgüt İslami Cihad ile doğrudan eylem konusunda ters düşünce, uzun soluklu bir savaş için binlerce militanını eğitmeyi ve silahlandırmayı önceliğine aldı. Eylül 1989’da silahlı mücadele aşamasına geçen ve İsrailli görevlileri rehin alma eylemleriyle rüştünü ispatlayan Hamas, 1991’de Filistin mücadelesinin simge ismi Şeyh İzzettin El Kassam adına kurulan birliklerle askeri operasyonlarını hızlandırdı. Filistin’in bu yeni “mücahitleri”, Gaz barış olacak, ya da... Hamas’ın önündeki en ciddi rakip ise, ilk hücreleri 47 yıl önce kurulan El Fetih yani FKÖ idi. Arafat’ın Filistin politikasını belirleyen ve yıllardır iktidarda bulunan örgütüne karşı Hamas, kimi zaman Hizbullah ile bazen de sosyalistlerle işbirliği yaptı. Hamas’ın eylemleri, barış görüşmeleri sırasında sık sık Arafat ve İsrail’in arasını açtı. Hamas ile El Fetih’e bağlı El Aksa Şehitleri Tugayı arasında yaşanan çatışmalarda ise, onlarca kişi yaşamını yitirdi. FKÖ’nün yolsuzluklarıyla bunalan, yurtdışından her yıl gelen bir milyar dolarlık yardımın aslan payını alan ve lüks villalarda yaşayan El Fetih familyasından yaka silken halk, sivil toplum örgütleri ve sendikalarla gücüne güç katan ve kazandığı belediyelerde uyguladığı şeffaf yönetimle dikkat çeken Hamas’a yöneldi. Hamas’ın liderlerinden Halid Meşal. KIRMIZI SAKALLAR ARTIK YOK... Zafere yürüdüğünden iyice emin olan ve kendine çekidüzen vermek isteyen Hamas, son dönemde imajını değiştirmeye yöneldi. Devreye soktuğu televizyon kanalında şiddet görüntüleri kullanmadığı gibi örgüt liderleri de dünyanın karşısına bu kez kırmızıya boyalı değil, doğal rengindeki sakallarıyla çıktılar... Amaç, dünyaya artık cihadı be “silah bırak” çağrısı yaparken örgüt, yedi bin silahlı militanı ve on binlerce taraftarıyla ulusal ordu kurmaya hazırlanıyor. Gazze’den sonra Batı Şeria’dan da çekilmeyi planlayan İsrail ise büyük Yahudi yerleşim alanları ile Kudüs’ü bırakmayı düşünmüyor. İktidardan olmanın şokunu yaşayan El Aksa Şehitleri Tugayı’nın isyanı ve İsrail ile yapılan ateşkese son verdiğini açıklaması, şer ekseninin “en gözde” ismi İran’ın Filistin’de elçilik açma girişimine Hamas’ın onay vermesi, Filistinli silahlı gruplar arasında çatışmaların şiddetlenmesi, sorunun boyutlarının oldukça büyük olduğunu gösteriyor. Çocukları “canlı kalkan” yapıp askeri araçların önüne bağlayan, gencecik bedenleri kalbura çevirmekte beis görmeyen dinsel motifli İsrail şahinlerinin karşısına Hamas, altı oğlundan üçünün intihar komandoluğunu “ölmeden gelmeyin” diyerek pekiştiren, “şehitlerin anası” mahlâsıyla ve elinde Kalaşnikofuyla tanıttığı yeni milletvekili Meryem Ferhat’ı çıkarıyor. Bu radikal fotoğraflar, sıcak gelişmelerin asla Ortadoğu’yu terk etmeyeceği kuşkusu uyandırsa da elbette barış ve çözüm adına umut da var: İsrail halkının çoğunluğunun Hamas’la masaya oturmaya “evet” demesi, Hamas’ın da uzun süreli bir ateşkesten yana olduğunu açıklaması... CUMHURİYET 07 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle