Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 ŞUBAT 2006 / SAYI 1037 BARIŞ İÇİN BİRLİKTEYİZ... Gazeteci Ayça Demet Atay, “Barış araştırmaları ve çatışma çözümü” eğitimi alıyor. O, Rotary’nin verdiği iki yıllık burstan yararlanan ilk Türk gazeteci. Dünyanın dört bir yanından, kimi savaş bölgesinden gelenlerle barışın nasıl inşa edileceğini tartışıyorlar. Çelişkilerin farkında Atay, ama yine de eğitimi önemsiyor. Nevin Gül yça Demet Atay 170 ülkede 1.2 milyon üyesiyle dünyanın önde gelen sivil toplum örgütlerinden biri olan Uluslararası Rotary’nin, dünya barışına katkı sağlamak amacıyla oluşturduğu Rotary Dünya Barış Bursu programına kabul edilen ilk Türk gazeteci. Boğaziçi Üniversitesi mezunu olan Atay, Rotary’nin 20052007 dönemi bursuyla İngiltere’deki Bradford Üniversitesi’nde “barış araştırmaları ve çatışma çözümü” eğitimi görüyor. Daha önce Cumhuriyet, Milliyet ve Yeni Binyıl gazetelerinde çalışan Atay, aynı zamanda 2002 Abdi İpekçi Dostluk ve Barış Ödülü’nün sahibi. Atay, Rotary Dünya Barış Elçiliği programıyla ilgili olarak sorularımızı yanıtladı. Rotary Dünya Barış Bursu’ndan bahseder misiniz? Uluslararası Rotary, Birleşmiş Milletler’in, özellikle de UNESCO’nun kuruluşunda etkin rol oynamış bir sivil toplum örgütü. Bildiğim kadarıyla UNESCO’nun kuruluşu Rotary’nin II. Dünya Savaşı sırasında Londra’da düzenlediği 1943 Rotary Dünya Barış Londra Rotary Konferansı’na dayanıyor. Bursu’na kimler Rotary bugün de Birleşmiş Milletler’e akrebaşvurabilir? dite sivil toplum örgütlerinin başında geliyor. Dünya Barış Elçiliği de dünya barışına Program, üniversite hizmet amacıyla geliştirilmiş bir program. mezunu, yabancı dil Her yıl dünya çapında seçilen altmış kişi, bilen herkese açık. tercihlerine göre Rotary’nin belirlediği yeYaş sınırı yok. di üniversitede barış araştırmaları, çatışma Başvurular Rotary çözümü, uluslararası kalkınma, uluslararakulüplerine yapılıyor. sı güvenlik gibi alanlarda iki yıl süreyle eğiProgramın temel tim görüyor. Rotary bu kişilerin tüm masrafkriteri, mesleğinizde larını karşılıyor. iyi olmak. Bir de Nasıl bir eğitim görüyorsunuz? önemli bilgi: Bradford Üniversitesi’nin Barış AraştırRotaryenler, yakınları maları bölümünde “çatışma çözümü” eğitive Rotary mi görüyorum. kulüplerinin Çatışma çözümü eğitimi, tam olarak neprofesyonel çalışanları yi içeriyor? bu programdan Çatışma çözümünün amacı, daha barışçıl, yararlanamıyor. Bilgi daha adil bir dünya için, çatışma dinamikiçin www.rotary.org lerini analiz etmek ve şiddet dışı yollardan dönüştürmek. Söz konusu olan sadece sa A vaşlar değil. Silahların susması ya da hiç patlamaması barış içinde yaşadığımız anlamına gelmiyor. Şiddetin binbir yüzü var. Gelir adaletsizliğinin, yoksulluğun, cinsiyet, ırk ya da etnik temelli ayrımcılığın olduğu bir dünyada barıştan söz etmek mümkün değil. Barış araştırmaları ve çatışma çözümü “Kalıcı barışa nasıl ulaşılır” sorusuna yanıt arıyor. Normatif bir program. Dediğim gibi bir hedefi var. Objektiflik iddiasında değil. Amaç sadece savaşan tarafları el sıkıştırmak değil; savaşı ya da toplumsal çatışmayı yaratan nedenlere inmek ve sorunu kaynağından dönüştürmek. Hani neredeyse küresel devrim yapalım diyeceksiniz. Bursunuzun kaynağı da zenginler kulübü olarak bilinen Uluslararası Rotary. Bu bir çelişki değil mi? Dünyanın bir yerlerinde barış için, adalet için şiddet dışı yöntemlerle yola çıkan, savaşa ve genel olarak militarizme hayır diyen insanlar başarıya ulaşıyorlar. Ama biz bunların ne kadarının öyküsünü biliyoruz? Dünyanın dört bir yanından gelen insanlarla barışı tartışıyoruz. Bu büyük bir şans. Rotary’ye gelince. Zenginler kulübü mü, yanlış değil. Barışa yatırım yapıyorlarsa, ne âlâ. Atay, (önde sağda) değişik ülkelerden “barış” öğrencileriyle birlikte... sek lisans programına yüze yakın insan kayıtlı. Çinlisi, Hintlisi, Venezüellalısı, Amerikalısı, Avrupalısı, Etiyopyalısı, Iraklısı... Birleşmiş Milletler gibi bir grupta birbirimizinden de bir şeyler öğreniyoruz. Askeri, polisi, istihbarat ajanı da var, kriz bölgelerinde hayatlarını riske atan sivil toplum örgütleri çalışanları da. Bir derste işkence ve kötü muamele tartışılıyor. Hintli bir polis şefi arkadaş, tüm saflığıyla, “E, mecbur kaldığımızda iki tokat atıveriyoruz” dedi. Adam, kendini geliştirmek için, korumasını, şoförünü, makamını bırakmış, barış araştırmaları ve çatışma çözümü eğitimi görüyor. “Mecbur kaldığında da iki tokat atıveriyor.” Hadi çık işin içinden. Bir mesleğiniz varken neden tekrar öğrenciliğe döndünüz? Gazetecilikte kendimi tıkanmış hissediyordum. Kariyerimi iki yıl “pause”a aldım. Düşünmeye, öğrenmeye, kendimi tazelemeye ayrılmış iki yılım var. Ama tabii gazetecilik insanın içine işliyor. Geçenlerde emekli bir üst düzey İngiliz komutan okula konuşma yapmaya geldi. Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref İngiltere’de eğitim almış, zamanında öğrencisiymiş. Şimdi bu komutan Blair’in danışmanlığını yapıyor. Adam öyle bir dille konuşuyor ki neredeyse “Müşerref’in kulağını büktüm, bak oğlum ABD’ye karşı böyle davranamazsın, dedim” diyor. Dayanamadım “İngiltere’nin darbedeki rolü ne, Amerika’nın ne” diye sordum, adam bunaldı, “Biz yapmadık ama Amerika yapmış olabilir” dedi. Kendimi basın toplantısında hissettim. Peki son soru: Bu eğitimi nerede kullanacaksınız? Araştırma yapmayı seviyorum. Şiddet dışı toplumsal dönüşüm alanında kendimi geliştirmek istiyorum. Nerede çalışabilirim? Birleşmiş Milletler olabilir, sivil toplum kuruluşları, araştırma enstitüleri ya da kürkçü dükkânı. Onu tabii zaman gösterecek. KARA MAYINLARI... İnsanlar başarıya ulaşıyor ama biz bilmiyoruz, dediniz. Örnek verebilir misiniz? Yeni bir olay değil, ama mesela kara mayınlarının yasaklanması. Binin üzerinde sivil toplum örgütünün oluşturduğu küresel Uluslararası Kara Mayınlarının Yasaklanması Kampanyası, Uluslararası Kızılhaç ve Kanada’nın başını çektiği bir grup devletin oluşturduğu koalisyon, ABD’nin engellemelerine rağmen sıradışı bir biçimde başarıya ulaşıyor. 14 ay gibi kısa bir zaman dilimi içinde kara mayınlarının yasaklanması anlaşması hazırlanıyor, görüşülüyor ve yürürlüğe giriyor. Silahsızlanma dersinde ödevimi bu kampanya üzerine yapıyorum. Dinamikleri neydi, nasıl başarıya ulaştı, nasıl geliştirilebilir? Dünyanın dört bir yanından gelen insanlarla barışı tartışıyoruz, dediniz... Bu bir klişe değil, gerçek. Bradford Üniversitesi’nin barış araştırmaları bölümü dünya çapında tanınıyor. Yük DARBEDEKİ ROLÜNÜZ NE? Bu insanların hepsinin masraflarını Rotary mi karşılıyor? Hayır, Dünya Barış Bursu özel bir program. Burs onon iki kişinin masraflarını karşılıyor. Ayrıca araştırma konunuzla ilgili, katılacağınız uluslararası konferansların, istediğiniz ülkede yapacağınız üç aylık saha çalışmasının ya da uluslararası bir kurumda yapacağınız ücretsiz stajın da masraflarını karşılıyor. İlk Türk belgesel kanalı... Bengü Çetinkaya Y eni bir televizyon kanalı “İz Sürüyoruz, İz Bırakıyoruz” sloganı ve Türkiye’nin hafızasını oluşturmak idealiyle, bu ay izleyicisine merhaba demeye hazırlanıyor. Tema olarak belgeseli benimseyen İZ TV’yi türevlerinden ayıran yüzde yüz Türk belgesel kanalı olması. Yani, Türkiye’de bir ilk gerçekleştiriliyor... Kanalın kaptanı, pek çok ilke imza atmış bir isim, “Haberci” Coşkun Aral. İZ TV’ye de geleceğiz, ama daha önce şunu sormak istiyorum: Haberci programınız neden yayından kaldırıldı? Haberci, özel kanalda yayından kaldırıldı, TRT’de devam ediyor. Bu tür programlar, birtakım desteklerle hayata geçebiliyor. Televizyonlar ise ticari kurumlar ve yayımlanacak programın reklam getirisi olması lazım. Reklamverenlerin belgesellere bakışı yok. Akıllı tüketici yerine, çok kolay, sabun köpüğü gibi programları tüketen insanlar istiyorlar. Haberci aynı zamanda internet üzerinden yayımlanıyor. Haberci TV diye küçük bir ekranımızdan bazı bölümlerimiz kısa olarak izlenebiliyor. Ama gelecekte çok daha geniş anlamda olacak. O zaman kanal açılsa bile, internet üzerinden yayın devam edecek. Tabii, devam edecek. Çünkü “Haberci” bir misyoner, bir Don Kişot, bir bilgi savaşçısı. Geriye gidersek, savaş muhabirliğini de bu nedenle mi seçtiniz? Ben savaş muhabiri olarak adlandırmıyorum kendimi, gazeteciyim, haberciyim, ama benim mesleğe başladığım yıllarda sokak çatışmaları vardı. Meslek duayenimiz Abdi İpekçi’nin cenazesini bizzat morga taşıyanlardanım. Bunları hep gördük, daha önceki ve daha sonraki yıllarda. Bütün bunları belgelediğiniz zaman, sonraki kuşaklara bazı şeylerin kolay elde edilmediğini, zorluğunu ve tekrarlanmaması için insanların bilgi sahibi olma zorunluluğunu aktarıyorsunuz. Böyle bir misyonu hasbelkader üstlendik. Dünyanın sancılı bölgelerinde dolaşırken, duygusaldüşünsel anlamda biriktirdikleriniz sizi hangi noktaya getirdi, keşke bütün bunları hiç görmemiş olsaydım, o zaman daha mutlu bir insan olurdum mu diyorsunuz, yoksa... Hiç öyle bir düşüncem olmadı. Benim için insanın mutlu olduğu, coşkuların pozitif anlamda doruğa çıktığı mekânlar kadar, acının, vahşetin olduğu ve bunların sürekli kılındığı yerler de önemli ki, ben o acıların bir daha yaşanmaması için belgesini toplayıp analizini yapayım. Siz zaten fotoğraf albümleri, kitaplar yayımlıyor, programlar yapıyordunuz. Neden Veysel Atasoy, (solda) Coşkun Aral (soldan ikinci) ve ekibin diğer üyeleri... (Fotoğraf: Serkan Kızılkaya) İlk yerli belgesel kanalı “İZ TV” bu ay yayına başlıyor. Haberci programının yapımcısı Coşkun Aral da kanalın yöneticileri arasında. Aral, “Halk belgesel sevmez” diyenlere inat “Gerçek anlamda iz bırakacağız” diyor. bir de, bir belgesel kanal açma işine soyundunuz, neden bu çaba? Bunun fikir babası ben değilim açıkçası. Bir kanal açmak benim haddime değil, çünkü çok zor bir iş, ki şu anda da yaşıyoruz bu zorluğu. Ama bir şeyi fark ettim; ben otobüsümle köy köy dolaşıp, belgeselleri halka izlettirdiğimde, inanılmaz bir ilgi olduğunu gördüm. Yani dörtbeş saat süresince, insanların o çarşaftan bozma perdeye bakıp, kendi dünyalarında olup bitenlere ilgilerine, başka dünyalara olan meraklarına tanık oldum. İnsanı insan yapan öğe, meraktır. Siz onların merakını bırakıp, sadece dürtülerine endeksli programlar yaptığınız zaman bugünkü televizyonculuk anlayışı ortaya çıkar. Halk bunu istiyor diye saldırı, şiddet, cinsellik verirsek, bizim toplum olma özelliğimiz ortadan kalkar. Bazı şeyleri halka rağmen yapmamız lazım. İZ BIRAKACAĞIZ Web sitenizde şu kadar gün, saat, dakika, saniye sonra İZ TV açılıyor, diye geri sayım veriliyor. Sizce ne kadarlık bir kitle geri sayıyor? Sitemizin günlük 100 bin hiti var. Zamanla sitemizi daha da aktif hale getireceğiz ve bizi izleyen kitle daha da büyüyecek. Buna inanıyorum, çünkü biz halkın tüm kesimlerine hitap ediyoruz. Kanala gelen tepkiler nasıl, izleyici bu belge ve bilgi kanalına sahip çıkacak mı, çıkar mı? Çıkar. Ben sokak gazetecisiyim, yürüyen gazeteciyim, dokulara inen bir haberciyim. 35 yıllık gözlemlerime dayanarak inanıyorum ki, halk kendisine doğru bilgi sunulursa reddetmez ve kabul eder. Bizim iddiamız şu; en çok izlenen kanal değil, gerçek anlamda iz bırakan, izlenmesinin insana prestij kazandırdığı bir kanal olacağız. CUMHURİYET 11 CMYK