Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 19 ŞUBAT 2006 / SAYI 1039 ARTIK ONUN DA ŞARKILARI VAR... O da bazen kendini gereğinden fazla mütevazı buluyor. Oysa hayatta her şeyle bir başına mücadele etmiş... Nilüfer’in yeni albümü “Karar Verdim”de kendine ait altı şarkı var. Ünle meselesini çoktan çözmüş, şimdi biraz daha görülmek istiyor. Nilüfer Zengin arar Verdim, Nilüfer’in son albümü. Adı, albümün hikâyesini ve karakterini gayet iyi anlatıyor. Nilüfer’i bugüne kadar tıpkı kediler gibi evinden çıkmayı, ayrılmayı sevmeyen haliyle bildik. Bu albümle “kendini” evinden çıkardı, şarkılarını bizimle paylaştı. Nilüfer’i eski dostlarıyla buluşturmakla kalmayıp, ona yeni dostlar da kazandıran son albümünü konuştuk. Bu albümde kendi şarkılarınız da var ve pek çok kişi de aynı şeyi düşündü: “Geç bile kaldı, niye daha önce yapmadı?” Nasıl hissediyorsunuz kendinizi? Evet, herkesten bunu duyuyorum gerçekten. Aslında altı şarkı yapayım diye çıkmadım yola. Bir şarkıyla başladım, sonra ikincisi geldi. Birdenbire benim bile tahmin etmediğim bir şekilde, art arda şarkılar çıktı. Nasıl hissettiğime gelince, bu konuda özgüvenim gelişti tabii... Bu albümde Haram Geceler gibi şarkıların bestecisi Adnan Ergil, Şehrazat, Bülent Özdemir, Onur Mete, Sude Bilge Demir ve Nino Varon var. Çoğu iyi işlere imza atan, tüketilmemiş isimler... Böyle başka formüller için yaşadığınız tatsızlıkların filan yaşanması gerekiyor muydu ille de? “Vallahi, her şerde bir hayır vardır” derler. Kimseye kızıp da oturup şarkı yapmış değilim. Ama elbette ki insanın yaşadığı sıkıntılar ve üzüntüler, duyduğu endişeler, “Nereye gidiyorum?” sorusu yapılan seçimleri de etkiliyor. Bir şekilde mutlaka bu işimle var olmalıyım, aksi takdirde hayatım çok anlamsız olur. Son yıllarda kızım var tabii. Çocuk da insanın hayatına bambaşka bir mana katıyor. Hayattaki büyük amacım ve sorumluluğum o benim. Devam edebilmek, ayakta durabilmek, başarılı olabilmek için bir şeyler yapmam gerektiğini yıllardır biliyorum, ama denizin tükendiğini gördüğünüz bir an olur... İşte ben de onu gördüm. K bu zamanlarda kimsenin dikkat ettiği yok. Şarkıların içinde has duygularım da var, ama belli bir düzen içinde giderken “Şuraya bu yakışır” diye yazdıklarım da var. Yıllar sonra Nina Varon’la çalışmak nasıl bir his? Düşünsenize Nina beni tanıdığı zaman 1617 yaşındaydım. İlk 15 yaşındayken katıldığım ses yarışmasında jürideydi, ama bana hâlâ çıtır muamelesi yapıyor. Seni bir türlü büyümüş göremiyorum diyor... Hiç yaşlanmıyor, bir de hiç değişmiyorsunuz... Sanki otuzlarında ve bu işe başlayalı en fazla 10 yıl olmuş biri gibi davranıyorsunuz... Bir kere her şeyden önce başta söylediğiniz gibi kimseye “bulaşmıyorum”. Çünkü bulaşmak istemiyorum. Ben de okuyorum, görüyorum. İçimden dalga geçiyorum, çok eğleniyorum. Ama o anlık. Oturup hayatımda bununla uğraşmıyorum. Sadece kendi işime bakarım. Ne oluyor bitiyor diye takip ederim o kadar. Bazen evet, ben de kendimi yeni şarkı söylemeye başlamış biri gibi davranırken yakalıyorum. Bazen rahatsız oluyorum bu durumdan. Acaba “mega star” tavırlara girsem mi diye düşünüyorum. (Kahkahalar) Böyle hisler hayatı zorlaştırır... Ben hayatı zorlaştırmayı seven biri değilim, ama bazen kendimi fazla mütevazı buluyorum... BÖYLE BİR CENGÂVERİM... Acıya doymuşluk, geç annelik ve uydurulabilecek başka ağır şeyler... Böyle kostümler yok mu dolabınızda? (Kahkaha) Benim için en kötü şey kendimle ya da yakınlarımla ilgili sağlık sorunlarıdır. Öyle bir şey bile olsa gözyaşları içinde televizyonlara çıkmam tabii. Onun dışında yaşadığım sorunlar ve acılar var. Ben tek başıma bir insanım hep. Hep her şeyle yalnız başıma uğraştım. Şu anda da öyle, çocuğum var, evim var, çalışanlarım var, işim var. Ve hep tek başınayım. Böyle bir cengâverim. Belki de beni genç tutan budur. Bir klanınız olsaydı bari... Çevremde benimle birlikte çalışan insanların bana insanüstü bir varlıkmış gibi davranması beni rahatsız eder. Belli bir saygı ve disiplin gerekli, ama abartmaya gerek yok. Herkes işini iyi yapsın yeterli. Kızınız nasıl? Anaokuluna gidiyor ve ödevler başladı. Kâbus gibi. Çok hareketli bir çocuk. Ödevleri yaptırıncaya kadar ömrümden ömür gidiyor. İtirazlar filan? Bana değil, ama bakıcı ablasına yapıyor... Yani kendinizi olduğu gibi kızınızı da şımartmıyorsunuz... Şımarmaması için elimden geleni yapıyorum. Sevgimi ve ilgimi veriyorum, ama şımarıklığa tahammülüm olmaz. Hayatı doğal yaşamasını istiyorum. Benimle ilgili gözlemlerine de çok dikkat ediyorum. “Benim annem şarkı söylüyor”u biliyor. Anne ünlü, radyoda şarkısı çalıyor, televizyonda klibi görüyor. “A anne, bak senin şarkın” diyor. Ben de konuyu abartmıyorum BİR BAHAR SABAHI... Sizin böyle kendi halinde, “kimseye bulaşmayan” bir yanınız var ya... Bu albümde son dönemin hem önemli solisti hem şarkı yazarı olarak bilinen isimlerden şarkı olmaması da bundan mı? Yine aynı sıkıntıları yaşamaktan, yeni tartışmaların içine çekilmekten mi çekiniyorsunuz? Yani kim mesela? Mesela Nazan Öncel... Anladım söylediğini... Aslında Nazan Öncel’den de şarkı alabilirdim. Hatta bu albüm çalışmasının başındayken Nazan’la bir telefon konuşması yaptık. Kendisi de benim onun şarkısını okumamdan zevk duyacağını söyledi, ama daha sonra bağlantımız tamamen koptu. Kafasında belki kendine göre haklı nedenleri vardı. Belki Kayahan’la aramda geçen olaylardan sonra albümde şarkı yazarı olarak yer almak istememiştir. Bilemiyorum. Ama sonuç olarak, benim gerçekten hoşuma gidecek bir şarkı olsa olurdu. Dediğin doğru, Adnan Ergil kendisini asla öne çıkarmayan biridir. Çok iyi bir şarkı yazarıdır, arkadaşımdır. Bu albümü hazırlamaya başladığımda ilk aradığım kişi oydu. Şehrazat da arkadaşım, dostum. Bülent Özdemir çok iyi bir gitaristtir. Böyle önde olan kişiler olmaması da iyi oldu aslında. Strateji olduğunu düşünmüştüm, ama biraz da tesadüfen olmuş galiba... Tabii Nazan Öncel’le konuşmamızın arkası gelmeyince, benden de şarkılar çıkınca işler böyle gelişti. Bana bir şarkı önerisiyle gelinseydi de o sırada artık fikrim değişmişti, ama olabilirdi de. Ben asla müzik konusunda kapıları kapatan, katı kurallar koyan biri değilim. Şarkılarınız çok güzel, buna diyecek bir şey yok. Ancak sanki müzik cümleleriyle aranız daha iyi gibi... Bu şarkı sözlerinde prozodi, ritim konusunda ne kadar titizlendiğiniz anlaşılıyor. Ama yine de sanki çok kendinizi dizginleyerek çıkmış gibi... Ya da Erkekler Ağlamaz bunu dedirtiyor insana... Ama bu kaçınılmaz bir şey. Mesela Aşk diye bir şarkı var, tamamen kendiliğinden çıktı. Mayısta, bir bahar günü içimden şiddetle şarkı yapma isteği geldi. Bir anda sözü ve müziği çıktı. O anda gözlerim doldu, “Çok güzel oldu” dedim. Ama eskiden kalma titizliklerim var, doğru. Prozodiye filan CANLI SÖYLEMEK İSTİYORUM... Konser programı nasıl? Kışın çok konser yapma şansı yok zaten. Yazdan önce mutlaka bir konser yapmak istedim ama. Most Production’la birlikte ilk konserim 24 Mart’ta Lütfi Kırdar’da. 13 kişilik kendi orkestram dışında 15 kişilik de yaylılar orkestrası olacak. Bu konserin tekrarı 15 Nisan’da olacak. Televizyon... Televizyona pek çıkmadığım düşünülüyor. Çıkmak istiyorum aslında. Sohbet edebileceğim pek çok programa da katıldım: 5N1K, NTV’de Arka Sayfa, Şafak Karaman’ın müzik programı, Emel Müftüoğlu’nun programı. Bunlar belli bir kalitesi ve içerikleri olan programlardı, ama bu sefer daha çok çıkmak istiyorum. Hatta müzik yapabileceğim programlarda yer almam lazım. Bugünlerde onların görüşmeleri devam ediyor. Müzikeğlence programlarına baktığınızda format olarak içinde kendimi göremediğim programlar. Bana da uygun bir hale getirilebilir mi konulu görüşmeler yapıyoruz. Canlı söylemek istiyorum çünkü. CUMHURİYET 16 CMYK