16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 4 EYLÜL 2005 / SAYI1015 Jodie Foster, ıızıın bir scssi/.likıcn sonra vinc bir uerilim tilnm Ic kamcra karsısııula. Oyıınaılııgıı, insanın keıulisine işkcncc etmesi olarak ^öriivor. Coeuklııkta ecliıuligi şöhıvti sünJürmenin inceliklcrini çoktan öörenmis, ve... odie Foster yalnızca 42 yaşında olmasına kars,ın, 35 yıldır dur durak bilmeksizin çalışıyor. Gerilim türündekı "Flightplan Uçuş, Planı" adlı filmle meslek yaşamında yeniden çıkış yapan Foster en sevdiği filmlerini, ailesini ve ncden asla saf kız rollerine yanaşmadığını Premiere dergisine anlattı. Dileğiniz yine bir gerilim filmi miydi? Gerçekte öyle bir niyetim yoktu. Üç yıldır sinemadan elimi eteğimi çekmiştim ve bu durumdan da hoşnuttum. Geriye dönüşüm beni etkileyecek, ancak yaşamımı da altüst etmeyecek bir filmle olmahydı. "Uçuş Planı" duygusal yönü ağır basan, konusu "Çocuğuma ne oldu, yoksa öldürüldü mü" sorusunun çevresinde dönüp dolaşan bir film. Ama en önemlisi, filmin evimin birkaç metre yakınında çevrilmiş olmasıydı. Geriye dönüp baktığınızda, çocukluğunuzda bu denli çok filmde rol almış olmaktan mutlu musunuz? Bu konu üzerinde epey kafa yordum. Bunu hoşuma gittiği için mi, yoksa başka bir seçeneğim olmadığından mı yaptım? Film setlerinde boy göstermek ve yetişkinlerle bir arada olmak hoşuma gidiyordu. Sürekli yolculuk etmeyi, yollara düşmenin tclaşını da seviyordum. Sinema ile gerçek yaşamı birbirlerinden ayırmak sizi zorladı mı? Yaşamımla işim arasında kesın bir sınır vardır. Ruhsal dengemin oldukça yerinde olmjsını buna borçluyum, oysa kimi oyunculurın ydşamları allak bullak oluyor. Kendimce uyguladığım katı kurallarım var. Söz gelimi, çekimler biter bitmez makyajımı silmeliyim. Arabama adımımı attığımda mesaim biter. Işimi asla özel yaşamıma bulaştırmadığım gibi, yakın dostlarımla da mesleğimle ilgili sohbetlere girmekten hep kaçınınm. Çocuk yaşta oynadığımz "Taksi Şoförii" ve "Bugsy Malone" gibi fılmlerde cinselliğinizin ağır basması bizler için oldukça şaşırtıcı. Bu durum size de garip geliyor mu? Hayır, gelmiyor. Yaşamım boyunca iyi huylu bir kız oldum. Özel okullarda okudum. Makyaj ' yapmak ya da uyuşturucu kullanmak gibi alışkanlıklanm hiç olmadı, ama bu konuda herhangi bir t yasak da konmadı. Annem son derece açık görüşlü bir kadındı. Dondurmalarımızı alır, Hollywood caddelerinde dolanırken ansızın durup bana fahişelik yapan genç bir erkeği işaret etmesi işten değildi. Öyle ki, bu tür konularla ilgili filmlerde rol almak bir bakıma onları anlatan bir kitabı kaleme almak gibi bir şeydi. Bu tür rolleri J üstlenmek, insanın gerçek yaşamında da öyle olduğu anlamına gelmez. Bence o rollere cuk oturmam Hillary Duff tipinde biri olmamamdan kaynaklanıyordu. lnsanı canından bezdiren küçük birorospuydum. Buyüzden, "Bugsy Malone" fiminde olduğu gibi, o saç ve giysilere bürünmemin çok farklı bir yönü vardı. "Bugsy Malone" bayıldığım filmlerden biridir. Yaşamınızda oyunculuktan nefret ettiğiniz zamanlar hiç oldu mu? Oyunculuk insanın kendisine ışkence etmesi gibi bir şey. Sızı sonunda mutlu eder, çünkü elle tutulur bir şey ortaya çıkarırsınız. Ne var ki, o aşamaya gelinceye dek geçen süreç epey sancılıdır. On altı, on yedi ve on sekiz yaşlanmda çevirdiğim kimi filmlerden pek haz etmemiştim. Sonradan bunun nedeninin filme pek bir şey katmamış olmamdan kaynakJandığını anladım. O zamanlar kendimi bir tür güvenceye aldığımı fark ettim. GÜCÜMÜ KANITLADIĞIMDA... "Sanık"filmindeSarah Tobias karakteri meslek yaşamınızda bir kilometre taşı olmuştu Beni çok heyecanlandırmıştı. Onüme gerçekten de iyi senaryolar çıktığında, bunlara birer yazın yapıtıymış gibi yaklaşılabileceğini anladım ve her şey ansızın büyüleyici bir boyut kazandı. Ancak, "Sanık" sonrasında çevirdiğim kötü filmler de olmadı değil. Film yapmaktan hoşlanıyorum, çünkü sınemaya bir yönetmen olarak yaklaşıyorum. Sette ne yaptığım pek de önemli değil. Ses teknisyeni bile olabilirim. "Sanık" ve "Kuzuların Sessizliği" filmlerinin kazandırdığı Oscar ödülleri sizce önemli birer başarı mıydı? Tabii ki. Ancak bunun, başarının da ötesinde, insanı hafif sersemleten bir yönü var. Bir noktada oyunculuğunuz, hatta size ödül kazandıran filmin gerçekte pek bir önemi yoktur. Bu gözü dönmüş, kötücül bir şeye dönüşür. Oyuncu olarak, bu tür utanç verici irili ufaklı bir yığın huy edinirsiniz. Öyle ki,"Bir gün ben de podyuma çıkacağun. Gücümü kanıtladığımda hepinizin kıçına tekmeyi vuracağım, göreceksiniz," diyen bir yanınız da vardır. 40 yaşını devirmek nasıl bir duygu? Tüm o gülünç değişımleri giderek görmeye başlıyorum. Oyuncu olarak kendi fotoğraflarınızabakıp,"Bu danesi?" diyorsunuz. Gördüğünüz gibi, kırk elli arası garip bir dönem ve bu süreç ten geçmek, yenik düşmeye mahkum bir savaşa katılmak istemiyorum. Cher gibi olmaya hiç niyetim yok. Oyuncuların büyük bir bölümiinde yıldız olmak için özel yaşamı alet etmek ve magazin dergilerinin kapağında yer almak gerektiği gibi bir tavır görülüyor. Eh, onların da sonunda gözleri açılacak ve yanlış yolda olduklarını anlayacaklar. Ancak, o zaman da çok geç olacak. Benim bu tür işlere bulaşmaya hiç niyetim yok, hiç bir zaman da olmadı. Yalnızca on sekiz yaşındayken yaşadığım John Hinckley olayında, peşime takdan fotoğrafçılar, koruma görevlileri ve hiç tanımadığım insanların benimle ilgili atıp tutmaları sayesinde ünlü olmanın belli bir yaşam biçemini gerektirdiğini tüm çıplaklığıyla fark ettim ve bedeli ne olursa olsun bu tür bir yaşamdan uzak kalmaya karar verdim. Çevirdiğiniz filmlerden yalnızca üç tanesi sonsuza dek saklanacak olsa, seçiminiz ne olurdu? "Taksi Şoförü", "Kuzuların Sessizliği" ve "Küçük Adam". "Taksi Şoförü" bana filmlerin ne denli önemli bir yeri olabileceğini öğretti ve beni çeken yönü de o filmde benden önemli bir şey yapmamın beklenmesiydi. "Kuzuların Sessizliği" filminde ise, sonunda beni gerçekten aşan bir kişiliği, yazgısı o kızları kurtarmak ve onurlarını garip bir biçimde temize çıkarmak olan bir karakteri canlandmyordum. Nazi propagandası niteliğinde filmler çeken Leni Riefenstahl'in yaşamöyküsünü canlandırmayı yıllardır düşlediğiniz biliniyor. Bu konuda kararlı mısınız? Evet, halihazırda senaryosu üzerinde çalışıyoruz ve bitince de çekimlere başlayacağım. Riefenstahl ile birkaç kez birarada oldum. Doksan yaşındaydı ve hâlâ yılın altı ayını Yeni Gine'de dabş yaparak geçiriyordu. Yazdığı yaşam öyküsü baştan sona palavralarla dolu olsa da, çok ilginç. Riefenstahl Nazi partisinin üyesi olmadığı gibi, Hitler'in sevgilisi de değildi. Bu çok aptalca bir şey. Ne var ki, öyküsü ahlaki açıdan son derece karmaşık ve öğretici. Yaşamınızda pişmanlık duyduğunuz bir şey oldu mu? Bugüne dek yaptıklarıma çok daha fazla şeyi sığdıramamış olmaktan, biraz daha çılgın, biraz daha eğlenceli bir yaşam sürdürememekten ve daha çok gezıp tozmamış olmaktan pişmanım. (uzun bir sessizliğin ardından bir gülüş) Bunları yapmadığım da pek söylenemez ya. • SPORDA AYAKKABI ÖNEMLİDİR Dostlarınız da ayağınıza baksın... ış sezonuna iki ayrı koleksiyon ile giren Nike, bu koleksiyonlar altında Cardio, Running gibi farklı spor tarzlarını içeren tekstil ürünleri ve ayakkabılar tasarlamış. Bunların dışında "Dance"," Yoga" ve" Active" başlıkları altında farklı ihtiyaçlara yönelik ürün grupları ile de genç ve genç kalmaya niyetli kadınlan hedeflemiş. "Active" koleksiyonu ise, sporla yaşayan kadınlara hitap ediyor. Dokuma kapriler, kolsuz bluzlar, spor elbıseler, kuş tüyü yelekler içeren koleksiyon aynı zamanda ör K gü eldivenler ve "Cuff" model spor saati ile kombinlenmiş. "The Cuff" çok kullanışlı bir saat. Spor âşığı kadınlarm koleksiyonda ilk dikkatini çekecek olan ayrıntı. Altın yaldızlı ayrıntılar taşıyan "Active" ürünleriyse montkabandan, ayakkabılara değişik tonlarda bir ürün grubu oluşturmuş. Bu sezon dikkat çeken diğer bir ürün grubu ise "Yoga" koleksiyonu. Mistik rüzgârların eşliğinde hazırlanan koleksiyon rahatlık ve konforu ön planda tutmuş. Taşlanmış hafif jarse kumaşlar nemi uzak tutarken vücudu yumuşak bir şekilde sarıyor. Feminen tarzı tamamlayan aynntılar ile dolu olan koleksiyonda mor ve dingin yeşil tonları kullanılmış. Bu koleksiyon için önerilen ayakkabı ise Stretch ayakkabılar. Yastıklı dış tabanı ve yanal destek sağlayan sentetik deri yan kayışı ile öne çıkıyor. Dikişsiz iç tasarımı, yüksek düzeyde nefes alma kapasitesi ve dengeli şeridi ile Yoga felsefesine uyum sağlayan bir model. En dinamik ve renkli ürünleri içeren koleksiyon ise "Dance". Dişi vc rahat olabileceğiniz koleksiyonda omuzları açıkta bırakan, çıt çıt ayrıntılı bluzlar ile düşük bel li bol kesimli pantolonlar kombinleniyor. Kış sezonuna özel yenilik ise Shox modeli ayakkabılarla eskiülmiş havası taşıyan ayakkabı ve çanta modelleri... Takım olarak kullanabileceğiniz gibi iş ve özel hayatınızda size eşlik edebilecek çok şık modellerden oluşan aksesuvar koleksiyonu dikkat çeken ayrıntılardan... Nike kış sezonunda renk konusunda da cömertliği elden bırakmamış. Mor, sarı, kırmızı, hstık yeşili ve mavinin tonlannı kullanan Nike siyah ve beyazı hakkını vererek kullanmış •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle