Katalog

8 10 TEMMUZ 2005 / SAYI 1007 Hollyvvood'un gözü Türkiye'de Sinema fonu More&More Iletişim'i, 1992 yılında kuran ve şirketin yönetim kurulu başkanlığını üstelenen Yağmur Belli, bugüne dek birçok ulusal ve uluslararası marka için projeler yürüttü. Hollywood yapımları, Türkiye'nin propaganda, lobicilik ve PR faaliyetlerine de katkı sağJayacak. Bizim yaptığımız şey, Hollywood odaklı Türkiye'nin imaj değerlerinin yaratılması. Örneğin, Ermeni sorunu, Türkiye'nin en büyük prob. lemlerinden biri. Çekilmesi muhtemel bir Hollywood filminin senaryosunda, Türkiye'deki Ermenilerin Türklerle yaşadıkları dostI luklar yer alabilir. Bu proje için 9 aydır çalışıyoruz. Şu anda Türkiye'nin değerlerenvanterini çıkardık. Yaklaşık 40 değer üzerinden bazı iç senaryolar gerçekleştirilebilir. Özel bir sinema fonu yaratmayı düşünüyoruz. Türkiye film sektöründe önde gelen yatırımcdarla görüştük, bundan sonra da film sektöründe olmayan ama sinemaya yatırım yapmak isteyen, uluslararası projelerle yer almak isteyen gruplarla bir araya geleceğiz. Bunun için bazı sermaye gruplarıyla görüşmelerimiz olacak. Yaratılaıı fon aracılığıyla ileriye dönük olarak gerçekleştireceğimiz Türkiye odaklı filmlerde, sermaye grupları ortak olabilecekler. Türkiye dışındaki yabancı grupları da sinema fonuna dahü etme düşüncemiz var. Filmler ülkemizde çekilecek. Türkiye'de çekilecek uluslararası filmler olacak. Hükümet, uluslararası yapımcılara teşvik uygulasın mı, uygulamasın mı? Türkiye bundan ne kazanır, ne, kaybeder? Yapımcıların vaatleri büyük, ticarette hareketlilik, sinema eğitimine destek... îyi de özgün yapımlara ne olacak? Alper Turgut Teşvik yoksa! Michele Le Blanc, The Walt Disney Company, 20th Century Fox, Universal Studios, Canal Plus, MGM Studios, United Artist ve ABC Television gibi film şirketlerinde kıdemli başkan yarduncılığı, hukıık müşavirliği ve baş danışmanlık gibi görevlerde bulundu, 150'den fazla film, dizi ve çizgı dizi projelerini yürüttü. Blanc, ABD, îngiltere, Rusya, Ukrayna, Baltık Cumhuriyetleri ve Çin hükümetleriyle ortak çalışmalar da yaptı. Blanc, şimdi de Türkiyeli yetkililerle görüşme peşinde... Teşvik Yasası, uluslararası film sektörünün oltnazsa olmaz bir kuralı mı? Artık sektörde yeni bir ekonomik model var. Bu tüm stüdyoların ve yapımların yeni gözdesi. Amacı senaryo bütünlüğünü korumak, aynı zamanda filmin maliyetini aşağı çekmek. Işte bunun için senaryolar, teşvik veren ülkeye, yani filmin çekileceği ülkeye göre yazılıyor. Örneğin Avustralya, Yeni Zelanda... Bu ülkeler harcanan paraların yüzde 25, yüzde 30 geri ödemesini yapıyorlar. Hükümet nakit olarak bu parayı geri veriyor. Bazen vergi kredisi deniyor, bazen yapım teşviki deniyor. Bu hizmet tutarlarında indirim değil, nakit olarak geri döneceği anlamına geliyor. Fas, yüzde 20'den fazla geri ödeme yapıyor. Hükümet bedelsiz uçak bileti, otcl konularında da yardımcı oluyor. Yüz milyon dolarlık Sahara filmi bu yüzden Fas'ta çekildi. Bu film Türkiye'de çekilebilirdi. MCM Şirketi'ndeyken Bond filmleri yapardık. Ingilterc'de de konuşmalarını gerçekleştirirdik. Îngiltere teşvik konusunda elverişli bir ülkeydi. Filmler üzerine ürün yerleştirme, imaj yerleştirme gibi çalışmalar yapılırdı. Örneğin BMW gibi bir markayı filmin içine koyabiliyorduk ve BMW satışları artıyordu. Ama Bond filmi şimdi Güney Afrika'ya gidiyor. Cannes'da Güney Afrika teşvik yüzdesini arttırarak yüzde 45 'e yükseltti. Tek istedikleri filmin yüzde 50'sinin Güney Afrika'da çekilmesi, ama her şey kesinleşmediği için Türkiye'ye de gelebilirler. Türkiye 'ye ne öneriyorsunuz? Hükümete de, teşvik konusuna önem vermeleri için birçok öneri getireceğiz. Türkiye'de her hangi bir teşvik yok. Hükümete bunu anlatacağız. Yunanistan hükümeti geçtiğimiz ay yüzde 30'luk bir teşvik vereceğini açıkladı. Hollywood'un gelmesi için teşvik şart. ABD iç savaşındakı bir aşk hikâyesini anlatan "Soğuk Dağ" Romanya'da çekildi. Romanya yüzde 25, Macaristan yüzde 20 veriyor. Bunlar Türkiye'nin komşuları, aynı zamanda rakipleri. Yapımcılar, şu an, ellerindeki filmler için yine Fas, Romanya ve Macaristan'a gitmeyi düşünüyorlar. Bu filmler ülkenızde çekilebilir. Dev projeler için ckıpler yeterli gelmediği için Louisiana'da bir eğitim okulu açtık. Dünyanın her yerine gitmeye hazırlar. Türkiye'de büyük bir heves olduğunu biliyoruz. Eğitımli insanlarınız var, ama çok fazla film gelirse bu yeterli olmayacak. tnsanları Hol]ywood tarzında eğitilmesi gerekir. Türkiye'de, bir seferde iki büyük Hollywood yapımına yetecek ekip var. Gerisi yok. NECEF UĞURLU "Eskı Fotoğraflar" adlı bır sinema fılmını yöneten Uğurlu, birçok dızı, film ve belgeselın de senaryo yazart Her hizmetin karşılığında bir kazanç oluşur. Gelsinler. Türkiye'ye her türlu yabancı yatırımcının gelmesi isteniyor, film yapımcılan neden gelmesin? Ancak ülkenin açık hava platosu haline getirilmesi başka bir şey. Siz tarihi bir alanı, müzeyi sinemanın hizmetine açamazsınız. Biz kendimize aıt değer, hikâye ve eğilimleri evrensel bir ölçüde yansıtamazsak Türk sineması Batı'ya açılamaz. Evrenselliği yakalamalı, kendi dilimiz ve fikirlerimizle sinema yapmalıyız. Örneğin Iran sineması, ülke en baskıcı dönemlerini yaşarken "Türkmen Halısı"nı anlatan bir fiimle Cannes Film Festivali'ndeld ödülieri topladı. Amerikan özentisi filmler yaparak, birbirinin aynı filmlere imza atarak bir şey kazanamazsınız. Belki de çok vakit kaybettik. Ayrıca yetenekli insanlar, doğru yerlerde değil. Kronik kapitalizm ve kadrolaşma, sanatta da var. Bir de tanıtım diye bir şey tutturulmuş. Mevlana'nın tanıtıma ihtiyacı mı var? O zaten kendisini tanıtmış. Biz dünyaya hiçbir şey satmıyoruz. G.O.R.A. filmini yurtdışında kim alsın? Ama Nuri Bilge Ceylan'ın filmleri ses getiriyor, Tabutta Rövaşata filmi 21 ülkeye satddı. Komisyon kurun Harvey Dzodin, ABD Başkanı Jimmy Carter döneminde, Beyaz Saray konferanslarının danışmanhğını sürdürdü. ABD'nin en büyük eğlence grubu Disney CO. içersindeki 4 büyük film stüdyosu bulunan ABC TV Medya'daki görevini uzun dönem Başkan Yardımcısı olarak yürüttü. Hollywood yapımcılarının Türkiye'ye gelmesi için neler yapacaksınız? Türkiye'nin bir sinema cenneti haline gelebilmesi için tavsiye vermekten danışmanlığa dek her türlü göreve nazırız. Türkiye bu kadar güzelken Hollywood'da az yer buluyor. Öncelikle büyük film yıldızlarını ve sinemanın önde gelen temsilcilerini buraya getirmek büyük bir fark yaratacak. Çünkü bu insanlar Hollyvvood'da güç sahibiler ve insanla rın fikirlerini etkilerler. Truva, Türkiye sınırları içerisinde yer almasına karşın film neden Malta'da çekildi? Truva, yüzde yirmilik bir geri ödeme yapdınca Malta'ya gitti. Bunun yanında Malta'da büyük bir su havuzu olan bir stüdyo ve bir film komisyonu var. Uluslararası yapımların gelmesi için uğraşıyor. Yapımcılara günün 24 saati haftanın 7 günü hizmet veriyorlar. Sözgelimi bir polis memuru 'burada çekim yapamazsınız' derse, komisyon üyesi direkt müdahale ederek olayı çözüyor. Türkiye'de bu da yok. Film komisyonu hükümete bağlı bir ajans gibidir. Özerk yapısı vardır. Her şeyi alabileceğiniz bir yer gibi düşünülmelidir. Yani yapımcıya bir pakede gidiliyor. Bunun içinde her şey var. Bu komisyon film çekilecek yerlerin fotoğraflarını da sağlıyor. Katalog hazır Peki, Türkiye'de sinema konusunda etkili kurumlardan olan TÜRSAK (Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı) teşvik konusunda ne düşünüyor? Yetkililer görüş bildirmekten kaçınıyorlar, ama belgesel yönetmeni Süha Arın'ın TÜRSAK adına hazırladığı kataloğun yeni baskılarını yaparak uluslararası festivallere taşımak niyetindeler. Arın'm hazırladığı katalog, çokuluslu yapımcılara kılavuz niteliğinde. Fotoğraflarla Türkiye'de hangi bölge de, hangi filmin çekileceğini anlatıyor. Katalogda tarihi mekânlar da var, doğal alanlar da Bölgeler, filmin çekilmesinin öngörüldüğü mevsimlere göre tanıtılıyor. Ayrıca, havaalanından uzaklık, rakım, hava sıcaklığı, yağış ve gün uzunluğunun aylara göre dağıhmı, kar yağışlı günler, karın kalış süresi de belirriliyor.