18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 TEMMUZ 2005 / SAYI 1007 13 MEKAN SOFRA SALVE SALVİA!* Adaçayı Kızartması (Salvie Fntte) Bu tarifte özellikle ölçü vermekten kaçındım. Ben hep toplayabildiğim kadar adaçayı ile yapıyorum. Bugüne kadar bir tek yaprak arttığı olmadı. Bira ise asla ziyan olmuyor. Kalan bira kızartma tavası başında anında yuvarlanıp gidiveriyor. Taze adaçayı yapraklan, Un, tuz, bira, Ktzartmak ıçın sıztna zeytinyağı Birkaç avuç taze adaçayı yaprağı için 34 çorba kaşığı un, 1 çay kaşığı tuz ve hamuru boza kıvamına getirecek kadar bira yeterli olacaktır. Un, tuz ve bira ile suluca bir hamur yapın. Her bir yaprağı tek tek hamura batırıp, hamurun fazlasını parmağınızla hafifçe sıyırın ve yağda kızartın. Akşam içkisinin yanında afiyetle yiyin. Sağlığınıza! Aylin Öney Tan omalı askerler birbirlerini "Salve!" diye selamlarlarmış. "Salve" birnevikurtuluş vesağlık temennisi içeren bir selamlama biçimi. Latince'den gelen "salvare" fiilinden türeme. 'Salvare' kurtarmak, sağaltmak, otamak, sıhhate kavuşturmak anlamlarını içeriyor. Askerlerin birbirlerine 'sıhhat' dilemeleri kadar normal bir şey yok elbette. Bizde ise sıhhat demek, afiyet demek. Afıyette olmak sadece sağlıklı olmak değil, durumundan hoşnut, memnun ve mesut olmayı da içeriyor. Kuşkusuz iyi bir yemek ile doymak kadar insanı mesut kılan az şey vardır. îyi ve mutlu yemek ise sağlığı getirir. Bir anlamda Romalı askerler birbirlerini selamlarken, bilmeden afiyet de dilemiş oluyorlardı. Her köşesinde Roma uygarlığının izlerini taşıyan Roma kentınde, yaz akşamlarında açık havada yenen yemeklerin keyfi bambaşka olur. Roma'nın en ıştah uyandıran ve afiyetle yenen yemeklerinden biri ise, adı da, tadı da çok güzel olan "Saltimbocca". Romalıların medarı iftiharı bu yemek "ağzıma zıpla!" anlamına ge liyor ve gerçekten de bir lokmalık et sarmaları, lezzetinden tabakta durmuyor, adeta ağzınıza zıplayıp yok oluyor. Terasta yaz keyfi I stanbul'un özel mekânlarından Loft Restaurant, lezzetli yemekleri ve rnuhteşem doğa manzarası ile sizleri bekliyor. Loft Restaurant'ın üst katında bulunan 150 kişi kapasitelı teras bölümü, konuklarına keyifli saatler yaşatıyor. Lezzet ve kalitesinden ödün vermeyerek 3 yıldan bu yana kendıne özgü hizmet anlayışı ile konuklarına hem bir rcstaurant&bar hem de güzel bir Istanbul manzarası sunan Loft Restaurant'ın Teras'ı, sıcak yaz akşamlarının tadını çıkarmak ısteyenlerin vazgeçılmez adresi olacak. Fagioli all'uccelletto Bu yemek ise kaçamayan kuşlarm yanına servis yapılan ya da kaçabilenlerin tadına atfenyapılan bir kurufasulye yemeği. "Kuşuçtu fasulyesi" diye de adlandırabiliriz. İ00 gr kuru fasulye (akşamdan tslatılmış) 1 ufak baş sanmsak l dal adaçayı •nzma zeytinyağı, tuz, biber Fasulyeleri, tencereye koyun ve üzerine ikı par mak geçecek şekilde su ilave edin. Sanmsak başını enine ikiye kesin. Adaçayı ile birlikte fasulyelerin üzerine koyun. Ancak tıngırdayacak kadar kısık ateşte helmelenene dek pişirin. Suyu azalırsa eklcyin. Pişmeye yakın tuz ve biberini ayarlayın. Üzerine sızma zeytinyağı gezdirip, sıcak, ılık ya da soğuk olarak servis yapın. Afiyetle! İ\ ,£ KAÇAN MİNİK KUŞLAR "Saltimbocca" limon ile ovulan incecik süt dana etı dılimlerinin içine, tül gibı bir "prociutto" dılımi sarılarak yapılıyor. Tereyağında şöyle çevrilip, beyaz şarapta hafif sersemleyen bu minik et sarmalarına ağızlara zıplatan lezzeti veren ise, sarılırken arasına konulan taze adaçayı yaprakları... Adaçayına Italyanca "Salvia" deniyor. "Salvia", bugün ttalya'da hâlâ yaygın olarak kullantlan "Salve" selamı ile aynı kökten geliyor. "Saltimbocca" adaçayı ile lezzet ve afiyet kazanıyor. Adına yaraşır biçimde yemeği sıradan bir lezzet olmaktan "kurtarıyor", tadına afiyet katıyor. Elbette, adaçaylı et sarmalarının tadına varan sadece Romalılar değil. Italya'nın birçok yerinde benzerleri yapılıyor, üstelik "ağzıma zıpla"yı aratmayacak yaratıcılıkta isimler alıyor. Bunların en ilginçleri, av ederini adaçayı ile pişirmenin antik Roma'ya kadar uzanan köklerine işaret ediyor. "Quagliette di vitello" kökü Roma dönemine dayandırılan lezzetlerden biri. "Dana etinden yapılmış küçük bıldırcınlar" anlamına geliyor ve bir zamanlar pek sevilen adaçayı ile kızartılan minik bıldırcınların tadını günumüze taşıyor. "Uccelletti scappati" yani "Kaçan minik kuşlar" ise bir başka ilginç isimli adaçaylı lezzet. Bizim Ege'nin, içinde bir dirhem balık olmayan "balık uçtu" yemeği misali içinde tek bir kuş eti olmayan yemek, ağza zıplayan et lokmalarından başka bir şey değil. Eski Romalılar kadar, bugünun Italyanları da yakaladıkları minik av kuşlarını bayat ekmek dilimleri ve adaçayı yaprakları ile şişlere geçirıp kızartmaya bayılıyorlar. Bazen insanın içini cızlatan görüntülerde minnacık kafaları ve gagaları ile bütün bütün önüne gelen kuşçukları "ham" diye kemiklerini bile ayiklamadan yutuyorlar. Elbette kuşlar kaçacak delik arar! Besbelli ki kuşları kaçıran, ancak ağzının tadını kaçırmaya niyeti olmayan keyif düşkünü Italyanlar "Kaçan Kuşlar" benzeri nice adaçaylı lezzet ile her daim sıhhat ve afiyette olmuşlar, sofradan memnun ve mesut kalkmışlar. Siz de adaçaylı lezzetler ile keyfinizi bulun, yaz akşamlarında gökte özgürce uçan kuşlara "sıhhat ve afiyet" dileyip, selamlayın, onlarla Roma'ya bir "salve" gönderin. *Selam Adaçayı'. [email protected] Loft Teras, konuklarına haftanın her günü öğle ve akşam yemeği servisinde dünya mutfağının birbirinden değişik ve özel lezzetlerini, zengin içki mönıisü ve özenle hazırlanmış kokteyllerini sunuyor. Dostlarıyla birlikte keyifli saatler geçirmek isteyenlerin Loft Teras'ta yer ayırtmaları gerekiyor. # Tel: 212 219 63 848586 www.lofrestbar.com Hayat hikâyemiz Aylin Kotil RÖZGÂR BSBR CEPTAYr. HAKANÇELİK flıakancelilc@myııet.coın ve G encecikler, kız on yedi, oğlan da en fazla on dokuz yaşlarında. Eminönü'nden bindiler vapura, Kadıköy'e geçecekler. Hava o kadar güzel ki bir de üstüne Istanbul manzarası... Inanılmaz keyifleniyor insan. Vapurun arka tarafına geçtiler, hiç birbirlerine ses etmeden. Sanırım bunu daha önce de yaptılar, bunu bana hiç konuşmadan ikisinin de aynı yöne yönelmesi düşündürttü. Vapur köpürtürken denizin sularını, somurttuklarını hissettim nedense. Çok geçmeden aralarında bana göre sudan sebepten tartışmaya başladılar. Ama ikisinin hararetlenmesinden, sanırsınız ki ölüm kalım meselesi. Daha önce de rastladım bu gençlere... Parkta, vitrin önlerinde, yemek yerken ve şimdi de vapurda. Bu kadar gençken ve etraf böylesine bir görsel şölen sunarken üstüne üstlük severken birbirini, nasü zorlaştırüır hayat bu kadar başkasına ve insanın kendisine? Ya da nedir bütün bunlara galip gelebilen ve somurtmaya neden olan? Yanaşsam, gençliğinizin kıymetini bilin, hayatı birbiriniz için kolaylaştırın desem? Faydasız... Yaşayıp deneyimlemeleri gerekecek herkes gibi. Hadi onlar genç, orta yaşta, ileri yaşta hiç mi yok bunları yapan? Zaman akıp giderken olumsuzluklara takılan, hayatı başkalarına, ama en çok da kendine zorlaştıran, yok mu hiç? Elindeki ilişkinin kıymetini bilmeyen paylaşmanın keyfine varamayan... Ya da birinden darbeyemişse bir daha kimseye şans tanımayan yok mu? Bir kadın var hatırımda; kapamış kendini hayata. Bir kere kötü bir ilişki yaşadı diye. Aslında kendi hayatını daha çok karartmış kendi elleriyle farkında olarak ya da olmayarak. Olumsuzluklarla yaşamak insanın en çok kendisini yorar. Başkalarına şans tanımayarak gizli bir öç almaya kalksak da hayattan, daha çok kendimizi yıpratırız direnerek doğamıza. Sünger çekmek olana bitene, olmuşa ve bitmişe takılarak yaşamaya direnmek, zor olanı seçmektir sadece. Yeni kararlar almak bir kırılma noktasıdır. Her şey o noktayı kırana kadar, kırdıktan sonra insan kendi bile şaşar, hayatının nasıl değiştiğine, düzeldiğine. Hele de karşımızda bizden şans bekleyen birilerı varken, hele de yalnız ilerlemeyeceksek bu değişim yolunda, yarı yarıya kolaylaşır, yaşanacaklar. Hayat, ona yetişemeyeceğimiz kadar hızlı akıp gitmekte. Bazen bütün bir gün başımızı kaşıyamazken, akşam olduğunda ne yaptım bugün diye düşündüğümüzde, bir an boşlukta hissederiz kendimizi. Çünkü cevap hiçtir. Belki gün içerisinde yemek yemeye vakit bulamamışızdır, ama geriye dönüp baktığımızda sonuç koca bir hiçtir. Daha vahimi hayatımızı anlatmaya kalktığımızda olur. Onca yılı anlatmaya kalksak en fazla yarım günde bitiririz hikâyemizi. Oysa hayat hikâyemize dakikalar, saatler katmak, yeni şanslar, yeni başlangıçlar yapmakla başlar. Onları yapmadan, kendimize dönüm noktalarında şanslar tanımadan süsleyemeyiz ömrümüzü. Bu şansları kendimize tanıdıktan sonra da, gene de somurtacak bahancler ararsak göremeyiz, vapuru da, güverteyi de, o canım Istanbul'u da... • [email protected] 00i AMMA DoLOUZMUSSUti g A P i k K A T €T 4 ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle