Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 HAZÎRAN 2005 / SAYI 1002 r Öncelik genç edebiyatçılara TANKUT GÖKÇE Doğan Kitap Baş Editörü Doğan Kitap olarak genç yazarlara, ilk kitaplara önem veriyorsunuz. Genç kuşak yazarların kitaplarını hangi kıstaslara göre yayına hazırhyorsunuz? Satış kaygısı gütmeden genç edebiyatçılara hep öncelik verdik. îster öykücü, ister romancı olsun edebi değer taşıyan genç arkadaşlarımızın eserlerini yayımladık. Öykücülüğe gereken önemi vermeyen okurlarımıza öyküyü yeniden sevdirmek için kolları sıvadık. Bu kitapları seçerken en önemli kıstas dilin, kurgunun veya hikâyenin birbirini tamamlar olması, yazarın gerek dilde gerek de kurguda farklı bir şeyler denemesi. Size yapılan başvurularda özellikle yayımlamaya uygun görmediklerinizdene gibi pürüzler, sorunlar görüyorsunuz? Sorun Türkçeyi bilmemek, hiç öykü, roman okumadan yazmaya kalkışmak, öykünün, romanın ne olduğunu bilmemek. Sorun televizyon dizilerinde kullanılan Türkçe ile yazmaya kalkışmak, "ne var bunda herkes yazıyor, ben de yazarım" diye düşünmek. Sorun "benkn hayatım bir roman" düşüncesi. Sorun yazmayı hafife almak. Roman deği romanella ZEYNEPAKSOY 32 yaşında, Denizkızı (roman2003) Edebiyat dünyasında genç yazarlar açısından olumlu bir hareket var. Birtakım köşelerin belli isimlerce yıllarca tutulması bu ülkenin geleneğinde var olan bir şey. Gençlerin kendilerini göstermelerine her alanda köstek olunur. Bu durum son yıllarda yavaş yavaş kırılmaya başlıyor. Bunun kemikleşmiş isimlerin de kendilerini yeniden gözden geçirmelerini ve ufuklarını açmalarını sağladığını umut ediyorum. Genç kuşağı yine gençler okuyor. Çünkü onların dilini kullanarak onların yaşamlannı, öykülerini anlatıyoruz. Genç yazarlardaki hareketlilik kitaplardan soğumuş genç okurları da harekete geçirdi. Biz genç kuşağı edebiyada barıştırıyoruz. Kesinlikle bir okur kitlem var, ama çok küçük bir grup ve dağınıklar. Genç, alternatif bakan, zeki ve entelektüel bir grup olduğunu söyleyebilirim, ben de zaten böyle bir grup için yazıyorum. Artık roman kavramının da eskidiğini ve yeni türlerin doğması gerektiğini düşünüyorum. Kitabım için yaptığım "romanella" tanımı romana ironik bir gönderme yaparak onu bugüne taşımaktı. Kayıp kuşağın diliydi, o acı ama dalgacı, ironik, duygusal ama gerçekçi, tuhaf dil. Ben ana akıma, olabÜecek en uzak yerde durmaya çalışıyorum. Ana akımın yeryüzünde var olan en sıkıcı ve köreltici şey olduğunu düşünüyorum, her dalda, özellikle de edebiyatta. Anlatma isteği ONUR CAYMAZ 28 yaşında. Kah ve Rengi (şiir2000), Ezilmiş Leylaklar Kıtabı (öykü2003), Seni Hatırlatan Yıldtzlar (roman2004), Bak Hâlâ Çok Güzelsin (şttr2004) Yazmak, kitap yayımlatmak bugün daha mı mümkün? Gelişme çabasındaki bir toplumda insanların anlatacağı şeylerin çokça olması normal. Özellikle seksen sonrası, ülkemiz büyük bir sıkıntı ortasında bırakıldı. Bu sikıntıya çok açılı yaklaşmak gerekiyor; ruhsal, maddi, yaşamsal... Haliyle bu durumda insanların anlatma isteği çoğalıyor. Yazmanın bugün, bilgiiletişim çağında, teknik imkânlar anlamında çok kolay olduğu açık. Yayımlatmak kolay mı? Bunun biraz yazdığınız şeyle ve kim olduğunuzla bağıntısı var sanırım. Bu hareketliliğin olumluolumsuz yarattığı durumlar neler? Çok genç yazar, çok üslup, çok eser anlamına da geliyor mu? Bu hareketlilik birçok kitabın kaybolmasma yol açıyor her şeyden önce. Her yazar bir dünyadır tabii ki. Ama "yazar"sa. Genç bir yazar olarak "bugün" yazdıklarınızı nasıl etkiliyor? "Bugün" o kadar trajik ve aslında o kadar dolu ki, yazılacak "dünya" kadar şey olduğunu hissediyorum. Son öykü kitabımda neredeyse hiç ev içleri yok. Sokaklar var hep. însanlar, sesler, sözler. Politika, yazdıklarınıza ne kadar yansıyor? Politikayı duruş anlamında algılarsak ben yansıdığını düşünüyorum. Hayata karşı alınmış bir tavır, bir uzlaşmama noktası, diken olduğunuz bir yer. Müzikteki pop patlaması gibi... kazanmamızın ardından, Elif Şafak'ın Ingilizce yazdığı roman, ABD'de basılması beklenmeden burada çevrilip basıldı. Değişime yol açan değil, 32 yaşında. Toprakaltı Saraylart (öykü1998), Kadın değişime uyum sağlayan bir dönem; ses getiren genç yazarların olmayışını buna bağlıyorum. Tamircisi (roman2003) Karşılaştığım ilk soru, hemen hep kitabımın hangi yayınevinden çıktığı. Yayınevleri markalaşıyor, ayrıca Müzikteki pop patlaması gibi, nicelik yönünden kitap ile okuru buluşturmanın tek yolunun reklam ve bir hareketlilik var. Orhan Pamuk'un oryantalist basın tanıtımından geçtiğine inanıyorlar. Okurla bakışı, ithalatın serbest bırakılışının peşinden gelir. yapıt arasına ses girmemesinden yanayım, o y s a ^ Eurovision'a îngiUzce§a.r]yLJkLJsaî4ıp birincilik basının bu kadar etkin olması, okur gibi yazarı da edilginleştirebilir. Henüz bir okur kidem yok ki, aktif ilişkim olsun... Bilge Karasu, "Bugüne kadar hiç okur mektubu almadım" demişti. Yaklaşık iki yıl sonra da hayata gözlerini yumdu. Kendisiyle ilk görüşmemde, yazı için ömür vermeye hazır olduğumu söylemiştim. Sözümde duruyorum. Üç yıl önce işimi bırakıp, eve kapandım. Beş romanlık bir bütün tasarlamıştım. Dördüncüsünü bitirdim, beşinciyi yazıyorum. Kendi kuşağımın yazarlarırun genelleme yapamayacak kadar azını okudum. 90 ilk romanın basıldığı 2004 yılında, romanımın geri çevrilmesi farkı ortaya koyuyordur. "Kadın Tamircisi" edebi niteliğinin yetersizliği nedeniyle değil, yayınevlerinin yayın politikalarına ters düştüğü, daha doğrusu okur çevresini rahatsız edeceği için geri çevrildi. EROL HIZARCI Yeni kuşağın ana edebiyat akımlarından çok, bilitnkurgu, fantastik edebiyat, yeraltı edebiyatı gibi alanlara yöneldiğini görüyoruz. Siz bunu nasıl yorumluy orsunuz ? Bu sadece edebiyatta değil, sinemada da geçerli. Bir moda, her moda gibi bu da geçecektir. Belki de sinemanın edebiyata etkisidir bu. Bu kuşak kendi okur kitlesini de beraberinde yaratıyor mu, genç yazarları kimler okuyor? Buna katıldığımı söyleyemeyeceğim. Yani genç kuşak yazarları gençler okur diye bir veri yok elimizde. Keşke öyle olsaydı. Her kuşaktan yazan her kuşaktan insan okuyor. Fuarlarda görüyorum, belli bir yaşın üstündeki okur da genç yazarları takip ediyor. Tuna Kiremitçi bunun en iyi örneklerinden biri. Okur kitlesinde her yaştan insan var. Pazarlama teknikleri genç yazarların görünür olmasını, popülerleşmesini sağlıyor mu, siz edebiyat piyasasında neler gözlemliy orsunuz? Pazarlama yerine, tanıtım demek daha uygun bence. Yazarı popüler kılmak gibi bir kaygımız yok, ama onu geniş kitlelere tanıtmak önemli. Edebiyat dünyasında yazarı popüleştirmekten çok, popüler birini yazar yapmaya kalkışmak, böylece de rantından faydalanmak daha geçerli bence. Eski kuşakla genç kuşak arasında organik bir ilişki var mı? Böyle bir organik bağ gerekli bence. Eski kuşak bir yazarı okumamış genç kuşak bir yazar olur mu? Sait Faik'i okumamış genç bir öykücü ya da Yakup Kadri'yi, Tanpınar'ı okumamış genç kuşak bir romancı? Okuru daha çok düşünüyoruz DOĞU YÜCEL 27 yaşında. Düşler Kâbuslar ve Gelecek Masallan (öykü2000), Hayalet Kitap (roman2002) Çok sayıda genç yazar kitapları, ilk romanlar görüyoruz. Bu kalabalığın niteliği beraberinde getirdiğini düşünüyor musunuz? Genç yazarların, benim gibi ana akım edebiyatının dışında yazılar üreten kişilerin artması çok sevindirici. Genç yazarlar her dönem vardı, ama eskiden en genci 30 yaşında olurdu. Şimdi artık 2022 yaşında ilk romanlarını yazanlar var. Bu, kısırdöngü içinde olan Türk edebiyatına hareket getirdi, rekabet arttı. Ama bir yandan da çok fazla roman çıktığını düşünüyorum. Her akla gelen fikrin bir romana dönüşmemesi gerekiyor. Son dönem kitaplarında dilden çok kurgunun öne çıktığı söylenebilir mi? Belki de en büyük farklardan biri bu. Edebi süslemelerden daha çok kurgu, hikâye, karakterler ön planda. Hikâyenin içinde kaybolmaya önem veriyorum. Bunun yanında okuyucuya altını çizecek cümleler vererek edebiyat ve kurgunun dengelendiği bir yerde durmak isterim. Sizi önceki kuşaklardan ayıran, farklı kılan ne? Bence biri sinema tutkusu. Türk sinemasının, aynı zamanda edebiyatının sorunu birbirlerini beslememeleri. Bir sürü bestseller kitabın kaç tanesi son 10 yılda bir filme sebep oldu? Çok az. Yurtdışında bunun tam tersidir. Bence biz yeni kuşak yazarlar okuyucuyu daha fazla düşünüyor, farklı şeyler sunmaya çahşıyoruz. Ayrıldığınız bir yer de politik duruş olabilir mi? Yeni kuşağın apolitik olduğu doğru, ama politikadan bahsetmek şart mı? Bugün farkh bir süreçteyiz ve bunun doğal yansımasını yaşıyoruz. Zaten her iyi hikâyenin politik bir okuması da vardır. "Hayalet Kitap" da politik, çünkü muhalif bir kitap. Sizi kimler okuyor? 1530 yaş arası, muhalif, sistemle sorunlan olan, alternatif müzik ve kitaplara meraklı ve en önemlisi yazmayı seven insanlar. Öylesine kaotik hayat ki! İNANÇ ÇAKIROĞLU 31 yaşında. Gölge Avcılan Kulübü (roman2004) Edebiyat dünyasında genç yazar oranı gittikçe artıyor. Sizce sebepleri neler? Bu, yaşamların uzaması, ekonomik ve sosyal yapdarın değişmesi, genç kuşağın bir önceki kuşağın yerini daha hızh alması ile de ilgili. Bir neden de, Türkiye piyasasında sanatın belirli bir zümrenin ilgi alanı olmaktan çıkması. Bu harekedilik edebiyat dünyasını nasıl etkiledi? Kalabalıklaşma olgusunun söz konusu olduğu her ortamda yozlaşma, sıradanlaşma ve "kitsch" gibi olumsuz kavramların da istilası doğal. Ama tüm bunlar çeşitliliği ve nitelikli eserlerin varlığını inkâr etmemizi gerektirmez. Yaşamın doğal seçimi içinde, niteliksiz olanlar ayıklanacak, kendini devam ettirmesi gerekenler hayatta kalacak. Gölge Avcılan Kulübü, ilk kitabınız. Yayımlatmakta zorlandınız mı? Zorlanmadım, yayımlamak isteyen üç yayınevi arasından tercih yaptığımı bile söyleyebilirim. Sanırım şanslı bir yazarım. Yeni bir okur kitlesinin varlığından söz edebilir miyiz? Evet, okudukları eserlerde, kendi hayatlarını, düşlerini ve içinde yaşadıkları dünyanın içlerinde yarattığı bütün çürümüşlüğü görmek isteyen yeni bir okur kitlesi var. Eskinin pencereden başka dünyalara bakan okur kitlesine aynadan kendini görmek isteyen hastalıklı bir başka kitle katıldı. Öylesine kaotik bir hayat ki bu, yazdığımız herşey yazar yazmaz eskiyor ve yetişebilmek için romanları kendi içinde devinen, değişen canh satırlarla dokumak gerek.