Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 HAZlRAN 2005 / SAYI 1002 İstanbul, müzik ve sınırlar atih Akın, ayağında Cannes'da yaptığı jüri üyelığinden kalan toz, yanında "tstanbul HatırasıKöprüyü Geçmek", filminc konu ettiği kentteydi geçen hafta. O, köprünün ıki ayağındakiler için yaptığı bu müzikli filmde, "Duvara Kar§ı"ya ve ıçine sığmayanları anlatıyor. Bu yüzden bir Boğaz'ın ortasında, bir Tarlabaşı'nda, bir Bakırköy'de 13 müzisyen ve tabii ki "Einstürzende Neubauten" grubunun başçısı Alexander Hacke'yle Istanbul'un müziğini ve ruhunu yakalamaya çalışıyor. Çünkü yanıtını aradığı sorular var. Sonuç: Müzeyyen Senar ile alaturka günler, Ceza ile öfke, Orhan Gencebay ile arabesk, Siyasiyabend ile sokaklar, Selim Sesler ile coşku, Aynur ile burukluk, Erkin Koray ile inat, Sezen Aksu ile aşk... Yani onun deyimiyle "gücünü arada kalmışlığından alan makineli tüfek gibi bir tstanbul"... Cannes nasıldı? Jüri üyeliği yapmak, orada olmak... Hayallerimi gerçekleştirmek gibiydi. Gençliğimden beri kahramanım olan insanlarlabirarayagelmekjimjarmush'la, Emir Kusturica'yla takılmak, film konuşmak, Salma Hayek'i Türkiye'ye getirmek gibi projeler üretmek... Bu tür kapıları zorlamak şimdiye kadar hayaldi. Artık birilerini arayabiür, olanak yaratabilirim. Sinematografik kariyerım açısınFATİH AKIN, dan da önemliydi, 22 film izlcdim, "Duvara Karşı"ya o filmleri tartıştık, oyladık... "tstanbul Hatırası"na ilgiden ve içine sığmayanları memnun kaldınız mı? "İstanbul Hatırası"na Prömiyer beklediğimden çok taşıdı. Çünkü ona daha ıyi geçti. Sinemada güzel bir enerji, coşku vardı. Jüri üyeleri de göre sınırlar hayali. seanstaydı ve "Keşke bu film yaMüzlkll bir filme rışmada olsaydı" dediler. "istanbul Hatırası" tamamıybenzettlğl Ia buralı bir iş. Filme orada ve belgeselde, Türkiye'de verilen tepkileri gözİstanbul'u ne lemleme şansınız oldu mu? Yaklaşımlar ne kadar farklıydı? oryantalist ne de Bu filmi yapmamın 50 ayrı nemodern ğöstermek deni varsa, bıri de bu söylediğiniz. Batı ve en başta oradaki medya, Istemlş. "Istanbul'un tek taraflı bir tstanbul yansıtıyor. potansiyeli bu Tamam burada otopark mafyası aradakl yerde" diyor. var, "Mein KampP'ı okuyoruz, töre cinayetleri de var. Ama hepsi bu kadar değil... Ben de eksik olanları, gösterilmeyenleri kendi bakışımla sunmak istedim. Bu anlamda, filmin Türkiye'nin bir reklamı gibi algılanmamasına çok dikkat ettim. Bu yüzden hedef; hem buranın seyircisi hem de burayı bilmeyen bir seyirciydi. Özlem Altunok F TEK TARAFLI İSTANBUL Bunun sınavını "Duvara Karşı"da vermiştiniz zaten... O tecrübenin faydalannı gördünüz mü? Evet, o zaman da filmin kaba montajıyla buraya gelerek filmi buradaki insanlarla paylaştrm ve buradaki bakışı aldıktan sonra montajı ona göre sürdürdüm. "tstanbul Hatırası"nda da iki tarafı razı edersem, film bütün dünyada geçerli olacaktır. Çünkü burasıyla orası farklı sistemler, kültürler... Siz "arada", "ortada" biri olarak DoğuBatı kavramlarına nasıl bakıyorsunuz? Filmde şöyle bir söz geçiyor ya: "Doğu'nun; Istanbul'dan Çin'e, Batı'nın da Yu nanistan'dan Los Angeles'a kadar olduğuna inanmıyorum." Bu sınırlar hayali, eskiden kalma... Bu film, insanlığın var oluşundan beri her şeyin sürekli yer değiştirdiğinı, birbirine karıştığını da gösterıyor. Milliyetçilik denilen şeyse daha bebek, 300 yıllık bir tarihi var. Sınırları koyarsanız tabii ki çatışma, savaş, kıyaslamalar olur. Ben de bu filmle bir ideal sunuyorum: Haritada sınırlar olsa bile kafalardaki sınırları atalım! Küresel dünya, sınırların kalkması, çok kültürlülük... Artık her iş, biraz da dünyaya pazarlamak için yapılıyor. Siz bu noktada dikkatli olmaya çalışıyor musunuz? Aslmda pek dikkat etmiyorum, kendiliğinden oluyor. Zaten dünyada sınır kalmadı ki, dünya resmen bir köy oldu. Her şey, istesek de istemesek de yakınlaştı. Ben de bu durumu tabii ki işlerimde kullanıyorum. Bu seçtiğim değil, içine doğduğum bir şey. "tstanbul Hatırası"nın oryantalizm kokmasından çekindiniz mi? Evet. Bu filmi yaparken iki şeyi istemedim. Birincisi oryantalist, kartpostal bir îstanbul ğöstermek. tkincisi de modern, globalizm tstanbul'unu sunmaktı. Mesela Beyoğlu, ne oryantalist, ne globalist bir yer, ikisinin arasında. Zaten buradaki potansiyeli de bu aradaki yerde görüyorum. "Duvara Karşı"da içinde olduğunuz, "tstanbul Hatırası"nda ise dışınızdaki bir yeri anlatıyorsunuz... Bu yer değiştirme durumunu nasıl dengelediniz? "Duvara Karşı"da tek taraflı, karanlık bir îstanbul vardı, hikâye bunu istemişti. O fil mi çekerken Istanbul'a dair yeni şeyler keşfettım. Bunlar tstanbul, "Duvara Karşı"nın tstanbul'u ve müzik hakkındaydı. Filmin adı bu yüzden "tstanbul Hatırası" oldu. Filmi montajlamadan önce 160 saatlik malzemeniz varmış. Bu malzemeyi 90 dakikaya nasıl sıkıştırdınız? Sormayın, sadece montaj süresi yedi ay sürdü. istanbul, ilk gördüğünde insana makineli tüfek gibi gelebilir. Ben de az sürede öyle bir duygu yaratmak istedim. Seyirciyi sıkmadan görüntü, müzik, resim, bilgi bombardımanına tutmaya çalıştım. YABANCI BİR EL Neden anlatıcı olarak bir yabancıyı, iistelik endüstriyel müziğin öncülerinden "Einstürzende Neubauten" grubunun basçısı Alexander Hacke'yi seçtiniz? Hem buralı, hem de dışardan biri için, yabancı bir el gerekiyordu. tnsanlar o eli tutsun ve o elle beraber istanbul'u keşfetsinler istedim. Zaten Alexander da turistik bir Istanbul'a gelmedi. Bir turist de, tstanbullu biri de normalde sokak müzisyenliği yapan " Siyasiyabend "le takümaz. En büyük hedef Istanbullu'nun da, o yabancıyla beraber kendini, şehrini görmesiydi. Müzisyen olarak onu seçmenizin sebebi neydi? 13 kişiyi beraber mi belirlediniz? Bu projede 13 apayrı sanatçı var, Sezen Aksu'dan Ceza'ya, Müzeyyen Senar'dan Orhan Gencebay'a, Duman'a... Buraya bir rockçı ya da hiphopçu'yla gelseydim onun bakışı tek taraflı olurdu. Dolayısıyla bana bir virtüöz ya da ses mühendısi gibi biri lazımdı. Sonuçta bu belgesel, benim ve Alex'in köprü işlevi gördüğü bir yol hikâyesi. Bütün bu müzisyenler, birkaçı dışında zaten takip ettiğim kişilerdi. Sadece birkaç ekleme yaptık. Mesela Erkin Koray'ı Replikas'Ia etkilendiklerı müzisyenleri konuştuktan sonra ekledik. Sezen Aksu zaten kraliçem, hayal kurmama aracı olan önemli bir kadm. Ceza da aynı şekilde, çünkü hem benım tonumda hem de zaten gayet iyi tanınıyor. Bu filme belgesel demek ne kadar doğru, biraz belgeseli aşan bir yapısı yok mu? Evet, ben bu yüzden "müzik filmi" diyorum. Filmin montajı bittikçe, belgeselden az da olsa vazgeçip bir eğlence, parti havasına dönüştü. Ayrıca bu, benim ilk belgeselim de değil. Şimdi de Türk sineması üzerine bir belgesel yapmak istiyorum. "tstanbul Hatırası" da, bu bahsettiğiniz yeni proje de herkesin aldına gelebilecek, ama her nedense yapılmayan işler. Neden sizce? Bilmiyorum. İyi bir seyirciyim, görmediğim ve yapılmasını istediğim bir film varsa "ben yapayım" diyorum. Bunun nedeni de cevabını bilmediğim soruları öğrenmek. Belki bu filmle biraz da Türk müziği uzmanı olmuşumdur. Bu film hangi soru işaretlerini kaldırdı? Ooooo, çok. En önemlisi filmden önce AB'ye girmemiz gerektiğini düşünüyordum. Şımdi kolay kolay "evet" diyemiyorum, çünkü bilmiyorum. • Balkonda keyif zamanı "^C 7 r a z a y ' a n n c ^ a özgür hareket edebileceğiniz, Y^ bunaldığmızda sizi rahatlatacak, uzun akJL. şamlarda arkadaş toplantılarını yapabileceğiniz balkonlar.. Bu dönem üşenmeyin, küçük çözümlerle balkonunuzda keyiflı bir yaz geçırin. Gervasoni, Roda, el5, Ethnicraft gibi büyük üreticiler yeni dış mekân mobilya tasarımlarıyla bu yıl Milano fuarının gözbebeğiydi. "Neden" diye soracak olursanız, cevabı çok basit. Dışarıda sıcak bir bahar havası varken kalabalık ve bunaltıcı bir fuar alanı içinde özellikle Gervasoni'nin yaz kokan standında nefis tatil hayalleri kurmak daha kolaydı! Son dönemde ilgi görmeye başlayan dış mekân mobilyaları tasarımcıların geniş hayal gucü karşısında inanılmayacak bir noktaya geldi. Hatta iç mekân Cumhuriyet DERGt* îmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına tlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: îbrahim Yıldız Editör: Berat Günçıkan Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Miidür: Mehmet Sucu Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Baskı: Ihlas Gazetecilik AŞ 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna / tstanbul îdare Merkezi: Türkocağı Cad. No: 3941 Cağaloğlu, 34334 tstanbul. (0212) 512 05 05 Cumhuriyet Reldam (0212) 512 41 19 / 512 48 30 512 47 78 ^Cumhuriyet Gazetcst'nın parasızpazar ekidır Yerel süreliyaytn cumdergi@cumhuriyet.com.tr mobilyasının bOe önüne geçebilecek bir konumda. Amerikan stili bahçeli evlerin hayali bir yana, balkon ve terasın da başka bir tadı vardır. Üstelik tstanbul'da daha bir farklı. Fransızların küçük, Italyanların geniş ve begonyalı balkonlarını eskiden beri çok severim. Aslında biraz hayal gücü, çarpıcı ve pratik detaylarm hayata geçirilmesi ile sizin de güzel bir balkonunuz olabilir. Işte size kolay, yazı balkonda geçirmenize yarayacak, birkaç basit öneri... Öncelikle düzenleme yapaeağınız balkonun ölçülerine dikkat edin. Buyük ebatlı ürünlerle kullanım alanını daraltmamak gerekir. Balkonun duvarları, kapı ve pencereleriniz yıpranmışsa beyaz, mavi gibi canlı renklere boyayabilirsiniz. Kapı ve pencereyi boyarken, zımparalayıp temizlediğiniz ahşap yüzeye boyayı katmanlar halinde uygulayın. Uygulamalar arasında katmanların kurumasını bekleyin, boya işi bittikten sonra yarı parlak bir cila ile parlaklık verin. Basit ama etkileyici ilk detayı, Eminönü Tahtakale'de çok uygun fiyatlara satılan metalik veya renkli galvaniz çaydanlıklara, sürahilere çiçek ekmekle yaratabilirsiniz. Klasik çizgilere sahip, yalın formlu bu objeleri vazo olarak kullanabılirsiniz. Yaptığınız çiçek düzenlemelerini daha sonra balkon duvarına taktığmız rafa, pencere kenarına veya ahşap bir bankın üzerine beşlialtılı sıra ile dizerek kullanın. Mısır Çarşısı'nm arkası, Mercan, Kapalıçarşı ve çeşitli yapı dekorasyon mağazalarından farklı desenler, renkli kandiller, mumluklar ve fenerler alabilirsiniz. Yine buralarda bulabileceğiniz renkli kumaşlarla balkonunuza büyük ebatlarda puf minderler yaptırabilirsiniz. Hazır Mercan'a yolunuz düşmüş, bir de sepetçilere uğrayıp sepet almayı unutmayın. Yayvan sele sepetler hem iyi bir gazetelik, el işinizi koyabileceğiniz bir kutu, hem de saksılarınızı içine dizip düzenli ve şık görünmesini sağlayabileceğiniz bir depolama sistemi olur. Balkonda ahşap mobilya kullanmayı tercih ederseniz tik ve rattan haricinde diğer ağaç cinslerinin kısa zamanda bozulacağını göz önüne almayı unutmaym. Bir süredir büyük mobilya firmalan dış mekân mobilyasında kaliteyi yakalayabilmek için tik ve rattan gibi hava şartlarına dayanıklı ağaç cinsini tercih ediyor. Suya dayanıklı tik ve rattanı tercih etmekte hiç de haksız değiller... 0 artistanbul@kablonet.com.tr