22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

26 HAZIRAN 2005 / SAYI1005 GRUP'110' Taksim'den Kadıköy'e müzik yolculuğu Ali Deniz Uslu lk albümleri "Atomların Harika Dünyası" ile "110", rock müzik severlere farklı bir alternatif sunuyor. Elektronikrock tarzındaki çıkış şarkıları "Bîtti mi?" ile kulaklarımtztn pasını silen grubun albümü rock, elektronik ve akustik tarzlardaki parçalardan oluşuyor. Biz de adını TaksimKadıköy otobüs hattından alan "110" grubunun kurucuları Candan Tezel ve Ozan Yılmaz ile konuştuk. Sizi Roxy'den ve Jay Jay Johanson'un ön grubu olmanızdan tanıyoruz. Grubun serüveni nasıl başladı? * Candan: Ozan ile ben 2001 sonlarında Kemancı ve jiAlfiBİBtSİP1 Evi'ndg çajarken Taksim ve Kadıköy'de çalışmalarımızı sürdürüyorduk. Daha sonraları bar programlarının bizi körelttiğini fark ettik, çünkü bize beste yapmak için zaman bırakmıyordu. Kendi müziğimizi dilediğimiz gibi yapamıyorduk. 2003'te eski grubumuz dağıldı. Aynı senenin şubat ayında bir gece Ozan ile bir parça kaydettik ve ondan sonra da devamı geldi. Bu şarkılar Roxy müzik ödülleri gecesine katıldı, büyük ilgi gördü. Bu bize bu işi daha ciddi bir şekilde yapmamız gerektiğini gösterdi ve biz de yapmaya çalıştık. O zamanki grubumuzun ismi 118'di, bilinmeyen numaralar hattmdan aldığımız bir esintiyle "gelmişti. , . , , İ Oyunculu varlık neden im değil... Özgür Erbaş ürkiye'de sokakta yaşayan, ama varlıkları işledikleri suçlarla üçüncü sayfa haberi olduklarında hatırlanan binlerce çocuk var. Nişantaşı'nda yürürken kapkaça uğrayıp, daha sonra sokakta yaşayan çocuklara hayatını adamaya karar veren Şükriye'nin yaşadıklarını anlatan Dolunay dizisi de "Türkiye'de böyle bir sorun var" deme çabalarından biri. Şükriye karakterini canlandıran Yeşim Büber "Bir diziyle herkes sorunu görecek ve çözüme dahil olmak isteyecek diye bir şey yok. Ama bir farkındalık yaratması umudunu taşıyoruz" diyor. Yeşim Büber'le diziyi ve oyunculuğu konuştuk: Uzun zaman sonra dizi projesi kabul etmenizin neden i neydi? Senaryo ve işlenen konu çok etkili oldu. Toplumsal bir sorunla ılgili doğru şeyler söylemeyi hedefleyen bir proje olması benim için önemliydi. Dizilerin böyle bir misyonu var mı sizce? Televizyon 7'den 70'e herkese ulaşan bir araç olduğu için bir parça mesaj kaygısı gütmesi çok da yanlış değil bence. Her iş bir mesaj taşısın demiyorum, ama en azından söylenenlerin doğru şeyler olması, insanların bundan az ya da çok bir şeyler alması önemli. Türkiye sokakta yaşayan çocukların önce varlığını reddetti, ardından da "bunları bir ada bulup oraya kapatalım" projeleri geliştirdi. Bireyler çözüme dahil olmak istiyor mu sizce? Bu, bizi öldüren zihniyet ve sorunlarımızı çözemıyor olmamızm nedeni. Nerede sorun çıksa hep birlikte kafamızı öbür tarafa çevirmek istiyoruz. Ancak her şeyden bu kadar izole bir hayat sürmek mümkün değil. Eğer gerçekten sokağa çıktığınızda bu çocuklardan ürküyorsanız orada bir sorun var demektir. Bu sorunu onları bir yere kapatarak çözemezsiniz. Ayrıca bu sorun bu ülkenin, bu sistemin, bu kültü"Dolunay" rün yarattığı bir sorun. Ben de kapkaça uğruyodizisi sokakta rum, benim de cüzdanım çalınıyor. Giden parayı unutabilirsiniz, ama bu çocukların durumu yaşayan çok vahim. Evet, bizlere de zararları dokunuyor, çocukları ama asıl trajediyi onlar yaşıyor. Dizi duyarlılık yaratmak adına bir umut taşıanlatıyor. yor o halde... Oyuncu YEŞİM En azından farkına varılması adına diyelim. Ben görmüyorsam sorun yok desek de sorun olBÜBER, dizinin duğu yerde duruyorr ve giderek büyüyorr. Bizim sorunun yaptığımız işle sokak çocuklarının sorunlarını çözmek mümkün değil. Zaten bu da bizim değil farkına devletin işi. varılması İçin Canlandırdığınız karakterle duyarlılık anlamında örtüşüyorsunuz sanırım. Bunun dışında bir umut benzerlikler var mı? taşıdığını Şükriye benden çok uzak bir karakter. Diziler için genellikle siz neye meyilliyseniz, ona göre söylüyor. T roller teklif edilir. Ancak son birkaç işim, benden uzak karakterlerdi ve bu da beni çok mutlu ediyor. Bunun dışında Şükriye kokoş diyebileceğimiz, tam bir Nişantaşı kızı. Benim onlarla ilgim yok. Nişantaşı'nda kahve bile içemem ben. Dizi erkeklerikadınları ya da ilişkileri diyebileceğimiz bir standardın da dışına çıktığınızı düşünüyor musunuz? Tabii ki. Sonuçta oyunculuk farklı karakterleri yorumlayabilmek demek. Bu karakterler birbirinden ne kadar farklı olursa işinizi iyi yaptığınızı o kadar çok hissediyorsunuz. Yani bir iş yaptım bu tuttu, devam ediyor demek çok da iyi bir his değil. İYİ OYUNCULUK tyi oyunculuk ne pekJ? Olçütunüz ne? Hepimiz işimizi iyi yapmak isteriz. Mesleğim benim hayatımın her şeyi gibi bir halim yok açıkçası. Benim hayatım her şeyim, mesleğim de bunun içinde bir parça. Tek bir şey için yaşamayı ya da hayatımı başka şeylere bırakarak yaşamayı sevmiyorum. •Adanmışlıkla açıklanabilir değil o zaman oyunculukla ilişkiniz... Hayır değil. Büyük coşkularla bağlı değilim, ama tekrar dünyaya gelsem yine oyuncu olmak isterim. Dolayısıyla işimle ilgili istediğim tek şey sürekli gelişmek. Oyunculuğa tutkuyla bağlıyım, ama varlık nedenim Soldiin sağa: M. Esemcn, O. Yılmaz, C. Tezel Peki "110"un hikâyesi ne? Ozan: Bu ismin de öyle çok özel bir anlamı yok. 118'den sonra fotoğrafçı dostumuz Serkan Taycan isminizi neden "110" koymuyorsunuz dedi. Haklıydı, çünkü tüm vaktimiz TaksimKadıköy hattında geçiyordu. 110, bu istikametteki otobüs hattının numarasıydı. Candan: Ismi koyarken önce çok içimize sinmedi, ama şöyle düşündük: Eğer albüm başarılı olursa ismi zaten taşıyacak, dinleyicide bir sempati yaratacak. Yani biz başarının ismi yaratacağını düşündük. însanlar bizi dinledikten sonra belki de artık 110 otobüslerine farklı bir tebessüm ile binecekler. ELEKTRONİK VE ROCK "110" müziğini nasıl tanımlıyor? Ozan: Bir tanım yapmak, herhangi bir kalıba sokmak da doğru değil. Dinlediğinizde elektronik ve rock öne çıkıyor, ama tam anlamıyla akustik parçalar da var. Grup elemanlannın farklı müzikal kimliklerini yansıtıyor. Bu albüm kendi müzikal isteklerimiz doğrultusunda oluştu. Candan: Mesela ilk klip şarkımız "Bitti mi?" önceleri tamamen rock ağırlıklı bir parçaydı. Ama biz onun standart rock parçalarının fazla uzağına gidemeyeceğini düşündük. Onun üstünde çalışarak rock müziğimize elektronik tınılar ekledik. Biraz da ilk klibiniz "Bitti mi?"den bahsetseniz... Candan: Şarkının konsepti çok farkllydı, o yüzden klip de oyle olmalıydı. O yüzden de şarkıyı bir kız söylesin, biz fazla görünmeyelim, parça bizim dışımızda gelişsin istedik. Klip Devrim Usta'nın elinden çıktı ve tam olarak istediğimizi de anlatıyor, sanırım. Bu röportaj yayımlandığında Rock Istanbul'da sahne altnış olacaksınız... Ozan: Bizi dinleyecek olanlar şunu bilsin ki, her zaman kendi parçalarımızı çalmaya çalışıyoruz. Bizim arzumuz tüm şarkılarımızı bir ağızdan söyleyebilecek bir kitleye ulaşmak. Rock Istanbul da bizim için çok önemli bir fırsat. Büyük gruplarla aym sahneyi payJaşmak çok heyecan verici olacak. • değil. Dünya seyahatineçıkabilirinı^erken aslında işin hayatımdaki yerini anlatmak istedim. Karakter yaratma sürecinde neler yapıyorsunuz? Bu işi yapmaya başladığınızda farklı bir algı kapısı açılıyor zaten. Başka türlii bir yere yerlcştiriyorsunuz her olayı, tepkiyi, ânı... Bunlar depolanıyor ve siz oradan çıkarıp bu malzemeleri kullanıyorsunuz. Şükriye deyince onun senaryoda ne yaptığı değil, gencl olarak hayata karşı tavrı, nasıl düşündüğü, ne hissettığinin deyim yerindeyse raporlarını çıkarıyorum. Sonra gündelik hayatımda bir şey yaparken Şükriye olsa ne yapar demeye başltyorum. Kısacası eteğinde taş toplayıp onları döküyorsun. Geçen sene topladığım taşları döküyorum. Sonra yeniden taş toplamaya başlayacağım. Sokakta yaşayan çocuklarla daha önce hjç diy»lpg kurmuş muydunuz? . , :,.,•/M^>y'fî,^i'^jâ Kurmuştum. Şükri i i n değil o n d a n öncâ^4fc l&M K u r m u ş t u m Şükriye için değil, ondan öncâ^4fc nu yapmıştım zaten. Ama çekimler için de uzun çalışmalar ve görüşmeler yaptık. Genelde insanlar bu çocuklara ya çok öfke duyuyorlar ya da fazladan bir merhamet gösteriyorlar. Çocuklarla diyalog kurmuş biri olarak bu duyguları nasıl değerlendiriyorsunuz? Fazladan merhamet içimizi rahatlatan, kendimizi iyi hissetmemizi sağlayan bir tutum. Kendi egomuzu ve yardım etmekten duyduğumuz hazzı bir kenara bırakıp bu çocukların ne hissettiğini ve onların neye ihtiyacı olduğunu sorgulamamız lazım. • Zeynep Casalini Şarkıcı En büyük hatanız nedir? Nerden başlasam?.. Bir insanın başına gelebilecek en kötü şey sizce nedir? Kişinin istemediği bir işle uğraşması. Hayattaki en büyük keyfiniz nedir? Sahnede olmak. En sevdiğiniz yazar kim? Ursula K. Leguin. En sevdiğiniz film/yönetmen? Yimou Zhang En büyük aşk hikâyesi kimlerinki? EvaJuan Peron. Sizi en çok güldüren şey nedir? Arkadaşlarımla aramızda geliştirdiğimiz espriler. En büyük mutsuzluk? A J Dünyada kötü şeyler olduğunu ve masum insanların öldürülüp, açlık yaşandığını bilip hayata devam etme zorunluluğu. Bir hayvan olsaydınız, ne olurdunuz? Yunus. En çok yaşamak istediğiniz şehir? Roma. Yangında kurtaracağınız ilk üç şey nedir? Kızım ve kedilerim. Bir hayali kahraman olsaydınız kim olurdunuz? Niye? Peter Pan'daki Thrilly... Çünkü sihirli. Sizi en çok tedirgin eden ve en beğendiğiniz özelliğiniz? Tez canlılığımı bazen gereksiz buluyorum, ama dürüstlüğüm en beğendiğim yanım. Sizin için affedilemeyecek hata nedir? Her anlamda aldatılmak. Sahip olduğunuz en değerli şey? Kızım. Güncel olaylar içinde yakın zamanda sizi en çok üzen olay nedir? ABD'nin yaptıkları ve yapmaya devam ettikleri. Dünya gündemindeki ya da hayatımzdaki bir olayı değiştirme şansınız olsaydı, neyi değiştirmek isterdiniz? Sömürgeci düzeni, açlığı ve savaşları bitirebilmek isterdim. Hayata gelirken seçme şansınız olsaydı, ne olmak isterdiniz? Yine "ben" olmak isterdim En sık kullandığınız kelime nedir? "Bi'şey söyleyeceğim"... 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle