02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

22 MAYIS 2005 / SAYI 1000 Onun imajı, adı! adir Inanır'ın gerçekten malum reklamdaki gibi kırıp geçen gözleri var. Gördüm. Ama o gözler aynı zamanda yorgun bakıyor. Ona sorarsanız, devam etmesini gerektiren pek çok sebep var, ama en önemlisi sinema sevdası. "36 yıldır hiç ara vermeden, sadece oyunculuk yaptım, çünkü başarı yorgunluğu mutluluğa dönüştürüyor" diyor. Şimdi sırada yeni bir sinema projesi var: Memduh Un'ün Gaziantep'te çekeceği "Büyülü Fener" filminde oynayacak. Sizinle yapılan röportajlarda neredeyse bütün muhabirler önce sizden çekiniyor, ama röportajın sonunda bambaşka bir Kadir tnanır tanıdıklarını söylüyorlar. Neden böyle bir durum yaşanıyor? Bunu anlamak için yüzüme bakacakstnız, göreceksiniz. Bakmak çok önemli değil, görmek lazım. Bu biraz da insanların kafasında oluşan imgenizle ilgili değil mi? tnsanlar bana "abi, baba, koç, aslan" gibi sıfatlarla hitap ediyorlar. Kendi ailelerinden biriymişim gibi. Yani yalnızlığımı yalnız bırakmayan müthiş bir sevgi ve saygı var. Bu sevginin içindeki seksüel boyutun giderek yok olduğunu görüyorum. Benim için, bundan büyük mutluluk kaynağı olamaz. Bunlar, yaşadığım yalnızlığı besleyen gerçekler ve benim tercihlerım. Hayatımı özgiirce, istediğim gibi yaşasaydım bu Kadir Inanır olamazdım ve siz de buraya röportaja gelmezdiniz. Kadir Inanır'ın sert bakışlarına Bu son reklam filminde de bu odaklanmış reklam fllml şu imajınız kullanıldı... sıralar herkesln dilinde. Doğru. Eğer tüm bu yaptıklarımı yapmasaydım bir reklam filmiyle "Bunıı, bugüne kadar Türkiye'yi ayağa kaldıramazdım. yaptıklarım sağladı" dlyor, o Bunu sağlayan da yine imajım. Reklamın ikinci versiyonunda bu dugözlerin sahibl. Özgiirce rum daha da pekişti. yaşayamadığını kabul etse de, Bu güçlü imaj yormuyor mu siterclhlerinden memnun. Bir de zi? Yorucu tabii. Ama yorgunum diuyarısı var: "Beni üzmeyin, ye bırakma şansım yok. Ben durçünkü ben öldüğümde her sam, yaptığım işler durmuyor ki, günde 56 filmim oynuyor televizevden bir cenazem çıkacak, yonda. Ayrıca kalabalıkların içinde o zaman beni anlar ve yaşamaktan hoşlanıyorum. siz de üzülürsünüz." 36 yıl boyunca sinemaya 1 yıl bile ara vermemişsiniz zaten... Bu, ara vermemekle ilgili değil, mesleğime duyduğum sevdayla ilgili. Bu arada başka işler yapıp "ben aktörüm" de diyebılirsiniz. Ama ben boyle bir şeyi hiç düşunme dim. 36 yıl boyunca başka hıçbir iş yapmadan, sadece bu işi yaparak bir başarı yakaladım. Özlem Altunok K BENİ ÜZMEYİN... Hiç mi soluklanmak istemediniz, sıkılmadınız? Eğer başarıyı yakalıyorsanız, oradaki yorgunluk mutluluğa dönüşüyor. Işinizi doğru yapıyorsanız, kalabalıklara da çabuk ulaşırsınız. Bunun için de güvenilir olmak, söyleminizle yaşamınızın örtüşmesi gerekir. O zaman sizi çok sever ve asla bırakmazlar, bu da, hayatımzın en büyük kaynağı olur. Gazeteciler beni bir ara çok üzdüğü zaman, "Beni üzmeyin, çünkü ben öldüğümde her evden cenazem çıkacak, beni o zaman anlar ve kırdığınız için üzülürsünüz" demiştim. Bu büyük bir şans, ama buna karşılık bana ait, özgürce yaşadığım bir hayatım olmadı. Oyuncu olmasaydınız... Asla duyarsız bir adam olmazdım. Bakkal olsaydım marketler zincirim olurdu, avukat olsaydım baro başkanı olurdum, doktor olsaydım büyük bir gelişmeye imza atar, yine müthiş bir mücadele verirdim. Durmazdım herhalde, çünkü karakterimde "Neme lazım, idare et" gibi kavramlar yok. Nereden buluyorsunuz bu gücii? Böyle bir yapım var, genlerimde var herhalde. Güzeli çoğaltırım, kötüyü de yok etmeye çalışırım. Son dönemde "Komser Şekspir"le başlayıp Bonus ve Profilo reklamlarıyla devam eden bir değişim, daha doğrusu bugüne uyum sağlama girişiminiz oldu. Orada ironik yanınızın görülmediğini düşünüyor musunuz? Evet. Aktörüm ben ya, aktörüm. "Komser Şekspir" başarılı bir projeydi, komedi gibi görünse de dramın en büyüğünü oynadığımı düşünüyorum. Çocuğu ölmek üzere olan bir babanın evlat sevgisini anlatan bu rolü, kimsenin kolay kolay bu kadar başanlı oynayabileceğini düşünmüyorum. Adınızın imaj olarak kullanıldığı bir işte, bir reklam filminde başarılı bir oyunculuk sergilemişsinız. Bunlar niye yok sayılıp işin sadece maga2İnel ve ucuz tarafına bakılıyor, anlamıyorum. Bu ülkede çok sevilen bir adam olmamın kompleksi yaşanıyorsa yeter aruk, bunun ortadan kalkmasını istiyorum. Zaten hiçbir şeyi zedeleyemediler, bu son reklamın başarısı da bunu gösteriyor. YERALTI VE YERÜSTÜ Olduğunuz gibi mi görüliiyorsunuz, olduğunuzdan fazla mı? Yani oynadığınız pek çok karakter bu serdiği yaratınca yadırganıyor olabilir misiniz? O noktada oynadığım karakterlerin çeşitlemesine bakmak lazım. Köylü, şehirli, iş adamı, hayatın içinden pek çok karakteri canlandırdım. Tamam, yeraltı dünyasının tiplemelerini çok başanyla sunduğumu söyleyebilirsiniz. Ama 182 filmimin içinde böyle 10 tane film vardır. Şöyle bir bakın, Amerika'daki belli başlı önemli filmler yeraltını anlatır. Sonra bu dünya niye yok sayılır hiç anlamam? Bugün Türkiye'deki en büyük gündem yeraltı değil mi? Hani hayatın içinde olacak, sosyolojik ve aktüel olanı anlatacaktık? Gerçeği sunuyoruz işte. Yerüstünü düzgün ve temiz bir yer yapamazsanız, yeraltı hep gizemli ve gerçek kalacaktır. Bir komedi filminde oynamayı düşünür müsünüz? Çok oynadım, hem de kaç tane! "Bitirim Kardeşler" kadar hasılat yakalayan bir fîlm hatırlamam. Tabii, dram oyunculuğunu ayn seviyorum. lyi bir dram oyuncusu olduğumu sanıyorum, hatta kompleks duymadan dünyadaki bütün dram oyunculanna buyursunlar diyorum. BEN DE YÖNETECEĞİM! Bir de duygusalfilmlerinizvar, unutulmayacak... Olmazmı! "Bir YudumSevgi", "PisiPisi", "SelviBoylum Al Yazmalım"... Son olarak da "Gönderilmemiş Mektuplar". Son 10 yılda iki sinemafilmi,buna karşılık 6 dizide oynadınız. Bu sizin tercihinizden çok, piyasanın getirdiği bir durum mu? Dizilerin varoluşunun bu kadar güçlenmesini ben yaratmadım ki. Bugün Türkiye'de reklam sektörünün büyük kalabalıklarla birleştiği en önemli yer, televizyon dizileri. Her yıl 60 dizi yapılıyor ama yönetmeni kim, senaristi, kadrosu ne, bunu düşünmüyorlar. Süreklilik olmayınca da acımasızlık başlıyor. Dizi yapmak tam bir ömür törpüsü. Emek veriyor, yaptıklarınızı bulutların üzerine atıyorsunuz, izleyici küçük tatlar alıp bunları ne kadar saklayabiliyorsa, o kadar başardısınız. "Bütün Çocuklarım" dizisini ticari olmaktan çıkaran en önemli şey budur. Hayatın içine inmeye çalışıyoruz. Sinemaya gelince... Memduh Ün, 86 yaşında ve şimdi bir film çekiyor, ben de bu filmde başrol oynuyorum. Diziden sonra bu filme başlayacağız. Bu film için Antep Kilis'te 1960'ları çağrıştıran bir plato kuruluyor şimdi. Ayrıca ben de film çekmeyi düşünüyorum, mutlaka yapacağım, hikâyelerim var. Yönetmenliği daha önce de denemiştiniz, neden sürmedi? Bırakmıyorlar işte. Kıramadığım insanlar oluyor. Bir de yaşamak için çalışmak zorundasınız. Bir de tiyatro yapmayı düşündüğünüzü duyduk... Halil Ergün ve Jülide Kural'la konuştuk, onlar hazırlarsa draması güçlü bir oyunda rol almayı çok isterim. Siyaseti yakından takip ettiğinizi biliyoruz, siyasete girecek misiniz, yoksa "atom bombası kadar güçlü" dediğiniz sinemayla mı devam edeceksiniz yolunuza? Siyasete girmek kolay da, girersem orada kıyamet kopar. Beni orada ya öldürürler ya da yalnız kalırım. Sinemaya olan sevdamsa inandırıcı ve etkili bir işin en güçlü silaha dönüşmesinden kaynaklarıyor. Bir filmle kurulu düzeni darmadağın edebilirsiniz. Yaptığım fîlmlerin hepsinde de siyaseti konuşturacak tcmel konular vardır. Evleneceğiniz doğru mu? Kim alır beni ya, bu kadar yoğun bir adamı kim başına bela almak ister? Bekâr oJdugum için her ilişkimde böyle haberler çıkar. Gazeteciler evlenmemi isterler, ama onlara çok güvenmiyorum. Çünkü evlenince de bu kez boşandırmak için uğraşırlar. # Arzu Ozyiğit ee BJK Bayan Basketbol Takımı Kaptanı En büyük hatanız nedir? Spor hayatımın özel hayatımın önüne geçmesi. Bir insanın başına gelebilecek en kötü şey sizce nedir? Ailesinden birini kaybetmesi. Hayattaki en büyük keyfiniz nedir? Ailemle beraber tatil yapmak. En sevdiğiniz yazar kim? Irvin Yalom. En sevdiğiniz film/yönetmen? Fatih Akın/Duvara Karşı. En büyük aşk hikâyesi kimlerinki? Yunus Emre'nin Allah'a olan aşkı. Sizi en çok güldüren şey nedir? însanların doğal olmaması. En büyük mutsuzluk? Spor hayatımın başarısız gitmesi. Bir hayvan olsaydınız, ne olurdunuz? At. En çok yaşamak istediğiniz şehir? Antalya'nın Olympos köyünde yaşamak isterdim. Yangında kurtaracağınız ilk üç şey nedir? Insan varsa, önce insanı, madde kurtarmayı düşünmem. Bir hayali kahraman olsaydınız kim olurdunuz? Niye? Supenvoman. Çünkü öyle bir gücüm olursa, gücümü, kendimı dünyaya yardım için adardım. Sizi en çok tedirgin eden ve en beğendiğiniz özelliğiniz? Tedirgin eden, önıımü göremeden yardımsever olmam ama en beğendiğim özelliğim de bu. Sizin için affedilemeyecek hata nedir? însanın kendıne karşı dürüst olmaması. Sahip olduğunuz en değerli şey? Ailem, işim ve eşim. Güncel olaylar içinde yakın zamanda sizi en çok üzen olay nedir? Amerika'mn dünya üzerindeki baskısı. Dünya gündemindeki ya da hayatınızdaki bir olayı değiştirme şansınız olsaydı, neyi değiştirmek isterdiniz? Turkiye'nin dış borcu bu kadar çok olmasaydı da daha bağımsız bir ülke olabilseydi. Hayata gelirken seçme şansınız olsaydı, ne olmak isterdiniz? Gene sporcu olmak isterdim, ama renkli olsun diye başka bir dal da olabilirdi. En sık kullandığınız kelime nedir? Muhteşem.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle