26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 Amerika'da yayımlanan "Kadın Önce Gelir: Aklını Kullanan Adamın Kadını Mutlu Etme Kılavuzu" en çok okunanlar listesinde. Yazarı cinselbilim uzmanı Dr. Ian Kerner. Cinsel organlarının ağız yoluyla uyarılmasıyla kadınların yüzde 92.3'ünün doyuma ulaşacağını ve ilişkilerin kurtarılacağını iddia ediyor... 22 MAYIS 2005 / SAYI 1000 Kaclın ö merika'da kısa bir süre önce yayımlanan bir cinsel yaşam kılavuzu şimdilerde ülkeyi kasıp kavuruyor. Cinselbilim uzmanı Dr. Ian Kerner'in kaleme aldığı "She Comes First: The Thinkıng Man's Guide to Pleasuring a WomanKadın Önce Gelir: Aklını Kullanan Adamın Kadını Mutlu Etme Kılavuzu" çok satan kitap listelerinde hızla en üst sıralara tırmanıyor. Kitap feministler de dahü, çok geniş bir okuyucu kitlesine sesleniyor. Kitapta esasen bedenin cinsel zevk duyumu noktası olan bızır ya da klitorisin önemine dikkat çekilip, bu nedenle kadınları mutlu etmenin en etkili yolunun "cunnilingus" ya da kadının cinsel organlarının ağız yoluyla uyarılmasından geçtiği ve mutlu kadınların mutlu ilişkiler anlamına geldiği anlatılmaya çalışılıyor. Kerner bu işlemin beceriyle uygulanması durumunda harıkalar yaratılabileceğine ve böylelikle Amerika ve birçok A başka ülkede en yaygın boşanma nedenlerinden biri olan cinsel doyumsuzluk sorununa kesin bir çözüm getirebileceğine inanıyor. Kerner'in kuramı Amerika'da kadınların üçte birinden azının cinsel üişkide doyuma ulaştıkları ve eşin ön sevişmeye yalnızca 21 dakika ayırması durumunda kadınların yüzde 92.3 'ünün kesinlikle doyuma ulaşacakları yönündeki iki farklı istatistiksel değerden yola çıkıyor. Cinsel organların ağızla uyarılması kısa bir süre öncesine dek gizliden gizliye uygulanmış olsa bile, cunnilingus'un erkeklere uygulanan "fellatiooral seks" denli yaygın bir eğilim değil. Kerner cinsel ilişki öncesinde oynaşmaya ayrılacak fazladan 20 dakikanın kadında cinsel doyumu garantileyeceğine, ilişki sırasında yaşanacak öteki orgazmların da yanına kâr kalacağına inanıyor. Kuramı kısmen küçük bir denek grubu lizerinde yaptığı araştırmaya, kısmen de kendi deneyimle rine dayanıyor. Gençliğinde erken boşalma sorunları yaşadığını ve bu yüzden cinsel ilişkilerinde her iki tarafın da sürekli hüsrana uğradığını itıraf edcn Kerner "cunnilingus" konusunda uzmanlaşmasının cinsel yaşamını kurtardığına inanıyor. EDEPLİ CİNSELLİK! 200 küsur sayfalık kitabında oral seks konusunda tutkulu bir polemiğe giren, açık seçik çizımlerin yanı sıra Aristo, Karl Marx, Harold Pinter, E.B White gibi ünlü isimlerden alıntılara da yer veren Kerner, "Freud'dan uzak durun" ya da "Dil kılıçtan güçlüdür" gibi sloganlarla da okurun dikkatini çekmeye çalışıyor. Marx'tan esinlenerek oluşturduğu Cunnilingusçu Manifesto'nun özünü "Yeteneklerin ölçüsünde, gereksınimleri doğrultusunda senden ona" sözcükleriyle ozetliyor. Kerner kendisıne mektup yazan ya da e posta gönderenlerin çoğunun kitabını eşlerine almak isteyen ancak onları incitmekten korkan kadınlar olduğunu belirtiyor. Bu da sorunun can damarını oluşturuyor. Kadınların erkekleri incitmeme konusundaki bu aşırı duyarlıklarının altında, özellikle 3040 yaşlarındaki erkeklerin, cinsellik konusunda her şeyi bildikleri sanısına kapılmaları yatıyor. Kerner, "Suç onlarda değil. Olay eğitim eksikliğinden ve 'normal' cinselliğin saptırılıp itici bir boyut kazandırıldığı pornografik yayınların olumsuz etkisinden kaynaklanıyor" diyor. "O: Orgazmın GizliTarihçesi" adlı kitabın yazarı Jonathan Margolis de Kerner'i destekliyor. "Onun cunnilingus'u bir maço eylemine dönüştürmesi bence cinsellik konusunda atılmış büyük bir adım. Erkekler cinsel ilişkiyi 'edepli cinsellik' olarak algılamaktan vazgeçmeli ve cunnilingus sürecinı ilişkinın bir parçası olarak görmelidir" diye ekliyor. Kerner Amerikalı erkcklerin sürekli cinsel kaygılar ıçınde olduklarına, bu duygunun " Viagra kültü" adını verdiği durumla daha da kızıştığına dikkat çekiyor. "Amerika'da 10 milyon erkek Viagra kullanıyor. Televizyonda sürekli yayımlanan Viagra reklamında el ele tutuşmuş, birbirlerine gülümseyen bir kadınla bir erkek gösteriliyor. Kadınla erkek arasındaki ilişkiyi ayakta tutan tek şey buymuş gibi bir izlenim yaratılmaya çalışılıyor. Bana kalırsa, erkeklerin penislerınden kurtarılıp özgür kılınmaları gerekiyor. O zaman ellerini, dillenni, beyinlerini ve ruhlarını çalıştırmak suretiyle kadınları çok daha mutlu edebilirler. Cinsel ilişki yalnızca yöntemden ibaret bir şey değildir. Erkeklerin kadın cinselliğini daha yakından tanımaları gerekiyor. Ne yazık ki, kültürümüz bunu tüm gerçekliğiyle yansıtmaktan yoksun" diyor. KARŞI DÜŞÜNCELER... Kitaba kuşkuyla yaklaşanlar da var. Ruh bıümci Dr. Pefcra Boynton oral seksın kinıı kültürlerde kabul görmediğini ve tüm sorunlara çözüm olarak sunulmasının oldukça dogmatik bir tavır sayılabileceğini dile getiriyor. Kitapta birtakım ciddi boşlukların olduğuna da dikkat çekerek "Cinsel organlarını iğrenç ve utanç verici bulan, bu yüzden de onların ağız yoluyla uyarılma fikrine şiddetle karşı çıkan kadınların sayısı günümüzde bile bir hayli kabarık" diyor. Öyle ki, günümüz erkeğıyle kadınının da en az eski dönemlerdeki gibi utangaç ve dertli olduğu ve cinsellik konusunda, sanıldığının tersine, belki de hiçbir ilerleme kaydedilmediği görülüyor. Bu durumda, cinsel özgürlüğü benimsiyormuş gibi davranmak yerine onu gerçekten kavramaya çalışmanın ve olaya "Kadın Önce Gelir" görüşünden yola çıkarak yaklaşmanın belki de tam zamanıdır.# The Guardian'dan çeviren: RİTA URGAN XII. Ulusal Sosyal Psikiyatri Kongresi (25 Haziran) Yapamadıklarımız T ürkiyeli psikiyatrlar hem kişisel hem toplumsal olarak ilk kez yapamadıklarını tartışacaklar. 12'ncisi bu yıl Eskişehir'de düzenlenecek olan Ulusal Sosyal Psikiyatri Kongresi'nin başlığı "Yapamadıklarımız". Kongre ve Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cem Kaptanoğlu, bu başlığı seçme nedenlerini, "Çünkü, eksikliklerimizi bilmenin, tamamlama arzumuzun, bir şeyler yapma çabamızın itici gücü olduğuna inanıyoruz" diye açıklıyor. Eskişehir'de, 25 Mayıs tarihleri Anemon Otel'de gerçekleştırilecek kongrede Türkiye'de psikiyatrinin öncüleri, Türkiye'de psikiyatrinin durumu, sorunları, geleceği, neyin nasıl yapılması gerektiği de tartışılacak. "Yapamadıklarımız" başlığı altında da göç, ilaç endüstrisi, meslek etiği, insan hakları ihlalleri, korunmaya muhtaç çocuklar, cinsel yönelimler, homofobi, yaşlılar, sakatlar, kadınlar ele alınacak. Kongre süresince "Türkiye'de ve Dünyada Ruh Sağlığı Hizmetlerinin Geleceği" ve "Istismara Uğrayan Çocuklarla Görüşme Teknikleri" konularında çalışma grupları oluşturulacak. Kongreye, Türkiye'nin çeşitli üniversitelerinden öğretim üyelerinin yanı sıra Dünya Sağlık Örgütü temsilcileri de bildiri sunacaklar. • DEKORASYON Tasarım sihirbazı Tord Boontje... Özlem Pak Işıngör E ğer alışıldık şeyler yapmak isteseydim, bu yaptıklarımı yapmazdım, diyen kim sizce? Tasarıma gotik çizgileriyle büyü katan kim? Tabii ki bu yıl Milano Uluslararası Mobilya Fuarı'nın en yaratıcı ve şaşırtıcı ismi Tord Boontje. Kumaşa, renk ve kesim konusunda araştırmacı ve sınırları zorlayan bir yaklaşım getiren Tord Boontje, Hollanda'da 1968 yılında doğdu. Kimine göre tasarımın dâhisi, kimine göre de çılgın bir kâşii. Doğal motiflerle ileri teknolojiyi ve endüstriyel malzemeleri Eski ile yeniyi, doğal olanla teknolojiyi bir araya getirmesi ile tanınan Tord Boontje, tasarımlarıyla romantik bir yolculuk yapıyor. birleştirerek hayranı olduğu 17 18. yüzyılın romantizmini yakalamış. Özellikle son iki yıl Moroso ile büyük bir başarı yakalayan Tord Boontje, Dartington Crystal için vazo koleksiyonu, moda tasarımcısı Alexander McQueen için gözlük, Habitat ve Authentics firması için avize tasarlıyor. 2003 'te Milano Mobilya Fuarı'nda yıltn tasarımcısı seçildiği proje Inflorescence ile Tord Boontje, binlerce insanı peşinden koşturan bir isim. Boontje, tasarladığı ürünlerle "bekleme listesi" yaratıyor. Organza, alkantara, dijital baskılar, deri, pilili, işlemeli ve lazer kesim kumaşlann kullanıldığı tasarımlarında eski ve yeninin, doğallık ve teknolojinin tören geçidi gerçekleşiyor. Kızmın doğumuyla tasarıma bakışında bir yenilenme olduğunu belirten Boontje, önümüzdeki yaz ailesi ile beraber Londra'nın kasvetinden kurtulup Fransa'nın Lyon şehrinde bir köye taşınıyor. Neden mir> Tabiata yakın, kızı ile beraber oyunlar oynayarak yaşamak istiyor... Hollanda'da Eindhoven Tasarım Akademisi'nde endüstri tasarımı okuduktan sonra 1992'de Londra'daki Royal College of Art'a geçen ve ilk çalışmalarını ortağı Emma Woffenden ile bırlikte yeniden dönüştürülmüş alternatif malzemelerle gerçekleştiren Tord Boontje, New York, Londra, Milano gibi tasarım dünyasının merkezlerınde pek çok sergi açtı. Blueprint, Dedalus Tasarım Yarışması ve Elle Decoration Uluslararası Tasarım Yarışması gibi organizasyonlarda birçok kez yılın tasarımcısı seçildi. Kurulma hazır mobilyalar (Rough and Ready) ve ortağıyla kurduğu TranSglass firmasında ürettıği geri dönüşümlü hammaddeden yapılma cam şişeler, Boontje'nin herkese ulaşabilen yanını simgeliyor. Tasarımcının kariyer basamaklarında yer alan, ünlü mücevher ve kristal üreticisi Svvarovski için gerçekleştirdiği "Blossom Chandelier", müziklı avıze "Ting Ting Ting" ve Victoria and Albert Museum için tasarladığı devasa kristal avize, ona şöhretm kapılarını ardına kadar açan en önemli adımları oluşturmuş. Boontje, çiçek şeklinde kesilmış desenlerle ürünlerinde romantizmi yakalamayı başarıyor. Belki bu tasarımlara ulaşmak bizim için zaman alacak ama sandıklarda saklanan o güzel, el işi dantelleri gün ışığına çıkarıp yaşadığınız mekânda romantik bir atmosfer yakalayabilirsiniz... • [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle