Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 MAYIS 2005 / SAYI1000 SELAMİ Ö Z T Ü R K KadıköyBelediyeBaşk, •anı 78 yıl önce Üsküdar'dan Kadıköy meydanına kadar olan alanın, dokusunu bozmadan yeniden yapılandırılması için bir yarışma düzenlendi. Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği yarışmada ilk üçe giren projelerden biri uygulanacaktı. Ancak şimdi para ve rant hesabı yapılarak hazırlanan yeni proje geliştirildi. Büyük yapılar, gökdelenler... Haydarpaşa Lisesi, Selimiye Kışlası, Haydarpaşa Garı gibi dünyada ender sayılabilecek tarihi yapıların önüne gökdelenler dikerek iyilik yapamazsınız. Dünyada kenti korumak için, yeni yapılar inşa edilirken, tarihi binalann bulunduğu bölgeler bu yapılandırmadan ayrı tutulur. Projenin engellenememesi için yasa çıkarılmış olsa da, hukuk sisteminde çareler tükenmez. Parlamentoya saygımız var, ancak toplumun yüzde 90'ının haberi olmadan bir yasa çıkanp onu uygulamanız mümkün değil. Ben Haydarpaşa ile 1961 'de, Muş'tan Istanbul'a geldiğimizde tanıştım. Garda indiğimizde şimdi gördüğümde hissettiğimden daha büyük bir yapı gibi gelmişti bana o bina. Daha sonra Haydarpaşa Lisesi'nde okudum. O yüzden Haydarpaşa benim için daha başkadır. S Ü L E Y M A N ÇETİN Av., TEMA Vakfi Dantşma Kurulu Üyesi RUTKAY AZİZ Oyuncu Tarihsel ve kentsel dokunun tahribi, "Kente Karşı Suç" kavramına dahil. Çünkü geçmişle geleceğin bağlantısının kopması, kentin kimliksizleşmesine neden olur. Kaldınm taşlan bile tarihsel ve kentsel dokuyu oluşturur. Kaldı ki Haydarpaşa Garı hem tarihi bir bina hem de 1. derecede öngörünüm bölgesinde. Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Yasası'na göre "her kim olursa olsun, tarihi binalann bozulmasına, yıkılmasına neden olursa, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasına mahkum olur". Ancak bir binanın bu kapsamda olup olmadığına karar veren kurulda çoğunluk ele geçirilirse, Haydarpaşa Garı, koruma kapsamından çıkar. O zaman da "üstün kamu yararı" dediğimiz kavram gereği, yurttaşlar olarak tarihimize sahip çıkmak bizlere düşer. Türkiye'de "Kente Karşı Suç" kavramı yok, ama Alman Ceza Kanunu ve Medeni Kanunu'nda açıkça tanımlanmış. Nürnberg kentinde, duvarlarda 2. Dünya Savaşı'ndan kalma mermilere rastlayabilirsiniz. Haydarpaşa'da bir tarih, yılların anıları yatıyor. Haydarpaşa ile ilk kez Türk filmlerinde tanıştım. Anadolu insanının Haydarpaşa'ya indiğinde Istanbul'u acılarıyla, umutlarıyla, umutsuzluklan ilebazen de "taşı toprağı altın" düşünceleriyle nasıl kucakladığına ilk, fiknlerde tanık oldum. "Memleketimden Insan Manzaraları" adlı tiyatro oyuhumuzun galası Haydarpaşa'nın basamaklarından başladı. Bursa Cezaevi'nde yazılmış bir oyunun satırlarına o basamakJarda, 35 kişi ve lokomotifle hayat verildi. Bunun anlamı benim için büyük. Yapılması planlanan projeye inanmak istemiyorum. Haydarpaşa'nın böyle bir projeye yönelik satışını kabul edemem. Bu nedenle, sivil toplum kuruluşları ile birlikte dayanışma içinde elimizden geleni yapacağız. Böyle bir projenin insanın aklından geçmesi bile suç. Bu, Türkiye'ye, tarihe büyük bir haksızlık olur. H A S A N SALTIK Müzikyapımctsı îstanbul'u ve denizi ilk defa Haydarpaşa'dan gördüm. Tunceli'den trenlegeldik. îstanbul'u izlerken, hem ürperdim, hem de çok büyük bir heyecan duydum. Kalabalık, kaybolma korkusu, martıların sesi... Merdivenlerin başındasın, karşında koca bir şehir. Bu şehrin içinde kayıp mı olaeaksın, yoksa başarılı mı? Bütün bu duygulan yaşıyorsun o an. Konservatuvara yazıldım, ama beş kardeşiz ve hepimiz okuyorduk. Babamın memur maaşı yetmeyince Haydarpaşa Garı'nda simit satmaya başladım. Trenden inenleri gözlerdim, ilk defa Istanbul'a geklikleri belliydi suratlarındaki şaşkınlıktan. Yolcular, askerler, yorganlar, döşekler, iplerle bağlanmış sandık valizler, ağlayışlar, gülüşler...Aynı Türk filmlerindeki gibiydi. Hâlâ bazen zevkine banliyö treni ile Haydarpaşa'ya geçerim. Proje, Haydarpaşa'ya yakışmıyor, Istanbul'un dokusunu mahvedecek. CÜNEYTARKIN oy, 'uncu 1958'de doktor olmak için tstanbul'a geldiğimde elimde tahta valizim, sırtımda yatağım vardı. Bu sahne daha sonra ilk filmim "Gurbet Kuşlan"nın da ilk karesi oldu. Haydarpaşa Garı benim için keder ve hüzündür. Ben bozkır çocuğuyum. Koca bir dünya olan Istanbul'la ilk tanışmam Haydarpaşa Garı'nın merdivenlerinde oldu. O merdivenlerden gördüğüm resmi, asla unutamam. Omrümün bir bölümü Eskişehir Garı ile Haydarpaşa Garı arasında geçti. Sadece benim de değil, o kadar çok insanın anıları var ki orada... Sevinçler, acılar, hüzünler, gözyaşları... Bu tarihi yok edip yerine ticaret merkezi yapmak nasıl mümkün olur? Ben bu hükümeti anlamıyorum. Milli, manevi değerler diye iktidara gelip, dile, kültüre, tarihe zarar verecek her şeyi yapıyorlar. Haydarpaşa Garı, bu ülkenin tarihidir. Hadi anılarımızı kurtaralım! FADİK ATASOY oyuncu S E T H A N TİRYAKİ Tekstüa Batman'ın Erdemli köyünde yaşıyorduk. Bütün akrabalarımız korucu oldu, ben kabul etmedim. Önce Batman'a sonra da 1994'te borçlanıp Istanbul'a göç ettik. Eşim ve 5 çocuğumla trenle yolculuk ettik. Gece l'de trenden inip Haydarpaşa Garı'nda sabahladık. Ne şehri tanıyorduk, ne nercye gideceğimizi biliyorduk. Eşim ve çocuklar ilk kez denizi görüyordu. Deniz kenarında durduk, ama o anda sadece geleceğimizi ve geride bıraktığımız köyümüzü düşünüyorduk. Haydarpaşa Garı'nın güzelliğini sonraları görebildim. "Anlat îstanbul" filminin Haydarpaşa Gan'ndaki çekimleri için 38 saatim burada geçti. Benim için hem bu anlamıyla hem de genel olarak çok özel bir yeri var. Sadece benim için de değil, Haydarpaşa Garı, hem tarihi önemi hem de çocukluk anılarımızın mekânı olması açısından büyük bir değer. Ayrıca Türk sinemasında özel bir yeri var. Pek çok insan îstanbul'u ilk kez buradan gördü. Tüm bunların yok edilmesi büyük bir ayıp ve çok yazık. Böyle bir yere "Manhattan" yapılmasını asla kabul etmiyorum. Bu projenin kesinlikle karşısındayım. SONER ÖNAL Birleşik Tasımacılık Çalışanlan Sendikast GenelMerkez Yötı. Kurulu Üyesi. Haydarpaşa'da çalışıyor Haydarpaşa mimari yapısı ve buradaki demiryolcuların demokrasi mücadelesiyle mesleğe başladığım 93 'ten beri aklımı süslüyordu. 1994'te hayalime 534 km. daha yaklaşıp Gebze'de çalışmaya başladım. 2001'de de Haydarpaşa'ya sürgün edildim! Ancak "sürgün" tnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne göre bir insanlık suçu olduğundan kararın iptali için açtığım dava, sonuçlanmadan bu kez Haydarpaşa'dan 1354 km. uzağa, Divriği'ye sürgün edildim ve yine dava açtım. Haydarpaşa Garı ile ilgili aklımda en çok kalan resim, bu sürgün gerçekleştiğinde, îstanbul'dan ayrılmadan bir önceki gün, heybetiyle karşımda duran gar binasına bakarak; "bir gün geri döneceğim" sözünü sessiz bir isyanla söylememdi. TCDD yine, beni Divriği'den Pendik'e sürgün etti. Tam Haydarpaşa'ya yaklaştım derken, binanın yağmalanmak ve dünya ticaret merkezi yapılıp etrafının gökdelenlerle sarmalanmak istendiğini öğrendim. Proje, kültürel, mimari mirasımız olan tarihi Haydarpaşa Garı'na, gar vasfını kaybettiriyor. Trenlerin nerede gar edileceği ise halen belli değil. 2 bin 500 demiryolu emekçisi de işsiz kalacak. Haydarpaşa, demiryollarının ve demiryolcularının simgesi. Bizim içinse burası aynı zamanda işyerimiz, ekmek kapımız. ALİ RIZA NURHAN Şehir Planctlart Odası îstanbul Şube Sekreteri Proje "Istanbul'un rantını uluslararası sermayeye nasıl sunarız?" mantığı ile hazırlanmış. Istanbul'un anıt eserlerinden olan Haydarpaşa Garı, Selimiye Kışlası, Haydarpaşa Tıp Fakültesi binası, Selimiye Camii gibi eserlerin Istanbul'un siluetine kattığı güzelliklerin önü kapatılacak, metropolün tüm gelişme stratejileri yerle bir edilecek. 30 yıldan fazla bir süredir Üsküdar'da yaşıyorum. Çocukluğumuzda Haydarpaşa limanının içinden denize girer, yanaştırılan gemilerin üzerinde ve limanda balık tutardık. Askerliğimi bitirip Istanbul'a döndüğümde ilk olarak Haydarpaşa'dan Istanbul'a bakarak derin bir nefes almıştım. KORHAN GÜMÜŞ tnsan Yerleşimleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, mimar Derneğimiz, yerleşim sorunlarıyla ilgileniyor, halkın yerel yönetimlere katılmasını sağlamayı amaçlıyor. Haydarpaşa, Istanbul'un modernleşmesinin en önemli adımlarından ve Istanbul'un bir dünya başkenti olduğunun göstergesi. Bu proje, tstanbul'un geleceğini kimin belirleyeceğini de gösterecek. Istanbullular mı çizecekler bu geleceği, yoksa çıkar sermayesi mi? Yani îstanbul ya kazanacak, ya da kaybedecek. Bu anlamda, Istanbul'da konulacak her taştan haberimiz olması dahası onayımızdan geçmesi gerekir. Benim çocukluğum da Kadıköy'de geçti. Bu yıllara dair en belirgin hatıram buharlı trenler... Herkesin kafasında Haydarpaşa ile ilgili bir şey vardır. Ben en çok meyhanesini severim mesela...îstanbul'dan nereye gideceksek oradan geçeriz, arkadaşlarla orada buluşuruz. Sabah saat çaldıktan sonra... Aylin Kotil urup dururken "Bugün hayatı hızlı yaşamayacağım" dedim. Sindirmek istedim anlarımı. Merak ediyorum aslında nimet olup ama her gün alışageldiğim olayları... Sabahları saat çaldıktan sonra, kafamda hiçbir düşünce olmadan on dakika daha yatakta kıvrılabilmek, Uyandıktan sonra bumumun taze kahve kokusunu alması, Güler yüzleriyle bana günaydın diyen insanlar, Dolmuşta, otobüste, sokakta yürürken, kendi alanıma saygı duyup üstümde yaşamadan geçip gidenler, Yaya kaldırımına ayağımı attığımda duran arabalar, Işyerimde onore edilmek... Benim de başkalannı onore edebilmem, Çıtır simit ve demlenmiş çay molası... Hele de bu, bahar ayında EminönüKadıköy arası sefer yapan bir vapurun arka tarafında olursa... D Farklı farklı konulardan bahsedebileceğim, her kesimden dostların olması, Ve bu dostlarımdan farklı şeyler öğrendiğimi anlayabilecek farkındalığa sahip olabilmek, Benim yaşam alanıma girmese de okurken bile hoşuma giden; Tony Blair'ın seçimi kazandığı halde sandalye sayısı eksildi diye iki yıl içinde koltuğu bırakacağını açıklaması, Bir akrabamın pazar günü yaşlı annesini ziyarete gideceğini söylemesi, Amerika'daki kuzenime boğaz manzaralı, balıkrakı resmi postalamam (ona göre ise bundan daha büyük bir ihanet olamaz), Sekiz yıldır çocuğu olmayan arkadaşımın hamile kaldığını duymak... Arkadaşıma bir sıkıntımı anlattığımda kendi değer yargıları üzerinden benimle konuşmadan, kendini benim yerime koyup düşünmeye çalıştığını görmek, Seven bir eş, hayatta olan anne, Sürekli salata yiyen kız arkadaşlarımın olmaması, Birinin çok beğendiği bir kitabı okumam için bana hediye etmesi, Ayakta kalma mücadelesine rağmen, börtü böcekle ilgilenebihnek, Aradığımda yakınmayacak dostlar ve kaldığımız yerden sohbet edebileceğim dostlar, Saat on'dan sonra gürültü yapmamaya özen gösteren komşu, Temiz çıkan sağlık kontrolü, Ayağı yerden kesilen, yeni âşık olmuş arkadaşımın arkasından kovalayan varmış gibi aşkını anlatması, Emziren bir kadın ve el ele dolaşan babakız görmek, Yorgun argın eve geldikten sonra başımdan akan sıcak suyla duş almak, Koltukta uzanıp kitap okumak, Uyuya kalmışsam üstümü örtmeyi düşünecek birinin olması, Hayat her şeye rağmen güzeldir diyebilmek.# aylin@kotilsarigul.com