22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 ŞUBAT 2005 / SAYI 985 JOHNPEELANISINA Bir kez daha çal Peel! Murat Beşer "Dinleyicilerimin kim olduğunu hayal ederken, genç bir tip geliyor aklıma. îşte ben hep o tip için çalıyorum. Bunu yaparken de çok fazla konuşmama gerek yok; parçanın adını ve kime ait olduğunu söylemem yeterli. Dinleyenin yalnız olmadığını düşünmesi ıçin başka bir şey bilmesi gerekmiyor." Böyle açıklamıştı onu her zaman genç tutan radyoculuk tutkusunu John Robert Parker Ravenscroft ya da herkesin onu tanıdığı adıyla John Peel. Tüm zamanların en önemli ve en etkileyici radyo DJ'İ olan Peel, 25 Ekim 2004 günü bir iş gezisi için bulunduğu PeruLima'da kalp krizinden yaşamını yitirdi. John Peel adını, 6O'lı yıllarda o zamanlar korsan yayın yapanLondra Radyosu'nda iken uygun görmüştü kendisine. Dinleyicilerine bir gemiden sesleniyordu, çünkü henüz yasal değillerdi ve yakalanmamak için yerlerini sürekli değiştirmeleri gerekiyordu. Kaçak yaşamdan bir süre sonra sıkılan Peel, 1967'de BBC'ye geçti; sözleşmesi altı aylıktı, ama bu hikâye tam 37 yıl sürdü. Bu süre zarfında yüzlerce topluluk keşfetti; onları destekledi ve neredeyse tamamını ünlü yaptı. Birçoğunun şarkılarını ilk defa radyoda çalan kişi oldu. Tezgâhından geçenler arasında müzik dünyasının zirvelerine kadar tırmanmayı beceren The Grateful Dead, Velvet Underground, Pink Floyd, T. Rex, David Bowie, Pulp, Sex Pistols, The Smiths, The Fall, New Order, Nirvana ve Blur gibi isimler vardı. Hiç de abartık bir sıfat değil; Peel, popüler müziğin zevklerinden sorumlu bir kültür otoritesi idi. O gün radyoda neyi çalmış ve tanıtmış ise, yarın o topluluk gündeme oturuyordu. Çalışma biçimi ise bir devlet radyosu için oldukça sıradışı ve devrinı niteliğındeydi. Herhangi bir radyo için intihar anlamına gelecek müzikleri büyük bir cesaretle konuk ediyordu programına. Hem de 'prime ti «jtfc». I*. Uyuyacaksın ve uyanmayacaksın... Nilüfer Zengin an Tanyeli aşağı yukarı bir yıl önce yüksek doz eroinden öldü. Artık bunlardan söz etmenin bir anlamı olmasa da; ender rastlanan bir müzik dehasına sahipti. Parlak fikirleri, güzel kara gözleri vardı. Aynı yıl içinde eroinden ölen 73 kişiden biriydi. Babası ressam Yavuz Tanyeli ve Şenol Yorozlu, Can'ın anısına bir sergi düzenlediler. Sergiyi AKM'de görebilirsiniz. Şenol Yorozlu'nun resimleri "Beyaz Yazı", Yavuz Tanyeli'nin resimleri "lyilik ve Kötülük Üzerine" başlığı altında sergileniyor. Iki "direnişçi" ressamla öldürücü madde eroin, iyilikkötülük ve Can üzerine konuştuk. Can'ın ölümünden bu serginin açılışına kadar geçen zamanı anlatır nusınız? Şenol Yorozlu: Can'ın ölümünü uçakla îstanbul'a gelirken, gazeteden öğrendim. Yavuz benim çok eski arkadaşım. Dolayısıyla Can'ı 6 aylıkken tanımıştım. 20 yaşına gelinceye kadar da hep yaptıklarından haberdar oldum, ilişkimiz sürdü. Tabii, benim için de çok büyük bir darbeydi. Yavuz Bey, biraz Can'ı anlatır nusınız? Yavuz Tanyeli: Can çok iyi bir müzisyendi. 13 yaşında tlhan Erşahin'le sahneye çıktı. ttalya'da Milano Üniversitesi'nde okudu. Sonra orayı bıraktı, Yıldız Üniversitesi'nde müzik okudu. Ahmet Yürür'ün Alper Maral'ın öğrencisi oldu. Elektroakustik müzik yapıyordu. Biliyorsunuz, elektroakustik müziğin birinci kuşak temsilcisi Ilhan Mimaroğlu'dur, ikinci kuşak temsilcisi Alper Maral'dır. Üçüncü kuşak temsilcisi de Can Tanyeli'ydi. Uluslararası Elektronik Yavuz Tanyeli ile Şenol Platosu'nda, Afyon Caz Festivali'nde, BabyYorozlu'nun birllkte lon'da çeşitli defalar sahneye çıktı. Böyaçtıkları sergide le bir çocuktu. Auyuşturucuya ma şunu söylemek istiyorum dalr politlk bir ki, bu sergi yalnızca bakış var. Can için C me' gibi en can alıcı saatlerde. Eklektik yapılı programlarında türler arası yumuşak geçiş gibi klasik bir düzeni yoktu. Bu kendinden eminlik ve seçimlerindeki isabet, onun başarısının sırn oldu. Peel'in BBC'deki radyo gösterileri, tüm zamanlarda 16 yaş alUndakilerin en çok ilgi gösterdiği programlardı. Hayalini kurmak bile çok zor: 65 yaşında bir adam MTV'nin ticari bombardımanını, içi boş magazin programlarını, ucuz yapımları, kuşaklar arası külturel çatışmaları hiçe sayıyor ve bir başka dünyanın insanlarını peşinden sürüklemeyi beceriyordu. Adını taşıyan "Sessions" plakları serisi, gerçek bir gereksinimden doğmuştu. 1988'e değin.Ingiliz Müzisyenler Sendikası, radyo istasyonlarında en çok çalınan albüm ya da şarkılardan önemli bir pay alıyordu. Maddi sıkıntı çeken müzisyenlerle aynı fikirde olan Peel, bu sömürücü kurala karşılık, programına davet ettiği topluluklara canlı olarak hiç çalınmamış ya da bilinen şarkıların alternatif versiyonlarını çaldırıyor; sonra bunları "The John Peel Sessions" başlığı altında plak olarak bastırıyordu. Bu başlıkla plakları çıkan yüzlerce isim arasında Jimi Hendrix, Syd Barrett, The Cure, Nirvana, Smashing Pumpkins gibileri vardı. Peel'in yaşamını şekillendiren müzik tutkusu, Elvis Presley'nin "Heartbreak Hotel"ini dinlediği zaman başlamıştı. Parçayı radyoda dinlediğinde şarkının radyoda çalınıyor olmasına karşı içinde büyük bir ışık yanmıştı. Kısa sürede dünyanın plak bulunabilecek her noktasına giden, Suffolk'daki evinin bahçesinde bulunan kulübede yüz binlerce plağı depolayan deli bir plak avcısı haline gelmişti. On binleri bulan plak koleksiyonu için, zamanında evini genişletmek zorunda kalmıştı. Bu değerli arşivindeki her plağın üzerine özel notlar düşmüştü. Mesela "üç asteriks", "bu plağı kesin programda çal" demekmiş. Bir Amerikan radyosu, ölümünün ardından onun plak koleksiyonu için 1 milyon Sterlin'in üzerinde teklif vermiş, ancak menajer Clive Sekvood bu koleksiyonun "paha biçilemez" olduğunu söylemişti. Peel en son 2.2 milyon Euro avans veren bir yayınevi için otobiyografik bir yazı yazmıştı. • Reslmlerde "Içten" bir acı saklı, çünkü... Scııol YorozKrnıın cnlısması.. inden 73 kişi öldü. Can bunlardan yalnızca biriydi. Bu sergi ne söylüyor? Y. Tanyeli: Can'ın ölümünden sonra, bu işleri anlamaya çalıştım. Bazı araştırmalar yaptım. Öyle gerçeklerle karşılaştım ki, şaştım kaldım. Uyuşturucu, öldürücü madde pazarı aslında tamamen bir kötülük tablosu. Üstelik bu kötülüğün dallarmm nereye kadar uzandığı da belli değil... Sonucu, ucunu göremiyorsunuz. Sistemin geliştirdiği, beslediği bir şey. llaç fabrikaları, tedavi merkezleri, "yok canım olamaz" diyeceğiniz pek çok şey bu çarkın içinde yer alıyor. lyilik görünümdeki kötülüğü, sistem içinde organize olmuş kötülüğü ortaya koyuyor bu sergi. Bugüne kadar uyuştucuyla mücadelede hep klasik yöntemler izlendi. Uyuşturucudan ölen gençlerin hazin hikâyelerini, ölümiin bu yolda kaçınılmaz son olduğunu çok iyi öğrendik artık. Sizin çahşmanız politik yönüyle başka bir ufuk açabilir mi? Ş. Yorozlu: Gerçekten de bu tür sanatsal çalışmalar çok az. Toplumsal bellek olmadığı için her şey çok çabuk unutuluyor. Muhalif sanatçı sayısı da az. Y. Tanyeli: Bu serginin asıl amacı bilinmeyen bilgileri ortaya çıkarmak. Yirmi küsur çeşit madde olduğunu varsayalım. AMATEM'in doktorlarına göre bu maddelerin yüzde 95 'i uyuşturucu değil, öldürücü madde. Eroin de bu öldürücü maddelerin başında. Oysa hep uyuşturucu madde olarak geçiyor. Televizyon haberlerinde hep, "2 ton uyuşturucu madde yakalandı" diyorlar, oysa "2 ton Öldürücü madde yakalandı" denmeli. Sanıyor ki insanlar, "Uyuyacağım, uyanacağım... Uyuyacağım, uyanacağım"... Hayır, "Uyuyacaksın ve uyanmayacaksın". însanlar bunu anladığında belki bir ilerleme kaydediÜr. Morfin dayanılmaz ağrıh hastahklarda kullanılıyor. Eroin morfinden on kat daha kuvvetli bir madde. Eroini kullanan insan ne hale geür, siz düşünün... Toplum şunu öğrenmeli ki eroin, arsenikten de, siyanürden de kuvvetli. Ne yazık lu, bu memlekette bunları söylemek, bir ressama düşüyor. Biz narkotikçi değiliz, emniyetçi, politikacı, doktor değiliz, ressamız... Bu "öldürücü madde" trafiğini, iyilikkötülük meselesi üzerinden açıklıyorsunuz sergide. Bir düzen eleştirisi yapıyorsunuz... Y. Tanyeli: lyilik, Babil usülü bir iyilik. Bakın şu resimde (sergideki resimlerinden birini gösteriyor) bir Babil atmosferi var. Birileri birüerine sadaka veriyor, arkada muzlar, maymunlar, Babil Kulesi. îşte bu kapitalist düzende de herkes herkese sadaka veL, riyor. Hangi rejimde sadakaya gerek yoktur? \t y Sosyalist rejimde. Eroin satıcısı bağımlıya BaV\\ bil usülü iyilik yapıyor. O satıcı da değil suçlu olan. Bu iş çok daha derine gidiyor. Satıcı da satıyor mah, yarım kilo kıyma, iki ekmek alıp evine gidiyor. Şimdi bak... Asit anhidrit olmadan eroin imal edile mez. Asit anhidrit de ilaç fabrikaları olmadan üretilemez, evde o kaptan bu kaba bunu üretemezsin yani. Mutlaka fabrikada üretilmesi gerek. Kim üretiyor bunu? Eroini üretenin eline nasıl geçiyor? Soruyorum: Asit anhidriti kim üretiyor? Bu sergi bir ithaf mı, yoksa Can'dan bir özür mü? Y. Tanyeli: Burada artık konu sadece Can değil... Peki bu ölüm size derin bir acı dışında ne hissettirdi? Suçluluk duygusu? Y. Tanyeli: Insan çeşitli duygular içine girip çıkıyor tabii. Balıklı Rum Hastanesi doktorları öyle şeyler söylüyor ki, onları okuyan annebaba suçluluk duygusundan ölür. Sanki tek suçlu var, o da bağımlı ve annebaba. Tedavi merkezleri de bu ışin içinde. Çocuk, hem eroin satıcısına, hem de tedavi merkezlerine para yetiştiriyor. Brezilya'da bir merkezle yazışmıştım. Otuz beş bin dolardan başhyor tedavi ücretleri. Dünyada eroin tedavisi için kullanılan metadon mad desinin Türkiye'ye ithali yasak. Neden? Bunları sormak neden bir ressama düşüyor? Bunları bir ressam söylediğinde daha etkili olmasını umut ediyoruz... Resimlerde tasvir ettiğiniz "kötülükten" ürkmemek mümkün değil... Y. Tanyeli: Etkili olmasını umuyorum ben de. Yalnızca yaşadığım kişisel acıyı değil, bu ölüm çemberini anlatmaya çalıştım. Ama ateş düştüğü yeri yakıyor değil mi? Y. Tanyeli: Hem de nasıl... Acaba o direnç noktası nerede kırılır? Bağımldık anı nasıl başlar? Y. Tanyeli: Bu bir karşılaşma meselesi. Senin en zayıf anında, a\ bak şundan bir tat, dünyan bambaşka olacak derim... Bildiğin numaralar işte... Babil usülü iyilik diye konuştuk ya biraz önce. Birilerinin bunalımı, acısı, ötekilerin para kazanma yolu oluyor yani... Y. Tanyeli: îşte, iyilikkötülük karşıtlığı tam burada.O kırılgan, zayıf anı kolluyor ve hedefi vuruyorsun. Hatta önceleri parasız veriyorlar eroini, esrarı... Sonra bağımlı olan kişi deparayı bulmak için başka bağımlılar yaratmaya çahşıyor filan... Y. Tanyeli: Aynen.., # 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle