02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 ŞUBAT 2005 / SAYI 985 11 ŞAİR OLMAK ALIN YAZISIDIR Zahrad, Ermeni edebiyatının en ünlü isimlerinden... Türkiye'de, Can Yücel'in de aralarında olduğu çevirmenler sayesinde tanınıyor. Çünkü Zahrad, insanın ancak dua ettiği dilde şiir yazabileceğine inanıyor... Düek Karagöz H arbiye'deki evde şairlerden, şiirden ve hayattan konuşuyoruz. Daha doğrusu o anlatıyor, biz dinliyoruz. Zahrad Ermeni edebiyatının önde gelen şairlerinden. "Şair olmak vc şair olarak yaşamak zordur. Hoş bir şey değildir, ama çok hoştur" diyor. Eşi Anais Antreasyan da katılıyor sohbete. Zahrad sorularımızı 81 yıllık bedenine sığmaya çalışan 18 yaşının ruhuyla yamtlıyor:. Şiirlerinizde ayrıntılardan yola çıkarak, duyguyla düşünceyi birleştiriyorsunuz. Nasıl doğuyor bu şiirler? Evvela insan şair doğmalı, zorla şair olunmaz. Şair olmak Allah'ın lütfudurya da bir kaderdir. Çünkü şair doğdun mu, bu durum şairin kendisini rahatsız eder, iteler, "Yaz" der. Ama yazmak da kolay değildir. Bir mevzu yakaladım dcrsiniz, şiire dökersiniz, bakarsınız ki bir şeye benzemiyor. O zaman yırtar atarsınız. Şimdiye kadar aşağı yukarı yayımlanmış 700 tane şiirim var. Belki daha da fazladar. Ama onun yanında 1700 tane de yırtıp attığım şiir vardır. Niye attım? Çünkü şiir olduğuna inanmadım. Ruh meselesi yani... Ruh, sanat anlayışı meselesi... Bellı bir olgunluktan sonra, insan mecburen işi biraz daha ciddiye alıyor, daha fazla sorumluluk hissediyor. Belli bir tanınmışlıktan sonra, güç beğenir oluyorsunuz. Bunun avantajı ne yazsan beğeniliyor ya da "beğendik" diyorlar, ama tersı de olabiliyor. tyi bir şey yazmazsan "Aaa! Bu muymuş beğendiğiniz şair? " diyebiliyorlar. O yüzden temkinli olmak gerekiyor. Bildiğitn kadarıyla dedeniz sarayda çalışıyormuş ve bu yüzden " Yaldızcıyan" soyadını almışsınız... Dedemin dedesi sarayda çalışıyormuş. Ressammış ve sarayda yaldızcıbaşıymış. Daha sonra soyadımız değişmiş, Yaldızcıyan olmuş. Benden başka da Yaldızcıyan kalmadı artık. Babam da Hariciye Nezaretinde, hem baş tercümanmış hem de hukuk müşavirı yardımcısıyrmş. Ama maalesef onu tanıyamadım. Veremden öldüğü zaman ben üç yaşındaymışım. Mikrop kaparım diye beni yanına sokmazlarmış. O zaman verem hastalığının irsi olduğuna inandıkları için bana acımalı gözle baktılar hep. Bende de bu duyguların izleri kaldı. îçimde daima vereme yakalanma korkusu var. O yüzden çok yorulmamaya dikkat ederim. Mesela, üç sene tıp fakültesine gittim, ama yorucu olduğu için bıraktım. Şiir serüveni ne zaman başladı? tlk yazdığınız şiiri hatırlıyor musunuz? Ilk şiırimi altı yaşımda, bizim mahallenin kedisine yazdım. Tabii zamanla ilk hevesin getirdiği yazılar şimdi başka kalıplara döküldü. Sahici şiir olmaya başladı Başta işin biraz alayındaydım, harfleri yazıyordum. ŞİİRGENÇ İŞİDİR... Yani "iyi bir şair olayım" diye bir iddiayla yola çıkmadınız. Evet, şimdi de öyle bir iddiam yok. Okuyanların tepkileri olumlu olunca ben de şair olduğuma inandım. Şiir nedir? Sizin için ne ifade ediyor? Bir sürü tanımlaması var. En başta şuna inanırım: Şiir başlı başına bir koldur ve ölü bir olgu değildir. Şiir anlayışı dediğimiz bizimle beraber değişikliğe uğrayan ve kendi dinamizmini bu değişikliğe borçlu olan bir olgudur. Tıpkı dil gibi. Dil de yaşayan bir varlıktır. Tabii bir sanat içinde düşüncenin de payı vardır, ama duygusuz da olmaz. Şair olmak ve şair olarak yaşamak zordur. Şair olmak bir alın yazısıdır. Yani her şey görmekle, duymakla mı başlıyor? Böyle söyleyebilir miyiz? Tabii görmek, duymak ve bunları düşünce potasından geçirmek şart. Ve her şeyin üstünde bunları bir kalıba dökmek... Peki sizin şiirdeki kalıbınız nedir? Her şiir kendi içeriğine göre bir kalıba girer. Aşağı yukarı, 700 şiirim var. Neredeyse hepsi bambaşka kalıplarda. Tabii 700 kalıp bulmak zor. Birbirine bcnzer olabilir, ama çoğunlukla yeni kalıplar peşinde oldum. Goethe "Yenı kalıplar yaratmak dâhilerin işidir" demiş. Kendımi dâhi olarak görmüyorum, ama ben de kendi çapımda kalıp yaratmışımdır. Şiirlerinizde Gigo isimli bir karakter var. Gigo nasıl ortaya çıktı? Kendi kendine çıkageldi. Şiirleri yazarken baktım, "Gigo" diye bir kişilik ortaya çıktı. Onun yaşamöyküsünü yazdım ve beğenildi. Yeni kuşak, bilhassa ilkokul çağındaki çocuklar, Gigo ismini biraz tuhaf ve sempatik buluyorlar. Seve rek czberhyorlar, sevmıyorum Bir röportajınızda "Şiir genç işidir" demişsiniz. Ne demek bu? Gençlerde heyecan biraz daha kuvvetli hissedilir. Gençliğin gücünün kaynağı her şeyi yapabilirim demesindedir. Öyle mi? Evet. Inanç bu. Genç olan çckinmez, atılgandır. Heyecanlan çok daha kuvvetlidir. Bu kuvvet aynı zamanda şiırlerinde de hissedilir. Yaşlılar biraz daha durgun olurlar, ama bazı yaşlı şairler de vardır ki, onların ruhu ıhtıyarlamamıştır. Zaten ruh ihtiyarlamaz, vücut ihtiyarlar. Benim de ruhum genç olmasa şiir yazamazdım. Türkçeyi iyi kullanıyorsumız. Hiç Tiirkçe şiiriniz var mı? Ayrıca şiir çevirilerini nasıl buluyorsunuz? Türkçe şiirler yazdım, ama yayınlamadım.Çünkü beni doyurmadı. însan ancak dua ettiği dilde şiir yazabilir. Ve şiir yazarken, kendi dilıne hâkim olabilmeli, lisanının ınceliklerinden istifade edebilmclı. Bir şıirı çeviren kışi ıse iki dili de iyi bilmeli ve kendisi de şair ruhlu olmalı. Zahrad, Ermeni edebiyatının önde gelen şairlerinden. Fotoğraf: sbKKAIN ŞENTURK tlk şiiri yazdığım zaman günün birinde böyle şeyler konuşabileceğimi hiç tahmin etmezdim. Ama olaylar, durumlar bunu bana söyletiyor. Türk insanın edebiyata ve azınlık edebiyatına bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Insanlar homojen değil. Sen şiiri severs m > a m a Ahmet Efendi sevmiyor. Şiirin ne olduğundan haberi yok. Derınden gidenler ve hiç umursamayanlar vardır. Orhan Veli Kanık'la arkadaştınız, bildiğim kadarıyla... Beni hep onunla karşılaştırıyorlar. Büyük insandı, scvdiğim kışilerden biriydi. Zavallı Orhan Veli. Zavallı, erken öldü. 2030 sene daha yaşasaydı, belki şiiri da ha fazla genişleyecekti, daha büyük çapta etki yaratacak, Nâzım gibi olacaktı. Bir akşam Kınalıada'da gazinoda gördüm, "Nasılsmız?" dedim. "Tonığim" dedi. Yani "Alkoliğim." Orhan Veli'yletekkonuşmamız budur. Şiir gibi, kısa ve öz. Sevdiklerim teker teker gidiyorlar. Can Yücel'le de Kınalıada'da komşuyduk. Güncel bir soru sormak istiyorum. Avrupa Birliği sürecinde siz Türk toplumunu nerede görüyorsunuz? Sizce Türkiye Doğulu mu yoksa Batılı mı? Önce "Doğulu olmak mı iyi, Batılı olmak mı?", bunu düşünmek lazım. Çünkü Doğu'nun da kendine göre bir zenginliği var. Eğer Batı'nın dış görünüşünü taklit edip de "Batılı olduk" dersek, olmayahm daha iyi. Batı'nın felsefesini, hayat görüşünü köklü olarak özümsememiz lazım. Bundan sonrasına da artık siyasiler karışır. Avrupa Birliği'ne girelim, ama eşit haklarla, eşit dünya görüşüyle ve kendimiz gibi olalım. • [email protected] YAPI KREDTWINLARI'ndan kitaplık'tan okurlarına armağan: 2004 Şiir Yıllığı ARKADAŞIM ORHAN VELİ... Türkiye'de bir Ermeni edebiyatından söz etmek miimkün mü? Birkaç kişi var, bir elin parmakları kadar. Onların da çoğu yaşıtım, gençler çok az. Bizden sonra meydanı karanlık görüyorum, pek bir şey olacağa benzemiyor. Dotya Edebiyatın icindeki Cinler «tyl.fi Hllml Yavm "Bulanık Dafterlcr'i anlatıyor G.ıl N»dlm GUrsal, Pelersburg'da Douoyevskı'nın Izmi surdü Öykü Adnan Binyazar Iri Kanath Ak Kuf Faruk Duman Bir E|derha Masalı Deneme Hsnri Michaux'dan gece ve gündüz duşleıl Öykü AttUyHl Şansı zorlamak... Aylin Kotil Ş ans, kader midir? Yoksa imkânları değerlendirebilme kabiüyeti midir? Şans zorlanır mı yoksa elimizde Oİmadan, hayatı yaşarken mi karşımıza çıkar? Sağlıklı bir bedenle doğmak kaderdir belki, ama onu koruyup kollamak, sağlıklılığını devam ettirmek kadere direnmektir. Ormana yakın oturmak, şehir hayatında yaşayanlar için şanstır, ancak sabah gidip ormanda koşmak, şansı zorlayıp fazlasını istemektir. Evlat sahibi olmak kaderdir belki ancak, onu topluma faydalı bir birey haiine getırmek kadere yön vermektir. Bir kitapçının önünden geçmek tesadüftür bazen, ama içeri girip bilgilenmek imkânları değerlendirebilmektir. Para, mal, mülk sahibi olmak kaderi, şans ve imkânları zorlamaktır çoğu zaman, ama kaç paralık yaşadığımız, hayatı nasıl . • süslemek istediğimizle ilgilidir. iyi dostlar edinmek başlangıçta tesadüftür, ancak dostlukları sürdürmek her daim özveridir. Hayatın her zaman iyi gitmediğini görmek bizi umutsuzluğa itse de kadere direnip güzellikleri görebilmek ve küllerimizden doğmak sağlam bir karakteri gerektirir çoğu kez. Aynı ücret karşılığında bir apartmanın 3. katmda oturmak ya da bahçe katında oturmak hayattan alınan farklı keyiflerdir. tyi bir evlilik yapmak da şanstır, ama onun devamlıkğını sağlamak sevgi, özveri ve olgunluk göstermektir. Aşkı bulmak en büyük şanstır ama onun kıymetini bilmek önce farkında olmayı gerektirir. Tıpkı imkânların karşımıza çıkmasının şans olması ve bunları iyi değerlendırebilmek gibi. tşimizde yükselmek nadiren şansa bağlı olsa da yükselebildiğimiz yerde kalabilmek tamamen emektir. Hayatta bize sunulan makamlar, mevkiler şansla birlikte emeğin ürünüdür, ama onların hakkını veıemedığiınizde bu mevkileri zamanında devretmek emanete ıhanet etmemektir. Ya da bunların hepsı karışık işlerdir ve kurcalamak düzeni bozmaktır ve en iyisi topyekun bunlara kader demek, olayları görmezden gelebilmektırü • [email protected] kitaplık şubat sayısmın dosya konusu: Edebiyatın icindeki Cinler. Ve kitaplık okurlarına özel bir armağan, Mehmet H. Doğan'ın hazırladığı 220 sayfalık 2004 Şiir Yıllığı... Tekrar baskısı yok, tükenm'eden alın! kîtaplık 80 (Şubat 2005), 128 sayfa, 4 YTL OC3O Yapı Krtdi Yıyınlırı YAM KKEDİ VAVIMAin KİTAMVIJM • UANRUL. 1\1 J91 0Û H I V\3 • UMft } \1 463 H2 90 • »# IMMTA* yicyknltur»yky*ul!w™m!rWIl t t t l H • wwwyjpıkf«HyByırıkın(ixn HTUNIT 1ATI( • WWIA ifirwru (om tı VAM KMDİ KÛLTÜt 1ANAT YAVINCtUK TİC VE IAN A.J 717 J î î 0 YAPIMTKREDİ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle