Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 ŞUBAT 2005 / SAYI 985 Pocahontas: Bir aşkdeği kıyım öykirsü "înce Kırmızı Hat" filminin yönetmeni Terrence Malick, çizgi film " Pocahontas "ı ünlü oyuncularla yeniden çekiyor. Aslı Selçuk errence Malick deyince insanın aklına üç güzel film geliyor: "Badlands" (Kanlı Toprak/1973), "Days of Heaven" (Cennet Günleri/1978) ve "The Thin Red Line" (Înce KırmızıHat/1998). Çok özel bir yazarsinemacı Malick, ikinci filmiyle üçüncüsü arasında tam 20 uzun yıl geçmiş. Şu günlerde "The New World" (Yeni Dünya /2005) adh dördüncü filmini bitirdi. Arada yine 7 yıllık bir süre var. Anlaşılan Malick sık film çeken bir yönetmen değil. 1958'deki gerçek bir yaşamdan esinlenerek lirik, pastoral görüntiilerle betimlediği ilk filmi "Kanlı Toprak"ta, James Dean'e benzettiği yirmi beşlik Güney Dakotalı çöpçü Kitt'le (Martin Sheen) aşk ve şiddetin yaşanacağı bir yalnızlığa doğru yola çıkan, iç dünyası romantik genç kız düşleri ve Hollyvvood'un gerçek dışı süslü dedikodularıyla dolu on beşindeki Holly'nin öyküsünü izleriz. Bu film bir Amerikan peri masahdır. "Cennet Günleri" herkese refah ve mutluluk sözü veren 1916'ların Amerika'sında geçer. Akın akın bu yeni ülkeye gelen göçmenler beklentilerle doludurlar. Yoksul göçmen Bill (Richard Gere), kız kardeşi Linda (Linda Mainz), sevgilisi Abby'nin (Brooke Adams) yolları bir çiftliğe düşer. Çiftlik sahibi (Sam Shepard) Abby'e âşık olarak onunla evlenir. Bu sıra dışı aşk üçgenini, iki erkekle kadının yazgılarının garip bir biçimde kesişmesini Malick filmine belgesel tadın T da, dokunaklı bir anlatımla yansıtır. Filmin gişe başarısızlığının ardından yeniden köşesine çekilen sanatçı, üçüncü çalışması "Înce Kırmızı Hat"a dek başka yönetmenlere senaryo yazar. James Jones'un romanından uyarladığı "înce Kırmızı Hat"ta 2.Dünya Savaşı'nda Pasifik'te Guadalcanal'da Japonlarla savaşan Amerikan askerlerinin (Sean Penn, Jim Caviezel, Nick Nolte) gündelik yaşamlarını yetkin bir üslupla irdeler. Yönetmen, benzerleri gibi Guadalcanal savaşının stratejik, politik, askeri yönden tam bir saçmalık olduğunu vurgular. Film, savaş, ölüm, aile.sevgi, bağlıhk kavramlarını derinlemesine tartışır. Askerlerin kendileriyle hesaplaşmalarını, savaşa karşı giderek değişen bakışlarını da içsel konuşmalarla izleriz. CHE'DEN POCAHONTAS'A... "Che" projesini bırakmasının ardından Malick, Kızılderili Pocahontas'la îngiliz sömürgeci kaptan John Smith'in ilişkisini konu alan epik serüven "Yeni Dün ya " yı ele aldı. Ayrı kültü rler ve değişik sınıflar arasındaki iletişime ya da iletişimsizliğe değinmeyi yeğleyen sinemacı, Pocahontas'ı 14 yaşındaki bilinmeyen bir oyuncuya, Q'Orianka Kilcher'a verdi. Kilcher, "TheGrinch"te (1995) ufakbir rolde oynamıştı. Walt Disney'in çizgi fil mi "Pocahontas"tan (2001) çok başka olacağı kesin olan bu filmde John Smith'i Colin Farrell canlandırıyor. Öteki oyuncular da Christian Bale, David Thewlis, Christopher Plummer, Noah Taylor. Kaptan John Smith ilginç bir kişilik. 1580'de Ingiltere'de doğan John, babası ölünce 16 yaşında evden ayrılır. Bağımsızlık amacıyla Hollandalılarla savaşan Fransızlara gönüllü olarak katılır. 1600'de bu kez de Türklerle savaşan Avusturya kuvvetlerine girer. Macaristan'da gösterdiği cesaretinden ötürü ona kaptan rütbesi verilir. 1602'de Türklere esir düşen Smith bir Türk'e satılır. Bu Türk de onu Istanbul'da yaşayan sevgilisine hizmet etmesi için Türkiye'ye yollar. Smith'e aşık olan kadın, kaptanı im paratorluğun askeri olması için ordudaki kardeşinin yanına gönderir. Kadının kardeşini öldüren John Smith Transilvanya'ya kaçar. Avrupa ve Kuzey Afrika'da epey dolaştıktan sonra 1605 'te yeniden tngiltere'ye döner. 1606'da Virginia Şirketi'nin ilk üyelerinden biri olarak Amerika yolunu tutan Smith böylece Jamestown'ın kurulıışuna katılarak 1608'de sönıürgenin başkanı olur. Amansız yaşam koşulları yeni göçmen sömürgecileri zorlar. Çalışmak, üretmek yerine bölgenin yerlileri Algonquianların yardımlarıyla yaşamayı yeğleyen sömürgeciler bir süre sonra yerliler için sorun olurlar. 1607'de Kızılderili geyik avcıları tuzağa düşürdükleri Smith'le Ingilizleri, şefleri Powhatan'ın huzuruna getirirler. Kızılderililer kaptanı sorgular, mahkemeyi de törensel bir ayine dönüştürürler. mahkemesi bir törcsel ayin olarak yapılır. Bu ayine katılan Povvhatan'ın 11 yaşındaki kızı Pocahontas, geleceğine güvenmeyen Smith'i kurtarır. Dört haf talık tutsaklıktan sonra John Smith, Algonquian'ların desteğiyle Jamestovvn'a geri gönderilir. Bu cfsanenin öteki versiyonu da şöyledir: Göçmen sömürgecileri asalak gibi görmeye başlayan Algonquian'lara karşı bir îngiliz kaptan, Pocahontas'ı tuzağa düşürüp kaçırır. Sömürgeciler Pocahontas'ın karşılığında yerlilerden silahlarının ve tutsakJarın geri verilmesini, büyük miktarda da mısır isterler. Tutsak Pocahontas tütün tüccarı John Rolfe ile evlendirılir. Rolfe, Pocahontas'ı Avrupa'ya götürür. Pocahontas ancak ölmeden bir süre önce doğduğu topraklara dönebilir. tngiliz sömürgecüerin 1607'de Jameslovvn'a ayak basmasının ardından 30 yıl sonra Algonquian yerlilerinin izleri acımasız beyazların elinde silinir. Kuşkusuz, Terrence Malick'in her zamanki gibi öngörülü olacak, insancıl Pocahontas'la sömürgeci, önyargıh kaptan John Smith'in ilginç etkileşimlerini izleyiciye duyarlı, büyüleyici bir anlatımla aktaracak... • "Pocahontas" rolünü, 14 yaşındaki tanınmayan bir oyuncuya veren Malick, John Smith rolünde Colin Farrell'ı oynatıyor... Adsız 'Kahraman' Tarantino'ya karşı Ekrem Düzen I nında çok kısa kaldığını düşünüyorum. şin içine Tarantino'nun parmağı girinNe yazık ki pek çok kişi Kahraman'ı bir Tace film dağıtımcıları ya Allah deyip rantino filmi sanıyor. Üstelik bu zan, filmi iz"Kahraman"ı (Hero) bir anda popülcr leyip çıktıktan, yani jeneriği gördükten sonfilmlerden biri haline getirmeyi başarra dahi pek değişmiyor! Gerçekte Tarantidılar. Hatta bir kısım izleyici için bir kült film no'nun, "filmi lanse etmek" dışında bir rolü adayı olduğu bile söylenebilir. Görünen o ki yok; ama bu, bütün manzarayı bir anda debu filmin gösterim (vizyon) başarısında, Tarantino admın ve Tarantino adıyla özdeşleş ğiştirmeye yetiyor. Film bir anda "Japon dövüş filmi" kategorisinden çıkarılıp miş Kill Bill serisinin rolü oldukça "egzotik, nıasalsı film" gibi (ne olyüksek. Değilse, 2002 yapımı bir duğu belirsiz) bir kategoriye alınıfilmin ancak 2004'ün sonunda, bir Gösterlmi yor. Kaplan ve Ejderha'nın ancak denbire ve bu denli yaygın şekilde suren kısmen inceltebildiği "Uzakdoğu tanınmasını açıklamak zora giriyor. Kahraman dövüş filmi" anlayışı, yerini, "UzakKahraman'ı, 2003 Istanbul Film doğu da nihayet iyi bir şeyler yapıFestivali sırasında izlemiş olanlar (Hero) yor galiba ama işin içinde Tarantiarasında bu filmin bugünlerde no var canım; hem adamlar bir süböylesine rağbet görebileceğini filminden tahmin edenler olmuş mudur bil çıkan seyirci rü şeyi yine Matrix'ten araklamışlar"a bırakıyor (Matrix'in Uzakdomiyorum, ama ben bu kadarını tahbütün prlml ğu'dan ve bazı üçüncü sınıf ninja min edemezdim doğrusu. filmlerinden neler ve neler apartKişisel fikrim bu filmin dünya si Tarantino'ya mış olduğu tümüyle es geçilerek). nemasının başyapıtlarından biri olverlyor... Bu, duğu yönünde. Filmi tekrar sinebir filmi KİLL BİLL İYİ DE... mada izleyebilmiş olmaktan duyBir film olarak "Kahraman" pek duğum memnuniyet, filmin TaranHollywood çok sıfatla değerlendirilmeyi fazlatino tarafından sunulmuş olması lcazeti sıyla hak ediyor: şiirsel, alegorik, nedeniyle bir parça gölgelendi almadan masalsı, destansı, görkemli, ustaca açıkçası. Tarantino'yla kişisel bir ve saf. Yine de bu sıfatlar bu filmin meselem yok, hele Kill Bill'le hıç beğenmeme asıl ayırt edici yönünü anlatmakta yok; ama bu filmin bundan çok dahastalığını yetersiz kahyor. Bu filmdeki en çarha fazlasını hak ettiğini ve Tarantipıcı ve onu bir sinema başyapıtı yano'nun boyunun Zhang Yimou ya gösterlyor... pan özellik, fihnin ana unsurlarının sinema diliyle anlatılmış olması ve başka bir dille de kolay kolay anlatılamaz oluşu. Kırık Kılıç'ın kırmızı sahnede fırçayla kuma, beyaz sahnede sopayla toprağa hat işleme sahneleri birinci sınıf sinema anlatımları. Bunun ötesi, îsimsiz'in lmparator'la söyleşirken devindiği ruh hallerinin mumlarca yansıtılması. Bunları at layıp dövüş sahnelerine odaklanan izleyici sadece çok şey kaçırmakla kalmıyor, dövüş sahnelerinin içindeki benzer unsurları da fark etmeyerek filmi iki kez kaybediyor. Tarantino'nun bu filme ilgisinı anlamak güç değil. Dahası, bu saygı duyulacak bir davranış, ama bu benim böyle bir filmin Hollyvvood icazeti almadan bir türlü beğeni lemiyor olmasına içerlememe engel olamı yor. Kill Bill gibi pek (ve kısmen de haklı) biı ses getirmiş bir yapımda bütün iyi niyetirm rağmen Kahraman'dakilere benzer tek biı sahne dahi hatırlamıyorum. Bu Kill Bill' Kahraman'dan daha kötü bir film yapmıyoı Birini bir film olarak bırakırken diğerini sa nat yapıtı mertebesine taşıyor. Sanatsal bir değeri alkışlarken daima etra fımıza bakrna ihtiyacı içinde olmamız kendi mizde sorgulamamız gereken bir durum. Bı filmi niçin kendi ölçülerimize göre değerlen dirmekten ürküyoruz? Bir "dövüş filmi"n beğenmekten bizi alıkoyan gerçekte ne? Ne den Kill Bill'e kadar tüm "Uzakdoğu dövü filmleri" kategorik olarak dışlanmışken Ki] Bill gibi dövüş filminin ağababası bir film bı kadar alkış alıp beğeni toplayabiliyor? Kap lan ve Ejderha'ya burun kıvırırken ve Kah raman hakkında sessiz kalmayı tercih edeı ken birdenbire bu filmleri 'çok' beğenme) nasıl başarabiliyoruz? Kill Bill'ı beğenmese> dik Kahraman'ı alkışlayabilir miydik? Kah raman'ı Kill Bill'den önce izlemiş olanlar bu nu kendine samimlyetle sormalı değil midir Bir yandan Hollyvvood dışında gerçekleştir len yapımlarla ilgileniyor görünürken diğe yandan "dış" kaynaklıbirfilmlehakikateni gilenmek için yine Hollywood kaynaklı b< ğenilere başvurmak zorunda kalışımızı içs< olarak sorgulamamız'gerekmiyor mu? • ekremd@sabanciuniv.ed