22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 MUZIGIN KAYNAMA N O KTAS dı alternatif müzikle anılan ve sahne performanslanyla takdir toplayan "100 Derece", gecikmeli ilk albümü "Kahpe Felek" ile dinleyiciyle buluştu. "Punk'n Roll" tanınıını kullandıkları müziklerinde punk müziğin kalıplara sığmayan tavrı, rock'n roll'un geniş yelpazesi ve pozitif enerjileri var. Ironik şarkı sözleri ve farklı tınısı ise göze hemen çarpan özellikleri. Müziğin kaynama noktası "100 Derece" kendi tabirleri ile "ateşli çocuklar"dan kurulu bir grup. Bu ateşli çocuklardan Barış Çakır (vokalgitar), Uluç Taşocak (davul), Emre Cebeci (bas gitar) ile albümü ve müziklerini konuştuk. "100 Derece" nasıl bir araya geldi? Emre: 100 Derece gerçek anlamda 99 senesinde bir araya geldi. Grubun tüm üyeleri 9O'lı yıllann başından beri amatör ya da profesyonel olarak müzikle uğraşan insanlardı. Ayrıca benim Barış'la arkadaşlığım lise yıllarına kadar uzanıyor. Bizler uzun yıllar çaldığımız farklı müzik gruplarında kendi müzikal kimliklerimizi aradık ve sonunda bul duk Bu kendini buluş da bizi beş i sene önce bir araya gctirdi Yola "Kahpe Felek" üç kişi olarak çıktık daha sonra 100 Derece'nin Mert Alatan (trompet) ve Birkan Aras (saksofon) ile kadroyu beş ilk albümü. kişiye çıkardık. Barış: tşin aslı, müziğimizin teYaptıkları müzik melınde çok uzun süreli bir biriçin "Punk'n likteliğin izleri var, böyle olunca da dostluğumuz müziğimize yanRoll" tanımını sıyor. Bu dostluğun gücü bizi bir kullanıyorlar. araya getirdı. Peki grubun müzik anlayışınPunk'ın kalıplara dan bahsedersek... sığmayan Barış: Geniş bir yelpaze kullanıyoruz. Tarzımızı punk and roll tavrını, rock'ın olarak adlandırıyoruz. Biraz açarsak caz'dan punk ve rock'n rolpozitif l'un türevlerine kadar uzanıyor. enerjisiyle Swing, ska, reggea de var. Bir bakıma yıllardır dinlediğimiz mübirleştirmeye ziklerin bizde bıraktıklarıyla besçalışıyorlar. leniyoruz. Bob Marley, Black Ali Deniz Uslu A Flag, Led Zeppelin, ACDC, The Beatles ve birçoğu gibi... Bilinçaltımıza yerleşen tınıları yaşadığımız bu coğrafyanın edcileri ile birlikte harmanlamaya çalıştık. Punk'ın enerjisi, yalınlığı, tavrı ve rock roll'un çeşitliliğini yaşatmaya çalıştık. Miiziğiniz neyin ifadesi? EmreUluçBarış: Yaşadığımız hayaUn, kendi kuşağımızın sevınçlerinin, umutlarının, şıkâyetlerinin ironik bir dille dışa vurulması diyebiliriz. Müziğimizde şehir kültürü, Istanbul, hatta Beyoğlu var. Bir de duyguları kullanırken onları arabeskleştirmedik, ağlayıp yakınmak yerine, onlara gülmeyi seçtik. Yani içeriği oluşturmak için negatiflikleri kullanmak yerine, olumsuz bir şeyi pozitif bir şekilde anlattık. Mesajı ironik şekilde vermeye çalışıyoruz, yorumu ise dınleyicinin anladığı kadarıyla srnırlı. "Kahpe Felek" anlatmak istediklerimizi, bizim konseptimizi çok iyi veriyor aslında. Şarkılarımızla tüm olumsuzluklara, son dakika gollerine rağmen umudu taşıyoruz. Muhalifyanımızısehayatıntümyanlışlıklarına karşı. HER ŞEYE RAĞMEN PUNK! Punk genelde politik duruşu olan bir müzik ama sizde eğlence ön planda... Barış: Punk'ın asıl muhalifliği bir kalıba sığmamasında. Punk müziği politik olarak görürsek zaten onu belli bir şekle sokmuş oluyoruz. O zamanda gerçek anlamda punk olmaktan çıkıyor. Müzikte de belli kalıplar var, ama sonuçta kim nasıl isterse öyle çalar. Bir de her şeyin tüketildiği, reklam yapıldığı bu zamanda punk dahi tüketiliyor. Bizler punk'ın o kendine has, özgür duruşunu kullanıyoruz. Bunu da şarkılarımıza yansıttığımıza inanıyoruz. Albiimün geciktiğini düşünüyor musunuz? Uluç: Bunun cevabını biz de net olarak veremiyoruz. Albüm çok önceden hazırdı ama ekonomik sebepler yüzünden sürekli ileri bir tarihe atıldı. Belki de olması gereken buydu. Bana kalırsa punk H dalında az albüm çıkan ülkemizde, bu albüm önemli bir kapı açıyor. Bu yüzden de geç kaldığımızı düşünmüyoruz. Popüler kültür, müziğinize nasıl yansıyor? Emre: Bilakis, biz müziğimizlc popü ler gürültünün içinde yer alabilirsek, pop piyasası da artık gerçek anlamda alternatif müziklerin değerini anlayabilir. Barış: Bu tarz akımlara göre müzik yaparsanız günlük, dönemlik olur. Belki bizim müziğimiz de popüler olabilir. Bu bakımdan bu durum bizi ilgilendiriyor gibi görünse de önemli olan iyi müzik yapabilmek. Çünkü iyi müzik zamansız müzikür. Biz de istediğimiz ve inandığımız şeyi yapıyoruz. Ve bizi dinlemeden eleştirenleri de canlı performanslarımızı görmeye davet ediyoruz. Gelecek için ne gibi planlarınız var? Uluç: Albümü kaydederken işin mutfağmm önemini anladık. Ikinci albümde bu eksikliğimizi gidererek daha geniş kitlelere ulaşma fikrimiz var. Emre: Benim ilerisi için tek düşüncem sağlığımız ve birbirimize bağlılığımız. Bunlar olduğu sürece çok iyi şeyler yapabilecek potansıyale sahibiz. Barış: Doğallımızı, inandığımız şeyleri koruyarak ve de kendimizi adım adım geliştirerek ilerlemeyi düşünüyoruz. îkinci albüm için bestelerimiz hazır. Gerekli düzenlemelerden sonra ortak bağ kurabileceğimız bir prodüktör bulup yeni albüm çalışmalarına başlamak istiyoruz. • 100 Derece'nin müzisyenleri... Birkan Aras, Mert Alatan, Uluç Taşocak, Emre Cebeci ve Barış Çakır... '$ ' Caz Festivali artık ondan sorulacak! Özlem Altunok Pelin Opçin 29 yaşında genç bir kadın. Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü mezunu, ama 5 yıldır Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nda çalışıyor. Radyoculuk, programcılık, sanatçı asistanlığı, solistlik de müzik tutkusuyla yaptığı işlerden bazılan. 3 yıl boyunca Uluslararası Istanbul Caz Festıvali'nin yönetmen yardımcdığını yaptı. Şimdi 1 festival onun yönetiminde. Sizi tanıyabilir miyiz? Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü mezunuyum. Her ne kadar yaptığım ışle okuduğum bölüm arasında hiçbir ilişki olmasa da, okulun sosyal ortamından fazlasıyla faydalandım. ilk üniversite radyolarmdan Radyo Boğaziçi'nde üç sene programcılık yaptım. Orada işletmeciliği, organizasyon yapmayı, program düzenlemeyi öğrendim. 2 yıl boyunca da radyonun halkla ilişkiler sorumlusuydum. Aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi'nın rock korosunda solisttim. Tüm bu pratikler bana önemli deneyimler kazandırdı. Tercihiniz daha okurken ortaya çıkmış gibi. Zorlanmadınız mı mesleğinizi seçerken? Bölümümü severek okudum, başarılıydım da. Mesleğimle ilgili bir süre çalıştım, ama sosyal yönü ağır basan bir kişilik için labarotuvarda çalışmanın zor olduğunu anladım. Benim şansım, hayatm beni yönlendirdiği noktanm istediğim şey olmasıydı. Müzikle hep iç içeydim. Kişisel zevklerimin doğrultusunda işimi seçmek gibi bir lüksü yaşayabildim. Ne zamandan beri iKSV'de çalışıyorsunuz? 5 yıldır vakıftayım. Yine okulla beraber festival zamanlannda rehber, sanatçı asistanı, şoförlük gibi hemen hemen her türlü işi yaptım. Bu yüzden okul sonrasında da burada çalışmayı istedim. KİŞİLER YOK, FESTİVAL VAR! Bu yeni göreviniz öncesinde de Caz Festıvali'nin yönetmen yardımcısıydınız. Nasıl seyretti vakıftaki konumunuz? Daha önce geçici personel olarak çalıştığım için ekibi tanıyordum. Bir festivalde Görgün Taner'le karşılaştık, kendisine bir yardımcı arıyordu. Vakfın rehber koordinatörü de beni önermiş, böylece yönetmen yardımcısı olarak vakıfta çalışmaya başladım. Sekreterlikten yardımcılığa doğru uzanan, uzun üç yılkk bir süreçti. Zamanla işi öğrendim, ekip olduk, büyüdük. Görgün Bey genel müdür olduğunda da festivali yürütme şansını bana verdiler. Genç bir kadın olarak bu pozisyona gelmek size ne hissettirdi? Sürpriz olmadı, ama bu noktaya, bu kadar çabuk gelme şansına sahip olacağımı düşünmemiştim. Avrupa'da bile bu pozisyonda çok az kadın var. Bu camia birçok meslek grubunda olduğu gibi, net telaffuz edilmese de erkek egemen. Artık kadın çalışanların potansiyeli kültür sanat alanında da artıyor. Festivalin içeriğinde kimi değişiklikler ya da yeniliklerle karşılaşacak mıyız? Vakfın en önemli özelliklerinden birisi yeni fikirlerin taşıdığınız sıfatla önemsenir hale gelmemesi. Fikirlerim daha önce de önemseniyordu. Sonuçta ekip işi yapıyoruz. Yani burada kişiler yok, festival var. Ama tabıi ki kişisel katkılarla yeni bir dinamizm katılabilir. Peki genç bir müziksever olarak iitopik de olsa yapmak istediğiniz şeyler yok mu? Fikirleriniz önemsenince bu tür girişimlerde bulunmuyorsunuz. Alaylı yetiştiğim için, büyüklerımı ornek alıp okuyarak, çok konser izleyerek, fikir araştırarak çaba harcıyorum. Kendi düşüncelerimi, izleyicinin beklentilerini programa yansıtmaya çalışıyorum. Artık pek çok etkinlik organizasyonun başında genç isimlere rastlamak ınümkün. Bunun nedenlerini neye bağlıyorsunuz? Sanırım bu enerjiye ihtiyaç vardı. Bence biz bir geçiş kuşağıyız. Hazıra alışmış, tüketen, önceki jenerasyonun yaşadığı zorlukları yaşamamış, duyarsız bir gençliğİn çoğunlukta ol duğu bir kuşağız. Bizden önceki kuşaklarsa siyasal, kültürel anlamda önemli hendekleri atlamak zorunda kalmışlar, daha duyarlılar. Biz yeni kuşakla önceki kuşaklar arasında mirasçılık rolünü üstlenmeye çalışıyoruz. Bizden sonraki kuşağın şansı ise tüm bu zorluklar yerine, sanat eğitim, kültür sanat yönetimi gibi formasyonlar alabiliyor olmaları Festivalde bu yıl nelerle karşılaşacağız? Ana amacımız bu festivalin Istanbul'da gerçekleştirildiğini vurgulamak olacak. Bu yüzden konserleri takip edenler aynı zamanda kentin tarihi dokusuna tanık olacak, sokaklarına dağılacak. Ayrıca yabancı bir soliste yerli bir grubun eşlik edeceği ortak projelerle de daha sürprizli bir festival sunacağız. 0 Pelln Opçin, İKSV'nin yeni Caz Festivali yönetmeni. Moleküier biyoloji ve genetik bölümü mezunu ama müziği seçmiş. O şimdi, işini kişisel zevklerl doğrultusunda seçmenin keyfini ve lüksünü yaşıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle