26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 HAYVANLAR 13ŞUBAT2005/SAYI986 Deri hastalıkları Aylin Tunç ütün canlılarda olduğu gibi hayvanlarda da hoşlanmadıkları ya da kabullenmekte zorluk çektilderi durumlarda çeşitli davranış bozukluldarı görülür. Davranış bozukluklarının yanı sıra fizyolojik, yani vücudunda gözlenebilen problemler de ortaya çıkar. Bu psikosomatik hastalıkların en belirgin şeklini de deride görürüz. Köpek ya da kedinin ycni bir ortama girmesi, birlikte olduğu bir canlının ölmesi, eve yeni bir hayvan alınması ve dolayısıyla bölgesini paylaşmak durumunda kalması, yoğun gürültü, tartışma ortamları hastahk nedenlerinden bazılan. Bazen kendi özel eşyalarının değiştirilmesi, ev değişiklikleri, egzersize alışkın hayvanların dışarıya daha az çıkarılmaya başlanması da hastalık nedenleri arasında. Köpeklerde; German sheperd dogs, Great danes, Doberman pinscher, Labrador retrievers, Terrier gibi cinsler, kedilerde; Siyam, Abyssinians, Avrupa kısa tüylü kedileri gibi cinsler hastalığa yatkınlar ve genelde kedilerde aşırı kilo almayla birlikte seyreder. Klinik belirtileri, köpeklerde; tüy döküntüsü, deride kızarıklık, yalanan yerlerde küçük yara kabukları ve deride kalınlaşmadır. Özellikle aşırı yalanan parmak aralarında, açık renkli köpeklerde tüylerin renginde koyulaşma belirgindir. Kedilerde; aşırı yalanma, tüy döküntüsü görülür. Özellikle arka bacak art bölgelerinde, karın altında, sırtta tüysüz alanlar vardır. Tutup çekildiğinde kıllar çok kolay kopar. Yine bu bölgelerde deride ıslak kızarıklık dikkat çeker ve bunlar çoğunlukla simetriktir. Kronik seyirli ve inatçı bir hastalıktır. Hayati önemi olmamasına rağmen tedavisi oldukça güçtür. Teşhiste ve tedavide hasta sahibinden alınan bilgiler büyük önem taşır. Karışabileceği hastalıklar elendikten sonra hasta sahibi ile tam bir işbirliği gerekir. Pomat türü ilaçlar kullanılabilmesine rağmen yalamayı tetikleyebileceği için her zaman tercih edilmez. Genelde ortamın düzeltilmesi, sebeplerin bulunup ortadan kaldırılarak, hayvana yaşadığı sıkıntıyı unutturma yoluna gidilir ve dikkati başka yöne çekilmeye çalışılır. Ayrıca hekim kontrolünde bazı antidepresanlar kullanıhr. Erken tanı ve hasta sahibi ile işbirliği de önemlidir... # B Sahmaran'dan Seyri Mesel Tiyatrosu 'Masalların Düğünü Projesi'ne hazır... MASALLARLA DANS Hatice Tuncer B elkı de Lokman Hekim'ın oğludur Şahmaran Bir gün Lokman Hekim kıtabım alıp bir nehrın kenarında oturmuş ve kendı kendine 'Belkı ölüme bir çare bulurum' deyip okumaya koyulmu} Böyle başlar Şahmaran masalı, ölümsüzlüğün peşinde sürer gider ve yeniden başa döner... Seyri Mesel Tiyatrosu, Anadolu'nun, sır yüklü masallarını; köy evlerinden, îstiklal Caddesi'ne açılan sokaktaki eski bir binada sahneye taşıyor. Küçük bir sahne, metal kapakların ortasına yerleştirilmiş ampullerden elde edilen spot ışıkları, mütevazı kostümler içinde tiyatroya bağlanmış genç oyuncular ve her gösteride daracık salondaki sandalyeleri, masaların üzerine yerleştirilmiş tabureleri tamamen dolduran seyircilerden oluşuyor. Sekiz masalın anlatıldığı "Masalların Düğünü Projesi" içinde Şahmaran masalının Zazaca adı "Saye Moru". Yılanların şahının yaşh bir erkek olması, masalın Zazaca uyarlamasının çok önemli bir farklıhğını oluşturuyor. Dili bilmese de genç oyunculann çabası, dansları, etkileyici müzik seyirciyi sanyor. Şahmaran'ın yönetmeni Erdal Ceviz ve müziklerini yapan Metin Kahraman ile, Seyri Mesel Tiyatrosu'nun kuruluşunu ve Masalların Düğünü projesini konuştuk. Seyri Mesel Tiyatrosu'nun kuruluşunu anlatır mısınız? Erdal Ceviz : Geçmişte birlikte çahşma yapmış bir grup tiyatrocuyla 2002 yüında kiraladık bu daireyi ve zamanla da atölyeye dönüştürdük. MetinKemal Kahraman gibi farkh düşünceleri olan arkadaşlar da katıldı. Burada esas olarak tiyatro, sanat üretme ya da sanata katkı sunabilecek çalışmalara yöneldik. "Kendi tiyatromuzunereye oturtacağız ya da nereden kaynağını alarak geliştıreceğiz" sorularına yanıt aradık. Once kostümlerımizi bir süreliğine çıkarıp 67 ay bu harap binada bir sahne kurmak için inşaatçüık yaptık, çöpleri boşalttık, duvarları zımparaladık. Sizin bu tiyatroya katılmanız nasıl gerçekleşti? Metin Kahraman: Seyri Mesel'in yapmak istediği, tiyatronun altyapısını oluşturmak için masal, dua, efsane gibi sözlü tarihle ilgili malzeme toplamaktı. Kardeşim Kemal'le uzun zamandır böyle bir çahşma yürütüyorduk, böylece bir araya geldik. Giderlerinizi nasıl karşıladınız? E. Ceviz: Kendi aramızda topladığımız küçük paralarla bütçe oluşturduk. Bazı arkadaşlar tiyatro dışında uzmanlık alanları geliştirdi. Şahmaran'da Camısan'ı oynayan Alişan Önlü, soba boruları ve ampullerle spot ışıklarını hazırladı. Oyunculuk çalışmaları için dışarıdan da destek aldık. Masalların Düğünü nasıl ortaya çıktı? M. Kahraman: Eylül 2003 'te bine yakın aydın "DemokratikTürkiyeGirişimi" adıyla bir araya gelip "Nasıl Bir Türkiye îstiyoruz?" diye bir bildiri imzaladı ve bir dizi faaliyet başlatu. îşte bir grup müzisyen, ressam, tiyatrocunun "bu girişime nasıl katkıda bulunabiliriz?" tartışmasın dan "Masalların Düğünü" projesi ortaya çıktı. Mayıs ayında 8 ayrı ekip sahneye çıkarak Türkçe, Ermenice, Yezidi, Kürtçe, Lazca, Zazaca, Çerkesce, Arapça masallar ve mitolojik öyküler anlattı. Geleneksel müziklerden örnekler verildi. Ressamların, masallardan esinlenerek hazırladıkları bir sergi açtık ve geleneksel yemekler sunduk. E. Ceviz: Farklı dillerdeki masalları sahneye koyarken anlaşılma sorunu önemliydi. Masalları kültürel değerleri zedelemeden, tiyatronun olanakları içinde anlattık. lüyoruz. Oysa hâlâ binlerce türkünün, efsanenin, masalın dağlarda anlatıldığını görüyoruz. Bu masallar üzerine tiyatro yaparak Anadolu'nun, Mezopotamya'nın en eski belleğine doğru bir yolculuk yapıyoruz. Şahmaran'da Camısan'ın, Berkıya'nın rollerinin neyin karşılığı olduğunu çözüyoruz. Bir Çerkes masalındaki sırdan haberdar oluyoruz. Anadolu'nun kültürel belleğini ortaya çıkardığımızda hoşgörü zemininin ne kadar kuvvetli olduğunu göreceğiz. E. Ceviz: Ulkemizde hâlâ sözlü kültür kendini koruyor, ama on yıl sonra kaybedebiliriz. Hangi televizyonu açsam aynı dizi, aynı oyunculuk, hangi kaseti çalsam aynı müzik... Çünkü aynı yerlerden üretiliyor. Köksüzleştiğinizi düşünüyorsunuz, özgür olamıyorsunuz. Şahmaran'da açıklanamayan bir gizem var. Yaşamölüm, karanlıkaydınlık gibi bugün de tartışılan konular sorgulanıyor. Promete tanrılardan ateşi çalmış, bizim Lokman Hekim de ölümsüzlüğü çalmaya kalkışıyor. Proje ne kadar ilerledi, ne aşamada? M. Kahraman: Masalların Düğünü artık daha büyük bir projeye dönüşmek üzere. Bilgi Üniversitesi'nde Osman Kavala'dan söz almıştık. Bilgi Üniversitesi'nde sahnelenecek, yeniden düşünülecek. Deneyimli tiyatrocu Zafer Kıraç koordinasyonu üstlenecek. Caz çalışmalarıyla tanman Ayşe Tütüncü de müziğiyle katılacak. • Bilgi tpn. 0212 244 80 46 SÖZLÜ KÜLTÜRÜN ÖNEMİ... Neden masalları temel aldınız? M. Kahraman: Masallar, halkın çok değerli yaratıları. Bir hoşgörü zemininde söylenme ve dinlenme adabı vardır. Kültürel tahribi ortadan kaldırmak için, Anadolu'nun ve Mezopotamya'nın bütün kültürlerinin belleğini açmanm yolunun masallar olduğunu düşündük. Dünyada ya da Türkiye'de geleceği taıtışırken hepimiz kaygıhyız. Amerikan işgalleri, savaşlar yaydıyor... Bu kadar zengin bir coğrafyada nasıl olur da bir felsefi söylem çıkmaz ve hâlâ birbirimizi yeriz? Çok zengin bir toprağa ayağımızı basıyoruz, ama böylesine bir cehalet ortamında yaşıyoruz. Bütün "Anadolu ve Mezopotamya medeniyetlerinin mirasçısı biziz" dediğimiz zaman dünyaya da yeni bir şeyler söyleyebileceğimize inandık. îlk sayüan her şeyin, inanç sistemlennin bu coğrafyada olması tesadüf değil. Yıllardır Bela Bartok'un derlediği 5 bin türküyü söy J Aylin Kotil Ekümenlik 'evrenselcilik' demek E kümenlik tartışmaları kamuoyunda yer aldığından beri, yorumların sıklıkla yapılmasına karşın tanımlanmasına pek yer verilmediğini gözlemledim. Kanaatimce Ekümenliğin dinsel tanımmın yanı sıra siyasal ve ekonomik tanımı da günümüz şartlarında önemli, hatta zorunlu. Ekümenlik çok basitçe tanımlanmaya kalkışılırsa, "evrenselcilik" demek. Biraz açacak ve gene basitçe söyleyecek olursak "bizim söylediklerimiz doğru ve herkes bize bağlı" demek. Tabii burada bu bağlılığın boyutları önemli. Bu bağlılık sadece dinsel anlamı değil, siyasal ve ekonomik anlamı da içine almaktadır. Hepimizin de bildiği gibi güncel anlamda Ekümenizm şu anda sadece Ortodokslar için geçerlidir. Dünya siyaseti bu terimi şu an Ortodokslar için kullanmaktadır. Vatikan zaten Ekümen olduğundan Hıristiyanlar için böyle bir söyleme gerek duyulmamaktadır. Bu durumda Fener Patrikhanesi'ne siyasal fonksiyon yüklenildiğini sezmek sanırım yanlış olmaz. Ekümenliğin dinsel tanımını yaparken; gene çok basit olarak ifade edecek olursak "Vatikanlaşmayı" ifade edeceğini söyleyebiliriz. "Ortodoksluğun merkeziyiz" derler ve bir merkezimiz (Istanbul gibi) olmalı, yetkiler buradan çıkmalı, söylemini dile getirirler. Siyasal tanımını yaptığımızda; tarihte yapılan tüm anlaşmalara bakıldığında ve gelenek içerisinde, Ekümenlik siyasal olarak bir tanıma mahzar olmuştur. Şöyle ki; önceÜkle hep bir bağımsız toprak taleplerinin yanı sıra tarih içerisinde de sıklıkla patrikhanenin dünyanın her yerinde elçiliklerı olsun denmiştir. Bu ashnda bir nevi devlet olma durumudur. Aynı söylem Lozan'da da karşımıza çıkmıştır. Ama Türkiye'den kabul görmemiştir. Siyasal tanım söz konusu olduğunda şahsımca en büyük tanım budur. Ekonomik tanıma gelince; patrikhanenin iki söylemi vardır. Birincisi, Türkiye'de ayakta olan ve faaliyet gösteren kırk kadar Ortodoks kılaİH'\k'n Yönümu/ü Dönriügümü* ''T AVRUPALILAR ve AMERİKALILAR •J7 Aynı Ulkcnin OocukUrını Vıırmluruyordu. SİYASİLER ve GENERALLER Ne Yapıyordu? ? f Ekümenizm siyasal ve ekonomfk boyutlarıyla da dile getirllmeli. Ben kavramsal olarak basitçe bir tanım yaptım; uygulama ne getirir, ne götürür, hep birlikte göreceğiz... kilisesi vardır. Dolayısıyla bu kiliselere ait mallar da vardır. Bu kiliseye ait geÜrler îstanbul'da bir havuzda toplansın derler (AB pazarlıklarının yapıldığı süreçlerde mevcut hükümetin bu konuya ne dediği kamuoyunda çok net yer almamıştır). îkincisi, nüfus mübadelesinden önceki dönemdeki dini malların hepsi (yıkılmış olanlar dahil) geri istenmektedir. Bu durumda olan yaklaşık yedi bin yer vardır. Gene AB'ye girme koşullannda bu yerlerin verilmesi tartışmaya açdmıştır ve açılacaktır. Ancak şu anda Avrupa'da insanlar Ekümenliği sadece dinsel olarak tanımlıyorlar. Oysa Ekümenizm siyasal ve ekonomik boyutlarıyla da dile getirilmelidir. Ben kavramsal olarak çok basitçe bir tanım yaptım; uygulamada ne getirir, ne götürür hep birlikte göreceğiz. • [email protected] İhtilâlci Subaylar Türk Ordusu İçindekl Cizli İhtilâl Orgütleri Fotograflar, Belgeler, Tanıklar. AmlarU 19641994 Dönrınl 3.KİTAP Günümüz Türkiyesi Neden Böyle Oldu? "Bu büyük oyunun senaryosıınu kimler yazıyor?" Tekrar erieylm, Ukrar cdıylm. İU A>krrl müriAhHİt aiAsınfİA ın tehllkHKI 1071 haıekÂtlydl. rtikrıl ımiıMhak ai4sınrt,t «n tehllkclKI h. 197 t H e B^tı vı sörürüı, Sovyrtlcr nirlisi nln büyük hcvrstrrlııl <\e • 1980rteböylf lılı *ı> mümkutı dcSİ1ril ' " . ..Aiıa^ıinİKt Ivıcn vv ö ı * l İle fUlı nın K. Koskoca bir Devlet. teröristlerin karşısındaydı. SonunriA biz bunlarla. re|lmlmlzi degistirerck bıaA cıktık! 182/B IZMIRTH 0232441 85 04 YAZICI YAY1NCILIK H*III MM Dajıtım ALFAı 0 212 511 53 03 YINİ ÇİZOİı 0 212 220 57 70 İKİ A. 0 212 272 45 46 ALTAYı 0 232 483 26 39 ERSAL YAVİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle